"Eşeği ölen köylü, tuttu hayvanın kafasını bahçedeki asmaya nazarlık etti. Cihan görmüş bir ihtiyar oradan geçiyordu. Güldü, bahçenin bekçisine:
"Cancağızım, dedi, zannetme ki bu eşek senin tarlandan kem gözü defedecektir. O kendisi dahi acz içinde yaralı bereli ölmüş, ölünceye kadar başından, kıçından değneği def edememiştir."
Kendisi de çaresiz kalarak ıstırapla ölecek olduktan sonra, hekim insanın ıstırabını nasıl dindirir?"
Mesaj: Avrupa'nın sosyal, ahlaki ve insani yaşamındaki çöküşler, bu derece dibe vurdukran sonra, hala islamın prensiplerine sırt çevirerek batının "sosyal kanunlarını" ithal ve iktibas eden zavallı "beyaz Türkler'e" ithaf olunur. (R.A)
* *
İhtiyar bir adam, oğluna dayak atıyordu. Çocuk:
"Babacığım, dedi, günahsızım, dövme beni. Başkaları incitseler ben sana gelir, sana aplarım. Sen de incitirsen kime giderim?"
Mesaj: Aile içindeki problem ve sıkıntıları dışarıdaki küresel aktörlere ve kurtlara şikayet eden ülkemin siyasilerine/politikacılarına ders ve ibret olsun.
* *
Adamın biri soğandan gayrı katuk bulamıyordu. Başkaları gibi azığı yoktu. Birisi:
"Hey dünyanın maskarası, dedi, gidip yağma sofrasından temek alsana!"
Fakir hemen hırkasını giyip kolunu sıvadı. Fakat gittiği yerde hırkasını yırttılar, kolunu kırdılar.
İşittim ki bu adamcağız kan ağlayarak şöyle sesleniyordu:
"Ne çare, diyordu, ben kendime ettim. Hırsa kapılan belasını bulur, derler. Bundan sonra mı, işte ben, işte evim, işte soğanım ve işte ekmeğim."
Mesaj: İyi olsun kötü olsun, Kim ne ederse kendine eder. Bir kişinin kendi eliyle yaptığını, onun hakkında kimse yapamaz.
(Buradan MEB Bakanı'na sesleniyorum. Sayın Bakan! Elimizin altındaki şu paha biçilmez hazineleri eğitim kurumlarımızda "tedris" etne zamanı artık gelmedi mi? Özellikle bu Müslüman Anadolu coğrafyasında yaşayan evlatlarımızın böyle bir hazineden mahrum bırakılması biz velileri büyük bir ıstıraba gark ettiğini buradan bir kez daha duyuruyorum.)
Ve nihayet, şu güzeran-ı hayatta, süvari olan kimselerin Şirazlı Sadi'nin bostanına uğramadan gitmelerini, büyük bir kayıb ve hüsran içinde olduklarını ifade ve iddia ediyorum.
Bakınız Sadi, bütün bir hayat felsefesini şu iki kelime ile ne güzel özetliyor:
Ömür girân-mâye der in sarf şod,
Tâ çi horem sayf ve çi pûşem şitâ.
"Değerli ömür sermayesi yazın ne yiyeyim, kışın ne giyeyim derken harcandı gitti."