Özel Aritmi Osmangazi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Melike Karen, Bursa Hayat’a yaptığı açıklamada, hemoroid tedavisinde lazerin etkili bir yöntem olduğunu vurguladı. Beslenme düzeni, gebelik ve kronik kabızlık gibi faktörlerin hastalığı tetiklediğini belirten Karen, doğru yaklaşım ve zamanında müdahale ile hastaların yaşam kalitesinin artırılabileceğini söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 27.01.2025 11:04
Haber Güncellenme Tarihi: 27.01.2025 11:17
Muhabir:
Nagihan ER
Özel Aritmi Osmangazi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Melike Karen, hemoroid hakkında merak edilen soruları yanıtladı.
Hemoroidin aslında anal bölgedeki damar yastıklarının genişleyip şişmesiyle oluşan bir hastalık olduğunu belirten Op. Dr. Melike Karen, “Hemoroid, iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. İç hemoroid, makatın iç kısmındaki damarların genişlemesiyle oluşurken, dış hemoroid ise dışarıda ele gelen şişlikler şeklinde kendini gösterir. En sık gebelik, kronik kabızlık, ağır iş yapma, uzun süre ayakta durma ve genetik yatkınlık gibi faktörlerle tetiklenir. Özellikle gebelikte bebeğin yaptığı baskı nedeniyle damar dolaşımı yavaşlar ve bu durum damarların şişmesine neden olabilir.” dedi.
‘İKİNCİ GEBELİK SÜRECİ HIZLANDIRIYOR’
Karen, gebeliğin hemoroid oluşumunda etkili bir süreç olduğunu ve özellikle ikinci gebelikte bu sorunun daha belirgin hale geldiğini belirtti. Bebeğin baskısı nedeniyle, o bölgedeki damarsal dolaşımın yavaşladığını, damarların ise yapılan baskı ve ağırlıkla yavaşça şişip genişlemeye başladığını ifade etti. Bu durumun tedavi edilmezse her hamilelik sonrası giderek daha büyük sorunlara yol açtığının altını çizdi.
Zorunlu kalmadıkları sürece cerrahi müdahale uygulamadıklarını belirten Op. Dr. Karen, gebe hastalar için doğum sonrasının beklenmesi gerektiğine dikkat çekti. Hemoroidin iç ve dış olarak ikiye ayrıldığını, bunun halk arasında dişi ve erkek olarak bilindiğini dile getiren Karen, “İç hemoroid toplamda dört evreye ayrılıyor. Evre ilerledikçe dışarıya doğru sarkan damar kısmen moloz damar gibi olmakta ve hastayı bize şişlik ağrısı ve daha ileri zamanlarda kanama şikayetiyle getirmektedir. Birinci ve ikinci evrede damar genişlemeleri belirgindir ancak dışarı çıkmaz. Bu aşamalarda ilaç tedavisi, beslenme düzenlemeleri ve kabızlığın önlenmesi gibi yöntemler uygulanır. Üçüncü evrede şişlikler tuvalet sırasında dışarı çıkar ancak kendiliğinden geri döner. Dördüncü evrede ise şişlikler sürekli dışarıda kalır ve genellikle ağrılıdır. Üçüncü ve dördüncü evrede cerrahi müdahale gerekir.” dedi.
"KANSER Mİ OLDUM?" KORKUSU
Birinci evrede hastanın, durumu fark etmesinin zor olduğunu ancak ikinci evrede hemoroidi fark ettiğini belirten Op. Dr. Karen, “Üçüncü evrede tuvaletini yaparken şişlik dışarıya çıkar. Beze şeklinde oluşan şişlik daha sonradan içeriye girer. Şiştiği zaman bazen kanamalar meydana gelir, hastalar kanama şikayetleri ile bize başvurabiliyor. Dördüncü evre dediğimiz son evrede ise şişlik inmez ağrı daha sancılı geçer. Kanama artıyor. İnsanlar, "Kanser mi oldum?" korkusu ile bize geliyor. Biz burada ilk önce altta yatan başka bir sebep var mı? diye bakıyoruz. Muayene sırasında hemoroid olup olmadığı anlaşılıyor. Dışardan görünmezse kolonoskopi (kamera) yardımı ile içeriden muayene ederek kanamanın hemoroide mi bağlı olup olmadığına bakıyoruz. Daha sonra tedavi sürecine başlıyoruz.” diye konuştu.
Lazerin hemoroid tedavinde öne çıktığını dile getiren Op. Dr. Karen, lazerin hem hastayı hem de hekimi memnun eden bir yöntem olduğunu belirterek, “Lazerle yapılan işlem sonrasında ağrı ve kanama gibi şikayetler minimal olur ve iyileşme süresi oldukça hızlıdır.” dedi.
