Hava Durumu

Huzur istiyorsan; çözüm az insan, az eşya... 

Yazının Giriş Tarihi: 23.08.2017 09:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.08.2017 09:35

Sanayileşme sonrasında batı toplumunun açmazını ve içine düştüğü yalnızlık ve yabancılaşma sürecini çok iyi gözlemleyen bir yazar olan Franz Kafka;
"Dışarıya kapanmak esasen içeri açılmaktır. Huzur mu istiyorsun? Az insan, az eşya... diyor 

Sadece huzur için değil sağlık için de başlangıç noktası" az insan az eşya felsefesi..."

Hayatı sürekli bir nimet külfet dengesi ile yaşıyoruz. Ama bu dengeyi yanlış kurguluyoruz. 
Katlanılan zorluklar ve harcanan emeklerle elde edilen kazanç ile ulaşılan sonucun dengesini hangi kriterlerle ölçtüğümüz önemli. Kanaatimce; bu nokta sağlıksızlığımızın başlangıç noktası...

Öncelikle almak, vermek sarmalından kurtulmalıyız.
Daha çok başkasıyız; an da, ortamda değiliz ama nerde yaşadığımızı da bilmiyoruz.
Kendimizin değil başkalarının hayatını yaşıyoruz. 
Cep telefonu, internet derken bizi izleyenlerin beğenilerine uygun yaşam tarzları stilimiz oldu. 
Oysa bizi sosyal mecrada beğenenlerin bir kısmı sadece sanal arkadaşlarımız...
Ya sanal arkadaşların dediğini yapıyoruz ya da çevredekilerin...
Komşu Ayşe teyzenin dediği, apartmandakilerin söylediği, arkadaşların yorumları ile şekillenen hayatların başrol oyuncusu olduk. 

Hayat bir yarışmaysa en etkili jüri; etrafımız, ama
Karşılaştığımız arkadaşınıza "ne kadar iyi görünüyorsun"  sözlerini ne derece içtenlikle söylüyorsunuz.

Karşımızdakinin fit olmasını önemsiyoruz ama stresinin farkında bile değiliz.
İşi işte bırakıp ta hobilerinize dönebiliyor musunuz?
Gerçek dostlarımızdan çok daha fazla sanal arkadaşlarımız var.
Aslında ruhlarımız sanal olmuş...
Ruhlarımızı bu noktada en iyi kullanan faktör; sürekli körüklenen tüketim bağımlılığı...

Günümüzde tüm ticari sektörler bizim bağımlılıklarınız üzerinden gelişiyor.
Alıyoruz, mutlu oluyoruz ama ihtiyaçtan mı alıyoruz yoksa etrafımıza göre geride kalmamak, statü kaybetmemek için mi tüketiyoruz, sonucu bizde bilmiyoruz. 
Yoksa tatminsizlik mi esir aldı bizi...

Asgari ücretle çalışıp aylık gelirimizin 3 katı tutarında cep telefonu alıyoruz.
Sabah kahvaltısını ucuz olsun diye simit ile yapıp 200 metrekarelik geniş evlerde oturuyoruz.
Ayda 1500 km yol yapmıyoruz ama statümüzde payı olsun diye son model bir araba kapıda eskiyor. 
Borcunu ödemek için fazla mesai yaptığımız mobilyalara oturamadan hayatımız tükeniyor aslında...

Dev dalgaların sizleri sürüklediği bu ölümcül yaşamda sağlıklı olmak isterseniz; "Dışarıya kapanın, içinize açılın." İşte size birkaç tavsiye:
Sadeleşmek ile başlayın... "Sadelik, en yüksek gelişmişlik düzeyidir" diyor Leonardo da Vinci.
İhtiyaçlarınız ile istekleriniz arasındaki dengeyi yakalayın.
En çok ihtiyacınız olanlar yanınızda olsun.
Huzur; külfetine katlanabildiğimiz ve nimet sayabildiğimiz insanlardır...  Sayısı önemli değil.
Zaman zaman seçilmiş yalnızlıklarınız olsun.
Tahammülünüz ne kadar kolaysa o kadar sosyalleşirsiniz.
Özetle; Derle, topla, rahatla...
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.