Hava Durumu

#Yunanistan

Bursa Hayat Gazetesi - Yunanistan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yunanistan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Dışişleri Bakanlığından Yunanistan açıklaması! Haber

Dışişleri Bakanlığından Yunanistan açıklaması!

Dışişleri Bakanlığından, Yunanistan’da düzenlenen bazı etkinlik ve yapılan açıklamalara ilişkin, "Yunanistan’daki aşırı sağcı grupların, İstiklal Savaşımızın başlangıcı olarak kabul ettiğimiz 19 Mayıs 1919’dan 75 yıl sonra, 1994’te, popülist söylemlerle ortaya attığı Pontus iddiaları asılsızdır" ifadeleri kullanıldı. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Yunanistan’daki aşırı sağcı grupların, İstiklal Savaşımızın başlangıcı olarak kabul ettiğimiz 19 Mayıs 1919’dan 75 yıl sonra, 1994’te, popülist söylemlerle ortaya attığı Pontus iddiaları asılsızdır. ‘Pontus’ antik çağda kalmış bir tanımdan ibarettir. 19’uncu yüzyılın sonunda ortaya çıkan Pontusçu faaliyetler, Yunanistan'ın ‘Megali Idea’ planının bir uzantısıdır. Konu esasen Türk ve Rum ahalinin mübadelesi ile sonuçlanmış tarihi bir sürecin asılsız iddialara konu edilerek istismarından ibarettir. Söz konusu iddialar, Türk-Yunan ilişkilerine zarar vermeyi ve Yunanistan siyasetinin sağduyulu kesimlerini zor durumda bırakmayı hedeflemektedir" denildi. Yunanistan ile ikili ilişkilerde son dönemde olumlu bir ivme yakalandığı da belirtilen açıklamada, “Yunanistan Hükümetinden beklentimiz, sorumsuz bazı siyasetçilerin gelecek nesillerin barış ve huzur ortamında yaşamasını engellemeye yönelik çabalarına karşı net bir tutum ortaya koymasıdır” ifadelerine yer verildi.

Panathinaikos’ta Fatih Terim dönemi sona erdi! Haber

Panathinaikos’ta Fatih Terim dönemi sona erdi!

Yunan basını, Panathinaikos’un Teknik Direktör Fatih Terim ile yollarını ayırdığını duyurdu. Ayrıca sezonun geri kalanında ise Terim’in yerine takımın başında Christos Kontis’in olacağı belirtildi. Yunanistan Süper Ligi Şampiyonluk Turu’nda PAOK’a 4-1 mağlup olan ve şampiyonluk şansını yitiren Panathinaikos’ta Fatih Terim dönemi sona erdi. Yunan basınında çıkan haberlerde, Teknik Direktör Fatih Terim ile yolların ayrıldığı dile getirildi. Sezonun kalan bölümünde takımın başına Christos Kontis’in geçeceği de aktarıldı. Yunanistan ekibi ile toplam 26 maça çıkan Terim, 14 galibiyet, 6 beraberlik ve 6 mağlubiyet aldı. FATİH TERİM'DEN AÇIKLAMA  Tecrübeli teknik adam, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla, Yunan ekibindeki görevinden ayrıldığını duyurdu. Terim, açıklamasında, "Dün akşam bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptığımız Sayın Başkan Alafouzos ile 2024-25 sezonu için planlarımızın uyuşmadığı sonucuna vardık. Bu değerlendirme neticesinde profesyonel ilişkimizin devam etmemesinde karar kılındı" ifadelerini kullandı. Panathinaikos'a da başarılar dileyen tecrübeli teknik adam, "Atina'da geçirdiğimiz altı ay boyunca bizi bağrına basan başta Panathinaikos taraftarlarına, Sayın Başkan Giannis Alafouzos'a, kulüp çalışanlarına ayrıca bana ve ekibime sevgi ve saygısını her fırsatta gösteren futbol kamuoyuna da çok teşekkür ediyorum. Panathinaikos kulübüne bundan sonraki süreçte en içten duygularımla başarılar diliyorum. Yeni yollar ve yolculukların uzak olmadığı zamanlarda görüşmek dileğiyle" dedi. Fatih Terim, geçen yıl aralık ayında göreve geldiği Panathinaikos'un başında çıktığı 26 maçta 14 galibiyet, 6 beraberlik ve 6 yenilgi aldı.

Yunanistan'da Filistin'e destek gösterisi Haber

Yunanistan'da Filistin'e destek gösterisi

ABD'de başlayan ve Avrupa ülkelerine de yayılan Filistin'e destek gösterileri kapsamında Yunanistan'daki öğrenciler de Atina Üniversitesi önünde toplandı. Filistin'e destek veren diğer öğrenci gruplarıyla dayanışma göstermek isteyen Yunan öğrenci birlikleri, akşam saatlerinde düzenledikleri eylemde şarkılarla da barış mesajı verdi. Eylem kapsamında düzenlenen konserde barış ve dostluk şarkıları söylendi. Konser için kurulan sahnede söz alan konuşmacılar da İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını "soykırım" olarak nitelendirerek, bu saldırıların bir an evvel sona erdirilmesi için çağrıda bulundu. Atina Üniversitesi'nin ön cephesine ise "Bu soykırım İsrail, ABD ve Avrupa Birliği (AB) damgasını taşıyor." yazılı dev pankart asıldı. Eylemde "Filistin'e Özgürlük" sloganlarına Filistin bayrakları eşlik etti. Tüm gece sürmesi öngörülen eylem için üniversite önüne çadırlar da kuruldu. Filistin halkına barış getirmesi umuduyla dilek fenerleri gökyüzüne bırakıldı. Eyleme üniversite öğrencisi iki çocuğuyla gelen Katerina Andoniu, amaçlarının genel olarak Filistin'e özgürlük istemenin dışında halklar için de barış istemek olduğunu kaydetti. Andoniu, "Zenginlerin, güçlülerin çıkarları için halklar öldürülmesin. Zenginlerin, güçlülerin karı için masum insanların öldürüldüğü savaşa karşı, hepimiz böyle bir mesajla geldik buraya." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan basınına konuştu Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan basınına konuştu

