Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Fok derisi, kavuşma-2

Yazının Giriş Tarihi: 24.05.2025 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.05.2025 09:59

Tiyatrodan çıkarken, heyecanla kulak verdiğim “fok derisi” masalının sonunu merak ederken aklıma birden, dergide okuduğum şu soru geldi.

“Ben kimim, üstüme özensizce giydirilmiş rollere sığma kaygısı olmaksızın nerede ve nasıl yeşermeyi arzularım?”

Bu soruyu her kimliğime giydirmeye çalıştım; evlat olarak doğduğum eve, akraba ilişkilerime, anneliğime, hayat arkadaşlığıma, iş yerindeki Seda’ya, yazmayı seven tarafıma, dostluk kurduklarıma, kimine bol geliyor kimine ise dar. Ben neyi arzuluyorum ve nasıl yeşeriyorum? Ya peki sen nerelerde yeşeriyorsun?

“Fok derisi”, kurtlarla koşan kadınlar kitabının içinde bulunan bir masal; fok derisi giyen kadınlar, derilerini çıkarıp denizin kıyısındaki kayada dans edip şarkı söylerler. Yalnızlıktan bunalan bir adam bunları görür ve içlerinden birinin derisini saklar. Gece sonunda herkes derisini giyer ve denize dalar ama biri hariç. Adam kadına yaklaşır ve onunla anlaşma yapar. 7 yaz sonra derini vereceğim benimle kal der. Kadın, adamın gözlerinin içine bakar, kim olduğunu bir anlığına unutur ve kabul eder. Ardından evlenirler, çocukları olur. Çocukları büyür, kadının günden güne derisi kurumaya başlar, gözleri daha az görür. Halsiz ve bitkin düşer. Devamını merak ediyorsanız masalın peşine düşmenizi tavsiye ederim.

Oyunun içine özenle yerleştirilmiş bu masal hepimizi düşündürdü diyebilirim. Kendi yeteneklerimizi unutup, neşemizi, içsel huzurumuzu kaybettiğimiz yerlerde kalma çabamız… Şöyle bir düşünsek neler neler var hepimizin hayatında; ne hikayeler… Yazsak roman olur. Ailemizin uygun gördüğü okullarda okumaktan tutun da, arkadaşlığımız bozulmasın senelerin hatırı var diye zoraki durduğumuz yerler.

Kim koyuyor bu kuralları, hangi kitapta yazıyor yapılacak listeleri? İçsel neşemizi engelleyecek duvarlar örüyoruz her gün kendimize fark ettin mi?

Hepimizin kaybetmek ve kavuşmak ile ilgili dertleri var. Kişisel tarihimizdeki evrelerde tecrübesizliğimizden bakış açımızın belirli bir noktada kalmasından kaynaklanan yanılmalarımız... Sonrasında kavuşmak için gayretimiz...

Nasıl gidiyor hayat, yeşerip kök mü salıyorsun, yoksa başkaları mutlu olsun diye yapraklarını feda mı ediyorsun? Hayatın ve doğanın belirli kuralları var, eğer onları dengelemekte zorlanırsan hiçbir mevsimi yaşayamaz, kurursun. Doğa gibi dört mevsimi yaşamalıyız ki çiçeklenelim. Derinlere, kendi içimize köklenmek istiyorsak yeri geldiğinde kuruyan dallarımızı kesip, toprağımızı havalandırmalıyız. Her çiçeğin suyu ışığı farklı farklı… Kimi güneşin altında durup çiçekleniyor kimi de gölgede çiçek açıyor. Suyun ve ışığın hep var olsun. Beslendiğin yerleri keşfedip yoluna hep aydınlık olanlar denk gelsin. Güneş, ihtiyacın olduğu kadar yaklaşsın sana. Ne yaksın dallarını ne de soldursun yapraklarını. Keyifli hafta sonları dilerim.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.