Hava Durumu

Araştırma firmaları ekonomisi

Yazının Giriş Tarihi: 19.05.2023 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.05.2023 23:21

14 Mayıs seçimleri sonrası en çok kaybedenler araştırma firmaları oldu. Firmaların tahminleri ile gerçekleşen sonuçlar arasında çok ciddi farklar bulunmakta. Birkaç firma hariç sonuçları bilen olmadığı gibi özellikle ilk turda biter diyen firmalar çok daha büyük maliyetlere sebep oldu. OPTİMAR firması ilk turda biteceğini ifade etmesine rağmen en yakın tahmini yapan firma oldu. SONAR ve VARYANS araştırma şirketleri seçimlerin ilk turda bitmeyeceğini tahmin eden ve aynı zamanda hangi ittifakın en yüksek oy alacağını bilen araştırma şirketleri oldular. Diğer taraftan araştırma firmaları arasında iktidara yakın ve muhalefete yakın şeklinde gruplanmalar bile mevcuttu. Objektif verileri halka, yatırımcıya ve hatta siyasi partilere sunması beklenen firmaların böyle konumlanmaları da ayrı bir sorun. Burada işini layıkıyla yapan, bilimden ve objektiflikten taviz vermeyen araştırma firmalarını tenzih ederim.

Anketlerini kamuoyuyla paylaşan 23 firmanın 16’sı Millet İttifakı'nın 1. olarak çıkacağını ilan etmiş ve bunlardan da 10 tanesi ilk turda kazanacağını belirtmiş. Cumhur İttifakı'nın kazanacağını söyleyen 6 firmadan 2'si (yukarıda belirttiğim firmalar) seçimlerin 2. tura kalacağını belirtmiş.

Hep şu aklıma gelmiştir siyasi partiler gerçeği mi görmek ister yoksa önde olduklarını mı? Belki motivasyon için pozitif olanı tercih ederler ama gerçekler ortaya çıktığında da ciddi bir hayal kırıklığı ve itibar kaybıyla karşı karşıya kalırlar. Peki araştırma firmalarına ne olur neden hiçbir şey olmamışçasına yoluna devam ederler. Oluşan bu ekosistemde onlar paralarını alır, yen, bir seçimi, beklemeye koyulurlar.

Sadece kendileri ve objektif olmak istemeyen siyasi partiler için bir maliyeti var gibi gözükse de aslında ülke açısından da ciddi maliyetleri yok mudur bu durumun?

Hepimizin bildiği üzere ekonomi özellikle sermaye piyasaları beklentilerin satın alınması üzerine kurgulanır.

Seçimden önceki hafta sözde itibarlı bir anket firmasının açıklaması heyecanla beklendi. Açıklama sonrası borsa da özellikle muhalefete yakın olduğu söylenen hisse senetlerinde ve bankalarda önemli bir hareketlenme oldu. Bu araştırmadan önceden haberdar olanlar pozisyonlarını almışlardı. O gün hatta bu spekülatif harekete ana muhalefet partisi lideri de sahip çıktı ve kendilerinin iktidara geleceğinden bahsetti.  Ertesi gün düşüşler oldu ama en büyük kayıplar seçimin ertesi sabahı gerçekleşti. Zaten yönünü bulmaya çalışan borsa bir darbe daha almış oldu. Özellikle küçük yatırımcıların zararı son 3-4 ayda hem ilgili otoritenin zaafları hem de bu tür spekülasyonlarla iyice büyümüş oldu.

Aslında anket firmalarının en büyük maliyeti ekonomi üzerine oluyor.  Peki anket firmaları herhangi bir kamu ve sivil otorite denetimine tabi mi? Ya da araştırma firması açma, kurma, ortak olma, araştırma bulgularının kalitesi, açıklanması ile ilgili standartlar var mı? Maalesef bulunmamakta.  Mesela bir vatandaş ekrana çıkmak istiyor, televizyon kanallarına da bir şekilde bağlıyor, küçük bir sermaye ile bir araştırma firması kurup anket yayınlayabilir mi? Zannımca hiçbir engeli yok.

Dünyada anketler konusunda yol gösterici iki önemli kurum var. Bu kurumların birincisi, Dünya Kamuoyu Araştırmaları Derneği (WAPOR)’dir. İkinci olarak da Avrupa Kamuoyu ve Pazarlama Araştırmaları Derneği (ESOMAR)’nden bahsedebiliriz. İki kurumda araştırma bulgularının nasıl yayımlanması gerektiğini belirten etik ilkeleri yayınlamışlardır.

Bu ilkelere göre; bir araştırma sonucu açıklanırken künye bilgileri mutlaka verilmeli ve bu künyede; anketi yapan şirketin adı, anketin kimin adına yapıldığı, hangi parti ya da kurum tarafından finanse edildiği, sahada hangi tarihlerde gerçekleştirildiği, kaç kişiyle yapıldığı yani örneklem büyüklüğü, örneklemin hangi yöntemle belirlendiği; sorulan soruların nasıl ifade edildiği; telefonla mı, yüz yüze mi uygulandığı, hata payının artı eksi kaç olduğu ve kararsızların nasıl dağıtıldığı açıkça belirtilmeli. Öncelikle bu bilgileri vermeyen araştırma şirketlerinin açıkladığı veriler güvenilir olarak kabul edilmemeli.  Türkiye’de kamuoyu araştırmaları alanında düzenlemeler ve denetim yapmak için kurulan Türkiye Araştırmacılar Derneği bulunmakta.

Türkiye gibi siyasetin bu denli hayatın merkezinde olduğu bir ülkede araştırma firmalarının akredite edilmesi ve çalışma usullerinin standardizasyonu, araştırma yapanların, firma sahiplerinin yetkinliği konularında bir akreditasyon sürecinin olması son derece önemlidir. Toplumu ilgilendiren her alanda bir akreditasyon ve denetim varken burada olmaması da ilginç bir durum. Bu alanda yetkin TÜİK, TÜBİTAK veya bazı kamu veya üniversite araştırma enstitüleri denetim sürecini yürütebilir. Daha da modern ve kamu baskısından uzak bir anlayışla bu yetki sivil yapılara da verilebilir ama bir akreditasyon sisteminin, yeterlilik kriterlerinin ve standardizasyon çalışmalarının olması gerekir.

Sözlerimi bilmek ve algı üzerine bir sözle bitirmek isterim; ‘Kimsenin hiçbir şey bilmediği yerde bir insan her şeyi bilebilir.’

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.