Türkiye genel anlamda şiddetin ve kadın cinayetlerinin giderek arttığı zor bir dönemden geçiyor. Peki, artan şiddet vakaları yalnızca bizim ülkemizde mi bu kadar yoğun yoksa dünya olarak mı böyle bir kaosun içindeyiz. Amerikan Hükümeti'nin 75 yıldır dünya çapında düzenlediği IVLP International Women Leader Programme (Uluslar arası Kadın Liderler Programı) isimli organizasyonda bu yıl 'Siyasette ve Kamusal Alanda Kadının Konumu' tartışıldı. Türkiye'yi temsilen orada bulunan Ece Erdenk ile tüm dünya kadınlarının şiddete bakış açısını ve kadına yönelik şiddeti konuştuk.
Haber Giriş Tarihi: 21.03.2016 10:53
Haber Güncellenme Tarihi: 21.03.2016 10:53
Kaynak:
Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
Emel DEMİR
Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Anadolu Üniversitesi Basın ve Yayın Bölümü mezunuyum ayrıca Sosyoloji Bölümü'nden yan dal yaptım. Yaklaşık 3-4 seneden beri Bursa'da medya sektöründe gazeteci olarak çalışıyorum. Şu anda da, bir PR şirketinde Proje Yönetmenliği yapıyorum. Üniversite dönemlerinden beri hem fiilen hem de akademik olarak feminizm- kadın çalışmaları alanında yoğunlaştım. Feminizmle ilgili makaleler, TV programları yaptım.
Amerikan Konsolosluğu'nun uluslar arası olarak düzenlediği kadın sorunlarıyla ilgili bir konferansa Türkiye'yi temsilen katıldınız. Programın detayları nelerdi ve neden özellikle sizi seçtiler?
Bu program ABD'nin yaklaşık 75 yıldan beri düzenlediği bir organizasyon. Afganistan, Azerbaycan, Bahama, Fildişi, Mısır, Hong Kong, Hindistan, Çek Cumhuriyeti, Ürdün, Nepal, Papua Yeni Gine, Makedonya, Lübnan, Suudi Arabistan, Malta, Portekiz, Trinidad Tobago, Vietnam, Zimbabwe ve Türkiye'den kadın temsilciler olarak konferansa katıldık. Aslında ülkelere baktığımızda Amerika tarafından üçüncü dünya ülkeleri olarak görülen ülkeler. Biz burada İngiltere, Fransa gibi gelişmiş sayılan ülkelerden de kadınlar görmek isterdik. Çünkü kadının yaşadığı problemler ülke ekonomilerine ve sınırlara bağlı değil. Neden ben? Öncelikle Türkiye'de gazetecilik yapmam, tabii ki uluslar arası bir etkinlik olduğu için, yabancı dil seviyem, uzun yıllardan beri feminizm alanında çalışma yapmış olmam konuya hakimiyetim katılım için pozitif koşul sağladı.
Programın amacına gelince, aslında ABD'nin bizimle kurduğu iletişim şekli Amerika'nın ne kadar gelişmiş bir ülke olduğunu anlatmaktı. Program başlığı şöyle; 'Siyasette ve Kamusal Alanda Kadının Konumu'. Tabii ki onların yapmak istediği şey 'Amerika'da kadınlar da erkekler kadar siyasetin içindeler, Amerika'daki eyalet sistemi bakın nasıl tıkır tıkır işliyor' diyerek bir örnek oluşturmak. Katılan ülkeler de onlara göre az gelişmiş ülkeler olduğu için bir örnek teşkil etmek istediler Benim açımdan baktığınız zaman ise; dünya ülkelerindeki kadın problemlerini dinlemek. Tabii ki 20 farklı ülke ve bu ülkeleri TV kanallarından da çok fazla izleyemediğimiz için inanılmaz bir deneyim oldu. Ancak, tabii ki kadınların dünyadaki her ülkede yaşadığı milyonlarca problem olduğu için siyaset başlığı altında farklı birçok şey konuşuldu.
