Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Bursa Ovası

Bursa Hayat Gazetesi - Bursa Ovası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursa Ovası haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Korkutan uyarı! Bursa Ovası çöküyor Haber

Korkutan uyarı! Bursa Ovası çöküyor

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, yeryüzü hareketlerini izlemede kullanılan bilimsel süreci ve ulaşılan çarpıcı sonuçları detaylandırdı. Kutoğlu, Avrupa Uzay Ajansı'na (ESA) ait Sentinel uydularının dünyayı sürekli ve tekrarlı dolaşarak yer hareketlerini kesintisiz izleme imkânı sunduğunu belirtti. Bu kapsamlı uydu verilerinin, İngiltere'deki Leeds Üniversitesi Deprem ve Volkan Araştırmaları Merkezi tarafından ön işleme tabi tutulduğunu ve sonrasında akademisyenlerin erişimine açıldığını ifade etti. Prof. Dr. Kutoğlu, bu verilere dayanarak yaptıkları değerlendirmede, Konya ve Bursa gibi iki büyük kent bölgesinde ciddi düşey deformasyonların (çökmelerin) varlığını keşfettiklerini açıkladı. ÇÖKME HAREKETİ HIZLANIYOR Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Bursa Ovası'ndaki zemin hareketliliğinin kritik boyutuna dikkat çekerek, bu durumun ciddi jeolojik ve insani faktörlerden kaynaklandığını açıkladı. Bursa ve Konya ovalarının benzer jeolojik yapıda olduğunu belirten Kutoğlu, her iki bölgenin de fay hatlarıyla çevrili, geniş ova alanlarına sahip ve yoğun yer altı suyu kullanımının yapıldığı yerler olduğuna işaret etti. Özellikle tarım faaliyetleri için açılan kuyular aracılığıyla gerçekleşen yoğun su çekiminin, bu önemli yüzey deformasyonlarına yol açtığını söyledi. Kutoğlu, uydu verilerinde Bursa Ovası'nda yıllık yaklaşık 6 cm civarında düşey çökme (oturma) gözlemlediklerini, bu çökmenin yıllara sari olarak devam ettiğini belirtti. Bu sürecin 10 yıl devam etmesi halinde çökme miktarının 60 cm'ye ulaşabileceği uyarısında bulunan Kutoğlu, bu durumun hem yeraltı su seviyesinin azalması hem de bölgedeki fay hareketlerinin tetiklenmesiyle ilgili olduğunu vurgulayarak, kent planlamasında acilen göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade etti. Çalışmada dikkat çeken bir başka bulgunun Uludağ bölgesi olduğunu belirten Kutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: "Burada dikkat çeken önemli bir husus da şu; bu bölge Uludağ bölgesi. Bursa Ovası Uludağ'a uzanıyor ve burada baktığımız zaman Uludağ'ın yılda ortalama 2 cm kadar yükseldiğini görmüş oluyoruz. Yani Uludağ giderek boyu uzuyor." ‘YILDA 4 CM'LİK BİR BATIYA DOĞRU HAREKET VAR’ Benzer deformasyonların Konya Ovası'nda da gözlendiğini belirten Prof. Dr. Kutoğlu, Konya'daki tabloyu ise şu sözlerle anlattı: "Benzer özellikler, benzer durumlar, deformasyonlar Konya'da da gözüküyor. Mavi alan önemli miktarda düşey deformasyona yani bir çökmeye karşılık geliyor. Bu çökme yer yer 5 ile 10 santimetre arasında değişiklik gösteriyor. Yani ova 5 ile 10 santimetre arasında çöküyor. Bu bölge yoğun tarım alanının faaliyetlerinin yürütüldüğü, buna bağlı olarak da yer altı sulamasının yapıldığı bölge." Konya'daki hareketin sadece yeraltı suyu kullanımından kaynaklanmadığını vurgulayan Kutoğlu, "Burada aynı zamanda yılda 4 cm'lik bir batıya doğru hareket var. Dolayısıyla buradaki çökmede sadece yeraltı sularının değil, aynı zamanda tektonik bir iteklemenin de etkili olduğu görülmekte. Zemin özellikleri de çok etkili. Konya Ovası'nda bu bölgeler yoğun kireç taşı bölgeleri. Su çekilmesine bağlı olarak zaman içerisinde medyada da sıkça gündeme gelen obruklar meydana geliyor" ifadelerini kullandı. ‘CİDDİ TEHDİTLER SÖZ KONUSU OLABİLİR’ Bursa'da obruk oluşumlarının Konya kadar gündemde olmadığını ancak riskin farklı boyutlarda ortaya çıkabileceğini belirten Kutoğlu, uyarılarını şöyle sürdürdü: "Bursa'da bu şekilde bir obruk oluşumu pek gündemde değil ama bu hareketler devam ettiği sürece elbette ki bir takım yapısal hasarlar meydana gelmesi söz konusu. Eğer yapıların zemine oturan köşe noktaları, binaların oturduğu yerler farklı deformasyonlara, farklı hareketlere maruz kalırsa binalar üzerinde deformasyon meydana gelebilir. Çatlaklar oluşabilir. Bunlar zaman içerisinde taşıyıcı sistemlere de sirayet ederse, bölgedeki yapılar için ciddi tehditler söz konusu olabilir." Yer kabuğundaki zorlanmalara da dikkat çeken Kutoğlu, "Bu hareketler aynı zamanda yer kabuğundaki zorlanmaları artırıyor. Bu enerji biriktiği takdirde zeminde kütle hareketleri gibi farklı jeolojik riskler de ortaya çıkabilir" diyerek sözlerini tamamladı.

