Hava Durumu

#Kuraklik

Bursa Hayat Gazetesi - Kuraklik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklik haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

40 günlük suyu kalan Bursa’ya yer altı barajı önerisi Haber

40 günlük suyu kalan Bursa’ya yer altı barajı önerisi

Bursa'da özellikle sonbahar ayında beklenen yağışların düşmemesi nedeniyle içme suyu ve tarımsal sulama için hayati öneme sahip barajlardaki su seviyeleri hızla azalıyor. Bursa'nın içme suyu ihtiyacını karşılayan Nilüfer Barajı tamamen kururken, Doğancı Barajı ve Gölbaşı Barajı'ndaki su seviyeleri de kritik noktalara geldi. Şu an kentteki tüm barajların doluluk oranı ortalama yüzde 14 seviyelerine geriledi. KURAKLIK VE KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SU KRİZİNE YOL AÇTI Küresel iklim değişikliği, tarımsal sulama ve sanayi faaliyetlerinin su tüketimi ile birleşerek Bursa'da ciddi bir su kıtlığına yol açtı. Barajlardaki su seviyesi, özellikle son dönemde artan buharlaşma ve kirlilikle iyice azaldı. Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) akademisyenleri, bu duruma karşı alternatif bir çözüm olarak yer altı barajlarının inşa edilmesini öneriyor. YER ALTI BARAJLARI: SU TASARRUFU VE ÇEVRESEL FAYDALAR BTÜ Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Egemen Aras, Bursa'daki su krizine çözüm bulmak için yer altı barajları üzerinde çalışma başlattıklarını açıkladı. Aras, yer altı barajlarının buharlaşmayı azaltarak su kaybını en aza indireceğini ve yer altı su tabakasını besleyerek ekosisteme de fayda sağlayacağını belirtti. Ayrıca, yer altı barajlarının maliyetinin yer üstü barajlarına göre çok daha düşük olduğunu ve inşa edildiği yerlerde istimlak sorununun yaşanmadığını vurguladı. YER ALTI BARAJLARIYLA TARIMSAL SULAMA VE İÇME SUYU SAĞLANABİLİR Prof. Dr. Aras, Karacabey, İznik, İnegöl ve Madenköy gibi bölgelerde yer altı barajları yapılarak hem tarımsal sulama hem de içme suyu temini konusunda önemli bir kaynak oluşturulabileceğini söyledi. Bu yer altı barajlarının, yer üstü barajlarının su seviyesinin düştüğü durumlarda büyük bir su tasarrufu sağlayabileceği ve ekosisteme katkı sunacağı belirtiliyor. TARIMSAL SULAMA VE EVLERDE SU TASARRUFU ÖNERİSİ Bursa'daki su krizinin en büyük nedenlerinden biri de tarımsal sulamanın bilinçsiz kullanımı. Barajlardaki suyun yaklaşık yüzde 70’i tarımsal sulama için kullanılırken, kalan yüzde 30 ise evsel su ihtiyacı ve sanayi kullanımına ayrılmaktadır. Uzmanlar, evlerde su tasarrufunun artırılması ve tarımsal sulamanın daha verimli hale getirilmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, iklim değişikliği nedeniyle yağan yağışların azaldığı ve bu durumun barajlardaki su seviyelerini daha da kritik hale getirdiği ifade ediliyor. SU KAYNAKLARINI KORUMA VE ALTERNATİF ÇÖZÜMLER GEREKİYOR Bursa’daki su sorununun büyümemesi için hızlı ve etkili önlemler alınması gerektiği ifade ediliyor. Yer altı barajları, bu önlemlerden biri olarak su kaynaklarını daha verimli kullanmayı ve çevreye zarar vermeden su temin etmeyi sağlayabilir. Bu projeler, hem tarımsal sulama ihtiyacını karşılayarak bölgedeki üreticilere fayda sağlayacak hem de içme suyu kaynaklarının korunmasına katkı sunacaktır.

