Gündemde olan olaylararifesinde, kamuoyunu etkilemek, algı oluşturmak vebireylerin düşüncelerini etkilemek ve yönlendirmek maksatlı senaryolar kurgulanıp,sahnelenerek vizyona konmuştur hemen her zamanülkemizde. Öyle ki bu senaryolara çoğu zaman pek çok devlet kurumu alet edilmiş ve bunlar eliyle ne çok insanımız mağdur edilmiş, haksızlığa uğramış,gençlerimizin gelecekleri ellerinden alınmış, hayatları karartılmış, maddi, manevi işkencelere tabi tutulmuş, yaşları büyültülerek idam sehpalarına çıkarılmıştır. Siyasi partiler kapatılmış, her on yılda bir darbeler yapılmış, siyasi istikrar engellenmiş, demokrasinin gelişip güçlenmesinin önüne geçilmiş,Güneş Motel’lerde bakanlık karşılığı milletvekili transferleri yapılmıştır. Fitne ve fesat rüzgarları estirilmiş,Ülkemiz üzerinde karamsarlık ve huzursuzluk karabulutları dolaştırılmıştır.
Bugün oy kullanan pek çok gencimiz bunları bilmiyor, bilenlerimizde bunlarıhatırlayıpdeğerlendirmelerini buna göre yapmıyor olabilir.Kısaca ve kronolojik olarak bunları hatırlamaya çalışıp, bu perspektifle günümüze bakalım. Zira, “Bir musibet bin nasihatten yeğdir.”Her nekadar bu atasözümüz “yanlış yoldaki kişiye sayısız öğüt versen işe yaramaz, ama tuttuğu yolda başına gelecek bir kötülük, onun aklını başına getirir.” anlamındaolsa da bazıları bunu dikkate dahi almamaktadır.
27 Mayıs 1960 askeri darbesine giden süreçte ve sonrasında basın, darbeye zemin oluşturmak ve darbeyi meşrulaştırmak amaçlı iktidara yönelik pek çok asılsız haberlere yer vermişti.
Hükümet, dini özgürlükler adına attığı adımlar nedeniyle, irticai faaliyetlere göz yumduğuve desteklediğine dairasılsız haberler yapıldı.
Atatürk heykellerine saldırıların yapıldığı iddia edildi.
Bazı vaizlerin “İktidar partisi mitinglerine gitmeyenlerin kâfir sayılacağışeklinde konuşmalar yaptığı ile ilgili yalanlar yazıldı.
Yunanlılar tarafından Atatürk’ün evine bomba konulduğu iddia edildi. Bunu Menderes’in yaptırdığı yalanı uyduruldu.
Menderes diktatörlükle suçlandı.
28 Nisan 1960 tarihinde üniversite öğrencilerinin hükümete karşı yaptığı ve iki öğrencinin öldüğü eylemlerde, İstanbul Üniversitesi rektörü Sıddık Sami onar, öğrencilerin kıyma makinelerinden geçirildiğini ve bunu bizzat kendi gözleriyle gördüğünü iddia ederek,bu yalan propagandayı ileri götürüyordu.
Bütün bu olaylar sonrası darbe yapıldı ve Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen, en vahim olay icra edildi,başbakan ve iki bakan idam edildi.
Yassıada’daki düzmece mahkeme duruşmalarının birinde,Adnan Menderessavunmasını yaparken yeterli süre verilmediğini ileri sürdüğünde, mahkeme başkanı Salim Başol’un “Sizi buraya tıkan kuvvetböyle istiyor” diyerek yargı adına acı veibret olacak ifadeyi kullanıyordu.
6 Eylül 1980’de Konya’da Milli Selamet Partisinin düzenlediği Filistin’e destek mitinginde kelime-i tevhit pankartları, bugünkü gibi,hilafet bayrağı taşınıyor diye iddia ediliyordu.
