Ne ile karşılaşacağız?

İşleri önceden programlamak, ne yapacağını belirlemek, saati saatine uygulamaya çalışmak güzel olsa da rutinleştirdiği, tek düze kıldığı, sıkıcı yönü olduğu da bir vakıa.

Gelişi güzel, düzensiz, karmaşık, belirsiz olmasın elbet; bütün işlerin saati saatine, hep aynı olması bir müddet sonra sıkar, işleri böyle olanların içleri sıkılır.

Zahiren her şey düzen içinde akar, milim milim işleyen bir nizam ve intizamda en küçük bir sapma karmaşa ve çöküşe sebep olur; atomdan galaksilere bunu görmek mümkün.

Batında aynı şeyleri söylemek mümkün değil; atom altı parçacıkların ayrı bir işleyişleri, başka bir akışları var.

İnsan dışı ve içi bundan farklı değil çünkü alemin özeti. Kah suyun akışına bırakır zuhurata tabi olur, kah önceden belli olsun neyle karşılaşacağımı bileyim ister.

Kalp değişken demek; bir öyle olur bir böyle, bir bakmışsınız gülüyor bir bakmışsınız ağlıyor, hiçten üzüldüğü de olur sevindiği de. Kalbin bir şeyde karar kılması çok zordur!

Akıl öyle mi? Yapacakları sıra iledir, sayı bellidir, kurallar işler. İki iki daha dört eder!

İnsana bazen akıl hakim olur bazen kalp, çoğunlukla akla uyanlar olduğu gibi çoğunlukla kalbe uyanlar da olur.

Batıda akıl, doğuda akıl hakimdir; iki ayrı medeniyet insanı. Batı medeniyetinde felsefe esaslı, doğuda din esaslı bir duruş ve işleyiş vardır.

Günlük hayatta dalgalanmamız, farklı tepkiler vermemiz, sevinç hüzün çalkantılar yaşamımızın altında yatan zahir-batın gerçekliği; çok zaman da o gerçekliği yerli yerine koyamamamız.

İnsan bir muamma çöz çözebilirseniz! Bir bakmışsın gündüz gibi açık ve berrak, bir bakmışsınız gece gibi karanlık ve belirsiz. Bilinmezin gizeminden yürüdüğü de olur, aşikarda koşuşturduğu da!

Yarın için ne kadar hesap yapsak da bizim için gayptır, ne sürprizlerle karşılaşacağımız meçhuldür vesselam