Hava Durumu

#Eğitim

Bursa Hayat Gazetesi - Eğitim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eğitim haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Özgür Özel: "Müfredat yapmak anayasa yapmak gibidir" Haber

Özgür Özel: "Müfredat yapmak anayasa yapmak gibidir"

CHP ve eğitim sendikaları tarafından Fatih Saraçhane’de ‘Büyük Eğitim Mitingi’ düzenlendi. Mitinge CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Milletvekilleri, sendika üyeleri, öğretmenler ve vatandaşlar katıldı. Eğitim emekçilerinin haklarını savunmak için toplandıklarını söyleyen CHP Genel Başkanı Özel, "Bu meydanda yok sayılanlar var, hor görülenler var. Bu meydanda haykırsa da sesini duyuramayanlar var. İşte biz onların sesine ses, mücadelelerine destek olmaya geldik. Atanmayan öğretmenin, mülakat mağdurunun yanında duracağımıza dair irademizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bunu ilan etmek için Saraçhane Meydanı’ndayız. Gerekirse masada müzakere ederek, hakkınızı arayarak, derdinizi anlatarak, dinlerlerse ne ala. Dinlemezlerse sizlere bir meydanlara çıkarak, sokaklara dökülerek hakkınızı arayacağız” dedi. “MEVCUT ÖĞRETMENLERİN GÖREVE GELMESİ İÇİN TAM 65 YILA İHTİYAÇ VAR” "Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum; madem atamayacaktın bu 1 milyonun günahsızı niye okuttun, niye umut verdin, niye diploma verdin hala daha niye onlara sırtını dönüyorsun?" ifadelerini kullanan Özel, "Bugün 114 bin öğretmeni atadığınızda, 1 tane öğretmen fazlası olmuyor kamuda. Ama ne yapıyorsunuz? Diyorsunuz ki emekli kadar atarız. 23 bin emekli var, 20 binini atıyorlar. Diyorlar ki 3 yıl boyunca tasarruf tedbirleri yapacağız ve emekli kadar öğretmen atayacağız. Bu hesapla mevcut öğretmenlerin göreve gelmesi için tam 65 yıla ihtiyaç var” şeklinde konuştu. Müfredatta yapılan yeniliği eleştiren Özel, "Siz bir partinin seçim sloganını Milli Eğitim müfredatının başlığı yaparsanız ilk düğmeyi de son düğmeyi de yanlış iliklediniz demektir. Maarif modeli diye isim koyduğunuz yüz yıl öncesinin adını taşımakta, 200 yıl öncesinin ruhunu taşımaktadır” ifadelerini kullandı. "MÜFREDAT YAPMAK ANAYASA YAPMAK GİBİDİR” Özel konuşmasının devamında, "Eğitimde şiddet tek başına çıkarılacak bir kanun değildir. Sendikaların, örgütlerin sesi duyulmalı, öğretmenlere, işin uzmanlarına kulak verilmelidir. Müfredat yapmak anayasa yapmak gibidir. Müfredat yaparken herkesi duymalı, dinlemeli en doğrusunu tam bir mutabakatla yapmalısınız. İşte önümüzde size güzel bir sınav. Anayasa yapacağım, katılımcı olacağım, Türkiye’nin yüzde 96’sını temsil edecek anayasa diye. Hadi bakalım müfredat burada, eğitimin anayasası burada. Çağır bakalım yüzde 96’yı, çağır sendikaları. Bundan sonra sesimizi duymayanlara karşı, sesi duyulmayanlar için, kimsesizler için, sesini yükseltse de sesini duyuramayanlar için meydanlarda olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Türk Eğitim-Sen Bursa: "Eğitimde şiddet yasası çıkarılsın" Haber

Türk Eğitim-Sen Bursa: "Eğitimde şiddet yasası çıkarılsın"