"Kiryakos Miçotakis'in Ankara ziyaretine ilişkin açıklamanızda kendisi ile iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği konusunda görüşeceğinizi belirtmiştiniz. İlişkilerin seviyesinden memnun musunuz? Hedef nedir ve ona nasıl ulaşılabilir?" sorusunu Erdoğan, "Hedef basit; sorunları çözerek dostluğumuzu pekiştirmek, ikili ilişiklerimizin seviyesini tarihte görülmemiş düzeye çıkartmaktır. Bunun için Türkiye olarak son dönemde samimi ve etkin adımlar attık ve buna da devam etmek niyetindeyiz." diye yanıtladı. Erdoğan, Türkiye ve Yunanistan'ın sadece aynı coğrafyayı değil, birçoğu tarihsel boyut taşıyan ortak unsurları da paylaştığını kaydederek, "Tabii ki aynı düşünmediğimiz konular bulunuyor, fakat uzlaşabileceğimiz başlıkların da sayısı az değil. Açık yüreklilikle tüm konuları bir arada konuşup çözüm yolunda adımlar atabiliriz." değerlendirmesinde bulundu. Ertelemenin sorunları çözmediğini, bunların üzerlerine cesaretle gidip, çözüm iradesini ortaya koymak gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Biz, dünyanın takdirle izlediği şekilde hem bölgemizde hem dünyanın değişik coğrafyalarında nasıl barışın kök salması için çabalıyorsak, Ege Denizi'nin iki yakasında da barışın ve huzurun ebediyen hakim olması için elimizden geleni yaparız. Bozmak kolay olandır. Zor olan inşa etmek ve sorunları ustalıkla çözmektir. Dolayısıyla iki ülkenin iki duvar arasına sıkıştırılmaya çalışılan ilişkilerini rahatlatmak ve o önyargılarla bezeli duvarları yıkmak elimizde. Tek ihtiyacımız olan çözüme odaklanmış ve samimi tarihi adımlardır." ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yunanistan Başbakanı Miçotakis'le Atina'da iletişiminiz nasıldı? Onunla iletişiminiz arzu ettiğiniz düzeyde mi?" sorusu üzerine, "Sayın Miçotakis ile son dönemde bir uyum iklimi yakaladığımızı düşünüyorum. Atina'da bizleri memnun eden bir misafirperverlik ortaya koydular. Tabii ki Sayın Miçotakis'i Ankara'da ağırladığımızda, Türk misafirperverliğinin en nadide örneklerinden birini daha sergileyeceğiz." diye konuştu. Sözünü ettiği iklimin somut meyveler vermeye başladığını kaydeden Erdoğan, "Atina Bildirgesi, imzaladığımız anlaşmalar, protokoller onlardan sadece birkaçı. Bunlara yenilerini eklememizin önünde engel yok. Sadece bizler değil, bakanlar ve bürokratlar düzeyinde de gayet iyi ilişkilerin tesis edildiğini söyleyebilirim. Yani neticede birçok kademede iletişimimiz memnuniyet verici ve bunun olumlu manada ileriye taşınması da gayet mümkün." görüşünü paylaştı. "TÜRKİYE OLARAK ÇEVRE KONUSUNDA NE KADAR HASSAS OLDUĞUMUZ HERKESİN MALUMUDUR" Erdoğan, "Geçtiğimiz günlerde Ankara, Yunanistan'ın Ege'de deniz parkları konusunda atmak istediği adımlara tepki gösterdi. Atina, bu adımların 'çevre' konusu ile alakalı olduğunu söylerken, Türkiye Dışişleri Bakanlığı da 'adaların egemenliği' konusunu gündeme getirdi. Sayın Miçotakis, Yunanistan'ın deniz parklarını ilan edeceğini belirtti. Sadece denizdeki kullanım hakları değil, kara üzerindeki egemenlik konuları da gündeme geldiği zaman, diyalog ilerleyebilir mi?" sorusu üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı: "Egemenlik konularının gündeme gelmesi diyalog zeminine zarar veren ve ilerlemesini engelleyen bir durum değil. Bizler bu zemini her koşulda koruyabilir ve ilerlemeyi sağlayabiliriz. Bu konular da zaten ele almamız gerekenler listesinde müstesna bir yere sahip. Oldubittilerden uzak bir perspektifle ve çözüme inanmış bir yaklaşımı benimseyerek bu meseleleri konuşabiliriz. Ancak, bu zemine 'Ben yaptım oldu' anlayışı en büyük zararı verir. Türkiye olarak çevre konusunda ne kadar hassas olduğumuz herkesin malumudur. Fakat bunun kullanışlı bir paravan olarak görülmesi ve başka tartışmalı durumların onun arkasında bir şekilde gizlenmeye çalışılması doğru olmaz." Her konuyu kendi mecrasında ele almak gerektiğini belirten Erdoğan, "Nasıl sağlam olmayan zemine inşa edeceğiniz bir bina kısa zamanda yıkılırsa, tarihi, hukuki ve fikri zemini çürük tezler de yerle bir olmaya mahkumdur. Mesela elinizde geçerli bir tapu olmadan gelişigüzel bir yere bir baraka dahi inşa edemezsiniz. Bu bir fiili durumdur, hukuki karşılığı ve yaptırımları vardır. Türkiye'nin bu coğrafyada fiili durumları kabul etmeyeceğini herkes bilir." düşüncesini dile getirdi. "TÜRKİYE'Yİ YOK SAYMA GİRİŞİMLERİ KARŞISINDA DA GEREKLİ TEPKİYİ HER ZAMAN VERDİK" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yunanistan, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin Türkiye ile Libya, Türkiye ise Yunanistan ile Mısır arasında yapılan anlaşmaları geçersiz saymaktadır. Benzer şekilde Kıbrıs ile İsrail arasında yapılan birtakım anlaşmalar da Türkiye açısından geçersiz sayılmaktadır. Böyle bir ortamda Yunanistan ile Türkiye arasında hidrokarbon konusunda herhangi bir işbirliğinden söz edebilir miyiz?" sorusunu, şöyle