Hava Durumu

#Türkiye

Bursa Hayat Gazetesi - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İkinci el oto pazarında nisan ayında düşüş! Haber

İkinci el oto pazarında nisan ayında düşüş!

Türkiye'de ikinci el çevrim içi binek ve hafif ticari araç pazarında satışlar nisanda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 düşüşle 157 bin 463 adede geriledi. AA muhabirinin Indicata'nın ikinci el çevrim içi pazar raporundan derlediği verilere göre, geçen ay çevrim içi mecralarda 350 bin 588 kurumsal ilan yayınlandı. Bu ilanların 157 bin 463 adedi satıldı. İlan adetlerinde geçen yılın nisan ayına göre yüzde 7 artış gözlendi. Nisanda satış adetlerinde yıllık bazda yüzde 9, bir önceki aya göre yüzde 16'lık düşüş gerçekleşti. Yılın ilk 4 ayına bakıldığında ise 2023'ün aynı dönemine göre ilan sayısında yüzde 3, satışlarda yüzde 7 artış görüldü. FİYAT GELİŞMELERİ İkinci el çevrim içi binek ve hafif ticari araç pazarında en çok satışı yapılan ilk 35 markanın 249 modeline ait 364 bin 881 ilanın ay boyunca fiyat değişimleri incelenerek yapılan analize göre, nisanda ikinci el çevrim içi binek ve hafif ticari araç pazarında perakende fiyatların bir önceki aya göre ortalama yüzde 0,73, yılbaşından itibaren ise yüzde 2,24 arttığı gözlemlendi. 988 ADET İKİNCİ EL ELEKTRİKLİ OTOMOBİL SATILDI Motor tipine göre değerlendirildiğinde, söz konusu pazarda geçen ay 94 bin 647 adetle en çok dizel araçlar satıldı. Dizel otomobilleri 56 bin 636 adet satışla benzinli, 3 bin 983 ile oto gazlı otomobiller takip etti. Hibrit otomobil satış sayısı 1209, elektrikli otomobil satışları ise 988 adet oldu. Nisan 2023'te 719 adet ikinci el elektrikli otomobil satılmıştı. Ocak-nisan döneminde geçen senenin ilk 4 ayı ile karşılaştırıldığında dizel araçların toplam satışlar içindeki payının yüzde 5 azaldığı görüldü. Elektrikli araçların payı ise yüzde 0,63'e yükseldi. ORTALAMA SATIŞ HIZI 47 GÜN OLDU İkinci el çevrim içi pazarda nisanda araçların ortalama satış hızı 47 gün olarak belirlendi. Renault marka araçlar, ortalama 39 günle pazar ortalamasına göre 8 gün daha hızlı satıldı. Mercedes-Benz ve BMW markalı araçlar ise 63 günlük hızla en yavaş satılan araçlar oldu. GÜNLÜK 450 BİNDEN FAZLA İKİNCİ EL ARAÇ DATASI ANALİZ EDİLİYOR Makine öğrenmesi, yapay zeka ve büyük verinin birleşmesinden oluşan iş zekası seti Indicata, Türkiye ikinci el çevrim içi araç pazarını tarayarak günlük 450 binden fazla ikinci el araç datasını analiz ediyor. Raporda yer alan satış verileri, ikinci el araç ticareti yapan 40 binden fazla kurum ve kuruluşun çevrim içi pazardaki ilanlarına dayanıyor. Bunlar arasında Sahibinden, Arabam, Letgo ve VavaCars gibi listeleme sitelerinin yanı sıra kurumsal ikinci el web siteleri Leaseplan, Intercity ve Otokoç gibi kurum ve platformlar yer alıyor. Verilere bireysel araç ilanları dahil edilmiyor. Çevrimiçi platformda ikinci el ticareti yapan kurumlar, iki sebeple satışa sundukları araçların ilanlarını geri çekiyor. Bunlardan ilki, değişen pazar koşullarına göre araç fiyatı revize edilerek ilanın yeniden yayınlanması. Söz konusu ilanların yeniden ne zaman yayınlandığı da Indicata tarafından takip ediliyor. İkinci sebep ise satış. Kurum, aracı sattığı için ilandan çekiyor. İlandan tamamen kaldırılan araçlar "satış" olarak kabul ediliyor.

