Hava Durumu

#Nasa

Bursa Hayat Gazetesi - Nasa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Nasa haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uzayda mahsur kalan astronotların kaderi belirsiz Haber

Uzayda mahsur kalan astronotların kaderi belirsiz

NASA, aslında iki hafta için uzay istasyonuna gönderilen ancak Boeing'in Starliner mekiğinin arızalanması sonucu uzay istasyonunda haziran başından beri mahsur bekleyen iki astronotun Dünya'ya dönüşüne ilişkin açıklamada bulundu. Basın toplantısında konuşan NASA'nın uzay operasyonları misyonu yöneticilerinden Ken Bowersox, astronotların dönüşüne ilişkin kesin bir tarih olmadığını duyurdu. Bowersox, uzay istasyonunda kalan Butch Wilmore ve Suni Williams adlı astronotların SpaceX'in 2025 Şubat’ta yapacağı sefere kadar Uluslararası Uzay İstasyonu'nda tutulup tutulmayacağına ilişkin kararının birkaç hafta içinde alınacağını açıkladı. Bowersox, ayrıca arızalı Boeing mekiğini Dünya'ya boş olarak dönmesini sağlayıp sağlamama konusunda da henüz karara varılmadığını bildirdi. Karar vermeden önce daha fazla veriyi analiz edeceklerini belirten Bowersox, "Starliner'ı eve getirmek için zamanımız var ve bu zamanı akıllıca kullanmak istiyoruz." dedi. Starliner mekiğindeki sorunun giderilmesini bekleme seçeneği dışında, SpaceX'in Şubat 2025'teki seferinde 4 astronot yerine iki koltuğun boş gönderilip Wilmore ile Williams'ın bu mekikle geri getirilmesi ihtimalinin de astronotları kurtarmak için düşünülen seçenekler arasında yer alıyor. Boeing, iki ertelemenin ardından 5 Haziran'da iki NASA astronotunu taşıyan Starliner mekiğini ilk kez uzaya yollamıştı. Helyum sızıntısı tespit edilen Starliner mekiğinde yapılan incelemelere rağmen sorunun kaynağı bir türlü bulunamamış ve Dünya'ya dönüşü dört kez ertelenmişti. Uzay istasyonunda bir hafta geçirmeleri planlanan NASA astronotlarının dönüş tarihi ve nasıl dönecekleri konusunda henüz bir netlik bulunmuyor.

Güneş fırtınası olursa ne olur? Haber

Güneş fırtınası olursa ne olur?