Bursa Ovası direndi! Bazı ilçelerde zirai don büyük hasar bıraktı Haber

Bursa Ovası direndi! Bazı ilçelerde zirai don büyük hasar bıraktı

Tüm yurtta olduğu gibi Bursa'da da son günlerde etkili olan zirai don olayı, özellikle meyve ağaçlarında ciddi hasarlara yol açarken Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez, Bursa Ovası’nda bu olayın büyük bir zarara neden olmadığını açıkladı. Zirai donun etkisiyle bazı illerde meyve üretimi ciddi oranda düşerken, Gürsu Ovası ve çevresindeki bölgelerde zararın daha az olduğu belirtildi. EKSİ SICAKLIKLAR BURSA’DA 4 SAAT SÜRDÜ Dönmez yaptığı açıklamada, Türkiye genelinde meyve ağaçlarında zirai don nedeniyle ciddi kayıpların yaşandığını, ancak Bursa Ovası'nda eksi 2 dereceye kadar düşen hava sıcaklıklarının sadece 4 saat kadar sürdüğünü ve bunun hasar oluşturmadığını kaydetti. "Gürsu Ovası'nda eksi 1,5-2 derecelik sıcaklıklar, zirai dona neden olmadı. Özellikle armut ve şeftali üretiminde önemli kayıplar yaşanmadı" dedi. 100 BİN TONU AŞKIN ARMUT ÜRETİMİ BEKLENİYOR Bursa'nın armut üretimi, Türkiye genelinde önemli bir yere sahip ve ülke genelinin yarısı Bursa'dan karşılanıyor. Gürsu ise Bursa'nın armut üretiminin yarısını karşılayan önemli bir merkez. Bu yıl 100 bin tonu aşkın armut üretimi bekleniyor. Dönmez, "Bursa’da yıllık yaklaşık 250 bin ton armut üretimi yapılıyor. Bunun yarısı Gürsu'dan karşılanıyor. Bu yıl armut üretimi 170-180 bin tona düşebilir. Gürsu'dan ise 60 bin ton deveci armudu ve 45-50 bin ton santa maria armudu bekliyoruz" dedi. ŞEFTALİDE 35-40 BİN TON GERİLEME YAŞANABİLİR Zirai donun etkilerinin özellikle şeftali ve nektar üzerinde hissedildiğini belirten Dönmez, bu yıl şeftali üretiminde ciddi bir düşüş yaşanabileceğini ifade etti. "Bursa genelinde şeftali üretiminde bir verim kaybı olabilir. Şeftali üretiminin 35-40 bin ton civarına gerilemesini bekliyoruz" diye konuştu. YÜZDE 90’A VARAN KAYIPLAR YAŞANDI Dönmez ayrıca, zirai donun etkilerinin diğer ilçelerde de çok daha fazla olduğunu belirterek, "İnegöl, İznik ve Yenişehir gibi bölgelerde yüzde 90’a varan meyve kayıpları yaşandı. Ancak Bursa Ovası, ülkenin birçok bölgesine kıyasla en az etkilenen yerlerden biri oldu" şeklinde konuştu. TÜKETİCİ YÜKSEK FİYATLARLA KARŞILAŞACAK Bu yıl meyve üretiminde kayıplar olsa da, fiyatların artması nedeniyle çiftçilerin de zor bir yıl geçireceği öngörülüyor. Dönmez, "Meyve tüketicisi bu yıl yüksek fiyatlarla karşılaşacak. Ancak çiftçiler de az ürünle kazanıp kazanamayacaklarını göreceğiz" dedi.

Bursa Ovası'na hayat veren baraj kuruyor! Haber

Bursa Ovası'na hayat veren baraj kuruyor!

