Hava Durumu

#Unesco

Bursa Hayat Gazetesi - Unesco haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Unesco haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kapadokya'da doluluk yüzde 90'ı geçti! Haber

Kapadokya'da doluluk yüzde 90'ı geçti!

UNESCO Kültürel ve Doğal Miras listesinde yer alan, peribacaları, ilginç kaya oluşumları, birbirinden güzel vadileri, yer altı ve yer üstü kaya şehirleri ile hem dünyanın, hem de Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden olan Kapadokya bölgesi 9 günlük Bayram tatili süresinde doluluk oranı yüzde yüze yaklaştı. Turizmci Mehmet Dinler, "Bayram tatilinin 9 güne çıkarılmasından sonra Kapadokya’da adeta bayram coşkusu yaşanıyor. Tatile çıkacak vatandaşlarımız da 9 günlük tatili fırsat bildiler. Böylece iki günlük, üç günlük, dört günlük Kapadokya programı yaparak esneklik kazandılar. Gerek bayramdan önce, gerek bayramda, gerekse bayramdan sonra Kapadokya tatili için talepler arttı. Şu anda konaklama işletmelerinde doluluk oranı yüzde 90 -95’leri geçti. Tatile çıkmak isteyen misafirlerimiz lütfen rezervasyonu son dakikaya bırakmasınlar. Kapadokya’da bayram çok güzel” şeklinde konuştu. Kapadokya Turistik İşletmeciler Derneği Başkanı Teyfik Ölmez de, "Yılın en uzun tatili hatta ilk ve en uzun tatili diyebiliriz. Ramazan Bayramı ile beraber Kapadokya’ya çok ciddi bir talep var. Kapadokya’da doluluk oranları şu anda yüzde 90’larda. Birçok otelden artık odaların kalmadığı duyuluyor. Fakat çok daha az olsa odamız mevcut. Kapadokya’yı düşünen tatilciler ellerini çabuk tutsunlar. Kapadokya bayramda tamamen dolu olacak diye düşünüyoruz” dedi.

UNESCO binasında '30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü' etkinliği Haber

UNESCO binasında '30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü' etkinliği

Etkinliğe Türkiye'nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO'nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe, UNESCO'nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü, İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu'nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye'deki belediyelerin sıfır atık projesi çerçevesindeki çalışmaları anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan'ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet, burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü'nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO'nun merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü'nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin, Emine Erdoğan himayesinde 2017'de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi'nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035 yılına kadar yüzde 60'a taşınması olduğunu söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca, proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "SIFIR ATIK PROJESİ ARTIK KÜRESEL BİR HAREKET HALİNE" Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye'nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi." dedi. UNESCO'nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da BM rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık üretildiğini, 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü ve 37 milyon ton plastik atığın okyanuslara karıştığını anlattı. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan'a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar." ifadesini kullandı. SIFIR ATIK PROJESİ Emine Erdoğan'ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017'de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018'den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM GENEL KURULUNDA KABUL EDİLEN "SIFIR ATIK" KARARI Eylül 2022'de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York'ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022'de Türkiye'nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını oydaşmayla kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart'ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres'ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.

Tam bin yıllık: Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya! Haber

Tam bin yıllık: Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya!

