“Roketsan, hipersonik balistik füze TAYFUN BLOK-4’ü üretmiş; adam altına yorum yazmış: Maket!
Kendi ülkesinin umuduna, refahına, gün ışığına, hayırlı bir haberine, ürettiği her bir şeye dudak büken,
mutlu olamayan, ithal mala otomatik beğen tuşuna ayarlı zihin refleksiyle yaşayan, kompleksli,
özgüvensiz, sinik ve kötücül bir hayli varlık var aramızda.”
Maalesef!
O kafa hayli zamandır aramızda; zayıflamış, etkisi azalmış, sinikleşmiş ve sönükleşmişse de damar
olarak yaşıyor… Medeniyet yangınının artıkları bunlar, kültürel kuraklığın donmuş külleri…
Yangın ve kuraklık devam ediyor!
Aya çıksak, Mars’ta koloni kursak, mazlum milletlere umut ve destek versek, Kudüs’ü, Gazze’yi
kurtarsak, kıta Afrika’sını, Asya’sını peşimize taksak, Batı’yı diz çöktürsek… Zehirli zevatın zihninde
bütün bunlar hiç; çünkü kertenkele çukuruna iştiyaklılar!
Celladına âşık olmak veya Aytmatov’un ifadesiyle “Mankurtlaşmak”…
Evet, ormanlarımız yanıyor, 11 can verdik! Hüzün dağlarımıza karlar yağıyor…
Bir yandan da terör yangını kontrol altına alınıp soğutma çalışmaları başlatılıyor…
Gazze’de ise insanlık yanıyor, taptaze fidanlar soluyor, zemherili kışlar yaşanıyor…
İnsan olanlar ağlıyor, bir şeyler yapalım diye koşturuyor; kimi yürüyor, kimi küçük adımlar atıyor,
kimi kılını kıpırdatmıyor, kimi destek veriyor, kimi zalimin de zalimi: Nemrut sürtüğü, Firavun bozuntusu!
Ateşler arasında yaşamaya çalışıyoruz.
“Dünyanın gözü önünde, göz göre göre, dünyanın adeta sağır olduğu ve hiçbir şey yapmadan izlediği
bir soykırım yaşanıyor Gazze’de. Milyonlarca Müslüman açlıktan ölecek ve biz utanmadan, sıkılmadan
ve hiçbir şey yapmadan buna seyirci kalacağız. Allah’a sonsuz güvenelim; bunun yanında biz de bir
şeyler yapalım, yapabilelim, devlet olarak, millet olarak, dünyadaki vicdan sahibi insanlar olarak.
Bunun hesabını mutlaka vereceğiz.”
Bir milimlik manevra alanı varsa, onu kullanalım.
“İğneyle kuyu kazılır mı?” olmaz diye bırakılırsa kazılmaz; Ferhat, dağları delmeyi göze almıştı!
Göze alan ve gönlüne yerleştiren muvaffak olur. Bir bakmışsınız Nemrut ateşi İbrahim’e (selâm onun üzerine olsun)
soğuk ve selametli olduğu gibi, şimdi de soğuk ve selametli olur.
Bir yandan da sokaklar kültürel kuraklığın savruluşu içinde; edep buharlaşıyor, hayâ terk ediyor.
Ateşler içinde başka bir yangındayız — ya da hep aynı yangındayız…
Paylaşımları için Öykücü Ahmet Şevki Şakalar’a teşekkürler.