Nefesi nasıl alırsak hayatı da öyle karşılarız. Sığ nefesler alıyorsak yaşamın derinliklerine inmeyiz. Ne duygumuzu tam yaşarız ne de ilişkilerimizi, yüzeysel yaşarız her şeyi sanki aperatif atıştırmalık misali. Coşkuyu sevinci üzüntüyü hissetmeden anlamadan oradaki deneyimin getirisini bilmeden yüzeysel...
Nefesi kesik kesik alıyorsak hayatımız hep yarım kalmış hikayelerle doludur. Hep heves eder yarım bırakırız her şey yarımken kafamız karışıktır. Yaptıklarımızdan hiçbir tat almayız çünkü her zaman yarımdır hayat. Duygular yarımdır yaşanmışlıklar tamamlanmaz bir türlü. Yarım kalan duyguları tamamlamak için önümüze fırsatlar çıkar ama farkına bile varamayız.
Nefesimizi tutuyorsak kendimizi de tutarız potansiyelimizi yaşayamayız engeller koyarız kendimize. Örneklersek, metafor olarak bir kuşa o kadar çok “uçamazsın” diye telkin verirsek artık kanatlarının olduğunu bile unutur. Bizde nefesimizi o kadar çok tutarız ki gün içinde kendi yeteneklerimizi bırakın kullanmayı onların farkına bile varmayız unuturuz zamanla…
Nefesin, psikolojik etkisi ve yaşadıklarımızın hayatımıza yansımasıdır. Kendimizi fark etmeden kısıtlarız ve sıkıştırırız aslında görünmeyen duvarlarla çevreleriz kendi kendimizi. Bedenimiz ruhumuz daralmayı hep yaşar hatta bazen kendimizi ifade etmekte bile zorlanırız.
Nefesi nasıl alıyorsak yaşamımız öyle şekillenir yön bulur çünkü nefes alarak başlar hikayemiz, nefesle devam eder. Nefes vücudumuzda oksijen aracılığıyla enerjiye dönüşür ve bedenimizde hareketimizi sağlar. Nefes sese dönüşür kendimizi ifade etmede en önemli araçtır, sesimiz. Bu yüzden nasıl nefes aldığımız önemlidir. Nefesinizi bilerek ve isteyerek izleyin. Solunum hızınızı, vücudunuzdaki oksijen ve karbondioksit orantısını, nasıl nefes aldığınızı ve nefesinizin kalitesini takip edin.
-Nefesiniz kesik kesik mi?
-Sığ mı alıyorsunuz?
-Nefesinizi hangi durumda tutuyorsunuz?
Bugün nefesini fark ederek almaya davet ediyorum seni. Nefeslerin derin olsun, hayat akışınız ise sakinlikle her an sizi karşılasın.
Sevgiyle...
Evrim hanım kendi yolculuğundaki çıkarımlarını içtenlikle paylaştı. Ruhsal iyileşme arayışındaki deneyimlerine kulak vermeye devam ediyoruz. Umut ve keşif dolu bu yolda bizlere hangi iç görüleri sunacak merak ediyorum ve sorularıma geçiyorum. Şifa arayışında olurken bağımlılıkta geliştirebiliriz, b
Ruhsal iyileşme yolunda neler yapmamız gerektiğini işin uzmanına sorduk ve Psikolog Ece hanım tüm samimiyetiyle bilgilerini bizimle paylaştı. Bu hafta da çaresizliğin ve arayışın getirdikleriyle birçok farklı deneyim yaşayan, uzmanların ve ellerinde sihirli değnek olduğunu iddia edenlerin kapıları
Geleceğe umutla bakmak, kendimizi geliştirmek ve daha iyi bir yaşam inşa etmek hepimizin arzusudur. Bu arayış içinde, geçmişimizden getirdiğimiz ilişkiler ve özellikle ebeveynlerimizle olan bağımız, zaman zaman ilerlememizi zorlaştıran karmaşık bir denge unsuru haline gelebilir. Geçmişin gölgeleri,
Son zamanlarda ruhsal iyileşme adı altında “şifa çorbası” diye önümüze sunulan kâseden tatmamız bekleniyor. Uzak durduğumuz ve anlam veremediğimiz için yargılandığımız bile oluyor. Bu konulara merakı olan arkadaşıma, ne anlatıyorlar sahiden dediğimde; epey pahalı olan eğitimin, gösterişli atılan b
Hayat yolculuğumuzu daha anlamlı hale getirmek, kendimizi daha iyi tanıyabilmek için arayış içine giriyoruz. Bazen de yaşadığımız çaresizlik bizi aramaya yönlendiriyor. Aradığımız kendimiz olurken, bulmayı umduğumuz kendimizi, yolda kaybettiğimiz de oluyor. Çoğu zaman şifa ritüellerinin esiri olduğu
Takvimler 2016, yer Diyarbakır Sur Şahlanıp çıktı öne birden, bu idiyse kusur Göklerden firar edip konmuş omuzlarıma dek Bir çift yıldız; Parlamakta idi ve de nur yüzüne dek Yaldız yaldız Narindi güya Uzun ince endamı yanıltırcasına kalleşi Atıldı önce namı sonra Bahaddin yırtarcasına güneşi