Hava Durumu

Hac, müslümanların ortak pazarıdır

Yazının Giriş Tarihi: 26.07.2019 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.07.2019 07:00

Hac, İslam dünyası için en büyük pazardır. Hacda alış-veriş ve ticaret yapmak helaldir, meşrudur. İslam ülkeleri ürettiklerini bir birlerine pazarlamalıdırlar. Dünyanın dört bir tarafından hacca gelen şuurlu müslümanlar da hassas davranmalı Çin'in, Singapur'un, Kore'nin ve dinimin, mukaddesatımın düşmanı ülkelerin ürettiği ürünleri almamalıdırlar. Hac, hangi müslüman ülkenin hangi sanayi ürünlerini ürettiği, hangi ülkenin neleri tükettiğinin öğrenilmesine, ticari ve sınâî alış-verişlerin yapılmasına vesiledir. Hac, İslam dünyası için en büyük pazardır. Bugün bu pazarı elde tutanlar, maalesef Osmanlıyı parçalayanlar ve İslam birliğinin imamesi sayılan II. Abdülhamid'i tahttan indirenlerin uzantılarıdır.

HAC HİKMETLERLE DOLU BİR İBADETTİR

Hadis-i şerifte buyrulur: "Hacılar ve umreciler içinde bulunduğu toplumların temsilcisi olarak hacca ya da umreye giderler." İçinde bulundukları toplumun temsilcisi olarak İslam ülkelerinden Arafat'a gelenler, ümmetin ilerlemesi ve kendisine göz diken emperyalist güçlere karşı korunmak için işbirliği yapmak üzere istişârede bulunsalar; Allah'ın dinini hayata hâkim kılacaklarına dair söz verseler; haccın hikmetlerini anlayıp gereğince çalışmış olsalardı müslümanlar zayıf düşmez, sömürgeci devletler onları köleleştiremezdi. Zira hac, dünyanın dört bir tarafından Mekke'ye akın eden milyonlarca müslümanı bir araya getirir. Müminler arasındaki kardeşlik bağlarını güçlendirir. Fiili bir eşitlik ve kardeşlik eğitimi verir. Arap olanla olmayanın, beyazla siyahın takvâ dışında bir üstünlüğü olmadığı gerçeğini gönüllere yerleştirir.

İhram elbisesini giyen hacı adayı kıymet ölçüsü olarak bildiği; servet, makam, rütbe vb. her şeyi, ihramla birlikte çıkarıp atar; kendisini, daha dünyada iken kefenini giymiş gibi hisseder. Renksiz, dikişsiz, rozetsiz, bayraksız bu elbisenin onu tüm dünyalıklardan soyup çıkardığını zihnen kabul eder. Hacının bu anlayışla yaptığı hacdan alacağı feyiz ve bereket büyüktür.

Hac, zaman tünelinde asr-ı saâdete, oradan da Hz. İbrahim dönemine bir yolculuktur. Hz. Âdem'den beri Peygamberlerin uğrak yeri olan kutsal toprakları görmek, müminlerin dini duygularını güçlendirir. Vahyin indiği, Hz. Peygamber ve ashâbının dini yaymak için mücadeleler verdiği yerleri ziyaret etmek, hacıların İslam'a bağlılıklarını artırır.

Hac, insanda ömür boyu silinmeyecek derin hatıralar bırakır. Bu hatıralar; hacının hacdan sonraki hayatını istikâmet üzere yaşamasında etkili olur ve olmalıdır da. Peygamber Efendimize mebrûr haccı yani kabul edilmiş bir haccı nasıl anlarız diye sorulduğunda verilen cevap aynen böyledir. "Hacının hacdan sonraki hayatını istikâmet üzere, daha duyarlı ve daha dikkatli yaşamasıdır" şeklinde cevap vermiştir. Gerçi Arafat'ta el açıp Allah'a yalvaran ve günahlarından sıyrılıp çıkan şuûrlu bir hacı, yeniden eski haline dönmek istemez. İstememelidir de. Bu yönüyle hac, bir temizlenme, bir arınmadır. Sohbetlerinde bulunma saâdetine erdiğimiz merhum Ali Ulvi Kurucu hocamız, "haccı, hac niyetiyle edâ eden hacı, yıkanıp ütülenmiş, bohçaya konmuş tertemiz çamaşıra benzer. Yeter ki, bu temizlenen gönlünü memlekete dönünce tekrar kirletmesin" derdi.

