Beylik bir söz vardır “Benim kim olduğumu biliyor musun?” Ya Yunus ne der; “Bir ben vardır bende benden içeri”. İlki ne kadar kibir içeriyorsa ikincisi o kadar tevazu ve derinlik içeriyor. “Ballar balını buldum kovanım harap olsun” diyen gösterir o tevazu derinliğini öyle ki Yunus o sade derinlikte yüzyıllardır akıyor, gönülleri suluyor…
Anadolu’yu “Anadolu” yapan iksir bu.
Yaşamış ve geriye yaşanmış bir söz bırakmış; tatlı mı tatlı, berrak mı berrak, sahili ve derinliği olmayan hakikat deryasından beslenmiş çünkü. Yunus’u anlamak kendini bulmaktır, kendini bulan Yunus’u anlamış hakikat deryasını yaklaşmıştır.
Bu öyle kolay bir iş değil, nice çileler çekmeyi gerektirir, konfora aldananlar, rahat yaşamayı gaye edinenler bilemez bu gerçekliği. Rahat yaşamak için yaşayanlar rahatı bulamaz, çileyi göze alanlar rahat yaşar.
Ters köşeden gol yeriz çok zaman, nedenini düşünmediğimizden gol yemeye devam ediyoruz. “Ben” kafesinden çıkınca rahatımızın bozulacağı düşüncesi içimize işlemiş, kelimelere dönüşmüş, hayatın bir parçası olmuştur; ben şuyum ben buyum, bunu yaptım bunu yaptırmadım…!
Ne dersen de ilk karşılaşmada ne hissettiriyorsan osun! Düşünce ve hissiyat bir şekilde dışa yansır yeni dille buna beden dili deniyor, o yalan söylemez neysen onu gösterir, görene elbet!
Ne kadar maske takarsan tak ne kadar titrin arkasına saklanırsan saklan “kral” çıplaktır. Titrimizi korumak için titrediğimiz kadar “Bende içeri ben”i aramaya çalışsak kendimizin “Yunus” u oluruz.
Kibir kokan konuşmalar, büyüklük taslayan bakışlar bayıyor, kimse takmıyor zaten menfaati için toplanan kalabalıklar bir rüzgârda dağılıyor.
Ne diyordu Mevlâna “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol”, ol da samimi ol, sade ol! Çok şeyimiz oldu ama çok şeyimizi de kaybettik, değer miydi, tenekeye altın fiyatı vermek akıl karı mı?
İçimizdeki derin boşluk malla makamla dolacak boşluk değil, mal ve makam günlük hayatın akışı için gerekli şeyler, gaye ve amaç olacak şeyler değil.
Velhasıl rahat rahatta değil, rahat zahmette de saklı, ne zaman nereden geleceği belli değil, bir gece ansızın da gelebilir gündüz ortasında da. “Ben” in kim olduğunu bilenler bulur bu bulmacayı, Yunus gibi Mevlâna gibi ve bu yolda giden niceleri gibi…