yanıtladı: "Bir düzeltme yaparak başlayalım. Sorunuzda Kıbrıs ile İsrail arasında bir anlaşmadan söz ettiniz. Orada Kıbrıs adasının tamamının İsrail ile Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırma anlaşması yaptığı gibi bir varsayım söz konusu. Bizim tanımadığımız anlaşma Güney Kıbrıs'taki Rum Yönetimi ile İsrail arasında yapılmış ve adanın asli unsuru olan Kıbrıs Türkleri'nin yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatleri yok sayılmıştır. Diğer taraftan bize göre enerji bir çatışma alanı değil, bir işbirliği alanıdır. Bunun için pozitif bakış açısı ile meseleye yaklaşmak yeter de artar bile." Türkiye'nin, hidrokarbon kaynaklarının hakça, adil ve kapsayıcı paylaşımını savunduğuna ve sürekli bunun çağrısını yaptığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: "Her konuda olduğu gibi burada da egemenlik haklarımıza ve yetkilerimize saygı duyulmasını istiyor, kıyıdaş ülkelerin hak ve yetkilerine de saygı duyuyoruz. Ancak Türkiye'yi yok sayma girişimleri karşısında da gerekli tepkiyi her zaman verdik. Bunun yanında açık bir çağrı yaparak kapsayıcı bir enerji işbirliği için zemin oluşturulması gerektiğini bunun için atılacak adımlara destek vereceğimizi ilan ettik. Herkes bilmelidir ki Doğu Akdeniz başta olmak üzere bölgede Türkiye'nin içinde bulunmadığı bir enerji platformunun başarılı olması güçtür. Yıllardır dillendirdiğimiz Doğu Akdeniz konferansını toplayarak 'kazan-kazan' anlayışı ile bir çözüm zemini oluşturmak mümkündür." Erdoğan, bu konuda yaptıkları çağrıların bugüne kadar cevapsız kaldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bölgede sağlıklı bir diyaloğun temini için önemli bir potansiyeli bulunan bu önerimizin diğer aktörlerce de benimsenmesi gerektiğini her vesileyle vurguladım. Böyle bir adımın işbirliğini kolaylaştıracağını, kaynak çeşitliliği ve güvenliğine katkıda bulunacağını düşünüyorum. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını yok sayan adımlar, maalesef bugüne kadar bu mesele ile ilgili atmosferi zehirledi. Bundan vazgeçip arzu ettiğimiz diyalog zemininin oluşması halinde biz kalıcı çözüm için elimizi taşın altına koymaya hazırız. Gerginlik ile bir yere varılamaz. Kışkırtmalara kapılmanın kimseye faydasının olmadığı anlaşılmalı ve makulde buluşmanın yolları aranmalıdır." "SOMUT VE YAPICI FİKİRLERE ODAKLANMANIN, BİZİ ÇÖZÜM ROTASINA SOKACAĞINA OLAN İNANCIMIZ TAMDIR" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İki ülkenin Ege kıta sahanlığı konusundaki pozisyonları biliniyor. İki ülkenin tutumunda bir değişiklik beklenmiyor. Kronikleşen anlaşmazlığın çözümü için Lahey'deki uluslararası mahkeme gibi bir kurumun arabuluculuğunu kabul eder misiniz?" sorusuna da şu cevabı verdi: "Burada çözümün yolu bellidir, uluslararası hukuka uymak ve bunu sürdürülebilir kılmak. Bundan kaçmadığımız sürece birlikte aşamayacağımız hiçbir engel olmamalı. Biliyorsunuz, biz sorunların paket halinde çözülmesi gerektiğini savunuyoruz. Tek bir ihtilafa odaklanarak diğer ihtilaflı noktaları göz ardı etmemeliyiz. Kapsamlı çözüme ulaştığımızı söylediğimizde, gelecek kuşaklara pürüzler devretmemeliyiz. Önceliğimiz bellidir. Uluslararası hukuka uygun barışçıl yöntemlerle çözüm bulma yaklaşımımız, sorunları ortadan kaldırmanın anahtarıdır. Bizler BM Şartı'na kayıtlı çözümleri gerek duyulması halinde dışlamıyoruz. Bunu da açık bir şekilde her vesileyle dile getiriyoruz. Somut ve yapıcı fikirlere odaklanmanın, bizi çözüm rotasına sokacağına olan inancımız tamdır. Yeter ki 'Şu sorunu çözelim diğerleri çözümsüz kalsa da olur.' demeyelim ve sorunların üzerine beraberce gidelim." "NETANYAHU ORTAYA KOYDUĞU SOYKIRIM YÖNTEMLERİ İLE HİTLER'İ DE KISKANDIRACAK SEVİYEYE GELMİŞTİR" Gazze'deki gelişmelere ilişkin "Gazze'de yaptıklarından dolayı İsrail'i suçluyorsunuz ve Sayın Netanyahu'yu 'zamanın Hitler'ine' benzetiyorsunuz. İsrail ve Batı ülkelerinin terörist olarak değerlendirdiği Hamas'ı ise bir 'kurtuluş hareketi' olarak destekliyorsunuz. Türkiye'nin bakış açısını anlatabilir misiniz?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi: "İsrail'in aylardır Gazze halkına yaşattıklarına bakıp İsrail'in hastane bombalamasını, çocuk öldürmesini, sivil halka zulmetmesini, çeşitli bahanelerle masumları açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa mahkum etmesini meşru görmek mümkün müdür? Hitler geçmişte ne yaptı? Toplama kamplarında insanlara zulmetti, öldürdü. Sadece 7 Ekim sonrası değil, öncesinde de yıllarca Gazze açık hava hapishanesine çevrilmedi mi? Adeta bir toplama kampı gibi oradaki insanlar yıllarca kıt kaynaklara mahkum edilmedi mi? 7 Ekim sonrası Gazze'de en vahşi şekilde sistematik toplu ölümlerde kimin imzası var? İnsanlara 'Şu bölgeye gidin' deyip oraya bombalar yağdıran İsrail'e ne denir? Netanyahu ortaya koyduğu soykırım yöntemleri ile Hitler'i de kıskandıracak seviyeye gelmiştir." Ambulansları hedef alan, yemek dağıtım noktalarını vuran, yardım konvoylarına ateş açan İsrail'den söz ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Gazze'de insanların yaşama hakkı başta olmak üzere onlarca hak ve özgürlüğü çiğneniyor. Biz onların haklarını savunuyoruz. Barışı savunuyoruz. İsrail ise Birleşmiş Milletler kararlarını, uluslararası hukuku, insan haklarını pervasızca çiğnemeye devam ediyor. Düşünün sizin evinize biri gelip 'Burası artık benim, git buradan' derse tavrınız ne olur? 