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunan Koramaz Vadisi'ndeki en eski kaya oyma dini yapısı olan Beşaret Kilisesi; bakımsızlık ve definecilerin verdiği zararlar nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Yaklaşık bin yıldır ayakta kalmayı başaran kilisenin turizme kazandırılması gerektiğini ifade eden ÇEKÜL Vakfı İl Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy; "Burası tertemiz olsa inanın çok daha fazla ilgi uyandıracaktır. Sadece buradaki freskleri görmek için bir sürü insan gelecektir" dedi. 1027 yılında yapıldığı tahmin edilen kaya oyma Beşaret Kilisesi'nin duvarlarında Hristiyanlığa ait motifler yer alıyor. Kilisenin karşı duvarında İsa’nın doğum hikayesi, sağ duvarında vaftiz edilişi, sol duvarında Cebrail, girişin üzerinde Meryem ve Hz. İsa'nın motiflerinin yer aldığı belirtilirken, duvarlardaki freskler bakımsızlık ve definecilerin verdiği zararlar nedeniyle neredeyse yok olmak üzere. Tarihi kilise hakkında bilgiler veren Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma (ÇEKÜL) Vakfı Kayseri Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy; "Koramaz Vadisi'ndeki 7 yerleşim yerinden Sivas yoluna, Kültepe Höyüğü'ne en yakın olan Bağpınar köyündeyiz. Elimizdeki bilgilere göre 16. yüzyıla ait nüfusla kıyaslandığında en fazla inanç yapısının olduğu yerlerden bir tanesi. Köydeki hane sayısı ile kaya oyma ibadethanelerinin sayısını kıyasladığımız zaman muhtemeldir ki hepsi aynı zamanda yapılmamış ve son derece yoğun. Koramaz Vadisi'nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde olmasındaki 3 başlıktan bir tanesi de kaya oyma inanç mekanları. Bağpınar'da bulunanların en eskisinin içerisindeyiz. Burası Beşaret Kaya Oyma Kilisesi. Uzmanların görüşü; buradaki freskoların oldukça nitelikli olduğu, hatta bölgede tek kalan elimizdeki kaya oyma dini yapı. Yine uzmanların kapıdan girer girmez duvarlardaki resimlerle anlatılanlar çok tipik bir anlatım olduğu ender yapılardan bir tanesi. Tarih noktasında 1027 yılında yapılmış, yaklaşık bin yıllık kaya oyma dini yapı" ifadelerini kullandı. Sadece freskleri görmek için bile insanların buraya geleceğini ifade eden Özsoy; "Hem kaya oyma olması, hem dini yapı olması, hem halen bu halde bile burada olması bir tarafa her geldiğimizde buranın biraz daha doğal sebeplerin dışında tahrip edildiğini, definecilerin acımasızca hışmına uğradığını görüyoruz. Tabii buralarda bir şey bulmayı uman defineciler var, tamamen illegal olan, bir suç. Burada ne bulunabilir ki? Tabii insanlar burada bir şey bulamayınca ve ya resimlerden hoşlanmayınca etrafa zarar veriyor. Hemen yanı başımızdaki bir şehirde bunlar korunuyor, orası ilgi odağı oluyor, insanlar geçimini sağlıyor. Burada insanlar o düşünce boyutunda olmadığı için koruyamıyor. Burası tertemiz olsa inanın çok daha fazla ilgi uyandıracaktır. Sadece buradaki freskleri görmek için bir sürü insan gelecektir. Şimdi geliyoruz ve bakıyoruz ki bilinçli şekilde tahrip edilmiş manzaralar var. Görüntü de hoş değil. Herhangi bir tabelası, yönlendirmesi olmayınca kendi kendine böyle bir değerin var olması problemi çözmüyor" şeklinde konuştu.

