Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gebelik

Bursa Hayat Gazetesi - Gebelik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gebelik haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kan pıhtılaşması (tromboz) nedir? Uzmanı anlattı... Haber

Kan pıhtılaşması (tromboz) nedir? Uzmanı anlattı...

Türkiye’de halk sağlığını tehdit eden ve çoğu zaman geç fark edilen tromboz hastalığına karşı uzmanlardan önemli uyarılar geldi. Doruk Sağlık Grubu Nilüfer Hastanesi Hematoloji Uzmanı Dr. Zafer Serenli Yeğen, trombozun (damar tıkanıklığına neden olan pıhtı) modern çağın en tehlikeli sağlık sorunlarından biri olduğunu belirtti. Dr. Serenli Yeğen, hastalığın boyutunu çarpıcı verilerle ortaya koydu: “Her yıl dünyada 30 milyon, Türkiye’de ise yaklaşık 30 bin kişi tromboz sebebiyle yaşamını yitiriyor. Bu rakam, maalesef meme ve akciğer kanserine bağlı ölümlerin toplamından daha fazladır.” Uzman doktor, trombozun yaş, cinsiyet veya ırk ayrımı yapmadan herkesi tehdit ettiğini ve özellikle uzun süreli hareketsizliğin pıhtı oluşumunda kritik bir risk faktörü olduğunu vurguladı. TROMBOZ RİSKİNİ ARTIRAN 7 ÖNEMLİ FAKTÖR Dr. Serenli Yeğen, tromboz riskini artıran ve dikkat edilmesi gereken temel faktörleri şöyle sıraladı: Hareketsizlik: Uzun süreli yatış ve sabit kalma. Kilo ve Beslenme: Obezite ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları. Tütün Kullanımı: Yoğun sigara tüketimi. Tıbbi Girişimler: Büyük cerrahi operasyonlar ve bazı kanser tedavileri. Yaş ve Genetik: İleri yaş ve ailedeki genetik yatkınlık. Gebelik: Hamilelik dönemi. Hormonal Tedaviler: Östrojen içeren doğum kontrol hapları ve hormon replasman tedavileri. “PIHTIYA BAĞLI ÖLÜMLERİN YARISI ÖNLEMLENEBİLİR” Dr. Yeğen, bu denli tehlikeli bir hastalık olmasına rağmen trombozdan korunmanın mümkün olduğunu vurguladı. Uzman doktor, pıhtı oluşumunu engellemek için hayat tarzı değişikliklerinin önemine dikkat çekti: Düzenli fiziksel aktivite yaparak hareketsiz yaşamdan kaçınmak. Yeterli su içmek ve bol sebze/meyve tüketmek. Kilo kontrolüne önem vermek ve sigaradan kesinlikle uzak durmak. Uzun yolculuklar sırasında mutlaka sık sık hareket etmek. Dr. Serenli Yeğen, ailesinde erken yaşta kalp hastalığı, diyabet veya ani ölüm öyküsü bulunan kişilerin mutlaka hekimle görüşerek risk değerlendirmesi yaptırması gerektiğini belirtti. Son olarak Dr. Yeğen, mesajını net bir çağrıyla tamamladı: “Tromboza karşı erken tanı ve uygun tedavi hayati öneme sahiptir. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek, pıhtıya bağlı ölümlerin en az yarısını önleyebilir. Unutmayın, pıhtıyı fark edin ve yürümeye, nefes almaya devam edin.”