'Gel benim evime yerleş elimden al' mı dersiniz, yoksa evinizi savunur musunuz? Haliyle evinizi savunmanız ve haksızlığa karşı koymanız beklenir." ifadelerini kullandı. "HAMAS NE İSTİYOR, İSRAİL'İN İŞGAL ETTİĞİ FİLİSTİN TOPRAKLARINI GERİ ALMAK" Erdoğan, İsrail'in sadece Gazze'de değil, bütün Filistin topraklarında bunu yaptığını vurgulayarak, "Adına 'yerleşimci' dedikleri teröristler için Filistinlilerin evlerini ve topraklarını ellerinden aldı. Onları, Filistinlilerin evlerine yerleştirdi. Haliyle bu uzun yıllara yayılmış sistematik zulme karşı, Filistinliler de bir noktada örgütlendi ve direnmeye başladılar. Batı'nın terörist damgası vurmaya çalıştığı Hamas ve Filistin'deki diğer direniş grupları, esas itibarıyla bu zulme verilen tepkiden doğmuştur." şeklinde konuştu. Hamas'ın, Filistin'de İsrail tarafından işgal edilmiş evlerine, iş yerlerine ve topraklarına sahip çıkan insanlardan başka bir şey olmadığını kaydeden Erdoğan, "Hamas ne istiyor, İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarını geri almak, devletlerini yeniden ayağa kaldırmak. 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, egemen, bağımsız, coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti tanınırsa direnişe gerek kalır mı? Kaldı ki Hamas bunun gerçekleşmesi durumunda silahlı kanadını lağvedeceğini ve yollarına siyasi parti olarak devam edeceklerini de ilan etmiştir. İki devlet temelinde çözüm, kalıcı ve sürdürülebilir barışı sağlayacak etkin bir yoldur." değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Görüyorsunuz son açıklamasıyla Hamas ateşkese razı oldu ancak İsrail, Gazze'nin tamamını işgal hevesi nedeniyle bahaneler üretip ateşkes istemiyor. Zulüm ve katliam devam ediyor. Biz ise çözüm için çabalamayı sürdürüyoruz. İsrail'e destek verenlerin tüm bu yaşananları yeniden düşünmesi ve tarihsel sorumluluk anlayışı ile barış ve huzuru savunan tarafta yer alması gerekiyor." ifadelerini kullandı. "ABD ZİYARETİ KARŞILIKLI PROGRAMLARIN UYUŞMAMASI NEDENİYLE ERTELENDİ" ABD Başkanı Joe Biden ile programlanan görüşmelerinin neden aniden ertelendiği ve ABD'nin, Türk-Yunan ilişkilerinde arabulucu rolü oynaması gerektiğine inanıp inanmadığı sorulan Erdoğan, ABD ziyaretinin karşılıklı programların uyuşmaması nedeniyle ertelendiğini ifade ederek, şunları söyledi: "Biliyorsunuz Amerika Birleşik Devletleri bir seçim arifesinde ve Sayın Biden'ın programları daha da yoğunlaştı. Bizim de programlarımız hem yurt içinde hem yurt dışında yoğun bir şekilde seyrediyor. Bu tip ziyaretler her iki tarafa da uygun zamanlarda gerçekleşir. Arkadaşlarımız muhatapları ile görüşmeler yapıyor ve uygun tarih belirleme çalışmaları devam ediyor. Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerde Amerika Birleşik Devletleri'nin denge politikasını muhafaza etmesinden yanayız. Biz, Yunanistan ve ABD, NATO'nun üyeleriyiz. Müttefiklik hukukuna uygun mesafede sürdürülecek ve yapıcı diyalog zeminini teşvik edici yaklaşımların yararlı olacağı kanaatindeyiz. Kaldı ki bizim Yunanistan ile aracısız doğrudan temas zeminimiz vardır. Bunu korumak ve geliştirmek ilişkilerimize daha fazla olumlu katkı sağlar." "HEYBELİADA RUHBAN OKULUNUN AÇILMASI İÇİN ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin, Heybeliada Ruhban Okulunun yeniden açılmasına ilişkin, din özgürlükleri konusunda olumlu bir adım atacağı yönünde görüşler dile getiriliyor. Okul onlarca yıldır kapalı, siz 22 yıldır iktidardasınız. Bu konuda sizin, olumlu bir adım atma planınız var mı?" sorusu üzerine, bu konuda duruşlarının net olduğunu söyledi. Azınlık haklarına son derece saygılı olduklarını dile getiren Erdoğan, "Bu konuda hassasiyetimiz çok yüksek. Rum Ortodoks azınlık da ülkemizde hem eşit vatandaşlık haklarından yararlanmakta hem de azınlık haklarından istifade etmektedir." dedi. Heybeliada Ruhban Okulu meselesinin de 1971 yılında Anayasa Mahkemesi kararı ile tüm özel yüksekokulların devletleştirilmesi ile ortaya çıktığını aktaran Erdoğan, "Ruhban Okulu'nun devredilebileceği bir yükseköğretim kuruluşunun olmaması nedeniyle de hukuki zemin ortadan kalkmıştır. Bu okulun YÖK mevzuatına tabi bir şekilde bir devlet üniversitesi bünyesinde faaliyetine başlaması önerisine Fener Rum Patrikhanesi karşı çıkmıştır. Biz yine de Heybeliada Ruhban Okulunun açılması için çalışmalar