'Sıfır Atık' projesi ödülle taçlandı Haber

'Sıfır Atık' projesi ödülle taçlandı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Akdeniz Parlamenter Asamblesi (AKDENİZ-PA) Ödülü, "Sıfır Atık" projesine verildi. Ödülü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan adına Bakan Mehmet Özhaseki, bugün Portekiz'de düzenlenen törenle aldı. Forum Braga Konferans Salonu'ndaki törende, PAM Genel Sekreteri Sergio Piazzi'nin elinden ödülü alan Bakan Özhaseki, Türkiye olarak, Akdeniz Parlamenter Asamblesine taraf olmaktan ve katkı sağlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bakan Özhaseki, törende yaptığı konuşmada da Sıfır Atık Hareketi'nin bütün dünyanın örnek aldığı bir çevre hareketi ve ekonomik döngü modeli haline geldiğini ifade etti. "TOPLANAN ATIKLAR SAYESİNDE 185 MİLYAR LİRA EKONOMİK KAZANÇ SAĞLANDI" Sıfır Atık Hareketi'nin hem çevreyi koruduğunu hem de israfı önlediğini vurgulayan Özhaseki, hayatın her alanında ortaya çıkan atıkları dönüştürüp ekonomiye kazandırdıklarını söyledi. Toplanan atıklar sayesinde 185 milyar lira ekonomik kazanç sağlandığını ve 498 milyon ağacın kurtarıldığını ifade eden Bakan Özhaseki, "Deniz kirliliğiyle mücadele için oluşturduğumuz Sıfır Atık Mavi hareketimizle de 7,8 milyon ton plastik atığın geri dönüşümünü sağladık." bilgisini verdi. "TÜRKİYE'NİN DÜNYAYA KAZANDIRDIĞI BİR MARKA OLDU" Bakan Mehmet Özhaseki, 30 Mart'ın Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan edildiğini ve tüm dünyada kutlandığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Sıfır Atık projesi, döngüsel ekonomiye katkıları dolayısıyla Türkiye'nin dünyaya kazandırdığı bir marka oldu. Bugün küresel iklimimizde yaşanan değişikliklerle ilgili nereye gittiğimizi sorgulamamız ve ortak evimiz dünyamızın geleceğini koruyarak, kurtarmamız şarttır. Aksi takdirde gelecek kuşaklara kötü bir miras bırakmış olacağız. Bugün aldığımız ödül, Türk milleti olarak bu gidişe 'dur' demek için attığımız güçlü bir adımın sonucudur." "ŞU ANDA AKDENİZ'İN DOĞUSUNDA BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR VAHŞET İŞLENİYOR" Bakan Mehmet Özhaseki, konuşmasının sonunda İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına dikkati çekti. Dünyaya çağrıda bulunan Özhaseki, "Şu anda Akdeniz'in doğusunda bir soykırım yaşanıyor. Eşi benzeri hiç görülmemiş bir vahşet işleniyor. Kadınlar, çocuklar, gazeteciler öldürülüyor. Hastaneler bombalanıyor ve insanlık alemi basit çıkar hesaplarıyla sadece seyrediyor. Sizden tek istediğimiz, insani ve vicdani bir duruş. İnsanlık adına sadece 'ateşkes' deyin. 'İnsanlar, kadınlar, çocuklar yaşasın.' deyin ve dünya huzur bulsun." ifadelerini kullandı.

Gezeravcı 'Bu çok önemli bir gelişme' diyerek açıkladı! Haber

Gezeravcı 'Bu çok önemli bir gelişme' diyerek açıkladı!

Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, "Önümüzdeki yıllarda ülkemiz artık başka topraklardan değil, kendi topraklarımızdan ve kendi kontrolümüzde olan, bizim yönettiğimiz başka noktalardan kendi uydularımızı fırlatmaya başlayacak." dedi. Yenidoğu Okulları Çekmeköy Kampüsü'nde öğrencilerle bir araya gelen Gezeravcı, gençlere ve çocuklara, ilham veren uzay yolculuğunu anlattı. Gezeravcı, "Bugün burada bulunmamızın nedeni, uzaya giden yolda yürüyecek olan asıl geleceğin kahramanlarına, hak ettikleri bu hikayenin mutluluk ve gururunu yaşatmak. Bu hikayenin, bu yolculuğun asıl bundan sonra kahramanları sizler olacaksınız. Bugün bu sıralarda değerli öğretmenlerimizin size aktardıklarıyla yarın kendi ülkemizin ürettiği uzay araçlarının içinde, kendi ülkemizin uzay alanında yapacağı bütün çalışmalarda sizlerin imzası olacak." diye konuştu. Alper Gezeravcı, gençler ve öğrencilerin çok şanslı olduğunu, çünkü uzayla ilgili hayallerinin gerçek olması için ihtiyaç duydukları her şeyin ülke tarafından önlerine serildiğini ifade etti. Uzay görevine seçilme ve göreve hazırlık süreçlerine ilişkin bilgi veren Gezeravcı, şunları söyledi: "Ülkemiz birçok farklı noktadan dünyayı gözlemlemek ve evlerimizde kullandığımız televizyonlara yayınları ulaştırmak için uzaya uydu gönderiyor. Bugüne kadar bilim insanlarımız bu uyduları yaparken yurt dışında bu işleri yapan ve bilen kurumlarla işbirliği yapıyor ve uyduları birlikte üretiyordu. Ama bu yıl siz yaz tatilinizdeyken Türkiye'mizin uzaya gönderilecek uydusu, tıpkı sizler gibi sadece bu ülkenin çocuklarından oluşan mühendisler tarafından yapılmış bir uydu olacak. Kendi evimizde yapılmış bir uydu. Bu uydu uzaya giderek bizi dünyada kendi uydusunu yapan 11'inci ülke yapacak. Bu çok önemli bir gelişme." Gezeravcı, Türkiye'nin uzay alanındaki faaliyetlerine ve projelerine işaret ederek, "Önümüzdeki yıllarda ülkemiz artık başka topraklardan değil, kendi topraklarımızdan ve kendi kontrolümüzde olan, bizim yönettiğimiz başka noktalardan kendi uydularımızı fırlatmaya başlayacak. İşte bu da burada (misyonda) yazılı olan ödevlerden bir tanesi. Tıpkı öğretmenlerimizin verdiği ders ve ödevleri akşam eve gittiğimizde yaptığımız gibi ülkemizin bilim insanları da Türkiye Uzay Ajansı'mız tarafından bir araya getirilen ve Sayın Cumhurbaşkanı'mız tarafından açıklanan bu ödevleri teker teker çalışarak yapmaya devam ediyor. Dolayısıyla uzay alanında ilerleyen yıllarda sizlerin faaliyet göstereceği çok daha geniş çalışma alanları olacak." dedi. "GENÇLERİMİZİN UZAY KONUSUNDAKİ HEYECANINA ŞAHİT OLUYORUZ" Alper Gezeravcı, "Memleketimizin, ülkemizin güçlü iradesiyle, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın vizyonuyla ortaya konulan misyon kapsamında gerçekleştirdiğimiz bu görev, bu kardeşlerimizin gelecekte yürüyecekleri yola ve hayallerine ışık tutan bir ilham hikayesi oldu." ifadesini kullandı. Ziyaret ettikleri 32 ilde, 40'ın üzerinde üniversite, bilim merkezi ve okulda 100 binden fazla gençle bir araya geldiklerini belirten Gezeravcı, "Toplumumuzda bu ilham kaynağı görevin yansımalarını sonuna kadar görüyoruz. Gençlerimizdeki bu heyecanı ve potansiyellerini aktarma şevklerini bizzat müşahede ediyoruz. Son derece mutluyuz." diye konuştu. Program, Yenidoğu Okulları Genel Müdürü Hayati Oktay'ın hediye takdimiyle sona erdi.

Üretici bu fiyattan memnun değil! Haber

Üretici bu fiyattan memnun değil!