LAZER TEDAVİSİ HER AÇIDAN PRATİK
Lazerin tıbbın pek çok alanında kolaylık sağladığını ve hastanın daha az acı duymasına sebep olduğunu belirten Karen, hemoroid tedavinde bölge için özeleştirilmiş bir lazer programı kullanarak incecik bir lazer ucuyla genişletilmiş damarlara girilerek, yakma işlemi gerçekleştirildiğini anlattı. Lazer tedavisi sonrasında daha az kanama ve ağrı şikayeti aldığının üzerinde duran Op. Dr. Karen, “Hastaların yüzde doksan beşini lazer yöntemi ile tedavi ediyoruz. İyileşme sonuçlarını daha hızlı alıyoruz.” dedi.
TELEFON İLE TUVALETE GİRMEYİN!
Tuvalette uzun süre kalmanın tehlike olduğu uyarısında bulunan Op. Dr. Karen, “Tuvalete telefon ile girildiğinde içerdeki süre maalesef uzuyor. Günümüzün en büyük sorunu bu şu anda. Uzun süre tuvalette kaldığınızda basınçtan ötürü damarlar şişmeye başlıyor ve içeride kendini hastalık olarak göstermeye başlıyor. Bu yüzden tuvalette işimiz bitince oyalanmamız gerekiyor.” diyerek uyarıda bulundu.
BESLENME ALIŞKANLIKLARINDA ÖNEMLİ ROL OYNUYOR
Op. Dr. Karen, hemoroidin önlenmesinde ve tedavisinde beslenme düzeninin önemine dikkat çekti. Lifli gıdalar, sebze ve zeytinyağlı yemeklerin tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Karen, “Tuvaletini tutmak hemoroid oluşmasında çok etkilidir. Bu yüzden tuvaletiniz geldiğinde mutlaka yapılmalıdır. Aksi takdirde kabız olmaya başlarsınız. Bunun yanı sıra beslenmede çok büyük bir rol oynuyor. Akdeniz mutfağı olarak bilinen zeytinyağlı, sebze ağırlıklı beslenin. Yeşillik tüketmek pek çok hastalığa karşı kişiyi korumakta.” dedi.
Dr. Karen, hemoroid şikayetlerinin ilerlemeden cerrahi bir uzmana danışılması gerektiğinin altını çizdi:
“Hemoroid, evresine göre ilaç ya da cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir. Ancak tedavi edilmezse ilerleyerek hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürür. Doğru bir yaklaşım ve zamanında tedavi ile hastalar kolaylıkla rahatlayabilir.”
Hastalığın erken teşhis ve tedavisi için uzman bir cerraha başvurmak önemlidir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uzmanından uyarı! Hemoroidi hafife almayın
Özel Aritmi Osmangazi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Melike Karen, Bursa Hayat’a yaptığı açıklamada, hemoroid tedavisinde lazerin etkili bir yöntem olduğunu vurguladı. Beslenme düzeni, gebelik ve kronik kabızlık gibi faktörlerin hastalığı tetiklediğini belirten Karen, doğru yaklaşım ve zamanında müdahale ile hastaların yaşam kalitesinin artırılabileceğini söyledi.
Özel Aritmi Osmangazi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Melike Karen, hemoroid hakkında merak edilen soruları yanıtladı.
Hemoroidin aslında anal bölgedeki damar yastıklarının genişleyip şişmesiyle oluşan bir hastalık olduğunu belirten Op. Dr. Melike Karen, “Hemoroid, iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. İç hemoroid, makatın iç kısmındaki damarların genişlemesiyle oluşurken, dış hemoroid ise dışarıda ele gelen şişlikler şeklinde kendini gösterir. En sık gebelik, kronik kabızlık, ağır iş yapma, uzun süre ayakta durma ve genetik yatkınlık gibi faktörlerle tetiklenir. Özellikle gebelikte bebeğin yaptığı baskı nedeniyle damar dolaşımı yavaşlar ve bu durum damarların şişmesine neden olabilir.” dedi.
‘İKİNCİ GEBELİK SÜRECİ HIZLANDIRIYOR’
Karen, gebeliğin hemoroid oluşumunda etkili bir süreç olduğunu ve özellikle ikinci gebelikte bu sorunun daha belirgin hale geldiğini belirtti. Bebeğin baskısı nedeniyle, o bölgedeki damarsal dolaşımın yavaşladığını, damarların ise yapılan baskı ve ağırlıkla yavaşça şişip genişlemeye başladığını ifade etti. Bu durumun tedavi edilmezse her hamilelik sonrası giderek daha büyük sorunlara yol açtığının altını çizdi.
Zorunlu kalmadıkları sürece cerrahi müdahale uygulamadıklarını belirten Op. Dr. Karen, gebe hastalar için doğum sonrasının beklenmesi gerektiğine dikkat çekti. Hemoroidin iç ve dış olarak ikiye ayrıldığını, bunun halk arasında dişi ve erkek olarak bilindiğini dile getiren Karen, “İç hemoroid toplamda dört evreye ayrılıyor. Evre ilerledikçe dışarıya doğru sarkan damar kısmen moloz damar gibi olmakta ve hastayı bize şişlik ağrısı ve daha ileri zamanlarda kanama şikayetiyle getirmektedir. Birinci ve ikinci evrede damar genişlemeleri belirgindir ancak dışarı çıkmaz. Bu aşamalarda ilaç tedavisi, beslenme düzenlemeleri ve kabızlığın önlenmesi gibi yöntemler uygulanır. Üçüncü evrede şişlikler tuvalet sırasında dışarı çıkar ancak kendiliğinden geri döner. Dördüncü evrede ise şişlikler sürekli dışarıda kalır ve genellikle ağrılıdır. Üçüncü ve dördüncü evrede cerrahi müdahale gerekir.” dedi.
