MHP Genel Başkanı Bahçeli, öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in 1 Temmuz'da görülecek davasına ilişkin açıklama yaptı.
Haber Giriş Tarihi: 25.06.2024 11:47
Haber Güncellenme Tarihi: 25.06.2024 14:05
Kaynak:
AA
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı'nda konuştu. Bahçeli, Diyarbakır'ın Çınar ilçesiyle Mardin'in Mazıdağı ilçesi arasında çıkan ve hızla yayılan anız yangınından zarar gören vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileterek, hayatını kaybeden vatandaşlara başsağlığı diledi.
"DİYARBAKIR BAROSU'NUN SİVRİ VE SİPARİŞ AÇIKLAMASIYLA HANGİ EMEL VE HEDEFLERİ CANLI TUTMAK İSTEDİĞİ DE GÖZDEN UZAK TUTULAMAZ"
Diyarbakır Barosu'nun 22 Haziran'da yaptığı açıklamayı hatırlatan MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Sosyal medya aracılığıyla Kürt kökenli kardeşlerimize hakaret ve nefret içerikli paylaşımlarda bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade edilmiştir. Hiçbir Türk vatandaşı böylesi bir fahiş ve feci yanlışın içinde olamaz. Hiçbir sağduyu ve vicdan sahibi Türk vatandaşı bu tip ayırıcı ve bölücü bir komplonun kıyısında köşesinde, yanında yöresinde yer alamaz. Sosyal medyada tedavüle sokulan kara kampanyanın, müfteri ve müfsit ifadelerin failleri bu milletin zaten evladı olarak görülemez. Ancak Diyarbakır Barosu'nun sivri ve sipariş açıklamasıyla hangi emel ve hedefleri canlı tutmak istediği de gözden uzak tutulamaz. Anız yangınını fırsat bilip bin yıllık kardeşliğimizi ateş altına almak isteyen provokatörler az çok bellidir, fakat onların şirret oyunlarını bozmak ise hepimize düşen milli bir ödevdir. Kürt kökenli kardeşlerimizi istismar edenler tüm çirkin suretleriyle açıktadır, nihayetinde maksatlı telkinleri, marazi tembihleri, melun taciz ve istismarları herkes bilmelidir ki, sonuçsuz kalmaya mahkumdur" diye konuştu.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına değinen Bahçeli, "Ateşkes ve barış arayışlarını sekteye uğratıyor. 263 gündür masum Filistinli kardeşlerimizin kanını döküyor. Caniyahu, İsrail medyasına verdiği son röportajında, Gazze'de çatışmaların sona yaklaştığını, birliklerin ise Lübnan sınırına taşınacağını söylüyor. Bu azılı katil, savaştan vazgeçmeye hazır olmadığından, ancak Hamas'la kısmi bir anlaşmaya varılabileceğinden bahsediyor. İsrail ile Filistin arasındaki savaşın diğer ülkelere, hatta Ortadoğu'nun tamamına sıçrama riski günden güne irtifa kazanıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekteri ise İsrail ile Lübnan sınırını ayıran ‘Mavi Hat' boyunca yaşanan tehlikeli gelişmelerle ilgili, ‘Lübnan'ın ikinci Gazze' olma ihtimaline karşı dünyayı uyarmaktan, topyekûn bir savaş tehdidini dile getirmekten başka hiçbir şey yapmıyor, yapamıyor" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN SINIRLARI İÇİNDE KONSTANTİNOPOLİS DİYE BİR ŞEHİR YOKTUR"
"Bir diğer kabul edilemez husus da Fener Rum Patriği'nin sözde ‘Konstantinopolis Ekümenik Patriği' sıfatıyla zirveye davet edilmesi ve hazırlanmış sonuç bildirgesine imza attırılmasıdır" diye konuşan Bahçeli, şunları aktardı:
"Ukrayna Barış Zirvesi'nde Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik hukuku, Lozan Antlaşması'nın ilgili hükümleri kasten yok sayılmıştır. Fener Rum Patrikhanesi'nin statüsü bellidir. Patrikhane, sadece Ortodoks Rum azınlığın dini ihtiyaçlarını yerine getirmesi için Türkiye topraklarında kalmasına izin verilen ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına bağlı olan bir kurumdur. İdari açıdan Fatih Kaymakamlığına bağlı olmakla birlikte seçilmiş Patrik de Türk vatandaşıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içinde Konstantinopolis diye bir şehir yoktur, Ekümenik unvanının hukukiliği ve meşruluğu yoktur, tam tersi iddiada bulunanların alayı Bizans sevdalısı, Müslüman Türk milletinin azgınlaşmış hasımlarıdır. İstanbul'u ikinci Vatikan'a dönüştürmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Fethimizin emaneti İstanbul, aynı zamanda milli ve manevi namusumuzun timsalidir. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'in aslına rücu etmesi ve Müslümanların ibadetine açılması pek çok çevreyi ürkütmüş, o günden bugüne de hepsini birden deliye çevirmiştir. Ekümenik kartını devreye sokanlara zikreden dilimizle, şükreden kalbimizle, sabreden bedenimizle mukabele ve mukavemet göstereceğiz."
"CUMHUR İTTİFAKI TÜRK MİLLETİNİN RUH KÖKÜDÜR VE KARARLILIKLA YOLUNA DEVAM EDECEKTİR"
"Riyakâr demokratlar, şaibeli devrimciler, tatlı su kurnazı eski tüfekler, yalancı hürriyetperverler, yozlaşmış elitler, krizsever siyasetçiler, karanlık odaklar, dış bağlantılı maşalar, partimiz, ittifakımız ve ülkemiz aleyhine psikolojik harp tekniklerine başvuran kansızlar, zilleti zarafet, çözülmeyi normalleşme gibi teşmil eden münafık simalar geceli gündüzlü operasyon yürütmektedir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Cumhur İttifakı Türk milletinin ruh köküdür ve kararlılıkla yoluna devam edecektir. Demokrasinin avantajı, farklı görüşlerin oylanmasından ziyade, farklı bakış açılarının karşılıklı etkileşerek birbirlerini dengelemesidir. Diyebiliriz ki, demokrasinin asıl gücü çeşitli bakış açıları ve aralarındaki uyuşmazlıklar üzerine muhakeme yürütme çabasında gizlidir. Ne var ki, makyajlı demokrasi havarilerinde sahtelik diz boyudur" dedi.
"CHP SİYASİ AKLI VE İRADESİ REHİNDEN KURTULAMAMIŞ HASTALIKLI BİR BÜNYEDİR"
CHP'nin kendi içinde istikrar bulamadığını ifade eden Bahçeli, "Siyasi aklı ve iradesi rehinden kurtulamamış hastalıklı bir bünyedir. Bu bünyenin Türkiye'ye güvenle hizmet etmesi imkansızdır. CHP'ye mahsus bu hastalığı tedavi edecek bir çarenin bulunmayışı Türk siyaset ve demokrasi hayatı için ciddi bir kayıptır. Özgür Özel'e verilmiş ev ödevi ve talimat listesinde bilhassa Milliyetçi Hareket Partisi'yle uğraşma, nala vururken mıhı da çakma görevi önüne koyulmuştur. Çürük tahta üzerinde siyasi tiyatro sahnesi açan bu zatın her meselede partimizi zan altında bırakma gayreti, dava arkadaşlarımızı doğrudan hedef alma densizliği siyasi ahlakla zaten bağdaşmamaktadır. CHP'nin normalleşme maskeli sahtekar politik tasarımı esasen anormalliğin artan dozajlarla yedirilme sinsiliğinden başka bir şey değildir" diye konuştu.
