Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Aym

Bursa Hayat Gazetesi - Aym haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Aym haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

AYM hak ihlali saydı! Haber

AYM hak ihlali saydı!

Anayasa Mahkemesi (AYM), isim değişikliği talebi reddedilen kişinin yaptığı bireysel başvuruda özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, ismi "Seher" olan ve Danimarka'da yaşayan bir kişi, yaşadığı ülkede adını değiştirdiğini, iki ülke kayıtlarındaki isim farklılığı nedeniyle sıkıntılar yaşadığını belirterek Türkiye'de de adının değiştirilmesi için dava açtı. Yargılamayı yapan Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın reddine karar verdi. Mahkemenin kararında, dava kapsamında dinlenen tanıkların, davacının değiştirdiği ismiyle kendisine hitap edilmesini istediği belirtilerek, sosyal hayatında isim farklılığı nedeniyle sorun yaşamadığı, bu nedenle "talebin haklı bir nedene ve hukuki menfaate dayanmadığı" ifade edildi. Kararın istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını hukuka uygun buldu ve başvurunun reddine karar verdi. Bunun üzerine davacı, hak ihlali iddiasıyla AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ve yeniden yargılama yapılmak üzere karar örneğinin yerel mahkemeye gönderilmesine karar verdi. KARARIN GEREKÇESİNDEN AYM'nin kararında, kişilerin isminin korunması ve kamu düzenini bozmadığı müddetçe değiştirilmesine imkan tanınması yönünde devletin pozitif yükümlülükleri bulunduğu bildirildi. Kişilerin isimleri üzerinde tasarrufta bulunmasının gerekli olduğu durumlarda Anayasa'nın 20. maddesinin geniş yorumlanması gerektiğine işaret edilen kararda, taleplerin reddi durumunda ise ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmasının gerekli olduğu kaydedildi. İsim değişikliği talepleri karşısında idari ve yargısal makamlarca "kişisel yarar ile kamu menfaatleri arasında adil bir denge kurulması gerektiği" vurgulanan kararda, "Nüfus kayıtlarının en temel işlevi, kişilerin resmi makamlar önünde tanınmasını sağlamaktır. Bu tanınmanın yalnızca ulusal ölçekte değil uluslararası tüm işlemlerde de sorunsuz şekilde gerçekleşmesi nüfus kaydını tutan kamusal makamların görev ve sorumluluğundadır." ifadeleri yer aldı. Başvurucunun Danimarka'da ismini değiştirmesi nedeniyle iki ülkeye ait kimlik ve belgelerindeki isminin farklı olması nedeniyle resmi işlerimde sorun yaşayabileceğine dikkat çekilen kararda, yargı makamlarınca karar verilirken bu durumun "kişisel menfaat ile kamusal menfaat" gözetilerek değerlendirilmediği belirtildi. Yüksek Mahkemenin kararında, "İsim değişikliği konusunda çatışan menfaatlerin dengelenmesine yönelik somut başvuru özelinde değerlendirme yapılmaması ve ret kararının anayasal güvenceleri gözeten ilgili ve yeterli gerekçe içermemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı yönünden devletin pozitif yükümlülüklerinin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir." denildi.