Gazze'deki kültürel miras tehlike altında Haber

Gazze'deki kültürel miras tehlike altında

UNESCO'dan AA muhabirine yapılan yazılı açıklamada, Gazze'de koruma politikalarının ve kaynakların yetersizliği ve çatışmalar nedeniyle halihazırda korunması zor olan kültürel mirasın, 7 Ekim sonrası İsrail saldırıları nedeniyle tehlike altında olduğuna işaret edildi. İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü işgalin, sivil hayatın tüm alanlarını etkileyen "geniş çaplı insani krize ve maddi yıkıma" yol açtığı belirtilen açıklamada, bölgede zarar gören kültürel mirasa ilişkin değerlendirme yapıldı. Açıklamada, Gazze'deki tarihi yapıları korumak için yürütülen faaliyetlerin güvenlik durumu ve erişim engelleri nedeniyle kısıtlı olduğu, eski yapıların son durumuna ilişkin incelemelerin şu aşamada sadece uydu görüntüleriyle yürütüldüğü aktarıldı. Birleşmiş Milletler Uydu Merkezi (UNOSAT) görüntülerinin, 21 Şubat itibarıyla Gazze'de 5 ibadethane, 1 müze, 3 arkeolojik alan dahil olmak üzere en az 22 sit alanının zarar gördüğünü doğruladığı ifade edilen açıklamada, Gazze'deki diğer tarihi alanların da zarar gördüğü ancak şu aşamada bu yapıların son durumunun tespit edilemediği kaydedildi. UNESCO, tarafları kültürel mirasın silahlı çatışmalarda yıkılmasını ve zarar görmesini engelleyen 1954 Lahey Sözleşmesi'ne uymaya çağırdı. Gazze'de hayat kurtaran faaliyetlerin "meşru öncelik" olduğunun bilinmesinin yanı sıra UNESCO, İsrail'in işgali nedeniyle yok olma tehlikesi altındaki kültürel mirasın korunmasına yönelik "tüm koşulların temin edilmesini" istedi. Öte yandan UNESCO, Gazze'de güvenlik, erişim ve kaynak açışından imkanların el vermesi halinde acil eylem planını hayata geçirmeye hazır olduklarına işaret etti. Gazze'deki hükümetin basın ofisi 30 Aralık 2023’te yaptığı yazılı açıklama ile İsrail'in Gazze saldırıları nedeniyle bölgedeki 325 tarihi ve kültür varlıklarından 200'den fazlasının yıkıldığını bildirmişti. Yıkılan tarihi yapılar arasında Cibaliya'daki El-Ömeri Camisi, Cibaliya Bizans Kilisesi, Şeyh Şaban Camisi, Gazze kentinin Şucaiye Mahallesi'ndeki Ez-Zafr Demri Camisi, Deyr el-Balah kentindeki El-Hıdr Makamı, Han Yunus'taki Halil er-Rahman Camisi ve Gazze kentindeki Yazma Eserler Merkezi'nin olduğu kaydedilmişti.

Neolitik Çağ'ı anlamak için önemli bir yer: Çatalhöyük Haber

Neolitik Çağ'ı anlamak için önemli bir yer: Çatalhöyük

Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilir ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alır. ÇATALHÖYÜK'ÜN TARİHİ MÖ 7500 - 5700 yılları arasında iskan edilmiştir. Yaklaşık 8000 kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Yerleşim, birbirine bitişik kerpiç evlerden oluşmaktadır. Evlere damlardan girilirdi. Ölüler evlerin altına gömülürdü. Çatalhöyük'te tarım, hayvancılık ve avcılık yapılırdı. Obsidyen ve çakmak taşı gibi malzemelerden aletler yapılırdı. Figürinler, duvar resimleri ve kabartmalar gibi sanat eserleri üretilmiştir. ÇATALHÖYÜK'ÜN ÖNEMİ Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir. Neolitik Çağ'da insan yaşamına dair önemli bilgiler sunmaktadır. İlk tarım topluluklarından biridir. İlk sanat eserlerinin bulunduğu yerlerden biridir. Yerleşim planı ve mimarisi ile dikkat çekicidir. ÇATALHÖYÜK'TE YAPILAN KAZILAR 1958 yılında James Mellaart tarafından keşfedilmiştir. Kazılar halen devam etmektedir. Kazılarda çok sayıda ev, tapınak, heykel ve diğer eserler bulunmuştur. ÇATALHÖYÜK'Ü ZİYARET Çatalhöyük, ziyarete açıktır. Sitede bir müze ve bir ziyaretçi merkezi bulunmaktadır. Rehberli turlar mevcuttur. Konya'dan Çatalhöyük'e otobüs ile ulaşabilirsiniz. Çatalhöyük, Neolitik Çağ'ı anlamak için önemli bir yerdir. Tarihe ve arkeolojiye meraklı olan herkesin ziyaret etmesi gereken bir yerdir. NEOLİTİK ÇAĞ HAKKINDA BİLGİ Neolitik Çağ, Taş Devri'nin son aşamasıdır. Cilalı Taş Devri veya Yeni Taş Çağı olarak da bilinir. MÖ 8000 - 5500 yılları arasında yer alır. Bu dönemde insanlık önemli gelişmeler kaydetmiştir. NEOLİTİK ÇAĞ'IN ÖZELLİKLERİ Tarımın ve hayvancılığın başlangıcı: İnsanlar avcı-toplayıcı yaşam tarzından yerleşik tarım ve hayvancılığa geçiş yapmıştır. Yerleşim yerlerinin kurulması: Kalıcı köyler ve kasabalar kurulmuştur. Çanak çömleğin icadı: Toprak kaplar yapılmaya başlanmıştır. Dokumacılığın başlangıcı: Keten ve yünden kumaşlar dokunmuştur. Aletlerin geliştirilmesi: Cilalı taş aletler yapılmıştır. Sanatın gelişmesi: Figürinler, duvar resimleri ve kabartmalar gibi sanat eserleri üretilmiştir. NEOLİTİK ÇAĞ'DA YAŞAM İnsanlar kerpiçten yapılmış evlerde yaşıyordu. Topluluklar halinde yaşıyorlardı. Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlardı. Alet ve edevatlarını kendileri yapıyorlardı. Ticaret yapıyorlardı. Dinsel inançları vardı. NEOLİTİK ÇAĞ'IN ÖNEMİ Neolitik Çağ, insanlık tarihinde bir dönüm noktasıdır. Tarım ve hayvancılığın başlamasıyla birlikte insanlık daha düzenli bir yaşam tarzı benimsemiştir. Yerleşim yerlerinin kurulmasıyla birlikte uygarlığın temelleri atılmıştır. Sanatın gelişmesiyle birlikte insanlığın yaratıcılığı ortaya çıkmıştır. NEOLİTİK ÇAĞ'A AİT ÖNEMLİ YERLEŞİM YERLERİ Çatalhöyük (Konya) Göbeklitepe (Şanlıurfa) Hacılar (Burdur) Mersin (Yumuktepe) Aşıklı Höyük (Nevşehir)