Kamuoyunu ve eğitim camiamızı büyük yasa boğan şiddet olaylarına bir yenisi daha eklendi. İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde okul müdürü olarak görev yapan İbrahim Oktugan, bir öğrenci tarafından menfur bir saldırıyla silahla vurularak canice öldürüldü. Öncelikle kıymetli meslektaşımıza Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve eğitim camiamıza başsağlığı diliyoruz. Okullarımızda öğretmene şiddet, mobbing, taciz, itibarsızlaştırma vakaları ciddi önlemlerin, yasal düzenlemelerin ve esaslı politikaların hayata geçirilememesi nedeniyle maalesef had safhaya ulaşmıştır. Disiplin yönetmeliklerinin yetersizliği, eğitimcilerin itibarını zedeleyen ve sadece adı değişen öğretmeni şikâyet hatları, öğretmenlik mesleğinin mülakat, torpilli yönetici görevlendirmeleri, rotasyon, performans, şeffaf olmayan ödül ve ceza gibi uygulamalarla rencide edilmesi, hem ekonomik ve sosyal hem de özlük haklarının gasp edilmesi, eğitimcilerimizi tahkir eden yayın, tutum ve açıklamalar, “eti senin kemiği benim” şeklindeki güven ve teslimiyet anlayışının çok gerilerde kalması tüm bu şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır. Çoğu okulumuzda güvenlik görevlisinin bulunmaması, güvenliğin sadece nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışılması, kamera sisteminin olmaması şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır. Oysa her okulumuza güvenlik görevlisi alımı yapılması ve okullarımızın tamamında kamera bulundurulması hayati bir zorunluluktur. MEB’in bu konuda okullara bütçe tahsis etmesi, fedakârlıktan kaçınmaması çok önemlidir. Öte yandan Türk Eğitim-Sen olarak eğitimde şiddetin önlenmesi, etkili ve caydırıcı tedbirler geliştirilmesi, eğitim çalışanlarının güvenli bir ortamda çalışmasının yasal koruma altına alınması amacıyla hem 2019 hem de 2023 yıllarında iki kez kanun teklifi hazırlayarak, milletvekilleri aracılığıyla TBMM’ye ilettik. Kanun tekliflerimizde özellikle eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulmasının hükme bağlanmasını istedik. Özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışanlarının da, görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılması, cezaların artırılması ve şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılmasını talep ettik. Bu noktada tüm siyasi partilerimiz birlik içinde olarak bu teklife destek vermesi ve teklifimizin yasalaşması en büyük beklentimizdir. Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılmasının yanı sıra Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi de Türk Eğitim-Sen’in öncelikli taleplerindendir. Daha fazla eğitim şehidi verilmesine müsaade etmemeliyiz! Türk Eğitim-Sen’in şiddetle mücadelesi sadece kanun tekliflerinden ibaret değildir. Sendikamız 2019 yılında öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanlarımız ile birlikte 81 ilden Sayın Cumhurbaşkanı’na 81 mektup gönderdi. Şiddeti protesto eden iş bırakmayı da içeren sayısız eylem, basın açıklaması ve basın toplantısı yaptık, “Eğitimde Sıfır Şiddet” temasıyla alanlara indik, anketlerimizle, araştırmalarımızla, afişlerimizle, yazılı ve görsel yayınlarımızla şiddet sorununa dikkat çektik. Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi iken 2019 tarihinde odasında öğrencisi tarafından hunharca katledilen Ceren Damar Şenel’in davasına müdahil olarak katıldık. Ayrıca; Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ile ilgili yasal düzenlemenin yer alması için de büyük mücadele veriyoruz! Eğitimde şiddetin önlenmesi için yasal düzenlemenin yer almadığı bir ÖMK’yı hiçbir surette kabul etmiyoruz! Üstelik bu da YETMEZ! diyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı mutlaka kamu/özel ayrımı yapmadan eğitimde şiddete yönelik ÖZEL BİR POLİTİKA geliştirmesini istiyoruz. Okullarda rehberlik birimleri daha etkin hale getirilmeli, rehber öğretmen sayıları artırılmalıdır. Tüm bunların yanı sıra; Eğitim çalışanlarına yönelik gerçekleştirilen itibar suikastları son bulmalı, statü kaybı önlenmeli, rehber öğretmen sayısı artırılmalı, siyasiler, sanatçılar, sporcular gibi topluma rol model olan insanların eğitim çalışanları ile birlikte görünürlükleri artırılmalı, yazılı, görsel ve sosyal medya haberlerinde kullanılan “dil”e özen gösterilmeli, eğitimde şiddeti önlemeye yönelik etkin kamu spotları hazırlanmalı, öğrenciler arasında çeteleşme, madde bağımlılığı gibi şiddeti de beraberinde getiren davranışlar için etkili tedbirler geliştirilmelidir. Özellikle okullarımızdaki rehberlik birimlerinin daha etkin hale getirilmesi gerekirken, bu noktada 100 öğrenciye bir rehber öğretmen düşmesi sağlanmalıdır. Rabia Sevilay Durukan, Mehmet Aktaş, Ayhan Kökmen, Ceren Damar Şenel, Necmettin Kuyucu, İbrahim Oktugan… Hayatlarının en verimli döneminde sevdiklerinden, öğrencilerinden koparılan tüm şehit eğitimcilerimizi saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz. Şiddete maruz kalan sayısız eğitimcimize de minnetlerimizi iletiyor, her daim destekçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Değerli meslektaşlarımız; Eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet aslında geleceğimize sıkılan kurşundur! Bu nedenle geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz, şiddete müsamaha göstermeyeceğiz. Türk eğitimcileri olarak şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Vandallara teslim olmayacak, bu vahşet olaylarının önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınana kadar konuyu gündemde tutmayı ve farkındalık oluşturmayı sürdüreceğiz. Eğitimcilerimizin can güvenliğinin sağlandığı çalışma ortamlarına kavuşması en büyük temennimizdir. Şuurlu nesiller yetiştirmek biz eğitimcilerin olduğu kadar ailelerin de en önemli görevidir. Buradan bir kez daha ailelerimize ve tüm topluma çağrıda bulunuyoruz: Öğretmenlere verdiğimiz değer çocuklarımızın geleceğine yönelik verdiğimiz kıymettir. Bu bilinçle hareket etmek MİLLİ BİR ÖDEVDİR! Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Öğretmenler iş bırakıyor: Okullar tatil mi? Haber