Türkiye’nin çilek üretiminde önde gelen merkezlerinden Konya’nın Hüyük ilçesinde yaz dönemi yaklaşırken yetiştirilen organik çileğin başlangıç fiyatları üreticiyi memnun etmedi. İlçede bu yıl mevsim şartları dolayısıyla çilek üretimi önceki yıllara göre daha erken başladı. Üretimdeki bolluk üreticiyi sevindirirken, alım fiyatları ise henüz beklentileri karşılamadı. İlçeden yurt içinin yanı sıra dış pazarlara da ihraç edilen coğrafi işaret tescil belgeli Hüyük çileği yüksek aroması nedeniyle tercih ediliyor. Ürün sofralık olarak marketlerde yerini almaya başlarken, fabrikalara da gönderiliyor. Fabrikalara gönderilen küçük çilekler kilosu 20 liradan alıcı bulurken, sofralık olan daha irileri ise 35-40 lira arasında değişen fiyatlardan satılıyor. "FİYATLARIN DAHA DA YÜKSELMESİNİ BEKLİYORUZ" Hüyük’te çilek üretimi yapan Sabit Altınyazar, üç farklı cinste üretim yaptığını anlatarak ilçede yetiştirilen organik çileğin hem iç pazar hem de dış ülkelere gönderildiğini aktardı. Kendisinin de 20 dekarlık bir alanda çilek yetiştiriciliği yaptığını vurgulayan Altınyazar, üretimin başlaması ile birlikte başlangıç fiyatlarının makul olduğunu ancak beklentilerinin altında kaldığını dile getirdi. Beklentilerinin artan maliyetler nedeniyle daha yüksek olduğunun altını çizen Altınyazar, Türkiye’deki diğer bölgelerde önümüzdeki haftalarda çilek üretiminin azalmasıyla Hüyük çileğinin gerçek değerini bulacağına inandığını belirterek, “Fiyatların daha da yükselmesini bekliyoruz. Şu anda benim bahçemdeki ürünümden bu yıl için 40-45 ton civarında bir rekolte beklentim var” dedi. Çilek üreticisi Neslihan Çetin ise çilek yetiştiriciliğinin zor olmasına rağmen karşılığını yeterince alamadıklarını savundu. Çetin, “Aracılar arada para yiyor. Şu an ki fiyatlar beklediğimiz fiyatlar değil. Böyle giderse bırakacağız. Çünkü emeğimizin karşılığını alamamaya başladık. 12 yıldır bu işi yapıyorum ama iki yıldır çöp ettiler çileği. Oysa son iki yıla kadar güzeldi, iyi gelirler elde ediyorduk” ifadelerini kullandı. Çilek üreticisi Ahmet Çetin ise, son dönemde maliyetlerin arttığını kaydetti. Çetin “Her şey pahalandı ama çilek fiyatları yerinde sayıyor. Bu kadar çalışmaya, bu kadar emeğe bu fiyatlar kurtarmıyor. Çilek üretimi öylesine kolay olmuyor. Sadece gündüz değil, gece de çalışıyor, sulamasını yapıyoruz. Bu kadar emeğe, bu fiyatlar bizlere de yazık” diye konuştu.