Bursa Ovası'nın tarımsal sulama kaynağı olan Kestel ilçesindeki Gölbaşı Barajı'nda kuraklık nedeniyle su seviyelerinde önemli çekilme gözlemleniyor. 1933'te Cumhuriyet'in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla inşasına başlanan ve 1938'de hizmete giren baraj, Bursa'nın Kestel ve Gürsu ilçelerindeki tarımsal sulama ihtiyacını karşılamakta kritik bir rol oynuyor. Baraj, deveci ve Santa Maria armudu, Bursa şeftalisi, Bursa siyah incirinin yanı sıra Napolyon kirazı ve çok sayıda sebze çeşidinin yetiştirildiği 2 bin 100 hektar alanın sulamasında kullanılıyor. Ancak, son yıllarda etkili olan kuraklık nedeniyle barajın bazı bölgelerinde su seviyeleri 300 metreye kadar çekilmiş ve yüzeyinde çatlaklar oluşmuş durumda. Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar, Bursa'nın tarımsal açıdan verimli olduğunu belirterek, suyun yüzde 70’inin tarımsal sulamada kullanıldığını söyledi. Kurak geçen kış, bahar ve yaz aylarının barajlardaki su seviyelerini kritik aşamalara getirdiğini vurguladı. Dindar, Gölbaşı Barajı’nın 1938'den bu yana Gürsu ve Kestel'deki tarım topraklarına önemli katkı sağladığını ifade ederek, son yıllarda barajın yüzde 90 oranında kuraklıkla karşı karşıya kaldığını belirtti. Barajın, bazı dönemlerde yağışlar ile su seviyesinin artmasına rağmen, toprak birikmesi ve yüksek su tüketimi nedeniyle hacminin azaldığını söyledi. Doç. Dr. Dindar, Gürsu ve Kestel bölgelerinde çiftçilerin tarımsal sulama anlamında zorluklar yaşayabileceğine dikkat çekti. Yağışlı dönemlerde barajların doluluk oranlarının arttığında rehavete kapılmanın tehlikeli olduğunu vurgulayan Dindar, kurak mevsimlerin ve iklim değişikliğinin etkilerinin tarımsal su kaynaklarını olumsuz etkileyebileceğini belirtti. Sulama göletlerinin seviyesinin kritik aşamaya gelmemesi için tedbir alınması gerektiğini ifade eden Dindar, çiftçilerin bilinçlendirilmesi, modern sulama yöntemlerine geçilmesi ve su tasarrufu sağlayacak tarım ürünlerinin tercih edilmesi gerektiğini önerdi. Su kaynaklarının sürdürülebilirliğinin önemine dikkat çeken Dindar, teknolojik sulama yöntemlerine geçişin yanı sıra tarımsal kirliliğin önlenmesi gerektiğini vurguladı.

Zehir akan Nilüfer Çayı'nda balık ölümleri artıyor Haber

Zehir akan Nilüfer Çayı'nda balık ölümleri artıyor

Bursa'nın önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı'nın rengi, sanayileşme nedeniyle adeta katrana döndü. Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda binlerce balık ölümü görüldü. 80'li yıllardan bu yana kirlenmeye başlayan Nilüfer Çayı'nda her yaz toplu balık ölümü gördüklerini söyleyen çevre sakinleri durumun giderek endişe verdiğini ifade etti. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı'nın suyu Bursa ovasını suluyor. Simsiyah suyla tarımsal sulama yapılması milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyor. Yıllar önce çevre sakinlerinin içme suyu olarak kullandığı çayda, şimdilerde kurbağalar bile yaşayamıyor. BALIK ÖLÜMLERİ ENDİŞE VERİYOR Her yıl giderek artan balım ölümlerinin endişe verdiğini ifade eden çevre sakini İlhan Düzen, "Balık ölümleri her sene bir veya iki sefer oluyor. Bu sene çok erken geldi. Yani bunu ben bir ay sonra bekliyordum ama bu sene çok çok erken geldi. Nilüfer, bir tarafında. Manyas tarafından zehir de gelmiş olabilir. Nilüfer Çayı'ndan yani kirli sudan da ölüm olabilir. Ona bir şey diyemiyorum. Yani hiçbir tarafı da suçlayamıyorum. Yıllardan beri var zaten. Bunların tahlilleri yapılıyor ama ne kadar değerlendiriliyor, nereye ulaşıyor onu bilmiyoruz. Nilüfer Çayı Uludağ'ın güneyinden çıkıp 105 kilometre gezip Marmara Denizi'ne akıyor. Burada Marmara Denizi'ni de kirletiyor. Müsilaj bu şekilde ortaya çıkıyor. Müsilajın en büyük etkenlerden biri bu. Bir taraftan da Dalyan Gölü aracılığıyla longoz ormanlarını hani zehirliyor, öyle söyleyeyim. Ağustos sonuna doğru görüyorduk bunları. Bu sene bu ayda geldi. Artık ne oldu bilmiyoruz. Biz küçükken suyu içiliyordu. Çocukluğumuzda denizlere gidemiyoruz diye bu derede yüzüyorduk, oynuyorduk, balık avlıyorduk. Akşamları da o balıkları pişirip evimizde yiyorduk. Şu anda maalesef hepsi bitti. Çayın kirliği bu senelerde daha fazla sıklaştı. Nilüfer Çayı'nın geçtiği güzergahta birçok sanayi kuruluşu var. Bursa'dan bütün atıklar buraya geliyor. Ayrıca bu suyla çevredeki tarlalarda mahsuller sulanıyor ve zehirli o mal zehirli halde pazarlara sürülüyor. Vatandaşın sağlığında oynanıyor. İnsanlar sesini duyuramıyor, başımız ağrıyacak deyip korkuyor. Hayvan su içmiyor, bırakın su içmesini içinde bir canlı yaşayamıyor” şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.