Yıkıntılar üstünde oyuncağı ve Filistin bayrağıyla gülümseyen çocuk, masumiyetin zaferini haykırıyor, güçlü olan değil Haklı olan güçlüdür diyordu. Acz içinde çırpınan zalimler ve onun yardakçıları düştükleri kör kuyunun derinliğini bile bilmiyorlar düştükçe düşüyorlar, alçaldıkça alçalıyorlar…
İlk değil düşüşleri kaç kez yaşadılar bunu; tarihten ibret almamışlar, yaşanmışlık onları bir şey katmamış; geçmişteki helakleri uzak menzil değil artık, yok oluşları uzun zaman sürmeyecek gibi…
İç savaşın eşiğinden döndüler, kaç seçim yaptılar siyasi istikrar sağlayamadılar, samandan koalisyonlarla ayakta durmaya çalışıyorlar, üflesen yıkılacaklar!
Onları yıkacak olan kuvvetli bir üflemek; bütün Filistinliler, bütün Araplar, bütün Müslümanların bir üflemeleri… Birlik yok çekişme varsa, ittihad yok tefrika varsa, ilim yok cehalet varsa, gayret yok ihtiyaç varsa zaaflar boşluğunda böyle terörist bir devlet doğar ve yaşar!
Onların Titüs’ü, Nabukadnezar’ı, Selahaddin’i unutmaları mümkün değil bu masum çocuğun meydan okuyuşunu da! Yeraltına in yapmanız, göğe uydulara saklanmanız, gargat ağacı ardına saklanmanız, taşın gerisine sinmeniz fayda vermeyecek, ölümün ölümcül darbesi nerede olursanız bulacak, perçeminizden tutup sürecek!
Gazzemizin bir yanı ağlıyorken bir yanı istikbale gülüyor, masumiyet gücüyle yıkıntılar arasından yeni bir Gazze doğuşunu gözlüyoruz. Yaşamak için ne çok öldü Filisitin şimdi yaşamak onların hakkı, ölmekse zalimlerin!
Karanlığın karanlığında ışık damıtan, zemherilerde ısınmayı bilen bir iman milletinde umutsuzluk diye bir şey yoktur, batan her güneş doğuş müjdecisidir, her kış bahar muştusudur.
Kudüs yeniden fethedilecek, Gazzede çocuklar neşe ile koşacak, Filistin’in bütün şehirleri mutlu insanlar diyarı olacak… Doğu Türkistan’ın da… Zulüm içindeki bütün şehirlerde de aynı şekilde.
Dünya önce içte kurulur ve yaşatılır, sonra dış dünya inşa edilir. Böyle bir dünya kurulmuyorsa varılacak yer bellidir; başka dünyaların işgaline uğramak; zihnen fikren yaşantı olarak!
Silkinmek ve kendine gelmek; hemen şimdi! O çocuk masumiyeti kazanmak ve mızrağı alıp koşmak; cehalete, zarurete, tefrikaya karşı ve zalimlere dik durmaya.
Bir gün bin çocuk, bin genç, bin yetişkin, bin yaşlı onu yapacak, insanlığın onurunu kurtaracak. Yahya Kemal’in “Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik” dediği bin atlı bizde hep vardır vesselam.