Güneş, sadece ışık ve ısı kaynağımız değil, aynı zamanda devasa patlamalara da ev sahipliği yapan dinamik bir yıldızdır. Bu patlamalar, Güneş'ten plazma ve manyetik alan fırlatan güneş fırtınaları olarak bilinir. Dünya'ya ulaşan güneş fırtınaları, hem büyüleyici kuzey ışıkları gösterilerine hem de ciddi teknolojik hasara neden olabilir. GÜNEŞ FIRTINALARI NASIL OLUŞUR? Güneş'in manyetik alanı sürekli olarak değişir ve yeniden şekillenir. Bu değişimler, güneş lekeleri ve koronal kütle atımları (KKA) gibi patlamalara yol açabilir. KKA'lar, Güneş'ten kopan ve uzaya plazma ve manyetik alan fırlatan muazzam gaz ve plazma bulutlarıdır. Dünya'ya doğru yönelen KKA'lar, gezegenimizin manyetik alanıyla etkileşime girerek güneş fırtınalarına neden olur. GÜNEŞ FIRTINALARININ ETKİLERİ: Güneş fırtınalarının etkileri, fırtınanın şiddetine ve Dünya'ya olan uzaklığına bağlı olarak değişir. Hafif fırtınalar, radyo iletişiminde parazitlere ve uydularda arızalara neden olabilir. Daha güçlü fırtınalar ise yaygın elektrik kesintilerine, GPS navigasyon sistemlerinin aksamasına ve hatta uyduların tahribine yol açabilir. Çok şiddetli güneş fırtınaları ise küresel bir felakete neden olabilir, modern uygarlığın büyük bir kısmını felç edebilir. GÜNEŞ FIRTINALARINA KARŞI KORUNMA: Bilim insanları, güneş fırtınalarını önceden tahmin edebilen sistemler geliştirmek için çalışıyorlar. Bu sayede, fırtınaların etkilerini en aza indirmek için önlemler alınabilir. Örneğin, elektrik şebekeleri korunabilir ve uydular güneş fırtınası sırasında güvenli bir konuma alınabilir. Bireysel olarak da güneş fırtınası uyarılarını takip ederek ve elektronik cihazlarınızı koruma adımları atarak hazırlıklı olmak mümkündür. Güneş fırtınaları, uzay havası araştırmalarının önemli bir konusudur. Bilim insanları, bu fırtınaları daha iyi anlayarak, Dünya'yı ve uzayda faaliyet gösteren insan yapımı nesneleri güneş fırtınalarının zararlı etkilerinden korumak için daha etkili yöntemler geliştirmeyi umuyorlar. NASA'NIN ROLÜ: NASA, güneş fırtınalarını araştırmak ve tahmin etmek için bir dizi uzay aracı ve gözlemevi işletiyor. Bu araçlar, Güneş'in aktivitesini izler ve Dünya'ya doğru gelen KKA'ları tespit eder. NASA ayrıca, güneş fırtınalarının Dünya üzerindeki etkilerini inceleyen bilimsel araştırmaları da desteklemektedir. Güneş fırtınaları, hem tehlikeli hem de büyüleyici doğal olaylardır. NASA'nın çalışmaları sayesinde bu fırtınaları daha iyi anlayabilir ve onların Dünya üzerindeki etkilerini en aza indirebiliriz.

NASA ile SpaceX arasında 843 milyon dolarlık sözleşme imzalandı Haber

NASA ile SpaceX arasında 843 milyon dolarlık sözleşme imzalandı

NASA, sosyal medya platformu X'ten yaptığı açıklamada, ISS'nin yörüngeden uzaklaştırılması için SpaceX ile çalışmayı seçtiğini duyurdu. ISS'nin görev süresinin 2030'da sona ermesinin ardından yörünge dışına çıkarılmasını sağlayacak uzay aracının tasarlanması için NASA ile SpaceX arasında 843 milyon dolarlık (yaklaşık 28 milyar lira) anlaşma imzalandığı bildirildi. NASA, tasarlanacak araç ile uzay istasyonunun dünyada nüfusun yoğun olduğu bölgelere risk oluşturmayacak şekilde okyanusa düşürülmesine karar verdi. ISS'nin büyük bir kısmı yörüngede onarılabilir olsa da bazı parçalarının aşınma ve yıpranma nedeniyle kısıtlı kullanım ömrü olduğunu aktaran NASA, tasarlanacak bu araç ile yaklaşık 110 metre genişliğindeki uzay çöpünün yörüngede dolaşmasını engellemiş olacak. ULUSLARARASI UZAY İSTASYONU Uzay istasyonunun inşası, 1984'te önce dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından, sonrasında da bütçesiyle birlikte ABD Kongresi tarafından onaylandı. 1984 ile 1993 arasında tasarlanan istasyonun farklı unsurları ABD, Kanada, Japonya ve Avrupa ülkeleri tarafından 1980'li yılların sonlarına doğru inşa edilmeye başlandı. Lego seti gibi her parçası ayrı inşa edilen ISS, karmaşık robotik sistemler ve uzay giysili insanlarca uzayda bir araya getirildi. 1993'te tekrar tasarlanan istasyona Rusya da davet edildi. 15 ülkeden 5 uzay ajansının uluslararası ortaklığında çalışmalarına devam edilen uzay istasyonunun ilk kısımları 1998'de kurulmaya başlandı. Bu dönemde tekrar kullanılabilen uzay araçları da ABD tarafından geliştirildi. İstasyonun ana inşası temelde 1998-2011 yıllarında tamamlandı. Avrupa, ABD, Rusya, Kanada ve Japonya'nın "müşterek programı" olarak görülen UUİ, NASA'nın yanı sıra Rusya Federal Uzay Ajansı (Roscosmos), Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Japonya Uzay Araştırma Ajansı (JAXA) ve Kanada Uzay Ajansının (CSA) katkılarıyla oluşturuldu. Uluslararası Uzay İstasyonu Programı, uluslararası uçuş ekiplerini, birden fazla fırlatma aracını, küresel olarak dağıtılmış fırlatma ve uçuş operasyonlarını, eğitim, mühendislik ve geliştirme tesislerini, iletişim ağlarını ve uluslararası bilimsel araştırma topluluklarını bir araya getiriyor.