5 bin ton rekolte bekleniyor Haber

5 bin ton rekolte bekleniyor

Türkiye'nin ihracatlık kiraz üretim merkezlerinden Denizli'nin Honaz ilçesinde üreticiler yeni sezona mutlu başladı. İlçe genelindeki yaklaşık bin 180 hektarlık kiraz bahçelerinde bu sezon 5 bin tona yakın ürün rekoltesi beklendiği kaydedildi. Denizli'nin Honaz ilçesinde, erkenci kiraz bahçelerindeki ağaçlarda yetiştirilen kirazlar toplanmaya başlandı. İklim özellikleri sayesinde başta cennet elması, nar ve dut olmak üzere çok sayıda meyve yetiştirildiği ilçede, açık alandaki bahçelerde erkenci kiraz hasat edilmeye başlandı. TÜİK' in 2023 verilerine göre Denizli'de 2 bin 279 hektar alandan 11 bin 504 ton kiraz üretimi gerçekleşti. Dekara düşen ortalama kiraz verimi 504,7 kilogram olurken, meyve veren yaştaki ağaç sayısı 576 bin 501 adet, meyve vermeyen yaştaki ağaç sayısı 46 bin 415 adet olarak kayıtlarda yer aldı. Meyve veren ağaç başına verimin 20 kilogram olduğu ve ihracatlık kiraz üretimin önemli merkezlerinden olan Honaz ilçesi genelindeki yaklaşık bin 180 hektarlık kiraz bahçelerinde bu sezon 5 bin tona yakın ürün rekoltesi beklendiği kaydedildi. "DENİZLİ YAKLAŞIK 2 BİN 300 HEKTAR ALANDA 11 BİN 500 TON CİVARI KİRAZ HASADI VE ÜRETİMİ YAPAN BİR İL" Bu yılın ilk hasadına katılan İl Tarım ve Orman Müdürü Şakir Çınar yaptığı açıklamada, "Bugün Denizli'mizin Honaz ilçesine kiraz hasadı için geldik. Erkenci çeşitlerde ilk hasadı yapıyoruz. Denizli de yaklaşık 2 bin 300 hektar alanda 11 bin 500 ton civarı kiraz hasadı ve üretimi yapan bir il. Honaz'da bu üretimin yarısını karşılayan bir ilçemiz. Bu yıl havaların sıcak gitmesi nedeni ile hasat yaklaşık 10-15 gün önce başladı. Bugün kapalı bahçemizde erkenci çeşidin hasadını yapıyoruz. Yaklaşık 10-15 gün sonrada bu bölgenin Ziraat-900 (Napolyon) adı altında değerli olan ihracata giden çeşidimizin hasadı yapacağız. Kiraz, Denizli için Honaz ilçemiz için önemli bir meyve. Bunun sebebi de İzmir bölgesinde başlayan erkenci çeşitler iç bölgelere gelirken geçiş bölgesi olan Honaz'da değer bulmakta. Tüm alanlarımızda yeterli miktarda ürünümüz var. Son 10-15 gün içerisinde de iklim ile ilgili bir sorun yaşanmaz ise üreticimizin yüzünü güldüreceğini düşünüyoruz. Üreticilerimize bol ve bereketli bir sezon diliyoruz" dedi. Honaz ilçesinde üretim yapan İbrahim Sarıkaya ise erkenci kiraz çeşidi hakkında şunları söyledi: “Bugün Honaz'da ilk kiraz hasadımızı yapıyoruz. Bu erkenci çeşidimizi iç piyasa için üretiyoruz. Olgunlaşan meyvelerin hasadını yapıyoruz. Napolyon (Ziraat-900) çeşidi olana kadar bu süreci erkenci çeşit ile değerlendiriyoruz. İşçi sıkıntısından dolayı erkenci çeşide geçiş yaptık. Böylelikle işçi sıkıntısını aştık. Bu Bahçemiz örtülü bir bahçe. Rüzgar ve dolu zararına karşı bahçemizi file ile kapattık. Geçen yıl olan dolu yağışından tüm bölge zarar görmüştü, biz böyle bir zarar ile karşılaşmadık. Erkenci çeşit yapmamızdaki en önemli faktör işçi sıkıntısı. Bölge komple Napolyon çeşidi olunca herkes aynı anda, çok kısa zaman ürününü toplamak istiyor. Erkenci çeşit olunca hem bizim boş olduğumuz zamana denk geliyor hem de işçi problemi ile karşılaşmıyoruz. Bölgemizde erkenci çeşit fazla kalmadı. Herkes Napolyon ya da Trabzon hurmasına geçiş yapınca ben de böyle bir çalışmaya girdim ve memnunum da. Honaz ilçemizde ilk kirazı çıkaran üreticilerden biriyim, böyle bir avantajım var. Şu an hasadını yaptığımız bahçemiz 4 dekar ve yeni 3 dekar daha bahçe yaptım. Toplamda 7 dönüm civarı erkenci çeşidim var. 20 dönüm kadar da Napolyon cinsi kirazım var. O bahçemin işçi ihtiyacını da ilçemiz dışından karşılıyoruz. Bu erkenci çeşidin olum süresi çok kısa. Çiçeği açtıktan 45 gün sonra toplamasını yapabiliyorum. 1,5-2 ay gibi bir sürede hasadımızı tamamlıyoruz. Ettiğim masrafı da kısa bir sürede karşılayabiliyorum." Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Honaz ilçe Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik personelinin katılımıyla gerçekleştirilen hasat etkinliğinde İl Müdürü Şakir Çınar, üreticilere tavsiyelerde bulunarak tarım işçilerine kolaylıklar diledi. Daha sonra toplanan kirazlar, kasalara yerleştirildi.

7 ay sürecek: Erzurum'da çalışma başladı! Haber

7 ay sürecek: Erzurum'da çalışma başladı!