"KANSER Mİ OLDUM?" KORKUSU
Birinci evrede hastanın, durumu fark etmesinin zor olduğunu ancak ikinci evrede hemoroidi fark ettiğini belirten Op. Dr. Karen, “Üçüncü evrede tuvaletini yaparken şişlik dışarıya çıkar. Beze şeklinde oluşan şişlik daha sonradan içeriye girer. Şiştiği zaman bazen kanamalar meydana gelir, hastalar kanama şikayetleri ile bize başvurabiliyor. Dördüncü evre dediğimiz son evrede ise şişlik inmez ağrı daha sancılı geçer. Kanama artıyor. İnsanlar, "Kanser mi oldum?" korkusu ile bize geliyor. Biz burada ilk önce altta yatan başka bir sebep var mı? diye bakıyoruz. Muayene sırasında hemoroid olup olmadığı anlaşılıyor. Dışardan görünmezse kolonoskopi (kamera) yardımı ile içeriden muayene ederek kanamanın hemoroide mi bağlı olup olmadığına bakıyoruz. Daha sonra tedavi sürecine başlıyoruz.” diye konuştu.
Lazerin hemoroid tedavinde öne çıktığını dile getiren Op. Dr. Karen, lazerin hem hastayı hem de hekimi memnun eden bir yöntem olduğunu belirterek, “Lazerle yapılan işlem sonrasında ağrı ve kanama gibi şikayetler minimal olur ve iyileşme süresi oldukça hızlıdır.” dedi.
LAZER TEDAVİSİ HER AÇIDAN PRATİK
Lazerin tıbbın pek çok alanında kolaylık sağladığını ve hastanın daha az acı duymasına sebep olduğunu belirten Karen, hemoroid tedavinde bölge için özeleştirilmiş bir lazer programı kullanarak incecik bir lazer ucuyla genişletilmiş damarlara girilerek, yakma işlemi gerçekleştirildiğini anlattı. Lazer tedavisi sonrasında daha az kanama ve ağrı şikayeti aldığının üzerinde duran Op. Dr. Karen, “Hastaların yüzde doksan beşini lazer yöntemi ile tedavi ediyoruz. İyileşme sonuçlarını daha hızlı alıyoruz.” dedi.
TELEFON İLE TUVALETE GİRMEYİN!
Tuvalette uzun süre kalmanın tehlike olduğu uyarısında bulunan Op. Dr. Karen, “Tuvalete telefon ile girildiğinde içerdeki süre maalesef uzuyor. Günümüzün en büyük sorunu bu şu anda. Uzun süre tuvalette kaldığınızda basınçtan ötürü damarlar şişmeye başlıyor ve içeride kendini hastalık olarak göstermeye başlıyor. Bu yüzden tuvalette işimiz bitince oyalanmamız gerekiyor.” diyerek uyarıda bulundu.
BESLENME ALIŞKANLIKLARINDA ÖNEMLİ ROL OYNUYOR
Op. Dr. Karen, hemoroidin önlenmesinde ve tedavisinde beslenme düzeninin önemine dikkat çekti. Lifli gıdalar, sebze ve zeytinyağlı yemeklerin tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Karen, “Tuvaletini tutmak hemoroid oluşmasında çok etkilidir. Bu yüzden tuvaletiniz geldiğinde mutlaka yapılmalıdır. Aksi takdirde kabız olmaya başlarsınız. Bunun yanı sıra beslenmede çok büyük bir rol oynuyor. Akdeniz mutfağı olarak bilinen zeytinyağlı, sebze ağırlıklı beslenin. Yeşillik tüketmek pek çok hastalığa karşı kişiyi korumakta.” dedi.
Dr. Karen, hemoroid şikayetlerinin ilerlemeden cerrahi bir uzmana danışılması gerektiğinin altını çizdi:
“Hemoroid, evresine göre ilaç ya da cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir. Ancak tedavi edilmezse ilerleyerek hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürür. Doğru bir yaklaşım ve zamanında tedavi ile hastalar kolaylıkla rahatlayabilir.”
Hastalığın erken teşhis ve tedavisi için uzman bir cerraha başvurmak önemlidir.
Kaynak: Nagihan ER
Son Haberler
Bursa’da borç tartışması cinayetle sonuçlandı!
Türkiye'nin bitki zenginliği kayıt altına alınıyor
Şoray Uzun, Kemal Kuruçay ile yaşadığı unutulmaz diyaloğu yıllar sonra paylaştı