Had bilmek son dönemlerde toplum olarak en çok kaybettiğimiz değerlerin maalesef başında geliyor.
Büyüklerimizden öğrendiğimiz saygı kuralları ve edep üzerine öğretilen kıymetli davranışlardan teker teker uzaklaşıyoruz.
Uzun vadede toplumumuza ve temel yapı taşlarımıza en büyük zararı verecek olan şey bu değerlerimizden uzaklaşıyor olmamız.
Kaldı ki, vasfın olmadığı yerde, insanın kendisini bilmediği yerde tüm değerler anlamını yitirir, günlük çıkarlar ve amaçlar için yaşamak başlar. Bu durum kişiyi bir makinadan farksız yapar.
Edebi bilmeden, paylaşmayı bilmeden geçen her gün insanın hanesi kayıp yazar.
Uyuşturulmuş bir beyin gibi robotik komutlar ve süregelen basit bir hayatın içerisinde kendimizi bulabiliriz. Vasfa, işte burada çok ihtiyacımız var.
Kendimizi tanımadığımız sürece, değerleri bilmediğimiz sürece maalesef yolun sonu çok aydınlık değildir.
Yozlaşmış ve değer yargılarından uzaklaşmış bir toplum bizim kültürümüze ve değerlerimize vereceğimiz en büyük zarar ver düşmanlık olur. Kaldı ki, meydanda kalan vasıfsızların meydana boş bulmasından dolayı kendilerinde arsız bir özgüvenle kendilerini haklı zannederek adımlar atması deli dana teşhisiyle etrafa salyalar saçmasının sebebi de budur.
Arsızın kendini haklı zannettiği bir dönemden geçiyoruz. Vasıfsızların ortalıkta hiçbir işe yaramadan sadece konuşarak, eleştirerek ve çıkarlarının peşine düştüğü saçma bir dönemde diyebiliriz.
Bize öğretilen neydi? Konuşma üslubunu bilmek, büyüğünü bilmek, saymak, küçüğünü saymak, sevmek ve sürekli kendini geliştirmeye yönelik adımlar atarak çevresine, ailesine ve topluma fayda sağlamak için çalışmak, çabalamak.
Edeple büyütülen bir toplum ne yazık ki, vasıfsız kişiliklerin artması ve arsızlığı bulaşıcı bir hastalık gibi herkese bulaştırmasından dolayı günden güne bu alanda insan kalitesi anlamında maalesef kan kaybediyor.
Toplumumuza acil olarak edep revizyonu gerekiyor ve büyüklerimizden görmüş olduğumuz terbiye kurallarıyla tekrar yoğurulmamız gerek. Yoğurulması gerekiyor ki, arsızlar kendilerinin bir şey olmadığını, olamadığını ve olamayacağını anlasınlar ve layık oldukları yere geri dönüp olmayan seviyelerinde nefes alıp vermeye devam etsinler.
Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz.
Dün başta kendisine, ailesine, toplumuna faydası olmayan insana siz bugün ne yaparsanız yapın bir şey yapamazsınız.
Kendisine hiçbir alanda toz kondurmayan, yapıcı eleştirilere kapalı insana fayda sağlamaya çalışmak, deveye hendek atlatmaktan daha zordur.
Enerjinizi bu vasıfsız insanlar çevresinde düşürmeye çalışmak size de zarar verir.
Peki, ne yapsın bu insanlar, yaşamasınlar mı? Hayır, yaşayacaklar tabii ki… Bugünde olacak, yarında olacak bu insanlar. Vasfın kıymeti işte burada çıkıyor.
Vasıfsız ve arsız insanları örnek almalısınız, örnek alın ki nasıl bir insan olmamanız gerektiği konusunda size ışık tutsunlar.
Sevgilerimle…