5 kilometrelik surlarla çevrili tarihi bölge: Diyarbakır Suriçi Haber

5 kilometrelik surlarla çevrili tarihi bölge: Diyarbakır Suriçi

8.000 yıllık bir geçmişe sahip olan Suriçi, birçok uygarlığın izlerini taşır. Roma, Bizans, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi birçok medeniyet bu bölgede hüküm sürmüştür. Suriçi, Diyarbakır'ın kültürel mirasının merkezidir. Bölgede birçok tarihi cami, kilise, medrese, han, hamam ve konak bulunmaktadır. Suriçi, kendine özgü bir mimariye sahiptir. Bazalt taşından yapılmış surlar, dar sokaklar, avlulu evler ve tarihi yapılar bölgenin karakteristik özellikleridir. Sosyal: Suriçi, Diyarbakır'ın sosyal yaşamının önemli bir parçasıdır. Bölgede birçok kafe, restoran, dükkan ve atölye bulunmaktadır. SURİÇİ'NDE GÖRÜLECEK YERLER Surlar: Diyarbakır'ın simgesi olan surlar, şehrin tarihi ve kültürel mirasının en önemli unsurlarından biridir. Surlar üzerinde yürümek ve şehrin panoramik manzarasını seyretmek mümkündür. Dört Ayaklı Minare: 12. yüzyılda inşa edilen Dört Ayaklı Minare, Diyarbakır'ın en önemli tarihi yapılarından biridir. Ulu Camii: 7. yüzyılda inşa edilen Ulu Camii, Anadolu'nun en eski camilerinden biridir. Hasanpaşa Hanı: 16. yüzyılda inşa edilen Hasanpaşa Hanı, Diyarbakır'ın en güzel hanlarından biridir. Sülüklü Han: 16. yüzyılda inşa edilen Sülüklü Han, Diyarbakır'ın en eski hanlarından biridir. Meryem Ana Kilisesi: 4. yüzyılda inşa edilen Meryem Ana Kilisesi, Diyarbakır'ın en eski kiliselerinden biridir. Artuklu Müzesi: Artuklu Dönemi'ne ait eserlerin sergilendiği Artuklu Müzesi, Diyarbakır'ın en önemli müzelerinden biridir. SURİÇİ'NE NASIL GİDİLİR Diyarbakır'a uçak veya otobüs ile ulaşabilirsiniz. Şehir merkezine ulaştıktan sonra, Suriçi'ne minibüs, taksi veya yürüyerek gidebilirsiniz. SURİÇİ'NDE NEREDE KALINIR Suriçi'nde birçok otel, pansiyon ve konaklama seçeneği bulunmaktadır. Bölgenin tarihi dokusunu hissedebilmek için sur içinde konaklamanızı tavsiye ederiz. Suriçi'ni Ziyaret Etmek İçin İpuçları: Suriçi'ni ziyaret etmek için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Rahat ayakkabılar giymeniz ve güneş kremi kullanmanız önerilir. Bölgeyi rehberli bir tur ile gezmeniz daha detaylı bilgi edinmenizi sağlayacaktır. Yerel halka karşı saygılı olmanız ve bölgenin kültürel değerlerine önem vermeniz önemlidir. Suriçi, Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel mirasını keşfetmek için mükemmel bir yerdir. Bölgenin eşsiz atmosferini ve tarihi dokusunu hissedebilmek için mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.