Kayalık ötegezegende atmosfer keşfedildi Haber

Kayalık ötegezegende atmosfer keşfedildi

NASA, Dünya'dan 41 ışık yılı uzaktaki "55 Cancri e" adlı ötegezegenin, Yengeç Takımyıldızı'nda bulunan Güneş benzeri bir yıldız olan "55 Cancri"nin yörüngesindeki 5 gezegenden biri olduğunu açıkladı. Söz konusu yıldızın yörüngesinde "55 Cancri b (Galileo), c (Brahe), d (Lipperhey)" ve f (Harriot)" adı verilen 4 gezegen daha tespit edildi. Dünya'dan yaklaşık iki kat büyük ve yoğunluğu biraz daha fazla olan gezegen, Güneş Sistemi'ndeki kayalık gezegenlere benzeyen bir "Süper Dünya" olarak sınıflandırılıyor. Gezegene "kayalık" denmesine rağmen yıldız sisteminin merkezindeki "55 Cancri"ye 2 milyon 253 bin kilometre uzaklığı nedeniyle muhtemelen yüzeyinin erimiş ve köpüren magmadan oluştuğu kaydedildi. GEZEGENİN BİR YÜZÜ SÜREKLİ YILDIZA BAKIYOR Yıldızın çekim gücü nedeniyle "Janssen"in sadece bir yüzünün yıldıza dönük olduğu, bu sebeple de tek tarafında sürekli gündüz diğer tarafında ise gece yaşandığı belirtildi. NASA'nın artık kullanılmayan Spitzer Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilere göre, "55 Cancri e"nin oksijen, nitrojen ve karbondioksitten oluşan bir atmosferi olduğunun düşünüldüğünü kaydeden araştırmacılar, gezegende silikon, demir, alüminyum ve kalsiyum gibi elementler açısından zengin, buharlaşmış ince bir kaya örtüsü bulunması ihtimalini inceledi. "55 CANCRİ E"NİN YÜZEYİ, OLMASI GEREKENDEN SOĞUK JWST'nin Yakın Kızıl Ötesi Kamerası (NIRCam) ve Orta Kızılötesi Aygıtı (MIRI) verilerini inceleyen araştırmacılar, "ikincil tutulma" denilen, gezegenin yıldızın yanından geçerken ve arkasındayken ortaya çıkan ışık kırılması farkını ölçerek atmosferin yapısını keşfetmeye çalıştı. Gezegen yüzeyinin nispeten soğuk olduğu ve gezegende atmosfer bulunmaması veya ince bir buharlaşmış kaya örtüsü olması durumunda bu sıcaklığın 2 bin 200 santigrat derece olması gerektiği kaydedildi. NASA'nın California'daki Jet İtki Laboratuvarı (JPL) çalışanı ve araştırmanın baş yazarı Renyu Hu, "MIRI verileri, yaklaşık 1540 santigrat derece civarında nispeten düşük bir sıcaklık gösterdi. Bu, enerjinin gündüz tarafından gece tarafına, büyük olasılıkla uçucu madde bakımından zengin bir atmosfer tarafından dağıtıldığını gösteriyor." dedi. Araştırmacılar, "55 Cancri e"yi kaplayan gazların, gezegenin ilk atmosferi olmadığını, yıldızdan gelen sıcaklık ve yoğun radyasyon nedeniyle ilk atmosferin yok olduğunu, mevcut atmosferin magma okyanusu tarafından sürekli yenilenen ikincil bir atmosfer olduğunu değerlendiriyor. ATMOSFER KARBONMONOKSİT VEYA KARBONDİOKSİT İÇERİYOR JPL çalışanı, araştırmanın ortak yazarlarından Aaron Bello-Arufe ise NIRCam verilerine göre daha az ışığın teleskopa ulaştığını belirterek "Bu, ışığın bir kısmını emen, karbonmonoksit veya karbondioksit içeren bir atmosferin varlığını akla getiriyor." ifadesini kullandı. Bilim insanları "55 Cancri e" ve atmosferinin incelenmesinin, geçmişte magma okyanuslarıyla kaplı Dünya, Venüs ve Mars'ın erken dönem koşullarına dair bilgiler sağlayabileceğini belirtiyor. Araştırma "Nature" dergisinde yayımlandı.