Kuraklık tehlikesi Uludağ’daki gölleri de vurdu Haber

Kuraklık tehlikesi Uludağ’daki gölleri de vurdu

Uludağ, kış turizminin yanı sıra dört mevsim boyunca yerli ve yabancı turistleri ağırlayan bir dağ merkezi olarak biliniyor. Sonbahar mevsiminin etkisiyle, dağ yolları sarı ve yeşilin her tonunu barındıran dökülen yapraklarla adeta bir renk cümbüşüne dönüşüyor. Dağcılar, bu güzellikler eşliğinde Alaçam Mahallesi üzerinden 3 saat süren bir yolculuğun ardından göller bölgesine ulaşıyor. Burada, Kilimligöl, Karagöl, Aynalıgöl, Buzlugöl, Heybeligöl, Koğukdere Gölü ve Çayırlıdere Gölü gibi ünlü göller yer alıyor. GÖLLERDE KURAKLIK: BİR DOĞAL TEHDİT Ancak son yıllarda, küresel ısınmanın etkisiyle mevsim değişiklikleri Uludağ’daki gölleri olumsuz şekilde etkiliyor. Genellikle karla kaplanan zirveye henüz kar düşmemesi, göllerin su seviyelerinin dip yapmasına yol açtı. Bu mevsimde yağışlar nedeniyle dolması beklenen göllerin su seviyesi son derece düşük ve bazı göllerin dipleri tamamen görünür hale geldi. Bursalı dağcı ve doğa gözlemcisi İsmet Şentürk, dronuyla çektiği görüntülerde göllerin yaşadığı kuraklık tehlikesini belgelerken, bu durumu şu sözlerle anlattı: "Uludağ’ın gölleri her mevsimde farklı bir evreye giriyor. Yazın en dolu halini yaşayan bu göller, sonbaharda su seviyesinin en düşük olduğu dönemi yaşıyor. Kar yağışıyla birlikte göller yavaşça dolmaya başlar ve ilkbaharda en yüksek seviyeye ulaşır. Şu anda ise göller, hem su seviyesi hem de bitkiler açısından en zayıf dönemlerini geçiriyor." HENÜZ KAR YAĞIŞI BEKLENMİYOR Bursa ve çevresindeki kar hasretinin sürdüğü bu günlerde, meteorolojik verilere göre Uludağ’da bu hafta kar yağışı beklenmiyor. Yarın hava sıcaklığının 4 derece olacağı tahmin edilen Uludağ’da, pazar günü sıcaklık 6 dereceye, pazartesi günü ise 5 dereceye yükselecek. Haftanın ilerleyen günlerinde sıcaklıklar daha da artarak salı günü 7 dereceye, çarşamba ise 11 dereceye ulaşacak. Yani, bu hafta ve önümüzdeki hafta kar yağışı Uludağ’da gözlemlenmeyecek.

Kuruyan göller için çözüm önerileri: Kapsamlı bir değerlendirme Haber

Kuruyan göller için çözüm önerileri: Kapsamlı bir değerlendirme

Dünyanın birçok bölgesinde, iklim değişikliği, aşırı su kullanımı ve yanlış tarım uygulamaları gibi nedenlerle göller kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durum, ekosistemlerin bozulması, biyoçeşitliliğin azalması ve su kaynaklarının kıtlaşması gibi ciddi sorunlara yol açmaktadır. Kuruyan göller için çözüm önerileri, bu sorunların karmaşık yapısı nedeniyle çok yönlü ve kapsamlı bir yaklaşım gerektirmektedir. KURUYAN GÖLLERİN NEDENLERİ İklim Değişikliği: Artan sıcaklıklar, değişen yağış düzenleri ve buharlaşmanın artması gölleri olumsuz etkiler. Aşırı Su Kullanımı: Tarım, sanayi ve evsel kullanım gibi alanlarda suyun aşırı tüketimi, göllere akışı azaltır. Baraj Yapımı: Barajlar, nehirlerin akışını keserek göllere ulaşan su miktarını azaltır. Kirlilik: Sanayi atıkları, tarım ilaçları ve evsel atıklar, su kalitesini düşürerek canlı yaşamı tehdit eder. Habitat Tahribi: Göllerin çevresindeki doğal alanların tahribi, suyun tutunma kapasitesini azaltır. KURUYAN GÖLLER İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SU YÖNETİMİ Havza Yönetimi: Bütüncül bir yaklaşımla havzaların su kaynakları yönetilmeli, suyun dağılımı ve kullanımı optimize edilmelidir. Su Tasarrufu: Tarım, sanayi ve evsel alanda su tasarrufu önlemleri alınmalı, sulama sistemleri modernize edilmelidir. Atık Su Arıtımı: Atık suların etkin bir şekilde arıtılarak tekrar kullanıma kazandırılması sağlanmalıdır. Yağış Suyu Hasadı: Yağmur sularının toplanması ve depolanmasıyla su kaynakları desteklenebilir. EKOSİSTEM RESTORASYONU Doğal Habitatların Korunması: Göllerin çevresindeki doğal alanlar korunmalı ve restore edilmelidir. Sulak Alanların Yeniden İhya Edilmesi: Kurumuş sulak alanlar yeniden canlandırılmalı, su kuşları için üreme alanları oluşturulmalıdır. Bitki Örtüsünün Yenilenmesi: Göllerin çevresinde su tutucu bitki türleri ekilerek erozyon önlenmeli ve su kaybı azaltılmalıdır. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELE Karbon Emisyonlarının Azaltılması: Fosil yakıt kullanımının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve enerji verimliliği gibi önlemler alınmalıdır. İklim Değişikliğine Uyum: Kuraklık gibi iklim değişikliği etkilerine karşı önceden hazırlıklı olmak için erken uyarı sistemleri kurulmalı ve su yönetimi planları güncellenmelidir. YASAL DÜZENLEMELER VE FARKINDALIK Su Kanunu: Su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için kapsamlı bir su kanunu oluşturulmalı ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Kamu Katılımı: Çevre örgütleri, yerel halk ve ilgili tüm paydaşların karar alma süreçlerine dahil edilmesi sağlanmalıdır. Farkındalık Oluşturma: Suyun önemi ve kıtlığı konusunda toplumda farkındalık oluşturulmalı, su tasarrufu konusunda eğitimler verilmelidir. Kuruyan göller sorununa çözüm bulmak, kompleks ve uzun vadeli bir süreçtir. Bu süreçte, bilimsel araştırmalar, teknolojik gelişmeler ve tüm paydaşların işbirliği büyük önem taşımaktadır. Sürdürülebilir bir gelecek için su kaynaklarının korunması ve etkin kullanımı öncelikli hedeflerimiz arasında olmalıdır.