Konferans aşamaları ve tartışmalar nasıldı neler yaptınız?
Washington DC, North Carolina Charlotte, Denver ve Portland 'da etkinliklere dahil olduk. Capitol, Beyaz Saray, senatörlükler, yerel yönetimler ve üniversitelerdeki kadın örgütlenmeleriyle tanıştık. Amerikan siyasetinin nasıl işlediğini ve kadının siyasete katılma durumunu gördük. Denver Amerika için gerçekten önemli bir merkez. Bu 20 ülke kadın, farklı ülkelerle kadının konumunu tartışma ve kıyaslama fırsatı buldu.
Konferansa katılan diğer ülkelerde ve Türkiye'de yaşayan kadınların ortak ya da farklı problemleriyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Çok uzun zamandan beri Türkiye'de kadın sorunlarının giderek arttığı artık klişeleşmiş bir söylem oldu. Artık aşikar, gerçekler ve bilimsel veriler var. Ama bu sadece Türkiye'ye özgü bir artış ya da durum değil. Diğer ülkelerle kıyas yaptığımız zaman onların iyi, bizimse kötü olduğumuz ve bunun tam tersi durumlar var. Bu nedenle oran karşılaştırması yapamayız. Şöyle bir gözlemim var benim, Amerikalılar soru sormayı ve kendilerini anlatmayı çok seviyorlar ama sizden soru gelmesinden çok hazzetmiyorlar. Bu nedenle sorduğunuz sorular çok havada kalıyor. Konferans dışında benim kendi çabamla ülkeme ne götürebilirim gayretiyle edindiğim sonuçlar var. Çünkü biz 3 hafta içerisinde sadece bir kere toplu olarak oturup konuşabildik.
Ülke bazında konuşacak olursak;
Makedonya'da kadın ve erkekler arasındaki ekonomik eşitlik uçurumu ve kadınların eğitim eksikliği problemi var.
Portekiz'de sosyal güvenlik sorunu var,
Malta'da aile içi şiddet var, polis koruması da var ancak çalışmıyor,
Somali'de şiddet, kız çocuklarına sünnet gibi problemler var ayrıca genç kızlar AIDS'li erkeklerle evlendiriliyor ve AIDS bulaştırmanın hiçbir cezası yok,
Lübnan'da aile içi şiddet ve göçmen problemi (Suriye'den göçmen kabul eden bir diğer ülke) ve Lübnanlı kadın arkadaşımın çok güzel bir cümlesi var onun cümlesini e bir söyleyeceğim. "Her Arap kökenli kadın dansöz değildir"
Ürdün'de insan kaçakçılığı ve göçmen kadınların yaşadığı insanlık dışı muamele (Suriye'den göçmen kabul eden bir diğer ülke)
Trinidad Tobago'da aile içi şiddet var. İnsan kaçakçılığı var ve insanlar kayboluyor. Özellikle kadınlar kayboluyor ve bu kadınlarla ilgili 'başkasına kaçmıştır' mantığı yürütülüyor.
Afganistan, sivil savaş sonrasında baş gösteren problemler, kadınlar hala sokağa yanında bir erkek olmadan çıkamıyor.
Papua Yeni Gine, tecavüz, sünnet, eğitim eksikliği, özgürlük...
Zimbamwe, tecavüz, sünnet, eğitim eksikliği, özgürlüğe ek olarak kız çocukları eğitim göremiyor küçük kardeşlerine bakıyorlar çünkü babalar evden kaçıyor. Kadınlar kalıyor ve maddi sıkıntı yüzünden çalışmak zorunda kalıyorlar.
Azerbaycan, Sovyetler sonrası sosyal gelişim problemi ve aile içi şiddet.
Arabistan, eşit ücret problemi, aile içi şiddet, kürtaj yasağı, neyse ki erkekler ve kadınlar aynı yerde çalışmaya başlamış.
