Bayramda korku ve eğlence bir arada! Bursa’da Alabaş geleneği sürdürülüyor
Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Şehriman Mahallesi, Kurban Bayramı'nı iki asırlık eşsiz bir gelenekle kutluyor. Osmanlı döneminin cesur ve sıra dışı süvari birliği 'Deliler'in anısını yaşatmak amacıyla yaklaşık 200 yıldır sürdürülen 'Alabaş' geleneği, bayram coşkusuna hem korku hem de eğlence katıyor.
ALABAŞLAR SAHADA!
Mahalle sakinleri, Kurban Bayramı'nda kestikleri hayvanların deri, kelle, kuyruk, boynuz ve kemiklerini kullanarak özenle dikkat çekici kostümler hazırlıyor. Bu kostümleri giyen gençler, akşam saatlerinde mahalle sokaklarında ve meydanında aniden ortaya çıkarak, çıkardıkları çeşitli seslerle insanlara korku dolu ama eğlenceli anlar yaşatıyor.
Geçmişin savaşçı ruhunu günümüze taşıyan bu gelenek, sadece mahalle halkının değil, bayram ziyaretine gelen misafirlerin ve farklı yerlerden gelen meraklı ziyaretçilerin de büyük ilgisini çekiyor. Katılımcılar, "Alabaş" geleneği sayesinde hem tarihi bir yolculuğa çıkıyor hem de unutulmaz bir eğlence deneyimi yaşıyor.
Şehriman Mahallesi'nde yaşayan Salih Demirci, iki asırlık "Alabaş" geleneğinin inceliklerini ve neden sadece Kurban Bayramı'nda yaşatıldığını anlattı.
TAZE DERİYLE GELENEKSEL KORKU VE EĞLENCE
Demirci, mahallede kesilen kurbanların derilerinin toplanarak "Alabaş" geleneği için özel olarak hazırlandığını belirtti. "İnsanlarımızı korkutuyoruz, onlar da bundan tabii ki eğleniyor," diyen Demirci, etkinliği genellikle köy meydanında ve araçların geçtiği güzergâhlarda yaptıklarını, böylece yoldan geçenlere de bu keyfi tattırdıklarını ifade etti.
Bu etkinliğin yıl boyunca sadece Kurban Bayramı'nda yapıldığını vurgulayan Demirci, bunun nedenini şöyle açıkladı: "Çünkü bu deriler başka bir yerde hazır olarak bulunmuyor ya da satılsa bile kuru deri oluyor. Kuru deri ise vücuda zarar veriyor, canımızı acıtıyor. Oysa bu deriler taze ve içi ıslak olduğu için vücuda zarar vermiyor. Bu yüzden her yıl bu zamanı bekliyoruz."
DERİDEN KOSTÜME AŞAMALI HAZIRLIK
"Kurban kesildikten sonra derileri alıyoruz. Herkes kendi bedenine uygun olanı seçiyor. Sonra güzel bir yerde yıkıyoruz. Yıkadıktan sonra tuzluyoruz. Tuzladıktan sonra bir yere asıp kurumasını bekliyoruz. Kuruduktan sonra üzerindeki tuzu temizlemek için tekrar yıkıyoruz. Ardından kesim aşamasına geçiyoruz, kol kısımları ve boyun bölgesi kesiliyor. Sonrasında da giyiyoruz," diyen Demirci, geleneğin yaklaşık 200 yıldır devam ettiğini, hatta belki daha da eski olabileceğini sözlerine ekledi.
Şehriman Mahallesi'nde yaşatılan 200 yıllık "Alabaş" geleneği, zaman zaman Cadılar Bayramı gibi yabancı kutlamalarla karıştırılmasından dolayı rahatsızlık duyulmasına neden oluyor. Şehriman Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği Gençlik Başkanı Burak Özdemir, bu konuya açıklık getirdi.
OSMANLI'DAN GELEN 'DELİLER OCAĞI' MİRASI
Özdemir, "Bu kültürümüz çok eskiye dayanıyor. Bildiğimiz kadarıyla 200 yıldan da eski ama tam tarihi net olarak bilinmiyor. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, bu geleneğin kökeni tarihi belgelere dayanıyor," dedi. Özdemir, geleneğin Osmanlı dönemindeki öncü birliklerden, özellikle Lala Şahin Paşa komutasında kurulan Deliler Ocağı'ndan günümüze geldiğini vurguladı: "Deliler Ocağı bir süre sonra kapatıldıktan sonra, bizim milletimiz bu kültürü yaşatmaya devam etti."
GÜNÜMÜZE UYARLANAN EĞLENCELİ BİR KÜLTÜR ŞÖLENİ
Eskiden "Alabaş" kostümlerinin daha çok vahşi hayvan derilerinden yapıldığını belirten Özdemir, günümüzde şartların değiştiğini ve geleneğin daha ulaşılabilir malzemelerle (koyun veya koç derisi gibi) hazırlandığını ifade etti. "Bu gelenek hem günümüze uyarlandı hem de biraz daha eğlence amacı taşıyan bir hal aldı," diye ekledi. Her Kurban Bayramı'nın ikinci günü canlandırılan bu etkinlik sayesinde kültürün yaşatılmaya devam ettiğini söyledi.
YANLIŞ ANLAŞILMALARA KARŞI BİR SES: "BU TAMAMEN TÜRK KÜLTÜRÜNE AİT!"
Özdemir, geleneğin özellikle Cadılar Bayramı gibi yabancı kutlamalarla karıştırılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. "Bunun bu tarz geleneklerle hiçbir alakası yok. Evet, zamanla bazı eğlence amaçlı unsurlar ve farklı karakterler eklendi ama bu gelenek tamamen bize, bizim kültürümüze ait," şeklinde konuştu. Şamanizm gibi başka inanç sistemlerine dayandığı iddialarını da reddeden Özdemir, "Bu, Türk kültürüne ait, özgün bir gelenektir. Herhangi bir başka kültürden alınmış ya da dış etkilerle şekillenmiş bir uygulama değildir," diye belirtti.
GELENEKLE TOPLUMSAL BAĞLARI GÜÇLENDİRMEK
Asıl amaçlarının Osmanlı'dan bu yana gelen Deliler Ocağı kültürünü yaşatmak, tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak olduğunu vurgulayan Özdemir, etkinliklerde aniden ortaya çıkarak halkı korkuttuklarını, ancak bunun tamamen eğlence amaçlı yapıldığını ve kimseye zarar verme niyetinin olmadığını dile getirdi. Bu etkinlik sayesinde halkın bir araya geldiğini, birlikte vakit geçirdiğini ve geleneğin ruhunun yaşatıldığını belirten Özdemir, "İnsanlar bu etkinliği gördüklerinde merak ediyor, sorular soruyorlar. Biz de bu vesileyle geleneğimizi anlatma imkânı buluyoruz," diyerek sözlerini tamamladı.