yapıyoruz. Yunanistan'daki Türk azınlığın eğitim alanında karşılaştığı sorunlarla ilgili de komşumuzdan aynı yapıcı yaklaşımı bekliyoruz." ifadelerini kullandı. "BİZ DOSTLUK ELİMİZİ KARŞILIK BULDUĞUMUZ MÜDDETÇE UZATMAKTAN ÇEKİNMEYİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ege'nin deniz sahasında ve hava sahasında gerilimsiz bir yılı aşkın süre geçti. İkili anlaşmazlıklarda herhangi bir ilerleme olmasından bağımsız olarak, askeri hareketlerden kaçınmanın sürdürülebileceğine ve sürdürülmesi gerektiğine katılıyor musunuz?" şeklindeki soruya da, şu cevabı verdi: "Her zaman söylediğimiz gibi diyalog ve işbirliği zemininin korunması önemlidir. Biz gerginlikten yana değiliz. Kimsenin haklarında gözümüz olmadığı gibi kimsenin haklarımıza karşı saygısız davranmasını da istemeyiz. Hassasiyetlere saygılı tutumların devam etmesi gerilimsiz bu havayı sağlar, bunu birlikte tecrübe ettik. Bu sakinlik ilişkilerin hakkaniyet temelinde geliştirilmesinin ne kadar gerekli olduğunun işaretidir. Biz dostluk elimizi karşılık bulduğumuz müddetçe uzatmaktan çekinmeyiz. Dostluğa ve iyi komşuluk ilişkilerine önem veririz. Buna zarar verecek adımlar atılmadığı müddetçe de bu yaklaşımımız sürer." "DÜZENSİZ GÖÇLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI ALANDA İŞBİRLİĞİ, EŞİT YÜK VE SORUMLULUK PAYLAŞIMI GEREKLİDİR" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yasa dışı göçmenlerin kontrolünde Yunanistan ile işbirliğinin düzeyi hakkında görüşünün sorulması üzerine, şu yanıtı verdi: "Bu alanda kurumlarımız arasındaki temaslar ve bilgi alışverişi oldukça somut sonuçlar verdi ve bu devam ediyor. Öte yandan, her zaman vurguladığımız üzere, düzensiz göçle mücadele konusunda uluslararası alanda işbirliği, eşit yük ve sorumluluk paylaşımı gereklidir. Kalıcı çözümler için çalışmaya çok taraflı bir biçimde devam etmenin gerektiği de ortada. Konuyla ilgili tüm tarafların işbirliği yapması, meseleyi hızlı ve etkin biçimde sağlıklı bir zeminde ilerletmenin yolunu açacaktır." "ONLARCA DEFA BU KONUDA SAMİMİYET TESTİNDEN BAŞARIYLA GEÇTİK" Turist vizesinin uygulanmasının şimdiden iyi sonuçlar verdiği belirtilerek, karşılıklı fayda sağlayabilecek başka ekonomik işbirliği alanlarının olduğunu düşünüp düşünmediği sorulan Erdoğan, diplomasideki temel yaklaşımlarının "kazan-kazan" esası olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin de Yunanistan'ın da iki önemli turizm ülkesi olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yunan adalarına kapıda vize uygulaması ile vatandaşlarımız kolay seyahat imkanına kavuştu. Aslında tüm bunlara lüzum kalmaması ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye vize serbestisini tanıması gerekir. Biz bu konuda ilerleme sağlamak istiyoruz. Yunanistan ile kapıda vize benzeri karşılıklı fayda sağlayacağımız alanların varlığına inanıyoruz. Pozitif gündemle ele aldığımızda ticari ilişkilerimiz başta olmak üzere birçok başlıkta ilerlemeler sağlayıp ülkelerimize kazandırabiliriz. Örneğin karayolu nakil vasıtalarına uygulanan kotaların kaldırılması ve geçiş rejiminin serbestleştirilmesi ticaret hacmimizi çok hızlı artırarak hedeflerimize daha kolay ulaşmamızı sağlayabilir. 'Kazan-kazan' esasını laf olsun diye dillendirmiyoruz, biz bu konuda samimiyiz ve onlarca defa bu konuda samimiyet testinden başarıyla geçtik. Karşımızda da samimi yaklaşım gördüğümüzde yeni karşılıklı kazanç fırsatları oluşturmak çok kolay olacaktır." "Atina Bildirgesi ilişkilerimizde yeni bir aşamanın başlangıcı olmuştur" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İktidarda olduğunuz 20 aşkın yılda, Türkiye ile Yunanistan ilişkilerinin hangisini en iyi, hangisini en kötü anı olarak seçersiniz?" sorusu üzerine, şu değerlendirmeleri yaptı: "Burada pozitif meselelerle ilerlemek ve onları dillendirmek isterim ancak sorunuzu yanıtlamak gerekirse ülkemizde 15 Temmuz 2016'da yaşanan hain FETÖ kalkışması ve darbe girişimi sonrası teröristlerin komşumuz Yunanistan'a kaçması ve aramızda hem komşuluk hem müttefiklik bağı olmasına rağmen, Yunanistan'ın darbeci sözde askerleri koruyup kollaması, ilişkilerin en dip noktalarından biri olarak görülebilir. Bu sadece şahsımı değil darbeye çıplak elleriyle direnen ve bir demokrasi destanı yazarak darbecileri püskürten halkımızı da incitmiştir. Kendisi de yaşadığı tarihsel süreç içerisinde edindiği tecrübelerle, darbelerin ne olduğunu bilen Yunanistan'ın böylesi bir tutum takınması derin bir hayal kırıklığı oluşturmuştur. İlişkilerimizdeki en iyi seviyenin de geçtiğimiz aralık ayında imzaladığımız Atina Bildirgesi olabilir. Bu bildirge ilişkilerimizde yeni bir aşamanın başlangıcı olmuştur. Tabii bunu yeterli görmüyor daha iyi seviyelere ulaşmak için çalışıyoruz. Bu bildirgenin yeni Türk-Yunan ilişkilerinin zeminini teşkil edeceğine inanıyorum ve yeni rekor düzeylere ulaşmayı temenni ediyorum."

