Günümüzün en güçlü bağımlılıklarından biri hiç şüphesiz sosyal medya. Hayatımızın neredeyse her anını fotoğraflıyor, paylaşıyor, beğeniyor ve yorumluyoruz. Bir anlamda kendimizi görünür kılmak için sürekli çabalıyoruz. Ancak bu görünürlük, özellikle özel hayatımızda ve ilişkilerimizde büyük yaralar açabiliyor.
Bir düşünün; eskiden sevgilinizin ya da eşinizin nerede olduğunu merak ettiğinizde telefonla arar ya da yüz yüze konuşarak öğrenirdiniz. Şimdi ise bir “story” ya da konum paylaşımı üzerinden hayatının detaylarına hâkim olabiliyorsunuz. Bu da çoğu zaman güveni pekiştirmek yerine şüpheyi ve kıyaslamayı tetikliyor.
Bir fotoğrafın altına bırakılan masum bir beğeni, “Neden bu kişiyi beğendin?” tartışmasına dönüşebiliyor. Bir mesajın gecikmesi, “Neden hemen cevap vermedin?” sorularını doğurabiliyor. Sosyal medya, çiftlerin birbirlerini daha çok takip ettiği ama aynı zamanda daha az güvendiği bir alan hâline geliyor.
Oysa sosyal medya tek başına ne suçlu ne de masum. Burada önemli olan bireylerin sınır koyma becerisi. Partnerinizin özel alanına saygı duymak, her paylaşımı sorgulamak yerine doğru iletişim kurmak gerekiyor. Çünkü unutmayalım: Güvenin olmadığı yerde ilişki ayakta duramaz.
Bir diğer önemli konu da kıyaslama. Sosyal medya, adeta herkesin en mutlu anlarını sergilediği bir vitrin. Fakat kimse kavgasını, sıkıntısını ya da mutsuzluğunu paylaşmıyor. Dolayısıyla sürekli başka çiftlerin “mükemmel” görünen hayatlarını izleyen insanlar, kendi ilişkilerinden kolayca soğuyabiliyor. Bu da mutsuzluk ve huzursuzluğu besliyor.
Sosyal medya sevgiyi değil, sevgisizliği büyütür
Yanlış kullanım, ilişkilerde derin yaralar açabilir. Sosyal medya sevgiyi değil, sevgisizliği büyütür; dozunu ayarlayabilen çiftler kazanır.
İlişkinin değeri ekrandaki paylaşımla ölçülmez
Sosyal medyada gösterilen mutluluk, gerçekte yaşanan bağın yerini alamaz. İlişkinin değeri ekrandaki paylaşımla değil, gerçek hayattaki davranışla ölçülür.
Sosyal medyada huzur arayan, ilişkide kaosu bulur
Çiftler, sosyal medyada sürekli başkalarıyla kıyaslandığında huzuru değil kaosu bulur. Bu yüzden ilişkideki güven ve iletişim her şeyden önce gelir.
Sonuçta sosyal medya, ilişkilerde bir köprü de olabilir, bir uçurum da. Sağlıklı iletişim, karşılıklı güven ve sınır bilinci olmadığında bu mecra ilişkiyi yıpratıyor. Ama bilinçli kullanıldığında, çiftler için keyifli bir paylaşım alanına da dönüşebilir.
Kısacası sosyal medya, ilişkilerin celladı değil; ama yanlış kullanıldığında en büyük düşmanı olabilir. Seçim bizim elimizde.