Türkiye'nin önemli kayak merkezlerinden Erciyes'te 25 kilometre uzunluğa sahip hatta teleferik ve telesiyejlerin yaklaşık 7 ay sürecek bakımına başlandı. İç Anadolu'nun en yüksek dağı Erciyes'teki kayak merkezinde görev yapan bakım ve onarım ekibi, 2000 ile 3 bin 400 rakımdaki teleferik ve telesiyejleri yeni sezona hazırlıyor. Kayak merkezinde çalışan 25 kişilik Kayseri Erciyes AŞ bakım ve onarım ekibi, son teknolojiyle donatılmış 19 mekanik tesis ve 112 kilometre uzunluğuna sahip pistlerde bakım işlerini aksatmadan yapıyor. Mekanik tesislere bakım sepetiyle çıkan işçiler, yerden yaklaşık 30 metre yükseklikteki teleferik direklerinde bazen güneşe, zaman zaman da dağda etkili olan sis ve soğuk havaya aldırmadan çalışıyor. Erciyes AŞ Genel Müdürü Zafer Akşehirlioğlu, AA muhabirine, "Güvenli Kayak Merkezi" sertifikasına sahip Erciyes Kayak Merkezi'ni her yıl milyonlarca kişinin ziyaret ettiğini, mekanik tesislerin bakım ve güvenliği için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını söyledi. Dağdaki tüm hatların sezonda bile her gün bakımının yapıldığını ve en küçük aksaklığa mahal vermediklerini anlatan Akşehirlioğlu, oluşturulan kayıt defteri ile mekanik tesisin durumundan hava koşullarına kadar her verinin kayıt altına alındığını dile getirdi. Kış bittikten sonra bakım çalışmalarına ağırlık verdiklerini ifade eden Akşehirlioğlu, "Burada 19 mekanik tesisimiz, 25 kilometreyi bulan halat uzunluğumuz var. 25 kişilik uzman ekibimizle sahaya çıkarak belirlenen programa göre bakım yapıyoruz." dedi. SANDALYELERE KADAR BAKIM YAPILIYOR Makara gruplarından direklere, kabinlerden ve tesiste sayısı 1000'e ulaşan sandalyeye kadar bakım yapıldığını belirten Akşehirlioğlu, gözle kontrol ve makinelerle tesisin tamamen elden geçirildiğini aktardı. Akşehirlioğlu, çalışmanın imalatçı firmanın verdiği kılavuza göre gerçekleştirildiğini ve bu sayede herhangi bir aksaklığa mahal vermediklerini vurguladı. Mekanik tesislerin ağır bakımlarına mayıs ayında başladıkları bilgisini veren Akşehirlioğlu, hava ve iklim şartlarına göre çalışmayı kasımın sonuna doğru tamamlayacaklarını kaydetti.

Türkiye, Avrupa'nın zirvesinde! Haber

Türkiye, Avrupa'nın zirvesinde!

Türkiye, geçen yılın dördüncü çeyreğinde abone başına 477 dakikalık ortalama aylık mobil kullanım süresiyle "Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada" yer almayı sürdürdü. AA muhabirinin, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun (BTK) 2023 yılı pazar verilerinden derlediği bilgiye göre, 2023 yılı son çeyrekte Türkiye'de yaklaşık yüzde 108 yaygınlık oranına karşılık gelen yaklaşık 92 milyon 230 bin 985 mobil aboneye ulaşıldı. Konuşma süresi, geçen yılın birinci çeyreğinde 77 milyar dakika, ikinci çeyreğinde 80,6 milyar dakika, üçüncü çeyreğinde 83,7 milyar dakika, dördüncü çeyreğinde ise 80,1 milyar dakika olarak kayıtlara geçti. Böylece internet üzerinden yapılan konuşma sürelerinin dahil olmadığı mobil ve sabit trafik miktarı, 2023 yılında 321,4 milyar dakika oldu. Ekim-Aralık 2023 döneminde toplam mobil trafik miktarı yaklaşık 78,9 milyar dakika olurken, sabit trafik miktarı ise 1,2 milyar dakika olarak gerçekleşti. Trafiğin yüzde 95,4'ü mobilden mobile giden aramalardan oluştu. Türkiye, 2023'ün dördüncü çeyreğinde kişi başına 477 dakika ortalama aylık mobil kullanımla Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer almayı sürdürdü. 2012'den beri cepten en fazla görüşme yapan ülke konumundaki Türkiye, en yakın takipçileri Norveç (377), Hırvatistan (322), Kuzey Makedonya (234), İzlanda (180) ve Çekya (167) ile arayı açtı. Türkiye'deki aboneler, aynı dönemde kişi başına 153 dakika ortalama aylık mobil kullanım süresi olan Almanya'nın üç katı, 239 dakika olan Avrupa ortalamasının ise iki katı cepten görüşme yaptı. Mobil hizmetlerde abone başına elde edilen aylık gelir anlamına gelen "ARPU" rakamları ise Batı Avrupa ülkelerinde 2023'ün dördüncü çeyreği itibarıyla 17,21 avro seviyelerinde iken Türkiye'de 4,26 avro oldu. Böylece Avrupa ülkeleri arasında Türkiye, abone başına 477 dakikalık konuşmayla birinciliğini korurken, abone başına aylık gelirde de en az konuşma bedeli alan ülke olarak dikkati çekti.