"HAKKIMI HELAL ETMEYECEĞİM YA BU DÜNYADA YA DA MAHŞERDE HEPSİYLE TEK TEK HESAPLAŞACAĞIM"
"1 Temmuz 2024 Pazartesi günü başlayacak mahut cinayet davasıyla partimizi ve Ülkü Ocaklarını ilişkilendirmek için tek ayak üzerinde kırk yalan söylerler" diye konuşan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Uydurulmuş ve üretilmiş tezviratlarla oyalanırlar. Şu hususu özellikle ifadeye mecburum ki, kimin kimlerle iş tuttuğunu, sağda solda nelerin konuşulduğunu, hangi iftira düzeneklerinin hazırlandığını çok iyi biliyor ve bunların hepsini takip ediyoruz. Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız. Ortalıkta gezen kuklaların, cenaze üzerinde tepinen nebbaşların, onlara gaz veren onursuzların tariz, tazyik ve tahrikiyle Milliyetçi Hareket Partisi'ni ve Ülkü Ocakları'nı sorgulatmayız. Bizi sindirmeye çalıştıklarını görmediğimiz mi sanılıyor? Bizden taviz istenildiğini bilmediğimiz mi zannediliyor? Yazılan hain senaryonun üst aklını, büyük resmini, ağaçların ardındaki ormanı fark etmediğimiz mi düşünülüyor? Eğer böyleyse zeka özürlü muhataplarının aklına şaşarım, hattızatında hepsine de acırım. Milliyetçi Hareket Partisi'yle aşık atılamaz, boy ölçüşmeye hiç kimse cüret edemez. 1 Temmuz'da başlayacak söz konusu davaya sadece avukatlarımız katılacak, bunun dışında hiç kimse orada bulunmayacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim. Milliyetçi Hareket Partisi ile Ülkü Ocakları'nı en küçük bağ ve bağlantısı olmayan bir cinayetle irtibatlandırıp suçlayanlara, bu can bu bedende olduğu müddetçe hakkımı helal etmeyeceğim ya bu dünyada ya da mahşerde hepsiyle tek tek hesaplaşacağım."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bahçeli'den Sinan Ateş davasına ilişkin açıklama!
MHP Genel Başkanı Bahçeli, öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in 1 Temmuz'da görülecek davasına ilişkin açıklama yaptı.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı'nda konuştu. Bahçeli, Diyarbakır'ın Çınar ilçesiyle Mardin'in Mazıdağı ilçesi arasında çıkan ve hızla yayılan anız yangınından zarar gören vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileterek, hayatını kaybeden vatandaşlara başsağlığı diledi.
"DİYARBAKIR BAROSU'NUN SİVRİ VE SİPARİŞ AÇIKLAMASIYLA HANGİ EMEL VE HEDEFLERİ CANLI TUTMAK İSTEDİĞİ DE GÖZDEN UZAK TUTULAMAZ"
Diyarbakır Barosu'nun 22 Haziran'da yaptığı açıklamayı hatırlatan MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Sosyal medya aracılığıyla Kürt kökenli kardeşlerimize hakaret ve nefret içerikli paylaşımlarda bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade edilmiştir. Hiçbir Türk vatandaşı böylesi bir fahiş ve feci yanlışın içinde olamaz. Hiçbir sağduyu ve vicdan sahibi Türk vatandaşı bu tip ayırıcı ve bölücü bir komplonun kıyısında köşesinde, yanında yöresinde yer alamaz. Sosyal medyada tedavüle sokulan kara kampanyanın, müfteri ve müfsit ifadelerin failleri bu milletin zaten evladı olarak görülemez. Ancak Diyarbakır Barosu'nun sivri ve sipariş açıklamasıyla hangi emel ve hedefleri canlı tutmak istediği de gözden uzak tutulamaz. Anız yangınını fırsat bilip bin yıllık kardeşliğimizi ateş altına almak isteyen provokatörler az çok bellidir, fakat onların şirret oyunlarını bozmak ise hepimize düşen milli bir ödevdir. Kürt kökenli kardeşlerimizi istismar edenler tüm çirkin suretleriyle açıktadır, nihayetinde maksatlı telkinleri, marazi tembihleri, melun taciz ve istismarları herkes bilmelidir ki, sonuçsuz kalmaya mahkumdur" diye konuştu.