Hong Konk'ta, eğitim harcı erkeklere daha fazla veriliyor ve evlenince kesiliyor. Bu nedenle çoğu kadın evlenmiyor ya da boşanıyor.
Bahama'da aile içi şiddet ve insan kaçakçılığı...
Nepal'de göç problemi.
Ancak bu sorular kendi ülkelerini temsil eden kadınlara soruldu. Bu kadınların eğitim ve bilinç düzeyleri, kendi bakış açıları çok önemli. Mesela ben Suudi Arabistan'a soru yönelttiğimde 'bizim ülkemizde problem yok' diyebildi. Siz Suudi Arabistan'da namus cinayeti işlenmediğine inanabiliyor musunuz? Ama 'yok' diyebiliyor. Bu listeyi genel geçer olarak adlandırabiliriz.
SİYAH-BEYAZ AYRIMI
Peki özellikle Amerikalı kadınlar nasıl yaşıyor ve onların kadın problemine bakış açısı nasıl?
Amerika'daki kadınlar arasında genelde olduğu gibi hala siyah- beyaz ayrımı mevcut. Siyah bir erkek beyaz bir erkekle aynı işi yapmasına rağmen daha az kazanabiliyor. Zaten kadınlar erkeklerden daha az kazanıyor, beyaz bir kadın siyah bir kadından daha fazla kazanıyor. Legal mi? Tabii ki değil ancak bu sorunun oranı çok büyük. Bunun dışında şiddet, taciz, tecavüz ve cinayet tabii ki var. 'Senidövdüm çünkü seni seviyorum erkekleri' de çok fazla. Amerika'da kadınların en büyük problemlerinden birisi doğum izni. Amerika'da doğum izni ücretli değil. Yaklaşık 12 hafta izinleri var ancak ücretsiz ve döndükleri zaman işten çıkarılma durumları var. Ve çocuk bakıcılığı çok pahalı doğal olarak da çocuk bakıcısı tercih etmiyorlar ve iş hayatından çekiliyorlar. Bir diğer problem de şu; Afrika'da ve Amerika'da bazı siyahi kadınlar beyazlaşmak için kozmetik ürünler kullanıyorlar. Beyazlar ise bronzlaşmak için bazı kozmetik ürünler kullanıyorlar.
Siyasette ve kadın örgütlenmelinde yer alan Afro- Amerikan bir kadının söylemi var mesela şöyle;
"Biz siyahiler katillik ya da kölelik dışında kendimizi kitaplarda ya da filmlerde hiç görmedik. Hatta günümüzde kitaplardan uyarlama bazı filmlerde aslen siyahi olan karakterler beyaz olarak seçiliyor. Nedeni de ortada"
ÖRGÜTLENİYORLAR
Ancak Amerika'da kadınlar çok iyi örgütlenmiş. Her okulda her eyalette örgütler var ve sorunlara çözüm bulmak için birlikte çalışıyorlar. Amerikalı kadınlar artık feminizm konusunda erkekleri ve çocukları eğitme noktasına geçmişler ki bu çok kıskandırıcı bir durum.
Seminerde sizin sunduğunuz ya da ön plana çıkardığınız konu neydi?
Tabii ki ben Türkiye kadınını ve ülkemi temsilen gittim. Ancak, Türkiye çok farklı kültür ve kadın profiline sahip olan bir ülke. Bu yüzden Ece Erdenk olarak doğudaki bir kadını ya da Karadenizli bir kadını ne kadar temsil edebiliyorum? Tabii kim giderse gitsin bu sorun olurdu. Benim konuştuğum konular genelde şöyleydi; Türkiye'de tartıştığımız ve problem olarak kabul ettiğimiz kadın problemleri, kadın cinayetleri neden işleniyor, mahkemede kadının durumu, erkeklerin yaptırımları, Türkiye'deki toplumsal cinsiyet rolleri, cinsellik tabusu, çocuk gelinler, politik hayatta, iş hayatında, sosyal hayatta kadınların yaşadığı problemler, taciz, tecavüz, mobbing, eğitim... Her şey pozitif ya da negatif değil, neyse onu konuştum. Münevver Karabulut, Özgecan cinayetlerinden bahsettim.
