Dünyamızda artık safların iyice netleştiği bir savaşın içindeyiz.
Bu savaş topla-tüfekle değil, ekonomik güçle yürüyor.
Tabi...
Bu gücü elde etmenin bazı şartları var.
Birinci kural da: Enerji kaynaklarını ele geçirmek.
Rusya’nın son 15 yılda enerjide yaptığı atak, Batı’yı oldukça rahatsız etti.
İran’a yıllardır türlü bahanelerle uygulanan ambargo elbette Rusya’ya tutmazdı.
Sonuçta pek varlığı belli olmasa da çıkarına göre kimseyi tanımayan Çin’le ilişkileri güçlü.
Ayrıca...
Avrupa’nın da bu konuda Rus gazına bir bağlılığı var.
Moskova, enerji ihracatıyla o kadar güçlendi ki, farklı coğrafyalarda belirir oldu.
Mesela; Suriye’de tüm senaryoları tekrar yazdı.
Tabi...
Bu durum ABD’nin farklı bir plan devreye sokmasına neden oldu...
NATO kozunu devreye sokan Washington, işin içine Ukrayna meselesini karıştırdı.
Epeydir iki ülke arasında süren ‘birbirlerini idare etme durumu’ artık öyle bir içinden çıkılmaz hal aldı ki, savaş kaçınılmaz oldu.
Bu kez de devreye Avrupa girdi.
Mühimmat, silah hatta asker gücüyle destekledikleri Kiev düşmedi.
Savaşın elbette bir maliyeti oldu Rusya’ya.
Ekonomik anlamda her şey tersine dönmeye başladı.
Ayrıca...
Uzayan işgal bu kez de Wagner belasını doğurdu.
Yani...
Anlayacağınız Batı’ya karşı yalnız kalan Rusya bu savaşı kaybetmeye yakın duruyor.
Bakalım daha ne kadar bombalara, mermilere para akıtmaya dayanacaklar...