Miçotakis Türkiye'ye geliyor! Erdoğan ile görüşmesinde masada hangi konular var? Haber

Miçotakis Türkiye'ye geliyor! Erdoğan ile görüşmesinde masada hangi konular var?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine karşılık, Yunanistan Başbakanı Miçotakis 13 Mayıs tarihinde Ankara’yı ziyaret etmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Aralık 2023 tarihinde Atina’da düzenlenen Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi vesilesi ile Yunanistan’ı ziyaretinde ilişkilerde yeni bir döneme girildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’ı son ziyareti sırasında Miçotakis arasında imzalanan Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi sonucunda iki taraf da dostane ilişkileri ve barış içinde bir arada yaşama konusunda kararlı olunduğunu beyan etmişti. Liderler düzeyindeki iyi ilişkiler, Dışişleri Bakanları ve ilgili diğer Bakanlar arasındaki resmi ziyaretler ve temasların sürdürülmesi, ziyaretten bu yana tarafların Bildirge’ye bağlılıklarını sürdürdüğünü gösteriyor. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Miçotakis’in Ankara ziyaretinde, başta ekonomi olmak üzere ulaştırma, bilim teknoloji tarım, turizm, sağlık ve beşeri ilişkiler gibi çeşitli alanlardaki işbirliğinin olumlu gündem temelinde geliştirilmesine yönelik Ortak Eylem Planı’nın devam ettirilmesinin hedeflendiği belirtildi. Türkiye ile Yunanistan’ın 6 milyar dolara yaklaşan ticaret hacminin, her iki ülke liderinin koyduğu ortak hedef çerçevesinde 10 milyar dolara çıkarılmasına yönelik atılabilecek adımlar da değerlendirilecek. Görüşmelerde ayrıca, ekonomik anlamda her iki ülkeden önde gelen iş adamlarının, yeni kurulacak Ortak İş Konseyi çatısı altında bir araya gelmesi hedefleniyor. YUNAN ADALARINA KAPIDA VİZE SÜRECİNİN DEVAM ETTİRİLMESİ DE MASADA Türk vatandaşlarının 10 Yunan adasına seyahatlerinde 30 Mart tarihinden itibaren uygulanan kolaylaştırılmış vize prosedürü (kapıda vize) sürecinin devam ettirilmesi hususu da ele alınacak. Batı Trakya Türk Azınlığı ile Rodos, İstanköy ve Selanik’teki Türkleri ilgilendiren konuların gündeme getirilmesi öngörülüyor. DÜZENSİZ GÖÇLE ORTAK MÜCADELE Terörle mücadele iş birliğinin ve bu konulardaki beklentilerin gözden geçirilmesi planlanırken düzensiz göçle ortak mücadele ve bu alandaki iş birliği konularının ele alınması hedefleniyor. İsrail-Filistin çatışması başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili Türkiye tarafından görüşlerin aktarılması öngörülüyor. ATİNA’DA İMZALANAN ANLAŞMAYA İLAVE 2 KONU GÜNDEMDE Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aralık ayındaki ziyaretinde çeşitli alanlarda imzalanan toplam 15 anlaşmaya ilave olarak, Miçotakis’in ziyareti sırasında Sağlık ve Tıp Bilimleri ile Afet ve Acil Durum Yönetimi konularında anlaşmalar imzalanması masaya yatırılacak. Ayrıca, Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki olumlu gidişatı yansıtacak şekilde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis tarafından ziyaret sırasında bir ortak açıklama yapılması bekleniyor.

