Edebiyat yani yazım sanatı; her yöreye, her dile, her kavme ve her inanışa göre değişir. Gözüm üstünde dediğiniz zaman gözünüzü çıkarıp üstüne koymazsınız.
Türkülerimizin edebiyatımızın bir parçası olup hepsi çok hoştur. Ancak bazılarında çok ince bir sanat vardır. Olamayacak bir şeyi olabilirmiş gibi gösterir. "Minareden at beni, in aşağı tut beni", "Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış gördün mü?" gibi türkülerde geçen bu sözler tamamen ince bir sanatın ürünüdür.
Sanat, sanatkarını yüceltir. Her şeyin yaratıcısı olduğu gibi sözün sanatkarı da Allah'tır.
Sözün dile geldiği kitap Kur'an'dır. Sözü hakkı ile söylemek ve hayatın her aşamasında üstün başarı elde etmek için bu sözlerden öğüt almak ve hayata adapte etmek önemlidir. Bu sözler aynı zamanda adamı adam eder.
Araf (40) : Bizim ayetlerimizi asılsız sayanlar, büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlara göğün kapıları açılmayacak ve onlar, burulmuş kalın halatın iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir. Suçluları işte böyle cezalandırırız.
Hiç kimse yer çekim kanununu, güneşin doğmasını, batmasını, yağmurun, karın, dolunun yağmasını, sıcağı ve soğuğu inkar etmez. Yani Allah'ın kevni ayetlerini inkar edene pek rastlanmaz. Sosyal ve ahlaki ayetler, adaleti öngördüğü için önce onların bozulması sağlanır. Hiçbir inkarcı asla ayetleri direkt inkar etmez. Onları tevil yoluyla evirip çevirir sonra da inkar eder.
Yer çekim kanunu olmasa insanın tüm hayatı kuzey yarım kürede ve aman ayağım kaymasın korkusuyla yaşardı. Çünkü ayağı kaydığında uzayın boşluğunda soluk alır ve sonra da kaybolup giderdi.
Aslında güneşin doğması ve batması diye bir şey olmamasına rağmen biz bu şekilde idrak ettiğimiz için doğup-batmasından bahsediyoruz. Dünya güneşin etrafında dönerken, kendi etrafında da döndüğünden böyle algılıyoruz. Oysa güneş kendine verilmiş yörüngesinde sabit olarak takip etmektedir.
Yağmuru, doluyu ve karı nasıl yağdırıldığına bir sebep halkeden Rabbim, inkara meyilli kişileri sebebinin su buharından müteşekkil zannederler.
Sıcağı ve soğuğu inkar etmeyenlerin çoğu bilmez ki soğuk diye bir şey yok ve soğuk sıcağın yokluğudur.
İnsanların Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri gözünü, kulağını ve ağzını kapatarak üç maymunu oynama heveslerindendir.
Işık hiçbir zaman kaybolmaz, ancak Allah geceyi bir örtü gibi üzerimize örttüğü için güneş ışınlarından gece etkilenmeyiz.
Güneş ışığının hiçbir şey olduğunu bilen ve kalp ehli olanlar için göğün kapıları açılacak ve onlar kurtuluşa ereceklerdir. Sonsuz ışığın kaynağı ile buluşulan cennet onlara yurt olacaktır.
İnkarcılar ise, gemi halatı nasıl dikiş ipliğine giremezse, manda yavrusunu sinek kapamayacağına göre, onlara cennet yoktur. Onlar kendi suçları ve cezaları ile baş başa cehenneme ateş olmaya gideceklerdir.
Her şeyin kalbinizce olduğu ve kalp ehli olduğumuz nice cumalarda buluşmak umuduyla.
Not: Suriye'nin Afrin bölgesinde çatışmakta olan yiğit Mehmetçik'in başarılı olmasını ve bölgeye giden tüm askerimizin kayıpsız ülkemize ve ailesine kavuşmasını Rabbimden niyaz ederim.