Öğretmenler iş bırakıyor: Okullar tatil mi?

İstanbul'da bir özel lisenin müdürü İbrahim Oktugan, eski öğrencisinin gerçekleştirdiği silahlı saldırıda hayatını kaybetmişti. Öğretmenler, okuldaki şiddet olaylarına sosyal medyada tepki gösterirken Türkiye'de bugün eğitim öğretime ara verileceği ve okulların tatil olduğu iddiası gündeme geldi. İddia sosyal medyada etkileşime neden oldu. Bazı internet haber mecraları iddiayı ele alan içerikler yayınladı.Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmenlere yönelik şiddet eylemlerine ilişkin eğitim sendikası başkanlarıyla buluştu. Görüşmenin ardından da Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Ceylan'la birlikte basın toplantısı düzenledi. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, "Okullar yarın tatil" şeklindeki iddianın gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Okulların bugün tatil olduğu yönünde yanlış bir algı yayılımı söz konusu. BULGU SETİ Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri "Okullar bugün tatil oldu" iddiasının gerçeği yansıtmadığını açıkladı.  DOĞRU MU? YANLIŞ MI? Okulların bugün (10 Mayıs) tatil olduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor. İŞ BIRAKMA EYLEMİ  Türk Eğitim-Sen, İstanbul Eyüpsultan’da bir öğrencinin saldırısı sonucu öldürülen okul müdürü İbrahim Oktugan için bu hafta perşembe günü okulun ilk dersine ve cuma günü ise tüm derslere girmeme kararı aldı.