Etkileyici mimarisiyle büyülüyor: Schönbrunn Sarayı Haber

Etkileyici mimarisiyle büyülüyor: Schönbrunn Sarayı

Schönbrunn Sarayı'nın tarihi 17. yüzyıla kadar uzanmaktadır. İlk olarak 1642 yılında Kutsal Roma İmparatoru III. Ferdinand tarafından bir av köşkü olarak yaptırılmıştır. 1743 yılında İmparatoriçe Maria Theresia tarafından satın alınan saray, geniş çaplı bir tadilattan geçerek bugünkü görkemli görünümüne kavuşmuştur. Maria Theresia ve oğlu II. Joseph döneminde saray, Avrupa'nın en önemli kültür ve sanat merkezlerinden biri haline gelmiştir. SCHÖNBRUNN SARAYI'NIN MİMARİSİ Schönbrunn Sarayı, Barok mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Sarayın ana binası, pembe mermerden yapılmış ve üç katlıdır. Binanın ön cephesinde, heykeller ve süslemelerle bezeli görkemli bir giriş kapısı bulunmaktadır. Sarayın iç kısmında ise balo salonları, imparatorluk daireleri, kütüphaneler ve sanat eserleriyle dolu birçok oda yer almaktadır. SCHÖNBRUNN SARAYI'NIN BAHÇELERİ Schönbrunn Sarayı'nın bahçeleri de en az sarayın kendisi kadar etkileyicidir. Fransız ve İngiliz tarzı bahçelerin bir karışımı olan bu geniş alanda, heykeller, fıskiyeler, havuzlar ve labirentler yer almaktadır. Bahçelerin en dikkat çekici bölümü ise Palmiye Evi'dir. 18. yüzyılda inşa edilen bu sera, Avrupa'nın en eski seralarından biridir ve içerisinde yüzlerce tropik bitki türü barındırmaktadır. ZİYARET BİLGİLERİ Schönbrunn Sarayı, yıl boyunca ziyarete açıktır. Sarayın iç kısmını ve bahçelerini gezmek için farklı bilet seçenekleri mevcuttur. Saraya giriş için online veya gişelerden bilet satın alabilirsiniz. Saraya ulaşım ise Viyana şehir merkezinden metro, tramvay veya otobüs ile kolayca yapılabilmektedir. Schönbrunn Sarayı'nı Ziyaret Etmek için Nedenler: Görkemli mimarisi ve etkileyici bahçeleri Habsburg Hanedanı'nın tarihi ve kültürü UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bir yer Ailece keyifli vakit geçirmek için ideal bir ortam Viyana'nın en önemli turistik cazibe merkezlerinden biri Sarayın turizme katkısı oldukça fazladır: Ekonomik Katkı: Schönbrunn Sarayı, Viyana ve Avusturya ekonomisine önemli katkıda bulunur. Sarayın giriş ücretleri, hediyelik eşya satışları ve turistlerin saraya ve çevresine yaptığı harcamalar, önemli bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Saray ve bahçelerinde çalışan personel sayısı da oldukça fazladır. Bu da turizmin istihdama olan katkısını göstermektedir. Kültürel Katkı: Schönbrunn Sarayı, Avusturya'nın ve Habsburg Hanedanı'nın tarihi ve kültürü hakkında bilgi edinmek için mükemmel bir yerdir. Sarayın ziyaretçileri, Avusturya'nın zengin tarihi ve kültürel mirasına dair bilgi edinme şansı yakalamaktadır. Sarayda düzenlenen konserler, opera ve bale gibi etkinlikler de Viyana'nın kültür hayatına katkıda bulunmaktadır. Sosyal Katkı: Schönbrunn Sarayı, Viyana'da yaşayanlar için önemli bir sosyal alan ve buluşma noktasıdır. Sarayın bahçeleri, dinlenmek ve keyifli vakit geçirmek için ideal bir ortamdır. Sarayda düzenlenen çeşitli etkinlikler de Viyana'da yaşayanlar için eğlenme ve sosyalleşme imkanı sunmaktadır. Turizm Sektörüne Katkı: Schönbrunn Sarayı, Viyana'nın en önemli turistik cazibe merkezlerinden biri olduğu için şehre gelen turist sayısının artmasına katkıda bulunur. Sarayın turistler tarafından ziyaret edilmesi, Viyana'da otelcilik, restorancılık ve ulaşım gibi diğer turizm sektörlerinin de gelişmesini teşvik etmektedir.

