Gelişim çok yönlüdür ve gelişimsel alanlar birbirleriyle bağlantılıdır. Örneğin iletişim becerileri, sosyal becerileri, dil becerilerini etkiler ve bir bütün halinde gelişim ilerler.
Bir bebek doğduğu andan itibaren organizmasında hacimsel olarak artış görülür. Bu artış büyüme olarak adlandırılır. Ama gelişimden bahsedecek olursak sadece büyüme değil, fiziksel değişiklikler dışında zihinsel, psikolojik ve sosyal beceriler alanlarında da meydana gelecek olumlu bir ilerlemeden, gelişimden bahsederiz. Bireyin doğuştan gelen özelliklerine ek olarak çevreyle etkileşimine bağlı olarak büyüme, olgunlaşma,öğrenme ve hazır bulunuşluk sarmalıyla gelişim gerçekleşir.
" Bize çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının, çiçeği sulamayı unuttuğunu görürsek, onun 'çiçek' sevgisine inanmayız. Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz 'etken ilgi'dir."
Erich Fromm, bu sözüyle bebeğe sunulan bir çevrenin ve aile bireylerinin bebeğin gelişimini etkilediğini vurgulamaktadır. Bebeğin keşfetmesine izin veren, bebeğin ipuçlarına cevap veren, bebeğiyle sık sık konuşan, nazik ses tonuyla adeta onları okşayan anne ve babalar bebeklerinin gelişimlerine destek olurlar. Hassas, tepkilere duyarlı ve uyarıcılarla zengin bir çevre çocuğun ilk sosyal ilişkilerinde en olumlu ilişki örüntüsü kurmasına olanak sağlayacaktır.
Özellikle üç yaş öncesindeki erken deneyimler, etkili ve karşılıklı etkileşim ağları çocukların beyin mimarisini oldukça etkiler. Fiziksel ilginin yanında duygusal ilgiyi atlamamak bu boyutta oldukça önemlidir.
Her bebek biriciktir, her birinin bireysel farklılıkları ve farklı ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar aile tarafından fiziksel ve duygusal anlamda bütün oluşturarak keyifle karşılanabilirse pozitif gelişimsel sonuçlar elde edilir.