Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Arkası yarın: Çöl kaktüsü

Yazının Giriş Tarihi: 10.08.2025 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.08.2025 13:52

Garson, yavaşça Ayşe ve Duygu ‘ya yaklaşarak tatlı alır mıydınız diye sorar? Duygu garsona: Teşekkür ederiz, istemiyoruz diye cevap verir. Ayşe, Duygu’ya bakarak,

-Yemekler o kadar çok lezzetliydi, ortamda bir o kadar huzur doluydu ki hep hatırlayacağım bu anları.

-Anılarımıza bir yenisini daha ekleyelim ne dersin. Melike bize tatlı yaptı, oraya gidelim. Son akşam yemeğinin tatlılarına yetişelim.

Ortamdan ayrılmakta güçlük çekerek masadan yavaşça kalkarlar. Sohbet ederek eve doğru ilerliyorlardı. Ayşe birden irkilerek,

-Dün gece rüyamda böyle bir yol gördüm, yolun sonunda antik kent vardı. Bütün tanıdığım insanlar orada toplanmışlardı simalar hiç yabancı değildi sanki. Tiyatroda binlerce insan Melike’yi izliyordu. Mehmet de şövalye kıyafetlerini giymiş kenarda bekliyordu.

-Mehmet bu akşam yemekte şövalye kıyafetlerini giyse iyi olurdu. Her türlü oktan kendini korurdu. Özellikle de babasının attığı oklardan.

-Bu akşamın gergin geçtiğini mi düşünüyorsun?

-Sandığımdan daha iyi geçsin istiyorum sadece...

Melike bulunduğu ortamın acı verdiğini hissetmişti. Sanki dikenli bir sandalyede oturuyormuş gibiydi yemek yemişti ama karnı doymamıştı. Herkesin tabağına baktı, çoğu bitirmişti yemeğini, soluduğu hava fırtına öncesi sessizliği andırıyordu. Tatlıları getiriyorum ben o zaman diyerek ayağa kalktı. Ayağa kalkınca Duyguların gelmekte olduğunu fark etti. Mehmet’e dönerek;

-Duygular geliyor baksana

Mehmet keyifsizce,

-Ben içeriden sandalye getireyim, diyerek içeri girdi.

Mehmet sandalyeleri getirirken Melike kızları karşıladı kapıda ortamın gerginliğinden bahsetti biraz, dört arkadaş yan yana oturdular. Melike’nin babası Duygu ve Ayşe’ye tatlılara yetiştiniz kızlar diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı. Mehmet’in babası da kızlar siz ne yapıyorsunuz yoksa siz de okulu bırakıp kafanıza göre mi takılıyorsunuz diyerek söze girdi. Duygu gelen soruyu yadırgamadan kendinden bahseder biraz. Yaşadığı zorluğu Aylin’in yaptığı zorbalığı üstü kapalı, sonrasında aldığı kararı açıklar. Farklı bir bölümde yüksek lisans yapacağını anlatır. Melike lafa girer sonrasında kendi projesini yazdığı tiyatro oyunundan destek veren hocalarından bahseder. Anlaşma imzalandığını yarı zamanlı asistana ihtiyacı olduğunu söyler. Duygu’ya dönerek yüksek lisans için çok güzel bir proje olur benim asistanım olur musun, der. Duygu aldığı teklif karşında şaşırır ne diyeceğini bilemeden... Melike’nin babası Mehmet’e dönerek,

-Oğlum sende okuluna döneceksen, otel müdürü arkadaşım var onunla görüştüreyim seni...

Lafını bitirmeden Mehmet’in babası baskıcı hücum eden sözleriyle ortamı germeyi başarır ve Mehmet’i desteklemediğini belirten işgalci konuşmasına devam eder. Ayşe herkesin bir anda buz kestiğini fark eder. Kendi babası gelir aklına anlamadan dinlemeden yargılar dağıtan ve her seferinde suçlayacak birini bulan babası… Demek ki her şehirde bulunuyor bu türden diyerek zihninde kendisiyle konuşmaya başlar Ayşe. Bir anda herkesin ayağa kalktığını görür ve istemsizce Ayşe de ayağa kalkar. Hızını alamamış hala konuşmaktadır Mehmet’in babası evden hem çıkar hem de sonradan pişman olacağı bir sürü söz söyler Mehmet’e. Mehmet de bir o kadar suskundur. Çocukluğu, dedesi ve babasının karşılıklı söz düellolarıyla büyüdüğü için bilir başına gelecekleri. Aslında babası tahmin etmesi gerekirdi Mehmet’tin kararını, ne de olsa kendi de aklına yatan bir yoldan gitmişti. Mehmet dahil hepsi masaya tekrar geri dönüp otururlar. Melike’nin annesi hepinize kahve yapıyorum ve tatlılarımızı yiyoruz, der. Melike’nin babası hepiniz benim çocuklarımsınız birlikte büyüdünüz diye söze başlayarak biraz ortamı yumuşatan sözler söyler. O sırada kahveler gelir. Tatlılar yenmeye başlanır.