Tarihi kalıntıların ve antik eserlerin bulunduğu bölge: Frigya Vadisi Haber

Tarihi kalıntıların ve antik eserlerin bulunduğu bölge: Frigya Vadisi

Frigya Vadisi, yaklaşık 2000 kilometrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Bu bölge, volkanik tüf kayaların oluşturduğu doğal bir plato üzerinde yer almaktadır. Bu kayalar, Frigyalılar tarafından kaya mezarları, tapınaklar ve diğer yapılar inşa etmek için kullanılmıştır. Frigya Vadisi'nde, Frigyalılar tarafından inşa edilmiş birçok önemli tarihi yapı bulunmaktadır. Bu yapılardan bazıları şunlardır: Anadolu'nun en büyük kaya mezarlarından biri olan Yazılıkaya Kaya Mezarları Frigya Kralı Midas'ın efsanevi mezarının bulunduğu Midas Şehri Frigyalılar tarafından inşa edilmiş ilk tapınaklardan biri olan Yazılıkaya Tapınağı Frigyalılar tarafından inşa edilmiş bir tiyatro olan Midas Anıt Mezarı Frigya Vadisi, zengin tarihi ve doğal güzellikleri ile Türkiye'nin önemli turizm destinasyonlarından biridir. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. FRİGYA VADİSİ'NİN TURİZME KATKISI Turizmin gelişmesine katkıda bulunur. Frigya Vadisi'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmesi, bölgenin uluslararası alanda daha fazla tanınmasına ve turizminin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Yerel ekonomiye katkıda bulunur. Frigya Vadisi'ni ziyaret eden turistler, bölgedeki konaklama, yeme-içme, ulaşım ve alışveriş gibi sektörlere katkıda bulunmaktadır. Kültürel değerlerin korunmasına katkıda bulunur. Frigya Vadisi'ndeki tarihi yapılar, bölgenin zengin kültürel mirasını gözler önüne sermektedir. Bu yapılar, turizm yoluyla korunmakta ve gelecek nesillere aktarılmaktadır. Frigya Vadisi, tarihi ve doğal güzellikleri ile Türkiye'nin önemli turizm destinasyonlarından biridir. Bölgenin turizminin geliştirilmesi için aşağıdaki çalışmalar yapılabilir: Bölgenin tanıtımına yönelik çalışmalar yapılması Bölgedeki tarihi ve doğal güzelliklerin korunması ve geliştirilmesi Bölgede turizm altyapısının geliştirilmesi BÖLGEYE ULAŞIM NASIL SAĞLANIR? Bölgeye ulaşım için bu illere ulaşmak gerekir. Otobüsle: Frigya Vadisi'ne en kolay ulaşım yolu otobüsledir. Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar illerinin otogarlarından bölgeye giden otobüsler bulunmaktadır. Bu otobüsler, bölgenin önemli turistik noktalarına yakın duraklarda durmaktadır. Uçakla: Frigya Vadisi'ne en yakın havaalanı Eskişehir Osmangazi Havalimanı'dır. Bu havalimanından bölgeye taksiyle veya otobüsle ulaşım sağlanabilmektedir. Özel araçla: Frigya Vadisi'ne özel araçla gitmek de mümkündür. Bu durumda, bölgeye gitmek için Ankara-Eskişehir karayolunu veya Kütahya-Afyonkarahisar karayolunu kullanabilirsiniz. Frigya Vadisi'nde, bölgeyi gezmek için turlara katılmak da mümkündür. Bu turlar, bölgenin önemli turistik noktalarını ziyaret etmenizi ve bölge hakkında bilgi edinmenizi sağlar.