Barnard 33'ün en detaylı fotoğrafı çekildi Haber

Barnard 33'ün en detaylı fotoğrafı çekildi

NASA'nın açıklamasına göre, başını geriye atan bir kısrağı andıran Atbaşı Bulutsusu, Avcı Takımyıldızı'nda, Dünya'dan 1300 ışık yılı uzaklıkta bulunan, yıldız oluşumuna uygun bir moleküler bulut olan Orion B'nin batı tarafından yükselen türbülanslı gaz dalgaları olarak görünüyor. Yakınında bulunan sıcak bir yıldız tarafından aydınlatılarak parlayan bulutsu, hafif gazın aşınması nedeniyle ortaya çıkan yoğun, soğuk gaz ve toz sütunundan oluşuyor. Astronomlar, 5 milyon yıl içinde söz konusu sütunun yok olacağını değerlendiriyor. BULUTSUNUN KAVİSLİ BİR DUVAR GİBİ GÖRÜNEN AYDINLATILMIŞ ÜST BÖLÜMÜ GÖRÜNTÜLENDİ JWST'nin Yakın Kızıl Ötesi Kamerası (NIRCam), bulutsunun, üzerinde uzak yıldızlar ve galaksilerin göründüğü; kalın, dumanlı gaz ve tozdan oluşan kavisli duvar gibi görünen üst bölümüne odaklandı. Orta Kızılötesi Aygıtı (MIRI) ile NIRCam görüntülerini inceleyen uluslararası bir gökbilimci ekibi, bulutsunun aydınlatılmış kenarında küçük ölçekli yapılar belirledi. Morötesi (UV) ışık, toz bulutunu buharlaştırdıkça toz parçacıkları ısıtılmış gazla birlikte buluttan uzağa doğru sürükleniyor ve benzer şekilde hareket eden yapılar oluşturuyor. Atbaşı Bulutsusu bir "ışıl çözüşüm bölgesi" olarak biliniyor Atbaşı Bulutsusu, genç ve büyük yıldızlardan gelen morötesi ışıkla ısınan, büyük yıldızların çevresindeki iyonize gazlardan ayırt edilebilen ve "ışıl çözüşüm bölgesi (PDR) olarak adlandırılan nötr, sıcak bir gaz ve toz alanı olarak biliniyor. Bu tür bölgelerden gelen ışığın incelenmesi bilim insanlarına, yıldız oluşumunu ve evrendeki yıldızlararası maddenin evrimini yönlendiren fiziksel ve kimyasal süreçleri incelemek için imkan sağlıyor. Araştırma, Astronomy & Astrophysics dergisinde yayımlandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.