İman yıkılırsa, SİHA ne yapar?

Savunma sanayiimizde gurur verici adımlar atılıyor. SİHA’lar, yerli füzeler, güçlü ordumuz… Elbette bunlar kıymetlidir. Lakin asıl mesele, bu silahların kimi koruyacağıdır. Eğer gençlik imanını kaybetmişse, aile çözülmüşse, mahremiyet ve edep yerle bir olmuşsa; korunan toprak içeriden çürümüş demektir.

Bugün sokaklarımızda edep elbisesi soyulmuş bir nesil yürüyor. Küçücük yaşta moda adı altında teşhircilik normalleştiriliyor. Televizyon dizileri evlerimizi ifsat makinesine çevirmiş. Aileyi ayakta tutan değerleri dizi senaryolarında lime lime ediyorlar.

Daha acısı, bu yozlaşmanın dış ülkelerde bile fark edilmesidir. Rus televizyonlarında Türk dizilerinin “ahlaki virüs” olarak tartışıldığını görünce milletim adına utandım. Eskiden iman ihraç eden bu millet, bugün dizilerle rezillik ihraç eder hâle geldi.

Belediyeler ise gençliği ahlaki yönden destekleyecek çalışmalar yapmak yerine, bütçesinin önemli kısmını müzik ve eğlence adı altında yozlaşmayı teşvik eden etkinliklere ayırıyor. Oysa aynı belediyeler, gençlerin inanç ve karakter eğitimini destekleyecek sivil toplum projelerine yatırım yapabilir.

Askerî savunma kadar önemli olan bir kültürel savunma cephesi vardır. Ve bu cephe şu anda sahipsizdir.

Unutmayalım: Eğer iman yıkılırsa, SİHA ne yapar? Gökyüzünü korur ama kalbi çürüyen milleti kurtaramaz.

SON ÇAĞRI

Bugünkü muhafazakâr hükümete açık çağrımdır:

Siz, bu milletin inanç değerleriyle iktidara geldiniz. Savunma sanayiinde gösterdiğiniz gayreti, aynı ciddiyet ve sorumlulukla aileyi, gençliği, edebi, hayâyı, maneviyatı koruma yolunda da göstermek zorundasınız.

Tarih huzurunda vebali ağır olan bu ihmali daha fazla sürdüremezsiniz. Çünkü toprağı tank korur; milleti ise iman ve ahlak ayakta tutar.