Halil Ergün’den genç oyunculara mesaj: “Sanat aşkıyla yola çıkın”

Osmangazi Belediyesi’nin düzenlediği 1. Altın Çınar Uluslararası Kısa Film Yarışması’nın gala gecesi, Panorama 1326 Fetih Müzesi’nde görkemli bir şekilde gerçekleştirildi. Gecenin onur konuğu olan usta oyuncu Halil Ergün, sinema ve genç oyuncularla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.

Bu yıl ilki düzenlenen Altın Çınar Uluslararası Kısa Film Yarışması, Türkiye’nin dört bir yanından genç sinemacıları ve sanatseverleri Bursa’da buluşturdu. Sanat dünyasının değerli ismi Halil Ergün’ün katılımıyla anlam kazanan gece, sinemanın birleştirici gücünü bir kez daha gözler önüne serdi.

Gecenin açılışı, orkestra eşliğinde sunulan müzik dinletisiyle yapıldı. Katılımcılar, unutulmaz anlara tanıklık ederken; program, hem sanatsal içeriği hem de sıcak atmosferiyle büyük beğeni topladı.

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Halil Ergün, hem etkinlikle ilgili düşüncelerini paylaştı hem de Türk sinemasının geçmişten günümüze geçirdiği dönüşüme dair dikkat çekici yorumlarda bulundu.

“SANAT, SEYİRCİYLE BULUŞTUĞUNDA DEĞER KAZANIR”

Kısa film yarışmalarının genç sanatçılar için önemli bir vitrin olduğunu vurgulayan Ergün, “Sanatın, sanatçının seyirci karşısında sınav vermesi her zaman çok değerli ve heyecan vericidir,” diyerek bu tür organizasyonların yalnızca birer yarışma değil, aynı zamanda sanatın toplumsallaşması adına da büyük katkı sunduğunu ifade etti.

YEŞİLÇAM’DAN BUGÜNE: “GERÇEK SANAT HÂLÂ ARANIYOR”

1974 yılından bu yana sinema ve tiyatroya emek veren Halil Ergün, Yeşilçam dönemini, “Cumhuriyet’le paralel gelişen, devlet desteği olmadan sanatı halka ulaştıran bir yapı” olarak tanımladı. Günümüz sinema sektörüne ise eleştirel bir bakış getiren usta oyuncu, “Bugün birçok genç film çekmek, meşhur olmak, para kazanmak istiyor. Oysa sanat, bu motivasyonlarla değil; topluma katkı sağlama amacıyla yapılmalıdır,” sözleriyle görüşlerini paylaştı.

"ŞÖHRET İÇİN YAPILMAMALI"

Oyuncu olmayı hedefleyen gençlere de samimi uyarılarda bulunan Ergün, bu mesleğin yalnızca şöhret ya da kazanç için yapılmaması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu: “Oyunculuğu, hayatın içinden bir seçim olarak görmek gerekir. Sanatı anlamadan, insan ruhuna dokunmadan yapılan işlerin kalıcılığı olmaz. Oyunculuk, bir anlam üretme çabasıdır.”