Yaş elliyi geçti ya, resimlere bakınca bir hayli zamanın geçtiğini idrak edebiliyor insan.
Hayatın harala gürelesi, koşuşturmacası, oldu- olmadı, geldi-gelmedi, yetti-yemedi, başladı-bitti derken ömür denilen ve bize ayrılan zaman her an, nefes nefes kısalıyor.
Hayat bu şekilde devam ede dururken birden bir şeyler oluyor ve insanın hayatı birden renklenmeye, farklı anlamlar kazanmaya başlarken eski dostluklar, arkadaşlıklar tazelenmeye başlıyor.
Bizim kuşak yani dinozorlar doğup büyüdüğü dönemden mi, aldıkları eğitimden mi bilmiyorum ama
Asla hiçbir dönemin insanlarına benzemiyor.
Biz farklı değil, çok farklıyız.
Bunca geçen yıllar elbette bazı değişimleri yaşamamıza sebep oldu;
Ancak;
Özümüz hiç değişmedi.
Şimdi bizim kuşağı tam anlatmaya kalksam değil bu sütun, gazetenin onlarca sayfası yetmez.
Onlarca abartı mı oldu, siz öyle zannedin.
Peki, birkaç sayfa diyelim.
12 Mayıs 2015'te tam 40 yıl sonra ilkokul arkadaşları olarak buluştuk.
Sonrasında bu buluşmalar devam ederken sayımız da arttı.
Elbet aradan geçen bunca yıldan sonra toplanmak çok zor.
Geçen 40 yılın ardından yapılan her toplantı, kaldığı yer olan 1975 den devam etti.
Hiçbir beklenti, çıkar olmadan;
Sadece arkadaş olduğumuz için.
Bu ay ortaokul arkadaşlarımla böyle bir serüvene başladık.
Şimdilik kaydı ile sadece sosyal medyada varız.
Yakın zamanda buluşur, hasret giderir, biraz dedikodu yapar, eski günleri yad ederiz.
Belki itiraflar başlayacak.
Mesela ben başladım bile.
Kimse darılmadı, gücenmedi, kızmadı.
Hepsi çocukluğumuzdan kalan hoş hatırlar.
Belki bizi hayata ağlayan,
Kendimizle barışık olmamızı sağlayan.
Çıkarsız, beklentisiz.
Biz böyle bir nesildik.
Aradan yarım asra yakın zaman geçse de;
Birbirini unutmayan, hatırlayan.
Başında dedim ya;
Biz dinozor nesliyiz, tükeniyoruz birer birer.