Gebelikte sessiz tehlike: Preeklampsi anne ve bebeği tehdit ediyor Haber

Gebelikte sessiz tehlike: Preeklampsi anne ve bebeği tehdit ediyor

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nuray Kuzukıran, gebelik sürecinde karşılaşılan hipertansiyonun hem anne hem de bebek açısından ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. “Gebelikte yüksek tansiyon, dikkate alınması gereken ciddi bir tablodur. Bu nedenle gebelerin düzenli doktor kontrollerini aksatmaması büyük önem taşır,” dedi. PREEKLAMPSİ 20. HAFTADAN SONRA ORTAYA ÇIKIYOR Dr. Kuzukıran, preeklampsinin gebeliğin 20. haftasından sonra görülebileceğini ve yüksek tansiyonla birlikte idrarda protein kaçağı (proteinüri) ile bazı organ fonksiyonlarının bozulmasıyla karakterize olduğunu söyledi. Bu durumun erken tanı konulmazsa anne ve bebek için hayati risk taşıdığını vurguladı. RİSK GRUBUNDAKİ ANNE ADAYLARI DİKKATLİ OLMALI Preeklampsiye karşı özellikle bazı grupların daha dikkatli olması gerektiğini ifade eden Op. Dr. Kuzukıran, risk altında olan grupları şu şekilde sıraladı: İlk kez gebe kalanlar 35 yaş üstü gebeler Daha önce preeklampsi geçirenler Kronik hipertansiyon veya diyabet hastaları Aşırı kilo problemi olanlar Çoğul gebelik yaşayanlar BELİRTİLER SESSİZ İLERLEYEBİLİR, ŞİKAYETLERİ HAFİFE ALMAYIN Preeklampsinin bazen belirti vermeden ilerleyebileceğine dikkat çeken Kuzukıran, şu belirtiler görüldüğünde mutlaka doktora başvurulması gerektiğini ifade etti: Şiddetli baş ağrısı Bulanık görme Yüzde, el ve ayaklarda ani şişlik Ani kilo artışı Karnın üst kısmında ağrı Nefes darlığı DÜZENLİ KONTROLLER HAYAT KURTARIYOR Gebelik boyunca düzenli kontrollerin önemine dikkat çeken Dr. Kuzukıran, “Erken tanı sayesinde preeklampsi kontrol altına alınabilir ve bu sayede hem anne hem bebek sağlığı korunur. Tansiyon ölçümlerinin düzenli yapılması ve kontrollerin ihmal edilmemesi şart” dedi. SAĞLIKLI GEBELİK İÇİN BİLİNÇLİ HAREKET EDİLMELİ Her gebe kadının bireysel sağlık geçmişine göre özel bir takip planı oluşturulması gerektiğini ifade eden Kuzukıran, sağlıklı bir hamilelik süreci için şu önerilerde bulundu: Dengeli ve yeterli beslenme Düzenli egzersiz Stres yönetimi Bol su tüketimi Güneşten kaçınma ve aşırı sıcaklardan korunma "HAYAT KURTARAN KÜÇÜK ÖNLEMLER" Açıklamasını, “Gebelik sürecinde alınacak küçük ama etkili önlemler hayat kurtarabilir. Anne adaylarının bilinçli ve dikkatli olması, sürecin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını sağlar” diyerek tamamlayan Op. Dr. Nuray Kuzukıran, tüm anne adaylarına sağlıklı bir gebelik süreci diledi.

Gebelik öncesi tiroid testi yapmak neden önemlidir? Haber

Gebelik öncesi tiroid testi yapmak neden önemlidir?