AYM'den karar: Cumhurbaşkanının rektör ataması anayasaya aykırı Haber

AYM'den karar: Cumhurbaşkanının rektör ataması anayasaya aykırı

Anayasa Mahkemesi (AYM), rektörlerin Cumhurbaşkanı tarafından atanmasının, kanun hükmünde kararname (KHK) ile düzenlenmesini iptal etti. İptal hükmü, 12 ay sonra yürürlüğe girecek. Resmi Gazete'de yer alan karara göre, AYM, 2018 tarihli 703 sayılı Anayasa'da Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) iptal istemini karara bağladı. Yüksek Mahkeme, 703 sayılı KHK'de yer alan rektörlerin Cumhurbaşkanı tarafından atanmasına ilişkin düzenlemeyi, Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti. Dava konusu kuralın önceki halinde, rektörlerin devlet üniversitelerine atamasında, YÖK'ün aday gösterdiği kişiler arasından seçilerek, Cumhurbaşkanı tarafından atanacağının düzenlendiği aktarılan kararda, vakıf üniversitelerine ise mütevelli heyetinin YÖK'e teklifi ve YÖK'ün olumlu görüş vermesi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanacağının düzenlendiği ifade edildi. Kararda, 703 sayılı KHK ile yapılan düzenleme sonrası, YÖK'ün rektör atama sürecinde, devlet üniversiteleri yönünden aday gösterme, vakıf üniversiteleri yönünden mütevelli heyetinin teklifine olumlu görüş verme şeklindeki rolüne son verilmek suretiyle rektör atama usulünün değiştirildiği, ayrıca atanma şartları, görev süresi gibi rektör atanmasına ilişkin hükümlerin madde metninden çıkarıldığı hatırlatıldı. Yüksek Mahkemece 12 ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılan iptal kararına ilişkin gerekçede, "Kural, kamu hizmetlerine girme hakkına ilişkin düzenleme içerdiğinden Anayasa'nın mülga 91. maddesi uyarınca KHK ile düzenlenemeyecek yasak alanda kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın mülga 91. maddesine aykırıdır, iptali gerekir." ifadeleri yer aldı. YÖK ÜYELERİNİN ATANMASINA İLİŞKİN İPTAL AYM, 2547 Sayılı Kanun'un 6. Maddesi'nin (b) fıkrasının (5) numaralı bendinin, 703 saylı KHK ile değiştirilmesine ilişkin düzenlemeyi de iptal etti. Yüksek Mahkeme düzenlemedeki, "21 üyeden oluşan YÖK'ün 7 üyesinin, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından belirlenmesinin ardından Cumhurbaşkanı onayı ile görev başlayacağı"na ilişkin düzenlemenin, "... Cumhurbaşkanı tarafından atanması" şeklindeki değiştirilmesini Anayasa'ya aykırı buldu. ÜAK'ın, YÖK'e üye seçen bir kuruluş olduğu aktarılan kararda, yapılan değişiklikle ÜAK tarafından seçilen üyelerin doğrudan üye sıfatını kazanamadıkları, nihai olarak bu sıfatı kazanmalarının Cumhurbaşkanı'nın takdirine bağlı kılındığı belirtildi. Bu düzenlemenin, Cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin olduğuna işaret edilen kararda, "Kuralın 6771 sayılı Kanun ile Anayasa'da yapılan değişikliklerle ilgisinin olduğu söylenemez. Bu itibarla kural, 7142 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında belirtilen Anayasa'da yapılan değişikliklere uyum sağlamak amacı taşımadığından Anayasa'nın mülga 91. maddesi uyarınca verilen KHK çıkarma yetkisinin amaç ve kapsamı içinde değerlendirilmemektedir. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın mülga 91. maddesine aykırıdır, iptali gerekir." ifadeleri yer aldı.

Araç sahipleri dikkat: İptal edildi... Haber

Araç sahipleri dikkat: İptal edildi...

Anayasa Mahkemesi (AYM), araç satışının ardından, zorunlu mali sorumluluk sigortasının 15 gün boyunca devam etmesine ilişkin düzenlemeyi, Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti. Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan karara göre, Adana 4. Tüketici Mahkemesi, yargılamasına baktığı bir davada, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 94. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan, "Sigortacı, sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerlidir." şeklindeki düzenlemenin iptali için AYM'ye başvurdu. Başvuruda, kişinin aracını sattığı anda araç üzerindeki mülkiyet hakkının sona ermesine karşın söz konusu düzenlemeler uyarınca sigorta sözleşmesinden kaynaklı sorumluluğunun devam ettiği, bu itibarla kusuru olmadığı hallerde de tazminat sorumluluğunun bulunabileceği ifade edildi. Kişilerin işlediği veya ihmal ettiği bir fiilden sorumlu tutulması gerektiğine işaret edilen itiraz başvurusunda, sigorta sözleşmesinin feshedilip edilmeyeceği konusunda da açıklığın bulunmadığı ileri sürüldü. Başvuruyu görüşen AYM, söz konusu düzenlemelerin Anayasa'ya aykırı olduğunu tespit ederek iptal etti. Mahkeme, iptal hükmünün 9 ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırdı. KARARIN GEREKÇESİNDEN Yüksek Mahkemenin iptal kararında, araç satışının ardından önceki sahibinin araç üzerindeki fiili ve hukuki hakimiyetinin sona erdiği, eski araç sahibinin yeni araç sahibi üzerinde herhangi bir denetim ve gözetim sorumluluğunun da bulunmadığı ifade edildi. Aracın yeni sahibinin, belirtilen 15 günlük sürede üçüncü kişilere zarar vermesi halinde, bu fiillerden aracın eski sahibinin sorumlu tutulabileceği aktarılan kararda, bunun "oldukça ağır bir müdahale" niteliği taşıdığı kaydedildi. Kararda, "Satış veya devir işlemi yapılan ve işleteni değişen motorlu araçların tescilinde ya da trafiğe çıkarılmasında yeni işleten tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılması şartının aranmasını içeren bir düzenleme yapmaya ilişkin kanun koyucunun önünde anayasal bir engel bulunmadığı görülmüştür." değerlendirmesine yer verildi. Kişinin, üzerinde hukuki ve fiili olarak denetim ve kontrol imkanına sahip olmadığı kişilerin fiillerinden sorumlu tutulmasının bir zorunluluk olmadığı vurgulanan kararda, şu ifadeler yer aldı: "Aracın devri suretiyle araç üzerindeki her türlü kontrol ve denetim yetkisini yitirmiş bulunan sigortalının artık işleten sıfatı da kalmadığı halde sözleşmenin sigorta şirketince feshedilmemesi durumunda sözleşme süresince, sözleşmenin feshedilmesi halinde dahi fesih tarihinden itibaren 15 gün boyunca yeni işletenin üçüncü kişilere vermiş olduğu zararlardan sorumlu tutulabilmesine imkan tanıyan kuralların gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.