"263 GÜNDÜR MASUM FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN KANINI DÖKÜYOR"
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına değinen Bahçeli, "Ateşkes ve barış arayışlarını sekteye uğratıyor. 263 gündür masum Filistinli kardeşlerimizin kanını döküyor. Caniyahu, İsrail medyasına verdiği son röportajında, Gazze'de çatışmaların sona yaklaştığını, birliklerin ise Lübnan sınırına taşınacağını söylüyor. Bu azılı katil, savaştan vazgeçmeye hazır olmadığından, ancak Hamas'la kısmi bir anlaşmaya varılabileceğinden bahsediyor. İsrail ile Filistin arasındaki savaşın diğer ülkelere, hatta Ortadoğu'nun tamamına sıçrama riski günden güne irtifa kazanıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekteri ise İsrail ile Lübnan sınırını ayıran ‘Mavi Hat' boyunca yaşanan tehlikeli gelişmelerle ilgili, ‘Lübnan'ın ikinci Gazze' olma ihtimaline karşı dünyayı uyarmaktan, topyekûn bir savaş tehdidini dile getirmekten başka hiçbir şey yapmıyor, yapamıyor" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN SINIRLARI İÇİNDE KONSTANTİNOPOLİS DİYE BİR ŞEHİR YOKTUR"
"Bir diğer kabul edilemez husus da Fener Rum Patriği'nin sözde ‘Konstantinopolis Ekümenik Patriği' sıfatıyla zirveye davet edilmesi ve hazırlanmış sonuç bildirgesine imza attırılmasıdır" diye konuşan Bahçeli, şunları aktardı:
"Ukrayna Barış Zirvesi'nde Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik hukuku, Lozan Antlaşması'nın ilgili hükümleri kasten yok sayılmıştır. Fener Rum Patrikhanesi'nin statüsü bellidir. Patrikhane, sadece Ortodoks Rum azınlığın dini ihtiyaçlarını yerine getirmesi için Türkiye topraklarında kalmasına izin verilen ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına bağlı olan bir kurumdur. İdari açıdan Fatih Kaymakamlığına bağlı olmakla birlikte seçilmiş Patrik de Türk vatandaşıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içinde Konstantinopolis diye bir şehir yoktur, Ekümenik unvanının hukukiliği ve meşruluğu yoktur, tam tersi iddiada bulunanların alayı Bizans sevdalısı, Müslüman Türk milletinin azgınlaşmış hasımlarıdır. İstanbul'u ikinci Vatikan'a dönüştürmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Fethimizin emaneti İstanbul, aynı zamanda milli ve manevi namusumuzun timsalidir. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'in aslına rücu etmesi ve Müslümanların ibadetine açılması pek çok çevreyi ürkütmüş, o günden bugüne de hepsini birden deliye çevirmiştir. Ekümenik kartını devreye sokanlara zikreden dilimizle, şükreden kalbimizle, sabreden bedenimizle mukabele ve mukavemet göstereceğiz."
"CUMHUR İTTİFAKI TÜRK MİLLETİNİN RUH KÖKÜDÜR VE KARARLILIKLA YOLUNA DEVAM EDECEKTİR"
"Riyakâr demokratlar, şaibeli devrimciler, tatlı su kurnazı eski tüfekler, yalancı hürriyetperverler, yozlaşmış elitler, krizsever siyasetçiler, karanlık odaklar, dış bağlantılı maşalar, partimiz, ittifakımız ve ülkemiz aleyhine psikolojik harp tekniklerine başvuran kansızlar, zilleti zarafet, çözülmeyi normalleşme gibi teşmil eden münafık simalar geceli gündüzlü operasyon yürütmektedir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Cumhur İttifakı Türk milletinin ruh köküdür ve kararlılıkla yoluna devam edecektir. Demokrasinin avantajı, farklı görüşlerin oylanmasından ziyade, farklı bakış açılarının karşılıklı etkileşerek birbirlerini dengelemesidir. Diyebiliriz ki, demokrasinin asıl gücü çeşitli bakış açıları ve aralarındaki uyuşmazlıklar üzerine muhakeme yürütme çabasında gizlidir. Ne var ki, makyajlı demokrasi havarilerinde sahtelik diz boyudur" dedi.