Tiroid bezi, boynun ön tarafında yer alan ve vücudun işleyişinden sorumlu olan hayati hormonları salgılayan önemli bir organdır. Ancak tiroid bezinin fazla ya da az çalışması, vücudun genel işleyişinde çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, tiroid hastalıklarının gebelik üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, “Çocuk sahibi olmak isteyenler, tiroid bezini ilgilendiren bazı rahatsızlıklar nedeniyle engellerle karşılaşabilirler. Bu nedenle çiftlerin bir sağlık merkezine başvurarak tiroid hastalıkları açısından muayene olmaları gerekir” dedi. ENDEMİK GUATR VE İYOT EKSİKLİĞİ RİSKİ Türkiye'nin, tiroid hastalıklarının yaygın görüldüğü endemik guatr bölgesinde yer aldığını belirten Prof. Dr. Akın, “Tiroid bezi, metabolizmanın düzenlenmesinde kritik bir rol oynar ve vücut ısısının dengelenmesinden kadınlarda adet düzenine kadar birçok süreci etkileyebilir. İyot eksikliği nedeniyle görülen guatr, en sık karşılaşılan tiroid hastalıklarından biridir ve Türkiye’nin üçte ikisi bu hastalıktan etkilenmektedir” dedi. Gebelik ve emzirme döneminde artan iyot ihtiyacına da dikkat çeken Prof. Dr. Akın, “Eğer doktorun yapacağı tarama testleri sonucu iyot desteği gerekliyse, iyot takviyesi önerilebilir” diye ekledi. GEBELİK ÖNCESİ TİROİD TESTLERİ YAPILMALI Ailesinde tiroid problemi olan, otoimmün hastalıkları bulunan veya diğer tiroid risk faktörlerine sahip kişilerin, gebelik planlamadan önce tiroid testleri yaptırması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Akın, “Özellikle Tip 1 diyabet hastaları, geçmişte tiroid operasyonu geçirmiş kişiler ve tiroid antikorları yüksek olanlar, gebelik öncesi mutlaka değerlendirilmelidir. Tiroid fonksiyonlarıyla ilgili sorunlar, kısırlığa neden olabileceğinden, gebelik öncesi tedavi edilmesi önemlidir” dedi. HAMİLELİKTE TİROİD TEDAVİSİ: BEBEK İÇİN ZARARSIZ Hamile kalmadan önce tiroid ilacı kullanan hipotiroidi hastalarının, gebelik boyunca ilacını kesmeden devam etmeleri gerektiğini belirten Prof. Dr. Akın, “Gebelik sırasında tiroid ilacını düzenli kullanmak, bebek için zararlı değildir. Buradaki önemli nokta, doktor kontrolleriyle ilaç dozunun düzenlenmesidir” şeklinde konuştu. TİROİD HORMONLARI GEBELİKTE DEĞİŞİR Hamilelik sürecinde hormon düzeninde değişiklikler yaşanabilir ve tiroid bezi fonksiyon bozukluğu, üreme hormonlarını da etkileyebilir. Prof. Dr. Akın, “Yumurta ve sperm üretimi bu durumdan olumsuz etkilenebilir, bu da infertilite yani kısırlık olasılığını artırır. Gebelik planlayan ya da hamile olan kadınların tiroid hormon düzeyleri, gebelik haftasına uygun olarak kontrol edilmelidir” dedi.

Dış gebelik: Tehlike işaretleri ve süreç Haber

Dış gebelik: Tehlike işaretleri ve süreç

Dış gebelik, döllenmiş bir yumurtanın, rahim dışında, genellikle fallop tüplerinde yerleşmesi durumudur. Normalde döllenme rahimde gerçekleşir ve embriyo burada gelişir. Ancak dış gebelikte embriyo, fallop tüpü gibi bir alanda büyümeye çalışır ve bu durum çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Dış Gebelik Ne Zaman Tehlikeli Olur? Dış gebelik, birkaç hafta içinde tehlikeli hale gelebilir. Bunun temel nedeni, embriyonun gelişiminin fallop tüpünün kapasitesini aşmasıdır. Dış gebelikte tehlike işaretleri şunlardır: Ağrı: Karın alt kısmında, özellikle bir tarafta keskin veya sürekli ağrı hissedilmesi. Bu ağrı, tüpün yırtılması durumunda şiddetlenebilir. Kanama: Vajinal kanama, dış gebeliğin en belirgin belirtilerinden biridir. Kanama genellikle normal adet kanamasından farklıdır ve daha koyu renkli olabilir. Baş Dönmesi veya Bayılma: İç kanama durumunda, baş dönmesi veya bayılma hissi, acil tıbbi müdahale gerektirir. Dış Gebelik Belirtileri: Normal gebelik belirtilerinin yanı sıra, dış gebelikte karnın bir tarafında şişlik, hassasiyet ve diğer rahatsızlıklar görülebilir. Eğer bu belirtilerden herhangi biri gözlemleniyorsa, acil bir sağlık kuruluşuna başvurmak kritik önem taşır. Dış Gebelik Kaç Günde Sonlanır? Dış gebeliğin süresi, çeşitli faktörlere bağlıdır ve genellikle birkaç hafta içerisinde gelişir. Dış gebelik genellikle şu şekillerde sonlanır: Tüp Yırtılması: Embriyo, fallop tüpünü genişleterek yırtılmaya neden olursa, bu genellikle 6-8 hafta arasında gerçekleşir. Tüp yırtılması acil bir durumu ifade eder ve derhal müdahale gerektirir. Medikal veya Cerrahi Müdahale: Dış gebelik teşhisi konduğunda, eğer embriyo henüz tüpte büyümeye başlamadıysa, doktorlar genellikle ilaç (metotreksat) kullanarak müdahale edebilirler. Bu süreç genellikle birkaç gün sürebilir. Eğer tüpte büyüme gerçekleştiyse, cerrahi müdahale gerekebilir. Takip Süreci: Dış gebelik tedavi edildikten sonra, doktorlar hormon seviyelerini takip eder. Hormon seviyeleri normale döndüğünde, durum stabil kabul edilir.