İletişim Başkanı Altun: Miçotakis'in ziyareti önemli Haber

İletişim Başkanı Altun: Miçotakis'in ziyareti önemli

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Fahrettin Altun, İstanbul'da bir otelde düzenlenen Türk-Yunan Medya Akademisi Forumu'ndaki konuşmasında, bugünkü panelin forum kapsamında gerçekleştirilen paneller serisinin üçüncüsü olduğunu anımsattı. Bu buluşmaların, son dönemde iyi komşuluk ve diyalog temelinde ivme kazanan Türk-Yunan ilişkilerini daha da güçlendireceğine, pekiştireceğine ve derinleştireceğine inandığını ifade eden Altun, panelin ülkelere ve halklara, vatandaşlara büyük faydalar sağlamasını temenni etti. Altun, Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinin her şeyden önce bir komşuluk ilişkisi olduğunu ve coğrafi yakınlığa bağlı olarak şekillendiğini belirterek, bu iki ülkenin bununla birlikte, jeopolitik anlamda dünyanın en çetin bölgelerinden birinde konumlanmış durumda bulunduğunu vurguladı. Türkiye ve Yunanistan'ı bir araya getiren coğrafi yakınlığın ve her ikisinin birden muhatap olduğu jeopolitik zorlukların, meydan okumaların, iki ülke ilişkilerini ele alırken sıklıkla referans verdikleri unsurlar olduğunu dile getiren Altun, Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinde dikkate değer çok önemli bir başka hususun da iki ülke arasındaki tarihsel, kültürel ve toplumsal bağlar olduğunu söyledi. Bu bağları birçok konuda asırlarca ve hala müşahede ettiklerinin altını çizen Altun, sofralardaki yemeklerden, söylenen şarkılara kadar benzeşen zevklerin, kültürlerin iki ülkeyi çoğu kez bir araya getirdiğini ifade etti. "KARŞILIKLI SERGİLENECEK SAMİMİ GAYRETLER KÜRESEL BARIŞ, İSTİKRAR VE GÜVENLİĞE DE KATKI SAĞLAYACAK" Türk ve Yunan toplumları arasındaki bu bağların kültürleri ve kültürel varlıkları çeşitlendirdiğine, gündelik hayatı zenginleştirdiğine dikkati çeken Altun, "Hiç şüphesiz, bu durum hem Türkiye hem de Yunanistan için büyük bir fırsattır, büyük bir imkandır. Bu bağların ne denli güçlü olduğunu, yakın bir zamanda yaşadığımız acı tecrübelerde hep birlikte gördük. Gerek Türkiye'de yaşadığımız 6 Şubat depremleri sürecinde, gerekse Yunanistan'da meydana gelen büyük orman yangınları esnasında ülkelerimizin karşılıklı olarak sergiledikleri dayanışma ruhu bu yakınlığın somut bir nişanesi oldu. Türkiye ve Yunanistan arasındaki bu dostluk ve dayanışma iradesi, diplomatik girişimlerle hiç kuşkusuz daha da geliştirilmesi, daha da ileriye taşınması gereken bir kazanımdır. Öyle inanıyorum ki, Türkiye ve Yunanistan arasında karşılıklı olarak sergilenecek samimi gayretler, sadece ülkelerimize de kazandırmayacaktır. Aynı zamanda bölgemizin barış, istikrar ve refahın gelmesine de katkı sunacaktır. Böylelikle küresel barış, istikrar ve güvenliğe de katkı sağlayacaktır." diye konuştu. Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023 yılı aralık ayının başındaki Atina ziyaretlerinde Türkiye ve Yunanistan arasında "Tüm dünyaya örnek gösterilecek" işbirliklerinin kurulmasının önemini vurguladığını anımsatarak, şöyle devam etti: "İkili ve bölgesel faydalarının yanı sıra bu işbirliği girişimlerinin küresel anlamda da ne denli kıymetli, anlamlı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Sadece 2020 yılından bu yana yaşadığımız krizlere dönüp bakalım... Pandemi, ekonomik krizler, gıda krizleri, tedarik zinciri krizleri, enerji arzı krizleri, afetler vesaire... Yine bunlara eklenen Rusya-Ukrayna savaşı... Yine 7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze'de fütursuzca sürdürdüğü ve sadece Ortadoğu'yu değil, tüm dünya barışını tehdit eden saldırıları... Bugün bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda, şunu açık ve net bir şekilde söylememiz gerekir ki, biz tam anlamıyla bir küresel belirsizlik çağında yaşıyoruz. Ve bu ortamda yine küresel olarak baktığımızda, önümüzde iki çıplak gerçeğin olduğunu görüyoruz. Birincisi, küresel barış ve istikrarın son derece kırılgan olduğu bir dünyada yaşadığımız gerçeği. İkincisi ise insanlık olarak barış ve istikrarı korumaya muktedir bir uluslararası sistem içinde yaşamadığımız." Küresel aktörlerin etkisiz, siyasetsiz ve nüfuz yoksunu oldukları bir uluslararası sistemi tecrübe ettiklerini belirten Altun, "Böyle bir ortamda bölgesel anlamda istikrarlaştırıcı güçlere ihtiyaç olduğu, gün gibi ortadadır. Güçlü, istikrarlı ve müreffeh bölgesel aktörlerin etkin olması gereken bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye ve Yunanistan gibi bölgesel aktörlerin kendi sorunlarını karşılıklı anlayış ve ulusal menfaatleri çerçevesinde, üçüncü tarafların yönlendirmesine, vesayetine, baskısına ihtiyaç duymadan çözmeleri gereken bir dönemdeyiz. Tam da bu yüzden, Türkiye ve Yunanistan'ın ortaya koyacakları işbirliği girişimleri bugün, düne göre çok daha anlamlıdır ve değerlidir." dedi. YUNANİSTAN BAŞBAKANI KİRYAKOS MİÇOTAKİS'İN ZİYARETİ Altun, bu tür girişimlerin büyük bir gayret ve samimiyetle teşvik edilmesi ve desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Biz Türkiye olarak Yunanistan'la olan iyi komşuluk ilişkilerimizin bu potansiyellerini de göz önünde bulundurarak devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve buna büyük bir önem atfediyoruz. 7 yıl sonra ilk kez 7 Aralık 2023 tarihinde Atina'da gerçekleştirilen 5'inci Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısıyla iki ülke bu potansiyellerden faydalanma iradesini bizzat liderler düzeyinde ortaya koymuştur. Orada imzalanan 15 farklı işbirliği anlaşması ve Atina Bildirgesi bu gerçeğin en önemli göstergesidir. Yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis'in ortaya koydukları mevcut sorunlarımızın yapıcı diyalog, iyi komşuluk ilişkileri ve uluslararası hukuk çerçevesinde çözüme kavuşturulması yönündeki irade de çok önemli bir unsurdur." 2021 yılından itibaren başlatılan "pozitif gündem" girişiminin, karşılıklı ziyaretlerle, işbirliği anlaşmalarıyla ve bugün düzenledikleri panel gibi organizasyonlarla kökleşmekte ve kurumsallaşmakta olduğunu söyleyen Altun, bunun kendileri için büyük bir memnuniyet vesilesi olduğunu ifade ederek, "Yunanistan Başbakanı Sayın Kiryakos Miçotakis'in 13 Mayıs Pazartesi günü ülkemize gerçekleştireceği ziyaretin de yine ikili ilişkilerimizin güçlendirilmesi açısından son derece önemli olduğunu, ciddi bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda önümüzdeki süreçte, bölgesel ve küresel krizlere karşı ortak çözümler geliştirme potansiyellerinin ötesine geçmek için tüm koşullar oluşmuş durumdadır. Türkiye ve Yunanistan ilişkileri, ekonomi, güvenlik, sağlık, çevre, eğitim, medya, iletişim, sosyal güvenlik, kültür-sanat, ticaret ve turizm gibi birçok alanda son derece verimli işbirliği potansiyelleri barındırmaktadır." şeklinde konuştu. "KAPIDA VİZE UYGULAMASI GİBİ SEYAHAT KOLAYLIKLARININ HAYATA GEÇMESİNİ ÖNEMLİ BİR GELİŞME OLARAK GÖRÜYORUZ" Fahrettin Altun, bahse konu işbirliği alanları içerisinde küresel salgınla birlikte büyük aksamaların yaşandığı ticaret ve turizm alanlarına, bugünkü toplantının ana teması olduğu için dikkatleri çekmek istediğini belirterek, "Pandeminin ardından geçen süreçte, dünya hem ticaret hem de turizm noktasında bir toparlanma gayreti içerisine girmiştir. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Turizm Örgütü verilerine baktığımızda, 2023 yılında turizm amaçlı seyahat edenlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 34 oranında artmıştır. Uluslararası turizm, yüzde 88 oranında neredeyse pandemi öncesindeki seviyeye gelmiştir. 2024 yılında ise bu performansın daha da iyileşmesi ve tamamıyla pandemi öncesi seviyeye gelmesi beklenmektedir. Turizm sektörünün çok gelişmiş olduğu Türkiye ve Yunanistan için bu durum, hiç kuşkusuz büyük bir fırsattır. Biz, Türkiye olarak kapıda vize uygulaması gibi seyahat kolaylıklarının hayata geçmesini bu anlamda önemli bir gelişme olarak görüyoruz. İki ülke arasında varılan bu uzlaşı ile Türk ve Yunan halkları arasındaki dostluk ve etkileşimin daha da artması mümkün olmuştur." diye konuştu. Fakat turizm alanında her iki ülkeyi de bekleyen fırsatların sadece karşılıklı seyahatlerin daha kolay hale getirilmesiyle sınırlı olmadığını ifade eden Altun, "Turizm konusunda her iki ülkenin potansiyelini de sektörel işbirlikleriyle genişleterek dünya turizminden aldığımız payın oranını daha yukarıya taşımalıyız. Sektörel bazda karşılıklı ve daha yoğun tecrübe paylaşımı için çeşitli birliktelikler ihdas etmeliyiz. Benzer şekilde turizm alanında karşılaştığımız sorunlara karşı ortak çözümler geliştirebileceğimiz mekanizmaları da hızla hayata geçirmeliyiz." dedi. Altun, diğer yandan, tedarik zincirleri bakımından dünya ticaretinin kavşak noktası bir coğrafyada yer aldıklarını, bu durumun ülkelerin ekonomik refahı ve kalkınması için önemli bir avantaj, fırsat olduğuna işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu itibarla 7 Aralık'ta gerçekleşen resmi ziyarette de, ikili ticaret hacminin 10 milyar dolara çıkarılması yönünde bir mutabakat sağlanmış, yine liderler düzeyinde bir irade ortaya konmuştur. Hem Türkiye’nin hem de Yunanistan'ın, dünyanın en cazip turizm destinasyonlarına, Akdeniz bölgesinin önemli iki aktörü olarak ticaret ve enerji sevkiyatları bakımından küresel bir öneme sahip olması, karşılıklı doğrudan yatırımların yanı sıra üçüncü ülkelere yönelik ortak yatırımlar yapma noktasındaki coğrafi avantajlara sahip olmaları ülkelerimizin önündeki başlıca ekonomik fırsatlardır. Kara yolu ulaşımında uygulanan kotaların kaldırılması ve geçiş rejiminin serbest bırakılması da Türkiye ve Yunanistan arasındaki ticarete ivme kazandıracaktır." "BU TÜR GİRİŞİMLERLE İKİ ÜLKE ARASINDA İLETİŞİM VE MEDYA ALANINDA KURULACAK ORTAKLIKLARI ÇOK ÖNEMSİYORUZ" Bu fırsatlardan en doğru ve en verimli şekilde istifade etmenin, mevcut diyalog, eşgüdüm ve işbirliği kanallarının devam ettirilmesi ve sıhhatli bir zeminde geliştirilmesiyle sıkı sıkıya irtibatlı olduğunu belirten Altun, "Bu noktada dikkatinizi bir diğer önemli noktaya çekmek istiyorum. İki ülke ilişkilerinde istikrar ve barışın muhafazası birçok yönüyle iletişim ve medyada sağlıklı bilgi üretimine ve üretilen bilgilerin sağlıklı dağıtım kanallarından dağıtılmasına bağlıdır. Hakikat zemini, bireyler arası ilişkilerde olduğu gibi ülkeler, devletler, hükümetler ve milletler arasındaki ilişkinin de en sağlam dayanağıdır. Dolayısıyla iletişim ve medya alanında doğru bilgiye dayalı enformasyon akışlarının temini, karşılıklı güven ortamının tesisi açısından olmazsa olmazdır. Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin daha da geliştirilmesi için iletişim ve medya alanında kurulacak ortaklıkları biz bu yüzden çok önemsiyoruz. Muhataplarımızla bu anlamda ortak adımlar atma gayreti içerisindeyiz." ifadelerini kullandı. Fahrettin Altun, iletişim ve medya alanında kuracakları işbirlikleriyle karşılıklı olarak daha yoğun tecrübe aktarımları gerçekleştirebileceklerini, ortak sosyo-kültürel değerlerin küresel topluma tanıtılmasında daha geniş imkanlara sahip olabileceklerini, örneğin böylece ülkelerin muazzam turizm potansiyelini daha da geliştirebileceklerini vurguladı. Medya ve iletişim alanında işbirliği yapabilecekleri bir diğer konunun dezenformasyonla mücadele meselesi olduğuna işaret eden Altun, "Günümüzün en büyük sınamalarından biri haline gelen dezenformasyon, sistematik yalan bilgi üretimi kendileriyle mücadele edilmesi gereken ciddi tehditlerdir. Bunlarla mücadele etmek, kamuoylarımızın yanlış bilgiyle zehirlenmesinin önüne geçecek, bu da iki ülke ilişkilerinin olumsuz etkilenmesini engelleyecektir. Hiç kuşkusuz, iletişim ve medyanın tüm imkanlarından istifade ederek Türk ve Yunan toplumları arasındaki etkileşimin yoğunluğunu arttırmak, yeni diyalog ve işbirliği fırsatlarını da karşımıza çıkaracaktır." dedi. Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak katkı sağlamaktan büyük bir memnuniyet duydukları Türk-Yunan Medya ve Akademi Forumu'nun bu anlamda çok kıymetli bir girişim olduğunu belirterek, bu tür girişimleri, ikili ilişkilerdeki pozitif gündemin nitelikli bir şekilde sürdürülmesini temin edecek güçlü ve kararlı adımlar olarak gördüklerini ve daha önce Atina'da gerçekleştirilen panel kapsamında da vurgulandığı üzere bu girişimin kurumsal bir diyalog zeminine oturmasını çok önemsediklerini, bu yönde gerçekleştirilecek bütün çalışmalara da katkı vermeye hazır olduklarını söyledi. Forum kapsamında hayata geçirilen panellerin ikili ilişkilerinde yeni fırsatları keşfetmelerine ve yeni ufuklar kazanmalarına büyük katkılar sağlayacağının altını çizen Altun, sözlerini şu şekilde tamamladı: "Unutmayalım ki, bu ilişkilerin iki tarafa kazandıracağı fayda, üçüncü tarafların çıkarlarından çok daha üstündür. Türkiye ve Yunanistan olarak ilişkilerimizi, bu ilişkilerdeki sorunları başkalarıyla, üçüncü taraftarlarla değil, birbirimizle konuşmalıyız. Ve bunu yapıyoruz. Tarihsel tecrübe birbirimizle konuştuğumuzda iki ülke arasında olumlu bir havanın oluştuğunu, ilişkilerimizin yapıcı bir diyalog çerçevesinde ilerleme kaydettiğini ve nihayetinde iki devletin ve iki milletin de bundan fayda sağladığını göstermiştir. İki ülke de birbirlerinin hassasiyetlerine saygı duymalı, Türk ve Yunan toplumları arasındaki güvenin oluşmasına katkı sunmalıdır. Biz Türkiye olarak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın belirttiği gibi, 'Düşmanları değil, dostluğu artırmanın' tarafındayız, gayretindeyiz. Yunanistan'la da dostluğumuzu pekiştirecek ve güçlendirecek her türlü girişime destek vermeye hazırız. Bundan sonra da iyi komşuluk ilişkilerimizi kökleştirip diyalog kanallarımızı geliştirmek, genişletmek ve çeşitlendirmek suretiyle bunu sürdüreceğimize net bir şekilde vurguda bulunmak istiyorum. Yeter ki samimi olalım. Yeter ki hakikatin tarafında bulunalım. Yeter ki adalet ve hakkaniyetli bir şekilde ilişkilerimizi sürdürelim."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.