Türkiye'deki göller neden kuruyor? Haber

Türkiye'deki göller neden kuruyor?

Türkiye'deki göllerin kuruması, iklim değişikliği ve insan faaliyetlerinin bir araya gelmesiyle oluşan oldukça kompleks bir sorun. Bu durumun başlıca nedenleri arasında şunlar sayılabilir: Küresel ısınma nedeniyle artan sıcaklıklar ve azalan yağış miktarı, göllerin su seviyelerini önemli ölçüde düşürmektedir. Buharlaşmanın artması da kurumayı hızlandırmaktadır. Tarım, sanayi ve içme suyu ihtiyaçlarının artmasıyla birlikte su kaynakları aşırı kullanılmaktadır. Bu durum, göllere akacak su miktarını azaltarak kurumalarına neden olmaktadır. Elektrik üretimi, sulama ve sulama amaçlı yapılan barajlar, nehirlerin doğal akışını keserek göllere ulaşan su miktarını azaltmaktadır. Ormanlar, yağmur sularının toprağa sızmasını sağlayarak yeraltı su kaynaklarını besler. Ormanların yok edilmesi, bu süreci olumsuz etkileyerek göllerin beslenmesini engeller. Sanayi atıkları, tarım ilaçları ve evsel atıklar gibi kirleticiler, göllerin su kalitesini düşürerek canlı yaşamı tehdit eder ve kurumayı hızlandırır. Uzun süreli ve şiddetli kuraklık dönemleri, göllerin su seviyelerini hızla düşürerek kurumalarına neden olur. BU DURUMUN SONUÇLARI OLDUKÇA CİDDİ Göller, birçok canlı türü için yaşam alanı ve besin kaynağıdır. Kuruyan göllerde yaşayan canlılar habitat kaybı yaşar ve nesilleri tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Göllerden sulama için yararlanan tarım arazileri, su kıtlığı nedeniyle verimsizleşir. Bu durum, gıda güvenliğini tehdit eder. Göller, turizm açısından önemli doğal güzelliklerdir. Kuruyan göller, bölge ekonomisine zarar verir. Kuruyan göl yataklarından yükselen tozlar, hava kirliliğine ve sağlık sorunlarına neden olur. ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Tarımda sulama sistemlerinin modernizasyonu, sanayide su geri kazanımı gibi yöntemlerle suyun daha verimli kullanılması gerekmektedir. Fosil yakıtların kullanımı azaltılarak iklim değişikliğinin etkileri hafifletilebilir.  Ormanların yeniden yetiştirilmesi ve korunması, su döngüsünü düzenleyerek göllerin beslenmesine katkı sağlar. Atık suların arıtılması ve tekrar kullanıma kazandırılması, su kaynaklarının korunmasına yardımcı olur. İnsanların suyun önemi ve kıtlığı konusunda bilinçlendirilmesi, su tasarrufu konusunda duyarlılık yaratır.