Gebelikte kan pıhtılaşma bozuklukları: Riskler ve yönetim stratejileri Haber

Gebelikte kan pıhtılaşma bozuklukları: Riskler ve yönetim stratejileri

Gebelikte kan pıhtılaşma bozuklukları, hem anne hem de bebek sağlığı açısından ciddi riskler taşıyabilir. Risk faktörlerinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve uygun yönetim stratejilerinin uygulanması, bu risklerin azaltılmasına ve sağlıklı bir gebelik sürecinin sürdürülmesine yardımcı olabilir. Gebelik sürecinde bu tür sağlık sorunları ile ilgili uzman bir doktorun rehberliğinde hareket etmek en doğru yaklaşımdır. 1. Gebelikte Kan Pıhtılaşma Sistemi ve Değişiklikler Gebelik sürecinde, kadının vücudu fetüsü korumak ve doğum sırasında kan kaybını minimize etmek için pıhtılaşma sisteminde çeşitli değişiklikler yapar. Bu değişiklikler şunları içerir: Pıhtılaşma Faktörlerinde Artış: Gebelik, pıhtılaşma faktörlerinin seviyelerinde artışa neden olabilir, bu da kanın daha kolay pıhtılaşmasına yol açar. Antikoagülan Sistemlerde Değişiklik: Kanın pıhtılaşmasını önleyen doğal antikoagülan sistemlerde de değişiklikler olabilir. Bu fizyolojik değişiklikler, kan pıhtılaşması ile ilgili sorunları tetikleyebilir ve bazı kadınlarda kan pıhtılaşma bozukluklarına neden olabilir. 2. Gebelikte Kan Pıhtılaşma Bozukluklarının Risk Faktörleri Kan pıhtılaşma bozukluklarının gebelikteki risk faktörleri arasında şunlar bulunur: Genetik Yatkınlık: Ailede kan pıhtılaşma bozuklukları öyküsü olan kadınlar, bu riskle karşılaşma olasılığı daha yüksek olabilir. Faktör V Leiden mutasyonu ve protrombin gen mutasyonu gibi genetik durumlar bu riskin artmasına neden olabilir. Önceki Kan Pıhtılaşma Olayları: Geçmişte derin ven trombozu (DVT) veya pulmoner emboli geçirmiş kadınlar, gebelik sırasında bu tür olayların tekrar yaşama riski taşır. Obezite ve Diyabet: Obezite ve diyabet gibi metabolik hastalıklar, kan pıhtılaşma bozuklukları riskini artırabilir. Uzun Süreli Hareketsizlik: Uzun süreli yatak istirahati veya hareketsizlik, pıhtılaşma riskini artırabilir. 3. Gebelikte Kan Pıhtılaşma Bozukluklarının Klinik Belirtileri Gebelikte kan pıhtılaşma bozukluklarının belirtileri şu şekilde olabilir: Bacaklarda Şişlik ve Ağrı: Derin ven trombozu (DVT) belirtileri arasında bacaklarda şişlik, ağrı ve sıcaklık bulunur. Göğüs Ağrısı ve Nefes Darlığı: Pulmoner emboli (akciğerlerdeki pıhtı) belirtileri arasında göğüs ağrısı, nefes darlığı ve ani öksürük bulunabilir. Anormal Kanama: Gebelik sırasında aşırı kanama veya kanama bozuklukları da bir belirti olabilir. 4. Yönetim Stratejileri ve Tedavi Yöntemleri Gebelikte kan pıhtılaşma bozukluklarını yönetmek için çeşitli stratejiler ve tedavi yöntemleri mevcuttur: Risk Değerlendirmesi: Gebelik öncesi ve sırasında risk faktörlerinin değerlendirilmesi önemlidir. Genetik testler ve kişisel sağlık geçmişi, risklerin belirlenmesine yardımcı olabilir. Antikoagülan Tedavi: Doktorlar, pıhtılaşma bozukluğu riski taşıyan kadınlar için düşük moleküler ağırlıklı heparin (LMWH) gibi güvenli antikoagülan tedaviler önerebilir. Bu tedavi genellikle gebelik boyunca düzenli olarak uygulanır. Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz ve yeterli sıvı alımı, pıhtılaşma riskini azaltabilir. Uzun süreli hareketsizlikten kaçınılması da önemlidir. Düzenli İzleme: Gebelik boyunca düzenli ultrason ve kan testleri ile pıhtılaşma durumu izlenir ve gereken önlemler alınır. 5. Doğum ve Postnatal Dönem Doğum sonrası, kan pıhtılaşma riskini yönetmek için ek önlemler alınabilir: Doğum Sonrası İzleme: Doğumdan sonra pıhtılaşma riskinin izlenmesi önemlidir. Özellikle sezaryen doğum geçiren kadınlar, pıhtılaşma riski açısından daha fazla dikkat edilmelidir. Pıhtılaşma Önleyici Tedbirler: Doktor, doğum sonrası dönemde kan pıhtılaşma riskini azaltmak için ek tedbirler veya antikoagülan tedavi önerebilir.