-Bazen en yakınlarımız desteklemez bizleri, ailemiz her an bizimle olsa da şefkat içeren sözünü esirger bizden. Kendi elleriyle inşa ettikleri duvarlarını aşamazlar. Toplumun dışına çıkmaktan korkarlar. Bazı aileler elalem sözünden korkar. Kimileri de aç kalmaktan, para hırsından gözleri hiçbir şey görmez. Meslek hayatınızda, gittiğiniz tatilde, farklı fikirler edinmek için gittiğiniz eğitimlerde birçok insanla tanışacaksınız. At gözlüğü takanlar, marka olma peşinde koşup arabesk düşünenler, sabit fikirli olanlar hatta çocuklarına idol aldıkları öncü kişilerin isimlerini verip otantik fikirleri yadırgayanlarla çevrili olacak dört tarafınız. Bakın ben emekli oldum mücadelem bitti diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Mehmet’tin babası özünde iyi bir insan ama farklı düşüncelere açık biri değil. Birlikte karar alacağımız yerler olacak bugün bu masada yarın başka bir ortamda…

Hepsi kendi zihinlerindeki aldıkları kararları sorgularlar. Melike birden söze girer,

-O zaman yarın hepimiz dönüş yapalım, baba sen Mehmet için bir görüşme yapacaktın onu ayarlayabilir misin?

Telefonunu hemen eline alarak aramaya başlar. Dört arkadaş sabah sekizde hareket edelim diye sözleşirler. Herkes evlerine dağılır. Sabah sekizde Duyguların evinde toplanırlar. Mehmet minik bir el çantası yapmıştır kendine bir kaç tshirt ve pantolon. Kızların kocaman bavulları bagaja zor sığar. Melike’nin babasıyla Mehmet telefonlarından sürekli birilerini arayıp numara alış verişi yaparlar. El çantasını Mehmet kapının önünde bırakıp arabaya doğru yönelir. Duygu’nun annesi, Melike’nin anne ve babası hepsi arabanın başında çocuklarını uğurlamak için gelirler. Hepsi arabaya biner selametle uğurlarlar. Ayşe Duygu’ya yol çıkışında bir çiçekçi görmüştüm uğrayalım mı der. Melike ne alacaksın diye sorar. Ayşe’de çöl kaktüsü şeklinde minik kaktüsler gördüm. Aylin’e hediye alacağım der. Melike’nin babası evlerine geri dönerken Mehmet’in el çantasının kapıda olduğunu fark eder. Şaşkın çocuk çantasını bırakmış deyip içeri alır.

Hayatınızın hangi evresindesiniz bilmiyorum ama yeni başlangıçlar sanırım bizleri hep bekliyor olacak. Yaş aldıkça yeniden başlamanın zahmet vereceğini düşünebiliriz. Hayatımıza tecrübe ettiklerimizle devam etmek bir süre sonra bize konforlu gelebilir. Başlangıçta zahmetli görünen şeyler, zamanla yerini lütuflara bırakabilir.

Zamansız ayrılıkların, yarım kalmışlık hissi yarattığını çoğumuz yaşamışızdır. Aylin karakteri gibi illa ki çıkmıştır karşımıza, çöl kaktüsleri. Akrabalarda bulunmazsa apartmanda bulunur. Biyolojik çeşitlilik diye düşünebiliriz.

Bazen kendimizi Ayşe gibi hissettiğimiz zamanlar olur. Ebeveynlerimizin bizi anladığını sansak da, iş yerinde kendimizi ait hissetmeyiz. Hayat arkadaşı diye seçtiğimiz kişiyle yol alamayız. Zamansızca geçmişin yaralarını kaşır, pansuman yapmak yerine onları kanatırız.

Melike gibi hayallerimiz vardır. Tatil planlarımızdan tutun da okumak istediğimiz kitaplar, gitmek istediğimiz konserler, hepsi listelenir, sözden ileriye geçemeyen bizi mutlu eden keyif veren yerler. Öylece bekler bizi...

Mehmet’in yaşadıklarının benzerlerini yaşayan, konu başlığı değişen ama aile baskısı değişmeyen o kadar çok insan var ki. Anneniz babanız bile baskıyla büyümüş olabilir. Mehmet kendi aldığı kararları yaşamak istemekte net bir tavır sergilerken çatışmadan uzak kalmaya da kararlı. Toplumumuzda, dünyada o kadar çok çatışmaya şahit oluyoruz ki çatışmayla uzlaşma sağlanacağını düşünenler ve bunu hayata geçirenler geçmişin geçemediğini insanlığın bir arpa boy yol alamadığını her fırsatta önümüze seriyor.

Hepimiz aynı hikayeyi okuduk, çıkarımlarımız ise şahsımıza münhasır. Zor zamanımda yanımda Ayşe gibi bir yoldaş olsun diyenler, çocukluğumu bilen beni tanıyan yargılamadan yanımda dostlarım olsun diye aklından geçirenler, annem her zaman beni sarsın sarmalasın diye düşünenler ya da babam hep arkamda olsun varlığıyla beni korusun diyenler. İsteklerimiz arzu ettiklerimiz de şahsımıza münhasır. Gönlünüzden geçenleri yaşamanız umuduyla keyifli günler dilerim.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.