Kentin tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan önemli bir simge: Diyarbakır Surları Haber

Kentin tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan önemli bir simge: Diyarbakır Surları

Surların kesin yapım tarihi bilinmemektedir. MÖ 7. binyılda bölgede yaşayan Hurriler tarafından inşa edildiği tahmin edilmektedir. Daha sonra Hitit, Asur, Pers, Makedon, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu, Eyyubiler, Memlükler ve Osmanlı gibi büyük uygarlıkların hakimiyetine giren Diyarbakır, bu dönemde de surlarla korunmuştur. OSMANLI DÖNEMİNDE ONARILDI Surların günümüzdeki görünümü, 16. yüzyılda Osmanlı döneminde yapılan onarımlardan sonra ortaya çıkmıştır. Bu onarım sırasında, surlar 5,5 kilometre uzunluğunda, 12 metre yüksekliğinde ve 7 metre kalınlığındadır. Surlarda 82 adet burç bulunmaktadır. KENTİN SİMGESİ Surlar, Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan önemli bir simgedir. Surlar, her yıl dünyanın her yerinden gelen binlerce turistin ziyaret ettiği bir yerdir. Diyarbakır surlarının mimari özellikleri şu şekildedir: Plan: Surlar, oval bir plan üzerine inşa edilmiştir. Surların uzunluğu 5,5 kilometredir. Dış cephe: Surların dış cephesi, kesme bazalt taştan inşa edilmiştir. Surların dış cephesinde, geometrik ve bitkisel motifler yer almaktadır. İç mekan: Surların iç mekanında, 82 adet burç bulunmaktadır. Burçlar, farklı dönemlerde inşa edilmiştir. Diyarbakır surlarının tarihi özellikleri şu şekildedir: Yapım tarihi: Surların kesin yapım tarihi bilinmemektedir. MÖ 7. binyılda bölgede yaşayan Hurriler tarafından inşa edildiği tahmin edilmektedir. Onarımlar: Surlar, zaman içinde birçok kez onarımdan geçmiştir. En önemli onarımlardan biri, 16. yüzyılda Osmanlı döneminde yapılmıştır. Bu onarım sırasında, surlar bugünkü görünümüne kavuşmuştur. Diyarbakır surları, Diyarbakır turizmine aşağıdaki şekillerde katkı sağlamaktadır: Diyarbakır'ın tanıtımına yardımcı olmaktadır. Surlar, Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan önemli bir simgedir. Surlar, Diyarbakır'ı tanıtmak için kullanılan broşürlerde, afişlerde ve tanıtım filmlerinde yer almaktadır. Diyarbakır'a gelen turist sayısını artırmaktadır. Surlar, her yıl dünyanın her yerinden gelen binlerce turistin ziyaret ettiği bir yerdir. Surlar, Diyarbakır'a gelen turist sayısını artırmaya yardımcı olmaktadır. Diyarbakır'daki turizm sektörünü canlandırmaktadır. Surlar, Diyarbakır'da turizm sektörünün gelişmesine katkı sağlamaktadır. Surlar çevresindeki otel, restoran ve hediyelik eşya dükkanları gibi işletmelere gelir sağlamaktadır. Diyarbakır surlarının turizme katkısını daha da artırmak için aşağıdaki çalışmalar yapılabilir: Surların restorasyonu ve çevre düzenlemesi yapılarak, daha iyi bir ziyaret deneyimi sunulabilir. Surların tarihi ve kültürel önemini anlatan tanıtım çalışmaları yapılabilir. Surları ziyaret eden turistlere yönelik çeşitli etkinlikler düzenlenebilir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.