KUTU
Konferansta tek bir soru soruldu. 'Hangi ülkelerin parasında kadın temsili var?' Bu beni çok gururlandırdı. Sadece Amerikan ve Türk parasında kadın temsili var. Bizim paramızda Fatma Aliye'nin resmi var.
LİSTE AYNI SIRA FARKLI
20 ülke saydınız bu ülkeler arasında kadına yönelik şiddet konusunda Türkiye ne durumda?
Biz kendi ülkemizde bir çok şeyden şikayet edebiliyoruz. Ancak pozitif olduğumuz konular da var. Misal biz eşit ücret konusunu tartışmıyoruz. Gittiğimiz bir iş yerinde kadın olduğumuz için daha az maaş almıyoruz. İstisnalar tabii ki vardır. Amerika'da siyah bir kadınla beyaz bir kadın arasında eşitlik yok uçurum var. Taciz, tecavüz, kadın cinayetleri konusunda Türkiye çok kötü. Ama kız çocuklarını sünnet etmiyoruz. Yani bu soruya cevaben verebileceğim şu; liste aynı oluyor; sıralama farklı oluyor.
Tanıştığınız Amerikalılar Türkiye ile ilgili ne düşünüyor?
Konferans dışında bu konuda gözlemlerim var. Barmeninden tutunda avukatına kadar birçok insanla tanıştım. Misal tanıştığım insanlar Türkiye'yi çok sevdiklerini söylüyorlar ama aynı zamanda Türkiye'de yaşayan Amerikalıların da güvende olmadığını ve geri dönmeleri gerektiğini söylüyorlar. Tanıdıkları tek siyasetçi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye'de kar yağdığına inanmayan insanlarla tanıştım. Türkiye'nin çöl olduğunu ve Arap alfabesi kullandığını sanıyorlar ki bu aslında bizim değiştirmemiz gereken bir algı. Neden hala böyle bir algı yaratıyoruz anlamıyorum.
Konferans sonrasında konuştuğunuz bir çözüm var mı?
Çözüm yolları tabii ki konuşuldu. Çünkü asıl amaç zaten bir araya gelip çözüm konuşmaktı. Bu konferansın dünya kadınları açısından şöyle bir faydası var. Dünyanın neresinde olursan ol acılarımız ortak. Paylaşımlarımız ortak. Şiddet sınır ve coğrafya tanımıyor. Bizim açımızdan bakacak olursak Türkiye'deki kadınlar olarak yerel kadın örgütlenmeleri yaratmak.
BİZ DİNLEMELİYİZ
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Kadına karşı şiddet yeni bir konu değil. Her zaman var olan her dönemde var olan çok büyük bir problem. Türkiye'de maalesef duyarsılaştığımız da bir konu. Kadınlara seslenmek istiyorum. İstemeden maruz kaldığınız her dokunuş, her söz, her türlü muamele şiddettir. Cinsel anlamda, psikolojik ya da ekonomik anlamada da olabilir. Türkiye olarak kadına yönelik şiddeti, kadın cinayeti olarak algılamamız gerektiği çok aşikar artık. Burada önemli olan kimin şiddet gördüğü değil kimin şiddet uyguladığı, artık bunu anlamalıyız. Tecavüz eden, taciz eden döven zihniyete yoğunlaşmalıyız, onu bitirmeliyiz. Bizim görevimiz; çocuklarımızı, şiddete uğrayan kadınları ve erkekleri dinlemek ve ciddiye almak. Feminizm sadece kadınları merkez olarak almaz her türlü şiddeti sonlandırmaya yönelik bir hareket bir düşünce yapısı...