Öğretmenlerin yükü ve onların omuzlarındaki dünya Haber

Öğretmenlerin yükü ve onların omuzlarındaki dünya

Eğitim, bir toplumun temel direği ve geleceğin şekillendiricisidir. Bu kritik rolün merkezinde ise öğretmenler bulunmaktadır. Onlar, bilgi ve değerleri aktaran, öğrencilerin yeteneklerini geliştiren ve toplumsal dönüşümün öncüleridir. Ancak, öğretmenlik mesleği, sadece ders anlatmakla sınırlı olmayan karmaşık bir yükümlülük ve sorumluluklar yumağına sahiptir.  Bir öğretmenin rolü sadece ders anlatmakla sınırlı değildir. Her gün, farklı arka planlardan gelen öğrencilerle karşı karşıya gelirler. Bu öğrencilerin yetenekleri, ilgi alanları, öğrenme stilleri ve sosyal durumları farklılık gösterebilir. Öğretmenler, bu çeşitliliği dikkate alarak her öğrencinin bireysel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır ve her bir öğrencinin potansiyeline ulaşmasını sağlamak için çaba harcarlar. Bunun yanı sıra, öğrencilere sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda karakter gelişimi, sosyal beceriler ve yaşam becerileri de kazandırmaya çalışırlar. Ancak, öğretmenlik mesleği sadece öğrencilere ders vermekle sınırlı değildir. Öğretmenler, sınıf dışında da birçok sorumluluk üstlenirler. Öğrenci performansını değerlendirmek, ebeveynlerle iletişim kurmak, okul politikalarına uymak, ders materyallerini hazırlamak, mesleki gelişimlerini sürdürmek ve çeşitli ekstra aktiviteleri yönetmek gibi görevlerle karşı karşıya kalırlar. Bu yoğun iş yükü altında, öğretmenler zaman yönetimi becerilerini ustalıkla kullanmak, stresle başa çıkmak ve iş-yaşam dengesini sağlamak zorundadırlar. Öğretmenlerin omuzlarındaki yük, sadece mesleki zorluklardan ibaret değildir. Toplumun eğitim sistemine ve öğretmenlere yönelik algısı da önemli bir etkendir. Öğretmenler sıklıkla yetersiz kaynaklar, bürokratik engeller ve toplumun genel olarak azalan saygısı gibi sorunlarla karşı karşıya kalırlar. Ancak, tüm bu zorluklara rağmen, öğretmenler her gün yeni umutlarla sınıflarına girer ve öğrencilerine en iyi eğitimi sunmaya çalışırlar. Onlar, toplumun geleceğine yatırım yapmanın ve daha iyi bir dünya için çaba sarf etmenin bilincindedirler. Sonuç olarak, öğretmenlerin yükü ağırdır ve omuzlarındaki dünya her zaman hafif değildir. Ancak, öğretmenler, eğitimin temel taşları olarak toplumun geleceğini şekillendirirken, aynı zamanda bu yükü sırtlamak için büyük bir özveri ve kararlılıkla hareket ederler. Onların tutkusu, azmi ve fedakarlığı, her bir öğrencinin potansiyeline ulaşmasına ve toplumun daha iyi bir geleceğe doğru ilerlemesine katkıda bulunur.

Eğitimcilere şiddet: Bakan Tekin'den açıklama! Haber

Eğitimcilere şiddet: Bakan Tekin'den açıklama!