Doç. Dr. Safari uyardı: Haber

Doç. Dr. Safari uyardı: "Uzun ve şiddetli kuraklık kapıda"

İklim değişikliği, dünya genelinde su kaynakları üzerindeki baskıyı artırmaya devam ederken, Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mir Jafar Sadegh Safari, Bilimsel Araştırma Projesi  ile İzmir ve Ege Bölgesi'nin 1940 yılından 2100'e kadar olan kuraklık durumunu inceledi. Türkiye'nin Ege Bölgesi için yapılan 160 yıllık veri ve tahminleri içeren bu kuraklık haritası, gelecekte bu bölgenin daha şiddetli kuraklıklarla karşı karşıya kalabileceğini ortaya koydu. Alanında saygın bilim insanlarını bir araya getiren araştırmada Doç. Dr. Safari'ye; Bursa Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr. Babak Vaheddoost, İstanbul Gelişim Üniversitesi'nden Dr. Mustafa Nuri eşlik ederken, yüksek lisans öğrencisi Farzad Rotbei ise araştırmaya katkı sağladı. Projenin çalışma alanı ve uygulanan metotlar ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Safari, “Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz havzaları, Türkiye'nin batısında yer alan ve Ege Bölgesi olarak bilinen önemli tarımsal ve endüstriyel alanları kapsar. Araştırmamızın çalışma alanı buralar oldu. Bu havzalar, Türkiye'nin yüzey alanının önemli bir kısmını kaplamakta ve iklim değişikliğine karşı savunmasızdır. Çalışmada, dört farklı Genel Dolaşım Modeli (GCM) ve iki emisyon senaryosu (SSP2-4.5 ve SSP5-8.5) kullanılarak, 2099 yıllına kadar kuraklık projeksiyonları oluşturuldu" ifadelerini kullandı. 2100 YILINA KADAR KURAKLIK DAĞILIMI Araştırmanın Ege Bölgesi'nde gelecekte kuraklıkların hem uzunluk hem de şiddet açısından artacağını gösterdiğini aktaran Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mir Jafar Sadegh Safari, “Çeşme, İzmir ve Selçuk gibi istasyonlar, 2100 yılına kadar sırasıyla 250, 220 ve 220 kurak ay yaşayacak. Bu, bölgenin uzun ve şiddetli kuraklıklarla karşı karşıya kalacağını göstermektedir. Daha iyimser bir senaryoda da, bölgedeki birçok istasyon için 150'den fazla kurak ay yaşanacak. Ayrıca araştırma, Ege Bölgesi'ndeki kuraklık dağılımının coğrafi olarak da değişkenlik göstereceğini ortaya koymaktadır. Örneğin, Büyük Menderes Havzası yüksek rakımlı alanları içermesine rağmen, bu bölgeler bile gelecekte ciddi kuraklıklarla karşı karşıya kalacak. Küçük Menderes Havzası, kıyıya yakın bir bölge olsa da, uzun kurak dönemler yaşayacak. Hem yüksek hem de alçak rakımlı alanları içeren Gediz Havzası'nda da ciddi kuraklık riskleri söz konusu” dedi. "ARTAN KURAKLIK RİSKİ BAZI ÖNLEMLERİ DE GEREKLİ KILIYOR" Kuraklığın Ege Bölgesi'ndeki tarımsal ve endüstriyel faaliyetleri de olumsuz etkileyeceğini vurgulayan Doç. Dr. Safari önlem alınması gerektiğini söyledi. Safari sözlerini şöyle sürdürdü: “Artan kuraklık riski bazı önlemleri de gerekli kılıyor. Bölgedeki su yönetimi ve tarımsal planlama stratejilerinin, bu riskleri minimize edecek şekilde yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Araştırma sonucunda elde edilen bu bulguların karar vericiler ve ilgili kuruluşlar tarafından kullanılarak, bölgenin sürdürülebilir kalkınmasına katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Araştırma ayrıca, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin yerel düzeyde ciddi sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Küresel ısınma ve sera gazı salınımlarının azaltılması yönünde daha güçlü ve etkin önlemlerin alınması gerektiği açıktır. Ege Bölgesi gibi iklim değişikliğine karşı savunmasız bölgelerde, adaptasyon ve mitigasyon (zararı hafifletme) stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanması hayati önem taşımaktadır. Bu önemli çalışma, Ege Bölgesi'nin gelecekteki kuraklık risklerini anlamak ve yönetmek için kritik bilgiler sunmakta ve daha geniş bir iklim değişikliği ile mücadele çabalarının parçası olarak değerlendirilmektedir."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.