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Rahat olmayın ama kadın sorunu evrensel
Türkiye genel anlamda şiddetin ve kadın cinayetlerinin giderek arttığı zor bir dönemden geçiyor. Peki, artan şiddet vakaları yalnızca bizim ülkemizde mi bu kadar yoğun yoksa dünya olarak mı böyle bir kaosun içindeyiz. Amerikan Hükümeti'nin 75 yıldır dünya çapında düzenlediği IVLP International Women Leader Programme (Uluslar arası Kadın Liderler Programı) isimli organizasyonda bu yıl 'Siyasette ve Kamusal Alanda Kadının Konumu' tartışıldı. Türkiye'yi temsilen orada bulunan Ece Erdenk ile tüm dünya kadınlarının şiddete bakış açısını ve kadına yönelik şiddeti konuştuk.
Emel DEMİR
Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Anadolu Üniversitesi Basın ve Yayın Bölümü mezunuyum ayrıca Sosyoloji Bölümü'nden yan dal yaptım. Yaklaşık 3-4 seneden beri Bursa'da medya sektöründe gazeteci olarak çalışıyorum. Şu anda da, bir PR şirketinde Proje Yönetmenliği yapıyorum. Üniversite dönemlerinden beri hem fiilen hem de akademik olarak feminizm- kadın çalışmaları alanında yoğunlaştım. Feminizmle ilgili makaleler, TV programları yaptım.
Amerikan Konsolosluğu'nun uluslar arası olarak düzenlediği kadın sorunlarıyla ilgili bir konferansa Türkiye'yi temsilen katıldınız. Programın detayları nelerdi ve neden özellikle sizi seçtiler?
Bu program ABD'nin yaklaşık 75 yıldan beri düzenlediği bir organizasyon. Afganistan, Azerbaycan, Bahama, Fildişi, Mısır, Hong Kong, Hindistan, Çek Cumhuriyeti, Ürdün, Nepal, Papua Yeni Gine, Makedonya, Lübnan, Suudi Arabistan, Malta, Portekiz, Trinidad Tobago, Vietnam, Zimbabwe ve Türkiye'den kadın temsilciler olarak konferansa katıldık. Aslında ülkelere baktığımızda Amerika tarafından üçüncü dünya ülkeleri olarak görülen ülkeler. Biz burada İngiltere, Fransa gibi gelişmiş sayılan ülkelerden de kadınlar görmek isterdik. Çünkü kadının yaşadığı problemler ülke ekonomilerine ve sınırlara bağlı değil. Neden ben? Öncelikle Türkiye'de gazetecilik yapmam, tabii ki uluslar arası bir etkinlik olduğu için, yabancı dil seviyem, uzun yıllardan beri feminizm alanında çalışma yapmış olmam konuya hakimiyetim katılım için pozitif koşul sağladı.
Programın amacına gelince, aslında ABD'nin bizimle kurduğu iletişim şekli Amerika'nın ne kadar gelişmiş bir ülke olduğunu anlatmaktı. Program başlığı şöyle; 'Siyasette ve Kamusal Alanda Kadının Konumu'. Tabii ki onların yapmak istediği şey 'Amerika'da kadınlar da erkekler kadar siyasetin içindeler, Amerika'daki eyalet sistemi bakın nasıl tıkır tıkır işliyor' diyerek bir örnek oluşturmak. Katılan ülkeler de onlara göre az gelişmiş ülkeler olduğu için bir örnek teşkil etmek istediler Benim açımdan baktığınız zaman ise; dünya ülkelerindeki kadın problemlerini dinlemek. Tabii ki 20 farklı ülke ve bu ülkeleri TV kanallarından da çok fazla izleyemediğimiz için inanılmaz bir deneyim oldu. Ancak, tabii ki kadınların dünyadaki her ülkede yaşadığı milyonlarca problem olduğu için siyaset başlığı altında farklı birçok şey konuşuldu.
Konferans aşamaları ve tartışmalar nasıldı neler yaptınız?