Uzmanından 'gebelikte şeker yükleme' önerisi! Haber

Uzmanından 'gebelikte şeker yükleme' önerisi!

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Aydemir, AA muhabirine, gebelik diyabetinin bebekler üzerinde etkisi bulunan kronik bir hastalık olduğunu söyledi. Gebeliğin ilk 3 ayında erken tanı konulup tedavi edilmez, kan şekeri kontrolü sağlanmazsa yüksek kan şekeri düzeylerinin bebeklerde birtakım sendromik durumlara yol açabileceğini anlatan Aydemir, daha ileri zamanlarda da anne karnındaki bebeğin olduğundan daha iri doğmasına, organların büyümesine, plasentayla ilgili sorunlara ve doğum travmaları gibi problemlere yol açabileceğini aktardı. Aydemir, bu durumun, gebelik döneminde annelerin kan şekeri kontrolündeki bozukluktan kaynaklandığına değinerek, "Yenidoğan döneminde solunumsal sorunlar, metabolik problemler, kan şekeri, kalsiyum değerlerinde düşme, sarılık gibi sorunlarla karşılaşabilmekteyiz." diye konuştu. İleri dönemde özellikle anne sütüyle beslenemeyen bebeklerde obezite, şeker hastalığı, hipertansiyon, metabolik sendrom gibi sorunlarla karşılaşabileceğini vurgulayan Aydemir, "Kan şekeri problemi olan annelerin glukoz değerlerinin, diyetle regülasyonu gereken durumlarda da oral antidiyabetik veya insülinle kontrol altına alınması, anne karnındaki bebeğin etkilenmesini ve uzun dönemde kronik sorunları önleme açısından önemli." değerlendirmesinde bulundu. Aydemir, bazı annelerin oral şeker yükleme testinden korktuğu için bu sorunlarla karşılaşılabildiğine işaret ederek, "Annelerin kan şekeri problemini erken saptayamadığımız durumlarda glukoz toleransını düzeltmek için anne karnında şeker yüklemenin, bebeğe olan etkilerinden çok daha yüksek oranda ileri dönemde ortaya çıkabilecek sorunlarla karşılaşabilmekteyiz." ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.