Güzel söz söylemek, güzel eylemde bulunmak ardından “iyi insandı” dedirtebilmek ne güzel şey... İnsanlarla gül gibi geçinebilmek gülün dikeni kadar zor, goncası kadar güzel.
Bazen öyle olur ki ne kadar iyi ve iyimserlik içerisinde olsanız da adeta duvara toslar, kendinizi çarpılmış hisseder, bütün birikimleri kaybetme noktasına gelirsiniz. Olmaması lazım fakat olan ve olağan şeyler; hayat bu hep düz gitmiyor, engebelileri de çok.
Bazen coşku bazen şok çarpılma!
Zor olan şoka tahammül, ilk cereyanı kazasız atlatabilmek. Uzaktan veya en yakınından gelen umulmadık tavır hal ve davranış; ya öfke patlamalarda gürler ya da sükut dehlizlerinde boğulursunuz!
Çok zaman sürmez bu çarpılmalar; ani ve defi olur etkisi ise bir kaç gün sürer. Öyle bir söz söyler ki bam telinden vurur, tahammül sınırlarını zorlar!
Bir sokağa girer biriyle karşılaşırsınız çıkışta savaştan çıkmış gibisinizdir. İrade dışı hadise ok gibi saplanır, kaderin oklarında bir oktur bu; ilk vuruşa dayanmak olgunluk alameti, kemalat göstergesi, yaralasa da yara geçince güçlendirir manevi bünyeyi sağlamlaştırır.
Ne yapmalı?
Yapacak bir şey yok; olan olacak ok isabet edecektir. Teyakkuzda olmak, kalbi vakur bir hal üzere tutmak, aklı lüzumsuz şeylerle meşgul etmemek, duyguları süfli şeylerden arındırmak...
Bütün bunlar akşamdan sabaha olacak şeyler değil; niyetle başlar eyleme geçmekle sürer, sürurlu sona nice badireler atladıktan sonra erişilir.
İnsan olmak çiçek yetiştirmekten çok daha zor, hele günümüzde... Dünyanın gözü önünde Yahudilerin Filistinlilere uyguladığı soykırım; insansız, ıssız, merhametsiz çağı gözler önüne seriyor, yolun sonunu gösteriyor.
Girdiğimiz sokağa karşılaştığımız insanlara dikkat; küçük gibi görünen bu hadiselerden başarı ile güçlenmiş çıkarsak, çıkar dünyasına meydan okur, gün olur tokatı zalime indiriveririz vesselam.