Washington DC, North Carolina Charlotte, Denver ve Portland 'da etkinliklere dahil olduk. Capitol, Beyaz Saray, senatörlükler, yerel yönetimler ve üniversitelerdeki kadın örgütlenmeleriyle tanıştık. Amerikan siyasetinin nasıl işlediğini ve kadının siyasete katılma durumunu gördük. Denver Amerika için gerçekten önemli bir merkez. Bu 20 ülke kadın, farklı ülkelerle kadının konumunu tartışma ve kıyaslama fırsatı buldu.
Konferansa katılan diğer ülkelerde ve Türkiye'de yaşayan kadınların ortak ya da farklı problemleriyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Çok uzun zamandan beri Türkiye'de kadın sorunlarının giderek arttığı artık klişeleşmiş bir söylem oldu. Artık aşikar, gerçekler ve bilimsel veriler var. Ama bu sadece Türkiye'ye özgü bir artış ya da durum değil. Diğer ülkelerle kıyas yaptığımız zaman onların iyi, bizimse kötü olduğumuz ve bunun tam tersi durumlar var. Bu nedenle oran karşılaştırması yapamayız. Şöyle bir gözlemim var benim, Amerikalılar soru sormayı ve kendilerini anlatmayı çok seviyorlar ama sizden soru gelmesinden çok hazzetmiyorlar. Bu nedenle sorduğunuz sorular çok havada kalıyor. Konferans dışında benim kendi çabamla ülkeme ne götürebilirim gayretiyle edindiğim sonuçlar var. Çünkü biz 3 hafta içerisinde sadece bir kere toplu olarak oturup konuşabildik.
Ülke bazında konuşacak olursak;
Makedonya'da kadın ve erkekler arasındaki ekonomik eşitlik uçurumu ve kadınların eğitim eksikliği problemi var.
Portekiz'de sosyal güvenlik sorunu var,
Malta'da aile içi şiddet var, polis koruması da var ancak çalışmıyor,
Somali'de şiddet, kız çocuklarına sünnet gibi problemler var ayrıca genç kızlar AIDS'li erkeklerle evlendiriliyor ve AIDS bulaştırmanın hiçbir cezası yok,
Lübnan'da aile içi şiddet ve göçmen problemi (Suriye'den göçmen kabul eden bir diğer ülke) ve Lübnanlı kadın arkadaşımın çok güzel bir cümlesi var onun cümlesini e bir söyleyeceğim. "Her Arap kökenli kadın dansöz değildir"
Ürdün'de insan kaçakçılığı ve göçmen kadınların yaşadığı insanlık dışı muamele (Suriye'den göçmen kabul eden bir diğer ülke)
Trinidad Tobago'da aile içi şiddet var. İnsan kaçakçılığı var ve insanlar kayboluyor. Özellikle kadınlar kayboluyor ve bu kadınlarla ilgili 'başkasına kaçmıştır' mantığı yürütülüyor.
Afganistan, sivil savaş sonrasında baş gösteren problemler, kadınlar hala sokağa yanında bir erkek olmadan çıkamıyor.
Papua Yeni Gine, tecavüz, sünnet, eğitim eksikliği, özgürlük...
Zimbamwe, tecavüz, sünnet, eğitim eksikliği, özgürlüğe ek olarak kız çocukları eğitim göremiyor küçük kardeşlerine bakıyorlar çünkü babalar evden kaçıyor. Kadınlar kalıyor ve maddi sıkıntı yüzünden çalışmak zorunda kalıyorlar.
Azerbaycan, Sovyetler sonrası sosyal gelişim problemi ve aile içi şiddet.
Arabistan, eşit ücret problemi, aile içi şiddet, kürtaj yasağı, neyse ki erkekler ve kadınlar aynı yerde çalışmaya başlamış.
Hong Konk'ta, eğitim harcı erkeklere daha fazla veriliyor ve evlenince kesiliyor. Bu nedenle çoğu kadın evlenmiyor ya da boşanıyor.
