Emevi Camii’nde namaz kıldık sıra Mecid-i Aksa’da! Yürümezsek geri kalırız, geri kalırsak var olamayız; denklem çok basit ve net. Tarih boyunca hep yürüdük Orta Avrupa’ya kadar gittik lakin Kurtuba’ya ulaşamadık öncesinde Roma’ya!
Uyanış emareleri görüyor, diriliş belirtileri fark ediyor, dikleşme hareketlerini müşahede ediyoruz; umudumuz büyüyor, gayret artıyor, mesafe almayı sürdürüyoruz; adeta kaldığımız yerden devam, düştüğümüz yerden kalkmaya başlıyoruz.
Bir gün Fatih Sultan Mehmet’in yarım elması tamamlanacak, çıktığı seferden başka bir Mehmet Fatih zaferle dönecek! Rus tarihçinin ifadesiyle sadece durdurulduk; durdurulma deminde durulmaya çalıştık, içimizdeki bulanıklık henüz bitmiş değil hala cerahat var akıyor, tam sağlık ve sıhhate henüz erişmedik.
Şimdilik Şam! Kudüs’te 400 yıl bulunmuşuz unutur muyuz, Kudüs bizi unutur mu?
Hafızamızı yitirir, benliğimizden uzaklaşır, medeniyet dinamiklerimizi yitirirsek evet; biz Kudüs’ü, Kudüs bizi unutur!
5 milyon Türkçe bilen, bizde misafir olan Suriyeli kardeşlerimiz memleketlerine memleketimize döndüklerinde denklem değişecek, Orta Doğu yeni bir soluk alacak; güçlü Türkiye güçlü Suriye ile Kudüs'e giden koridor açılacak; zalimler cezasını bulacak, mazlumlar rahatlayacak.
Evet rüya; Osmangazi'nin rüyası gibi, Fatih Sultan Mehmet'in rüyası, Yavuz Sultan Selim'in rüyası, Selahaddin Eyyubi’nin rüyası gibi rüya...
Bir yandan da gerçekliğin gündüzündeyiz; hedef büyük, yol uzun ve çetin; aldığımız mesafe az; ne var ki yürüyoruz, koşma ve fetih bizi bekliyor. Ceddimiz Mehmet Fatih'in izinde ve yolundayız, Yavuzla beraber, Selahaddinlerle yoldaşız...
Onun için önce içimizde dirilmeli ve fethi gerçekleştirmeliyiz vesselam.