"CHP SİYASİ AKLI VE İRADESİ REHİNDEN KURTULAMAMIŞ HASTALIKLI BİR BÜNYEDİR"
CHP'nin kendi içinde istikrar bulamadığını ifade eden Bahçeli, "Siyasi aklı ve iradesi rehinden kurtulamamış hastalıklı bir bünyedir. Bu bünyenin Türkiye'ye güvenle hizmet etmesi imkansızdır. CHP'ye mahsus bu hastalığı tedavi edecek bir çarenin bulunmayışı Türk siyaset ve demokrasi hayatı için ciddi bir kayıptır. Özgür Özel'e verilmiş ev ödevi ve talimat listesinde bilhassa Milliyetçi Hareket Partisi'yle uğraşma, nala vururken mıhı da çakma görevi önüne koyulmuştur. Çürük tahta üzerinde siyasi tiyatro sahnesi açan bu zatın her meselede partimizi zan altında bırakma gayreti, dava arkadaşlarımızı doğrudan hedef alma densizliği siyasi ahlakla zaten bağdaşmamaktadır. CHP'nin normalleşme maskeli sahtekar politik tasarımı esasen anormalliğin artan dozajlarla yedirilme sinsiliğinden başka bir şey değildir" diye konuştu.
"HAKKIMI HELAL ETMEYECEĞİM YA BU DÜNYADA YA DA MAHŞERDE HEPSİYLE TEK TEK HESAPLAŞACAĞIM"
"1 Temmuz 2024 Pazartesi günü başlayacak mahut cinayet davasıyla partimizi ve Ülkü Ocaklarını ilişkilendirmek için tek ayak üzerinde kırk yalan söylerler" diye konuşan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Uydurulmuş ve üretilmiş tezviratlarla oyalanırlar. Şu hususu özellikle ifadeye mecburum ki, kimin kimlerle iş tuttuğunu, sağda solda nelerin konuşulduğunu, hangi iftira düzeneklerinin hazırlandığını çok iyi biliyor ve bunların hepsini takip ediyoruz. Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız. Ortalıkta gezen kuklaların, cenaze üzerinde tepinen nebbaşların, onlara gaz veren onursuzların tariz, tazyik ve tahrikiyle Milliyetçi Hareket Partisi'ni ve Ülkü Ocakları'nı sorgulatmayız. Bizi sindirmeye çalıştıklarını görmediğimiz mi sanılıyor? Bizden taviz istenildiğini bilmediğimiz mi zannediliyor? Yazılan hain senaryonun üst aklını, büyük resmini, ağaçların ardındaki ormanı fark etmediğimiz mi düşünülüyor? Eğer böyleyse zeka özürlü muhataplarının aklına şaşarım, hattızatında hepsine de acırım. Milliyetçi Hareket Partisi'yle aşık atılamaz, boy ölçüşmeye hiç kimse cüret edemez. 1 Temmuz'da başlayacak söz konusu davaya sadece avukatlarımız katılacak, bunun dışında hiç kimse orada bulunmayacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim. Milliyetçi Hareket Partisi ile Ülkü Ocakları'nı en küçük bağ ve bağlantısı olmayan bir cinayetle irtibatlandırıp suçlayanlara, bu can bu bedende olduğu müddetçe hakkımı helal etmeyeceğim ya bu dünyada ya da mahşerde hepsiyle tek tek hesaplaşacağım."
Kaynak: AA
Son Haberler
Bursa da dahil 8 ilde büyük dolandırıcılık operasyonu
Bursa'da renk cümbüşü!
MÜSİAD Bursa’dan İnsan Hakları Günü mesajı