Bahama'da aile içi şiddet ve insan kaçakçılığı...
Nepal'de göç problemi.
Ancak bu sorular kendi ülkelerini temsil eden kadınlara soruldu. Bu kadınların eğitim ve bilinç düzeyleri, kendi bakış açıları çok önemli. Mesela ben Suudi Arabistan'a soru yönelttiğimde 'bizim ülkemizde problem yok' diyebildi. Siz Suudi Arabistan'da namus cinayeti işlenmediğine inanabiliyor musunuz? Ama 'yok' diyebiliyor. Bu listeyi genel geçer olarak adlandırabiliriz.
SİYAH-BEYAZ AYRIMI
Peki özellikle Amerikalı kadınlar nasıl yaşıyor ve onların kadın problemine bakış açısı nasıl?
Amerika'daki kadınlar arasında genelde olduğu gibi hala siyah- beyaz ayrımı mevcut. Siyah bir erkek beyaz bir erkekle aynı işi yapmasına rağmen daha az kazanabiliyor. Zaten kadınlar erkeklerden daha az kazanıyor, beyaz bir kadın siyah bir kadından daha fazla kazanıyor. Legal mi? Tabii ki değil ancak bu sorunun oranı çok büyük. Bunun dışında şiddet, taciz, tecavüz ve cinayet tabii ki var. 'Seni dövdüm çünkü seni seviyorum erkekleri' de çok fazla. Amerika'da kadınların en büyük problemlerinden birisi doğum izni. Amerika'da doğum izni ücretli değil. Yaklaşık 12 hafta izinleri var ancak ücretsiz ve döndükleri zaman işten çıkarılma durumları var. Ve çocuk bakıcılığı çok pahalı doğal olarak da çocuk bakıcısı tercih etmiyorlar ve iş hayatından çekiliyorlar. Bir diğer problem de şu; Afrika'da ve Amerika'da bazı siyahi kadınlar beyazlaşmak için kozmetik ürünler kullanıyorlar. Beyazlar ise bronzlaşmak için bazı kozmetik ürünler kullanıyorlar.
Siyasette ve kadın örgütlenmelinde yer alan Afro- Amerikan bir kadının söylemi var mesela şöyle;
"Biz siyahiler katillik ya da kölelik dışında kendimizi kitaplarda ya da filmlerde hiç görmedik. Hatta günümüzde kitaplardan uyarlama bazı filmlerde aslen siyahi olan karakterler beyaz olarak seçiliyor. Nedeni de ortada"
ÖRGÜTLENİYORLAR
Ancak Amerika'da kadınlar çok iyi örgütlenmiş. Her okulda her eyalette örgütler var ve sorunlara çözüm bulmak için birlikte çalışıyorlar. Amerikalı kadınlar artık feminizm konusunda erkekleri ve çocukları eğitme noktasına geçmişler ki bu çok kıskandırıcı bir durum.
Seminerde sizin sunduğunuz ya da ön plana çıkardığınız konu neydi?
Tabii ki ben Türkiye kadınını ve ülkemi temsilen gittim. Ancak, Türkiye çok farklı kültür ve kadın profiline sahip olan bir ülke. Bu yüzden Ece Erdenk olarak doğudaki bir kadını ya da Karadenizli bir kadını ne kadar temsil edebiliyorum? Tabii kim giderse gitsin bu sorun olurdu. Benim konuştuğum konular genelde şöyleydi; Türkiye'de tartıştığımız ve problem olarak kabul ettiğimiz kadın problemleri, kadın cinayetleri neden işleniyor, mahkemede kadının durumu, erkeklerin yaptırımları, Türkiye'deki toplumsal cinsiyet rolleri, cinsellik tabusu, çocuk gelinler, politik hayatta, iş hayatında, sosyal hayatta kadınların yaşadığı problemler, taciz, tecavüz, mobbing, eğitim... Her şey pozitif ya da negatif değil, neyse onu konuştum. Münevver Karabulut, Özgecan cinayetlerinden bahsettim.