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Eğitim İş Sendikası, Eğitim-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Bir-Sen genel başkanları ile Bakanlıkta istişare toplantısı gerçekleştirdi. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Bakan Tekin, öğretmenlere ve eğitimcilere yönelik her türlü şiddeti Türkiye’nin geleceğine ve varlığına yapılan bir saldırı olarak nitelendirdiklerini ifade ederek, "Şiddetle kınıyoruz. Meslektaşlarımıza yapılan bu tür çirkin saldırıların son bulması için tüm gücümüzle mücadele etmeye kararlıyız. Bu konuda bizzat Cumhurbaşkanımız sürecin sonuna kadar takipçisi olmamız konusunda bizleri talimatlandırdı. Bakanlık olarak bizler de bu tür olaylarla ilgili yargı süreçlerine bizzat müdahil olup, takip etmek üzere alabileceğimiz bütün tedbirleri alıp, her türlü adım atmaya kararlıyız. Bu süreçte bize destek olan emniyet mensuplarımıza ve yargı mensuplarımıza huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Bir eğitimci, bir baba ve bir vatandaş olarak öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin güven içinde eğitim görebilmeleri, öğretebilmeleri için gereken her şeyi yapma konusunda kararlıyız. Öğretmenlerimize yönelecek hiçbir baskı ve şiddeti asla kabul etmeyeceğimizi, öğretmenlerimizi asla kimseye ezdirmeyeceğimizi buradan bir kez daha tüm Türkiye ile paylaşmak istiyoruz" diye konuştu. "MESLEKTAŞLARIMIZIN HUKUKUNA BİR AİLE HAVASINDA HEP BERABER SAHİP ÇIKALIM" "Bu acı olay, eğitim camiası olarak üzerinde sürekli düşündüğümüz ve derinlemesine mücadele ettiğimiz bir konu olan eğitimde şiddetin kökünü kazıma çabamızın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi" ifadesini kullanan Bakan Tekin, şunları aktardı: "Bu sorun ve bu soruna çözüm üretmek topyekûn ve kararlı bir mücadele ile mümkündür. Öncelikle şunun altını çizmek istiyorum. Bizler bu konuda alınması gereken bütün tedbirleri bugüne kadar almaya çalıştık, bugün alıyoruz, bugünden sonra da almaya devam edeceğiz. Ancak bu konuda velilerimizden, sivil toplum örgütlerinden, kamu kurumlarından ve kısacası tüm paydaşlarımızdan bize destek olmalarını, kendi sorumluluklarını daha özenli bir biçimde yerine getirmelerini özellikle istirham ediyoruz. Bu kapsamda bize öğretmen başta olmak üzere ailesine, topluma ve milletine saygıyı emreden geleneğimizi ve değerlerimizi eğitim öğretim süreçlerinin içinde daha belirgin bir biçimde yer vermeyi önemsiyoruz. Öğretmen arkadaşlarımızdan da bir beklentim var. Aramızdaki her türlü fikir ayrılıklarını, düşünce ayrılıklarını, yaşam tarzı farklılıklarını bir tarafa bırakarak mesleğimizin onuruna ve meslektaşlarımızın hukukuna 1 milyondan fazla mensubu bulunan bir aile havasında hep beraber sahip çıkalım." Bakan Tekin, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin de, "Hepinizin bildiği gibi Öğretmenlik Meslek Kanunu Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildikten sonra Bakanlığımız kanun süreciyle ilgili yeni bir hazırlık aşaması başlattı. Bu süreç devam ediyor. Hazırladığımız Öğretmenlik Meslek Kanunu içerisinde öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddet içeren fiillerle ilgili olarak şu hükümlere de taslakta yer verdik. Bu türden fiillere karşılık ceza kanunlarında öngörülen cezaların yüzde 50 oranında artırımlı olarak verilmesini teklif ettik. Bu fiilleri işleyenlerin hapis cezalarının ertelenmesinin engellenmesini talep ettik. Bu fiillerin doğrudan tutuklanma sebebi sayılarak, bu fiilleri işleyenlerin tutuksuz yargılanmasının yolunun kapatılmasını talep ettik. Bir de kanun metninde özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmen ve diğer eğitim çalışanlarının da görevleri sebebiyle kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılmalarını teklif ettik. Hazırladığımız taslak metin önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onayına gelecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekillerimizin de siyasi parti ayırt etmeksizin hepsinin bu sürece sahip çıkacağından eminim" dedi. Bu süreçte öğretmenlerin yanlarında olacaklarını vurgulayan Tekin, "Onların sorunlarına kulak vermek, onların sesi olmak bizim en önemli görevimiz olacak. Onlara yönelik şiddeti asla ve asla kabul etmediğimizi, etmeyeceğimizi her ortamda dile getireceğiz. Bu minvalde çalışmalarımızı devam ettireceğiz" dedi. "BAŞKA TÜR ŞİDDET OLAYLARI AÇISINDAN HEDEF GÖSTERİLME RİSKİ BULUNDUĞUNDAN HASSASİYETLE YAKLAŞILMALI" Basın mensuplarına bu konuda duyarlılığı arttırma çabalarından dolayı teşekkür eden Bakan Tekin, "Şiddete uğrayan arkadaşlarımızla ilgili olarak bu konuda farkındalığı arttırmak, duyarlılığı arttırmak yönündeki çabalarınızdan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Ancak bu süreçte bazı öğretmen arkadaşlarımızın yayınlanan görüntülerden kişisel hak ve hukuklarının ihlal edildiğinden veyahut başka tür şiddet olayları açısından hedef gösterilme riski bulunduğundan dolayı bu konudaki görüntülerde ve haberlerde biraz daha bu konuya hassasiyetle yaklaşılmasını özellikle istirham ediyorum. Bu konuda sizin yapacağınız yayınların, oluşturacağınız medya havasının bizim açımızdan çok önemli olduğunu ve bu anlamdaki desteklerinizi her daim beklediğimizi bir kez daha ifade ediyorum. Destekleriniz için teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. Bakan Tekin’e basın açıklaması sırasında Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Bir-Sen genel başkanları da eşlik ederken, Eğitim İş Sendikası ve Eğitim-Sen genel başkanları ise basın açıklamasına katılmadı. "AYRIM YAPMAKSIZIN MESELEYİ ORTAK MESELEMİZ OLARAK GÖRÜRÜZ" Bakan Tekin’in açıklamalarının ardından konuşan Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, yapılan daveti önemli ve kıymetli bulduklarını belirterek, "Söz konusu eğitimcinin, eğitim çalışanlarının canı, kamu görevlilerinin canı burada hiçbir ayrılık konusu gözetmez ve bu konuda ortak hareketi son derece önemli buluruz. Meslek kanunu tartışması geçen dönem yapıldığında biz meslek kanununda şiddete ilişkin düzenlemeyi ısrarla istemiş, bunun da fikri takibini yapmış, Genel Kurul aşamasında da elimizden gelen tüm gayreti göstermiştik ama bunda muvaffak olamadık. O günden bugüne cereyan eden hadiselerin de hepsinde tepkimizi, tavrımızı ortaya koyduğumuz gibi bu anlamda acıda ailelerin, yaralı arkadaşlarımızın yanında olmayı bir görev addettik. Biz eğitim çalışanlarının örgütlendiği bir yapıyız. Bu konuda hiçbir eğitim çalışanı ayrım yapmaksızın meseleyi ortak meselemiz olarak görürüz" dedi. "BİR DAHA BÖYLE ELİM HADİSELERİN YAŞANMASINA ENGEL OLACAK TEDBİRLER HAYATA GEÇİRİLİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM" Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan ise, eğitimcilere yönelik şiddetin son olmasını arzu ettiklerini söyleyerek, "Öğretmenlik Meslek Kanunu içerisinde eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti önleyici tedbirlerin bir an önce yapılacağı haberini memnuniyetle karşıladık. Meclis aşamasında süreç inşallah inkıtaaya uğramaz. Bir daha böyle elim hadiselerin yaşanmasına engel olacak tedbirler hayata geçirilir diye düşüyorum" ifadesini kullandı.   

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.