Efendim Allah’ın bir “kevni kanunları” bir de “Şer’i kanunları” vardır. Kevni kanunlar kesindir, değişmez, değiştirilemez. Şer’i kanunlar malumunuzdur. Kevni kanunlar ise; Okullarımızda bunlar daha ziyade “tabiat kanunları” diye ifade edilir. Bunlara uyanlar “ecir ve mükâfatını” peşin alırlar. Meselâ suyun kaldırma kanunu, havanın kaldırma kanunu… vb. gibi. Bu özellikleri bilip de ona göre çalışanlar, bu çabalarının karşılığında, denizlerde koca koca gemiler inşa etmiş ve göklerde uçan taşıtlar inşa etmişler ve bunun meyvelerini de topluyorlar.
Şeriatler dediğimiz “ahkâm-ı İlahiyye”, gönderildiği kavimlerin “istidat ve anlayış seviyesine” göre nazil olmuşlardır. İnsanların istidadı peyderpey, zamanla inkişaf ettikçe, her bir devir ve dönemde kendilerinden istidatlarına göre birer “nebi/peygamber” ortaya çıktı. O peygamberler o ümmetlerden her birinin ilmi ilahide birer öğretmenleridirler. Onun için (Sav) Efendimiz: “ben muallim/öğretmen olarak gönderildim” buyurmuşlar. Meselâ sekiz sınıflı bir okul farz edelim; Son sınıfın öğretmeni iptidai birinci sınıf öğrencilerine, o dersi vermek üzere gönderilse abes olur. Zira o öğretmenin dersini henüz ilk mektep talebesi, birinci sınıf öğrencileri anlayamaz. Onun için insanlık tekâmül ettikçe, istidad, kabiliyet, yetenek ve anlayış bakımından gelişip olgunlaşma noktasına ulaştığında; Peygamber efendimizin getirdiği “şeriat” (Kur’an); “ekmel-i şeriat/ şeriatlerin en kamili”, en kapsayıcısı ve dünya-ahiret hayatının saadet ve mutluluğunu cami bir şeriattır. Beşere bir hayat reçetesidir. İnsanların aradığı bir “mutluluk reçetesidir”.
İşte bugün yeryüzünde bulunan ve muhtelif dinlere tabi olan insanların cümlesi Kur’an’a davet olunduğu için, hepsi “ümmet-i Muhammed”dir. Şu kadar ki, bir kısmı “ümmet-i davet”, diğer bir kısmı “ümmet-i icabettir”. Yani bir kısmı Kur’an’ın hükümlerini kabul etmiş, diğeri henüz etmemiştir. Onlarda davet olunmaktadırlar.
Batı dünyasındaki “islamofobi” hareketlerinin temel gayesi; insanlarının bu davete icabetlerini (ihtida) engellemektir. Zira batıda yayınlanan raporlara (PEW Araştırma Merkezi) baktığımızda; Avrupa’da Müslümanların sayısı hızla artmaktadır. Yakın bir zamanda Avrupa devletleri İslam devletlerine dönüşecek ve birer İslam cumhuriyetine inkılap edeceklerini, rakamlar ve istatistiki sayılar ile bu gerçeği ilan ediyorlar. Pew araştırma merkezi’nin 2017 tarihli bir raporu, Müslümanların “dünyanın en hızlı büyüyen dini grubu” olduğunu ve İslam’ın dünyanın en büyük dini olarak Hristiyanlığı geride bırakacağı tahmininde bulunuyor. Raporda, “Müslümanlar, 2015 ile 2060 yılları arasında toplam dünya nüfusunun iki katından daha hızlı büyüyecek ve bu yüzyılın ikinci yarısında dünyanın en büyük dini grubu olarak Hristiyanları geride bırakacak” deniliyor.
Bu hakikate Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde şöyle işaret ediyor: ” İsâ aleyhisselâm gelecek, şeriat-ı Muhammediye (asm) ile amel edecek” ve “İsâ, şer'im ile amel edip ümmetimden olacak”.
Bu ve benzeri hadisler bize batı dünyasının İslam’a tabi olacağını, remzi ve işari delaletlerle göstermektedir.
“DOĞRU İSLAMİYETİ VE İSLAMİYETE LAYIK DOĞRULUĞU YAŞARSAK EĞER...”