Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sosyal Güvenlik Ödeme Sistemi’ne ilişkin reforma dönüş önerisi: (5)

Yazının Giriş Tarihi: 05.11.2024 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.11.2024 10:55

STRATEJİK YÖNETİM:

Sağlık harcamalarının GSMH oranı tüm OECD ülkelerinde yükselmeye devam ediyor. Özellikle nüfus tahminleri bize gösteriyor ki yaşlanan bir nüfusumuz var. Sağlığa ilişkin politika geliştirirken acaba harcamaları artıran faktörleri kavrayıp kavramadığına bakılıyor mu? Teknoloji, büyüme, nüfus ve yaşlanma gibi faktörlerin etkilerine ilişkin bir stratejik yaklaşım sergilenmesi gerekiyor.

ADALETLİ BİR DAĞILIM:

Emeklilere ve diğer hak sahiplerine ödenen aylıkların yeterli seviyede olması gerekmektedir. Politik anlamda en riskli konulardan biri de bu konudur. Sosyal koruma kavramının çerçevesinin genişlemesi sonucunda gelirin yeniden dağıtımı sadece sosyal yardımlar aracılığı ile değil bu tür mekanizmalarla da sağlanmaktadır. Aile bakanlığının primsiz ödeme olarak adlandırılan gelir transferlerinin istihdam piyasasına olumsuz etkileri ve primli sisteme etkilerini göz ardı etmeyecek bir eş güdümde yapılmalıdır. Bu konu da reform sürecinde planlanmış ve bu amaçla Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Ancak reformun tek sosyal yardım sistemi kurma bileşeni de bahse konu genel müdürlüğün kapatılmasıyla ve aile bakanlığının kurulmasıyla hayata geçememiştir.

VATANDAŞ ODAKLI MEVZUAT:

Hak ve yükümlülüklerin herkes tarafından anlaşılabilir basitlikte olması gerekmektedir. Bu konu maalesef ülkemizdeki kanun çalışmalarının tamamında bir sıkıntı oluşturmaktadır. Türkiye'de bürokrasi geleneği, suiistimallerin önlenmesi bakış açısıyla oluşturulmuştur. Suiistimal yapmayan vatandaşlar (ki bunlar zaten çok büyük çoğunluktur) için de anlaşılmayan, karmaşık ve gereksiz süreçlerin oluşmasına neden olmuştur. Mevcut Kanunu, bırakın vatandaşın anlamasını, hukukçular dahi çözebilmiş değildir. Düzenlemeler sade, anlaşılabilir hale getirilip vatandaş odaklı bir anlayış tesis edilmelidir. Ayrıca süreçlerdeki belirsizlikler, gri alanlar, sorumluluk, hesap verilebilirlik, suiistimal gibi hususlarında süreç optimizasyonları yapılarak çözülmesi gerekir. Kurum, yapılan işin teknik boyutunu vatandaşa yansıtmayı hedefleyen mevzuat anlayışını değiştirmemekte ısrar ettiği müddetçe vatandaşı ile kavgalı bir kurum olmaktan kurtulamayacaktır. Bu değişiklikler gerçekleşirse Kurumun muhatap olduğu birçok dava da kalkacak dava masrafları da biteceği gibi vatandaş nezdinde de saygın bir kurum olacaktır.

Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulamaları tüm vatandaşlarımızı, siyasi otoriteyi ve de uygulayıcıları yakından etkilemekte, ilgilendirmektedir.

Devletin rolü ile ilgili dünyada çok farklı tartışmaların yapıldığı, özellikle piyasa oluşturan devlet anlayışının birçok gelişmiş ülkede benimsendiği görülmektedir. Bu sadece ekonomi ya da reel sektörü ilgilendiren konularda değil sosyal konularda bilhassa sağlık ve emeklilik hizmetlerinde de yeni bir yönetişim biçimi olarak görülmektedir.

Günümüzde sosyal bütün konularda yönetmek kavramı, birlikte yönetmeye yani yönetişime dönüşmüştür. Kamuda da özel sektör, STK'lar ve üniversitelerle çalışma platformlarının geliştirilmesi, onları dışlayıcı yaklaşım ve anlayıştan uzaklaşılması gerekmektedir. SGK da bu anlayışı güçlendirmek gerekmektedir.

Bu anlayışla özellikle sosyal güvenlik sisteminin gelir tarafını da güçlendirecek çalışma hayatı ve istihdamı etkileyen doğru politikaları ortaya konmak mümkün olacaktır. Türkiye’de hem sosyal güvenliği hem istihdamı etkileyen temel konulara hala güncel bir çözüm üretme gerekliliği devam etmektedir. Bunlar, asgari ücret (bölgesel, sektörel, saatlik gibi) , sosyal yardımların dizaynı ve sınırları, kıdem tazminatı, göçmenler ve istihdam, genç istihdamı gibi konulardır.

Sosyal güvenlik sisteminin yönetimi günü kurtarmayı değil geleceği kurtarmayı hedeflemelidir.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.