Doğurganlık hızı neden düşüyor? Haber

Doğurganlık hızı neden düşüyor?

Doğurganlık hızındaki düşüş, modern toplumların karşı karşıya olduğu önemli bir demografik sorundur. Birçok ülke, giderek azalan doğurganlık oranlarıyla karşı karşıyadır ve bu durum, bir dizi ekonomik, sosyal ve kültürel faktörün bir sonucudur. Doğurganlık hızındaki bu düşüşün nedenleri incelendiğinde, birkaç ana etken öne çıkmaktadır.  Bazı temel nedenler şunlardır: SOSYOEKONOMİK FAKTÖRLER: Artan yaşam maliyetleri: Özellikle konut, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçların maliyetlerinin artması, çocuk sahibi olmayı zorlaştırmaktadır. Kadınların işgücüne katılımının artması: Eğitim ve iş imkanlarının genişlemesi ile birlikte, kadınlar daha fazla işgücüne katılmaktadır. Bu durum, evlilik ve çocuk sahibi olma yaşının gecikmesine neden olmaktadır. Çalışma-yaşam dengesinin zorluğu: İş-yaşam dengesinin kurulması zorlaşmakta, uzun çalışma saatleri ve esnek çalışma imkanlarının yetersizliği, ebeveynlik sorumluluklarını üstlenmeyi zorlaştırmaktadır. Sosyal güvenlik ağlarının yetersizliği: Kreş ve anaokulu gibi çocuk bakım hizmetlerine erişimin sınırlı olması ve doğum izni gibi aile dostu politikaların yetersizliği, çocuk sahibi olmayı teşvik edici faktörler değildir. BİREYSEL FAKTÖRLER: Kariyer ve kişisel hedeflere odaklanma: Bireyler, evlilik ve çocuk sahibi olmaktan önce, eğitim, kariyer ve kişisel hedeflerine odaklanmayı tercih etmektedir. Çocuk sahibi olma arzusunun azalması: Modern yaşam tarzı ve değişen değerler, çocuk sahibi olma arzusunu ve aileye olan bakış açısını etkilemektedir. Gebelik ve doğumla ilgili endişeler: Özellikle ilk defa anne olacak kadınlarda, gebelik ve doğumla ilgili sağlık riskleri ve komplikasyonlar konusunda endişeler artmaktadır. ÇEVRESEL FAKTÖRLER: Çevre kirliliği: Artan hava ve su kirliliği gibi çevresel faktörler, üreme sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir. Kimyasallara maruz kalma: Birçok kimyasal madde, hormon dengesini bozarak doğurganlığı olumsuz etkileyebilmektedir. ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: Çocuk bakım hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması: Kreş ve anaokulu gibi çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve maliyetlerinin düşürülmesi. Esnek çalışma imkanlarının artırılması: Uzaktan çalışma, esnek çalışma saatleri gibi imkanlar ile iş-yaşam dengesinin kurulmasına destek olunması. Doğum ve ebeveynlik izninin uzatılması: Hem anne hem de babalara kapsamlı doğum ve ebeveynlik izni verilmesi. Üreme sağlığı hizmetlerine erişimin sağlanması: Aile planlaması, doğum öncesi ve doğum sonrası sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması. Çocuk sahibi olmanın teşvik edilmesi: Vergi indirimleri, aile yardımları gibi maddi teşviklerin yanı sıra, aile dostu bir toplum kültürü oluşturulması. Doğurganlık hızı, bir toplumun sosyoekonomik ve kültürel gelişmişliğinin önemli bir göstergesidir. Bu nedenle, bu sorunun çözümü için sadece hükümetler değil, tüm toplum kesimlerinin ortak çabası ve iş birliği gereklidir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.