HAC, BİR İRADE EĞİTİMİDİR

İhrama girerek kendisine meşru olan şeyleri geçici olarak yasaklayan hacı adayı aslında irade eğitiminin en yükseğine talip olmaktadır. Bu tavrıyla hacı, helal ve meşru şeylere bile Allah için tenezzül etmediğini; tercihini Allah'ın rızasından yana yaptığını; Allah'tan gayri ne varsa elinin tersiyle arkaya attığını ifade etmiş olur. Bu yönüyle hac, bir irade eğitimidir. Hattâ irade eğitiminde zirvedir. Bu öyle bir irade eğitimidir ki, yeşil ota, dikili ağaca, insana, hayvana ve can taşıyan her şeye iyi davranmayı telkin eder.  Rabbimiz, "hacda şehvet yok, öfke yok, kötülük yok, haklı da olsan tartışma yok" buyurur. Peki, bu sayılanlar hacda yokta başka zaman var mı? Müslüman hacda aldığı eğitimi hayatı boyunca aklından çıkarmamalıdır.

HACCIN TERK EDİLMESİ GÜNAH, İNKÂRI KÜFÜRDÜR.

Hac müslüman olmanın şartlarından biridir. Erkek veya kadın kim olursa olsun şartlarını taşıyan herkese ömründe bir defa hac yapmak farzdır. Haccın farz oluşu Kitap, Sünnet ve icmâ-ı ümmetle sabittir. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur. Sahabe döneminden beri bütün bilginler şartlarını taşıyan herkese, haccın farz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Şartları oluştuğu takdirde haccın tehir edilmesi Allah'a isyan; terk edilmesi büyük günah, inkârı küfürdür. Kendisine hac farz olanlar, günaha girmemek için bu ibadeti geciktirmeden yapmalıdır.

Hac, müslümanların hayata bakış tarzlarını etkiler; sabır, tahammül, sıkıntılara katlanma, güçlüklere göğüs gerebilme, yardımlaşma ve dayanışma gibi ahlâki özelliklerini geliştirir.

HAC, ALLAH'A TESLİMİYETİ TEMSİL EDER.

Hac, maddi yapımızın bir gün yok olacağını, dünyalık neyimiz varsa hepsinin emanet olduğunu hatırlatır. Hac sayesinde müslüman, yüce Allah'ın kendisine lütfettiği sağlık, yetenek, mal mülk gibi dünyevi nimetlerin şükrünü edâ eder.

Hac, sembollerle gerçekleştirilen ibadetler manzumesidir demiştik. Evet, aynen öyledir. Hac, ihram, telbiye, tavaf, sa'y, arafat'ta vakfe, şeytan taşlama, kurban kesme ve tıraş olma gibi bir takım sembollerle yapılan en geniş kapsamlı bir kulluk hareketidir; hattâ kullukta zirvedir. Hac, bir tevhid eğitimidir. Bembeyaz ihramlarla mahşer gününü hatırlatan hac, Allah'a teslimiyeti temsil eder.

KÂBE'NİN SAHİBİNE VARMAK

Kâbe ve çevresinde ümmet çapında gerçekleştirilen hac, iman birliğinin en üst seviyede bir göstergesidir. Hacı olmanın ve hacdan maddi-manevi, gerçek anlamda istifade etmenin yolunu gösteren Hz. Mevlâna; Kâbe'yi ziyaretten çok, Kâbe'nin sahibini ziyaret edebilecek bir gönül diriliğine ermenin önemine dikkat çeker ve: "Kâbe'yi bulup Harem'e varanlar, tavaf ederek sûretâ hacı olurlar. Ancak, hacı olmanın ve hacdan gerçek anlamda istifade etmenin yolu Kâbe'nin sahibine varmaktır. Nasıl ki oruç, sadece yemek-içmek ve şehevi arzulardan uzak kalmaktan ibaret bir ibadet değilse; özünde ve temelinde takva varsa, hac da Mekke Medine'yi ziyaretten ibaret bir ibadet değildir" der.

Hacda elde edilen bu güzel hasletleri kaybetmemek, daima Allah'ın kontrolünde olduğumuzu asla aklımızdan çıkarmadan yaşamak yegâne hedefimiz olmalıdır. Zaten imanın en üstünü de kişinin "daima Allah'ın kendisiyle beraber olduğunu bilerek yaşaması" değil midir?

Rabbimizden dileğimiz odur ki hac, kâfirlerin kirli oyunları ve zulmü altında perişan vaziyette yaşayan müslümanların tekrar dirilmelerine, yeniden İslam'a dönerek birbirleriyle İslam kardeşliği çerçevesinde dayanışmaya girmelerine, her türlü düşmanlarına karşı yekvücut olmalarına vesile olsun. Cumanız mübarek olsun. Sağlık ve afiyetle kalınız.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.