KUTU
Konferansta tek bir soru soruldu. 'Hangi ülkelerin parasında kadın temsili var?' Bu beni çok gururlandırdı. Sadece Amerikan ve Türk parasında kadın temsili var. Bizim paramızda Fatma Aliye'nin resmi var.
LİSTE AYNI SIRA FARKLI
20 ülke saydınız bu ülkeler arasında kadına yönelik şiddet konusunda Türkiye ne durumda?
Biz kendi ülkemizde bir çok şeyden şikayet edebiliyoruz. Ancak pozitif olduğumuz konular da var. Misal biz eşit ücret konusunu tartışmıyoruz. Gittiğimiz bir iş yerinde kadın olduğumuz için daha az maaş almıyoruz. İstisnalar tabii ki vardır. Amerika'da siyah bir kadınla beyaz bir kadın arasında eşitlik yok uçurum var. Taciz, tecavüz, kadın cinayetleri konusunda Türkiye çok kötü. Ama kız çocuklarını sünnet etmiyoruz. Yani bu soruya cevaben verebileceğim şu; liste aynı oluyor; sıralama farklı oluyor.
Tanıştığınız Amerikalılar Türkiye ile ilgili ne düşünüyor?
Konferans dışında bu konuda gözlemlerim var. Barmeninden tutunda avukatına kadar birçok insanla tanıştım. Misal tanıştığım insanlar Türkiye'yi çok sevdiklerini söylüyorlar ama aynı zamanda Türkiye'de yaşayan Amerikalıların da güvende olmadığını ve geri dönmeleri gerektiğini söylüyorlar. Tanıdıkları tek siyasetçi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye'de kar yağdığına inanmayan insanlarla tanıştım. Türkiye'nin çöl olduğunu ve Arap alfabesi kullandığını sanıyorlar ki bu aslında bizim değiştirmemiz gereken bir algı. Neden hala böyle bir algı yaratıyoruz anlamıyorum.
Konferans sonrasında konuştuğunuz bir çözüm var mı?
Çözüm yolları tabii ki konuşuldu. Çünkü asıl amaç zaten bir araya gelip çözüm konuşmaktı. Bu konferansın dünya kadınları açısından şöyle bir faydası var. Dünyanın neresinde olursan ol acılarımız ortak. Paylaşımlarımız ortak. Şiddet sınır ve coğrafya tanımıyor. Bizim açımızdan bakacak olursak Türkiye'deki kadınlar olarak yerel kadın örgütlenmeleri yaratmak.
BİZ DİNLEMELİYİZ
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Kadına karşı şiddet yeni bir konu değil. Her zaman var olan her dönemde var olan çok büyük bir problem. Türkiye'de maalesef duyarsılaştığımız da bir konu. Kadınlara seslenmek istiyorum. İstemeden maruz kaldığınız her dokunuş, her söz, her türlü muamele şiddettir. Cinsel anlamda, psikolojik ya da ekonomik anlamada da olabilir. Türkiye olarak kadına yönelik şiddeti, kadın cinayeti olarak algılamamız gerektiği çok aşikar artık. Burada önemli olan kimin şiddet gördüğü değil kimin şiddet uyguladığı, artık bunu anlamalıyız. Tecavüz eden, taciz eden döven zihniyete yoğunlaşmalıyız, onu bitirmeliyiz. Bizim görevimiz; çocuklarımızı, şiddete uğrayan kadınları ve erkekleri dinlemek ve ciddiye almak. Feminizm sadece kadınları merkez olarak almaz her türlü şiddeti sonlandırmaya yönelik bir hareket bir düşünce yapısı...
Son Haberler
Güllü'nün ölümünde şok itiraf!
Bursa’da otobanda hız şovu pahalıya patladı!
Bursa’da satırlı kavga! Korku dolu anlar yaşandı