1980 darbesi öncesi gençlerimiz sağcı solcu adı altında kamplaştırıldı ve birbiriyle çatıştırırdı. Bu çatışmalarda beşbinden fazla gençimiz hayatını kaybetti. Öyle ki her iki taraftan gençler aynı silahla vurulmuştu. Devrin hükümdarı nitekim paşa diyordu ki”Bir sağdan bir soldan astık”
Karanlık darbe yıllarının ardından, halkın büyük desteği ile Başbakan olan Turgut Özal partisinde farklı kesimleri buluşturdu. Her şeyden önemlisi devletle milleti yeniden kucaklaştırdı. “Devlet millet içindir, millet devlet için değildir.” Parolasıydı. Farkını milletin tarafını seçerek gösterdi. Yaptıkları karanlık odakları rahatsız etti. 18 Haziran 1988 tarihinde vahim bir olaya muhatap oldu. Özal öldürülmek istendi. Parti kongresinde tetikçi Kartal Demirağkullandığı silahtan çıkan mermiler mikrofondan sekip Özal’ın sağ başparmağını yaraladı ve ölümden döndü.
28 Şubat 1997 yılında postmoderndarbe öncesi, olaylarfeto ve gladioeliyle kurgulanıp uygulanarak hükümet alaşağı edildi.
Aczimendiler, Müslüm Gündüz’ler, Fadime Şahin’ler, Ali Kalkancı’lar ve diğerleri bu senaryoların,figüranlarıydı.
28 Şubat süreci Türk ekonomisine ağır darbe vurdu.
Ülke ekonomisinde onarılması zor yaralar açan ve bazı değerlendirmelere göre yüzlerce milyar dolarlık ekonomik maliyete neden olan 28 Şubat dönemi, 2001 krizine giden yolun taşlarını döşedi.
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun 2012'de açıkladığı rapora göre, 1997-2000 döneminde sermaye kesimine 34 milyar dolarlık fazladan faiz ödemesi yapıldı. 1997-1999 döneminde faiz giderleri 5 kat, 2000 yılı dahil edildiğinde ise 9,4 kat arttı.
2007 seçimleri öncesi cumhuriyet mitingleri, TSK’nin 27 Nisan 2007 e muhtırası, 11’inci cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili uydurulan, 367 hukuk kararı garabeti siyaset üzerinde devam edegelen vesayetlerin devamıydı.
14 Mart 2008 de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurahman Yalçınkaya, laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği iddiasıyla, iki kişiden birinin oyunu almış iktidar partisinin, AK Parti’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.Parti bir oy farkıyla kapatılmaktan kurtuldu.
7 Şubat 2012 MİT Krizi.
27 Mayıs 2013 sonrası başlayan gezi olayları.
17-25 Aralık 2013 yargı yoluyla yapılmak istenen darbe teşebbüsü..
Gezi olaylarının Türk ekonomisine doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolar, dolaylı maliyeti ise 100’lerce milyar doları bulan ağır bir maliyetti. Borsa düştü dolar ve faiz fırladı. Enflasyon ve işsizlik yükseldi.
17-25 Aralık hükümete kumpasın maliyeti ise 120 milyar doları buldu.
Ve nihayet 15 Temmuz 2016 da ordu içinde örgütlenen şebeke eliyle yapılmak istenen askeri darbe. 251 vatandaşımız şehit, 2196 vatandaşımız da gazi oldu.
Yerel seçimlerin gündemde olduğu bu günlerde, yine şer güçler eliyle birtakım provakasyon teşebbüsleriyle, köhne senaryolarsahneye yeniden konmak isteniyor. 1 Ocak 2024 de istanbulda yapılan mitingde hilafet bayrağı tartışmaları, yine yılbaşı ile ilgili bir sanatçının Diyanet İşleri başkanına hakareti, 2 Ocak da Anıtkabir’de yapılan provakasyon. 8 Ocak günü Fatih Camii imamının bıçaklanması.
Her şeye rağmen milletimiz yapılmak istenenleri görüyor ve her seferinde olduğu gibi bugünde gereğini yapmaktan geri durmayacak ve kendi geleceğine sahip çıkacak, iradesine konulmak istenen vesayete fırsat vermeyecektir.