Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kalp kapaklarındaki kaçak hayati risk taşıyor: ‘Nefes darlığını hafife almayın’

Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Faruk Toktaş, kalp kapağındaki kaçakların zaman içinde diğer kapaklara da zarar verebileceğine dikkat çekerek, erken tanı ve müdahalenin hayati önem taşıdığını söyledi.

Haber Giriş Tarihi: 10.06.2025 09:20
Haber Güncellenme Tarihi: 10.06.2025 09:28
Muhabir: Damla Dilmeç
Kalp kapaklarındaki kaçak hayati risk taşıyor: ‘Nefes darlığını hafife almayın’

Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Faruk Toktaş, kalp kapak hastalıkları ve özellikle kapaklardaki kaçakların insan sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin önemli bilgiler paylaştı. Hastanenin kuruluşundan bu yana görev yapan Doç. Dr. Toktaş, 2002 yılından itibaren Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi’nde uzman hekim olarak çalışmalarını sürdürüyor.

KALPTEKİ KAPAKLAR NASIL ÇALIŞIR?

Kalpte dört adet kapak bulunduğunu belirten Toktaş, bu kapakların bisiklet pompası gibi senkronize çalıştığını ifade etti. Kalbin, vücuttaki kan dolaşımını sağlamak için bir pompa gibi çalıştığını anlatan Toktaş, “Nasıl ki bir bisiklet pompasında hava içeri alınırken bir kapak açılır, basma anında diğeri devreye girer; kalp de aynı prensiple çalışır. Kanın kalp içine alınması ve pompalanması esnasında giriş ve çıkış kapaklarının uyum içinde hareket etmesi gerekir.” dedi.

KAÇAK NEDİR VE NEDEN OLUŞUR?

Kalp kapaklarında meydana gelen kaçakların bu senkronizasyonun bozulmasıyla ortaya çıktığını belirten Toktaş, “Bir kapak tam kapanmadığında, ileri pompalanması gereken kanın bir kısmı geriye kaçar. Bu durum, kalbin etkinliğini bozar. Örneğin aort kapağı tam kapanmazsa, kan akciğerlere geri döner. Bu da dolaşım sisteminde basınç dengesizliklerine neden olur.” şeklinde konuştu.

HANGİ KAPAKTA KAÇAK OLDUĞU ÖNEMLİ

Kapaklardaki kaçakların etkilerinin, kaçak olan kapağın yerine göre değiştiğini vurgulayan Toktaş, kalpte sağ ve sol olmak üzere iki taraf bulunduğunu, her iki tarafta da giriş ve çıkış kapakları olduğunu belirtti. “Triküspit ve pulmoner kapaklar sağ kalpte; mitral ve aort kapakları ise sol kalpte bulunur. Sol kalp, vücuda kan pompalayan ana bölüm olduğu için, burada meydana gelen kaçaklar genellikle daha ciddi sonuçlar doğurur.” dedi.

KAÇAĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kapaklardaki kaçağın genellikle sessiz ilerlediğini ancak zamanla ciddi belirtiler gösterdiğini ifade eden Toktaş, bu belirtileri şöyle sıraladı:

Nefes darlığı

Efor sırasında çabuk yorulma

Merdiven ya da rampa çıkamama

Göğüs sıkışması

Kalp çarpıntısı

Özellikle mitral kapakta meydana gelen kaçakların, kanın akciğere geri kaçmasına neden olduğunu belirten Toptaş, “Normalde akciğer damarlarında olması gereken basınç 15-20 mmHg civarındadır. Ancak kaçak nedeniyle bu basınç artar, akciğerde sıvı birikimi olur ve kişi nefes almakta zorlanır. Bu durum, yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürür.” diye konuştu.

GEÇ KALMADAN UZMAN DESTEĞİ ŞART

Kalp kapağı hastalıklarının erken teşhis edilmesi halinde tedavi edilebilir olduğunu belirten Toktaş, hastaların düzenli kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğini vurguladı. “Eğer kişi, daha önce rahatlıkla yaptığı eylemlerde zorlanmaya başlıyorsa, merdiven çıkarken nefes darlığı yaşıyorsa mutlaka bir kardiyoloji ya da kalp damar cerrahisine başvurmalı.” dedi.

KALP KAPAKÇIĞI KAÇAKLARI ZAMANLA DİĞER KAPAKLARI DA ETKİLEYEBİLİYOR

Dört kapaktan birinin bozulmasının zamanla diğerlerini de etkileyebileceğini belirten Doç. Dr. Toktaş, “Kalp kapakları ardışık çalışan yapılar. Biri bozulduğunda, zamanla diğer kapaklar da bu durumdan olumsuz etkileniyor. Örneğin mitral kapakta başlayan bir kaçak, geriye dönük basınç nedeniyle önce pulmoner kapağı, ardından triküspit kapağı da bozabiliyor. Çünkü basınç artışı ve kanın geriye akışı diğer kapaklara yük bindiriyor.” dedi.

“ANİ GELİŞEN KAÇAK, DAHA CİDDİ TABLOYA YOL AÇAR”

Kaçakların gelişme hızına göre belirtilerin de değiştiğini belirten Toptaş, yavaş gelişen durumlarda vücudun adapte olabildiğini, ancak ani oluşan kaçaklarda çok daha ciddi ve hızlı belirtiler görüldüğünü söyledi. Toktaş, “En sık karşılaştığımız belirti nefes darlığı. Hasta yürürken çabuk yorulmaya, merdiven çıkarken zorlanmaya başlar. Efor kapasitesi azalır. Ani gelişen kaçaklarda bu durum çok daha belirgin olur. Kalpte genişleme, ritim bozuklukları ve çarpıntı da tabloya eşlik edebilir.” diye konuştu.

“KAPAKLARDAN BİRİ BOZULDUĞUNDA DİĞERİNİ DE KONTROL EDERİZ”

Kapak cerrahisinde bütüncül yaklaşıma önem verdiklerini dile getiren Toktaş, “Özellikle mitral kapakta ciddi bir kaçak tespit ettiysek, ameliyat sırasında mutlaka triküspit kapağı da kontrol ederiz. Çünkü büyük ihtimalle o da etkilenmiştir. İki kapağa aynı anda müdahale ederiz. Yalnızca birini düzeltmek, diğerindeki hasarı göz ardı etmek hastanın sağlığını riske atar.” dedi.

AÇIK CERRAHİ DIŞINDAKİ YÖNTEMLER: KLİPS UYGULAMASI

Ameliyat dışı bazı müdahalelerin de mevcut olduğunu belirten Doç. Dr. Toktaş, “Mitral kapakta kaçak tedavisinde son yıllarda kasıktan girilerek uygulanan ‘mitra klips’ yöntemini kullanıyoruz. Kaçak olan bölgeye iki küçük kanca ile müdahale ederek kapağın ortasını tutturuyoruz. Bu sayede geriye doğru olan kan kaçışını büyük oranda engelliyoruz. Ancak bu yöntem, açık cerrahinin yerine geçmez. Cerrahiye uygun olmayan, yüksek riskli hastalarda başvurduğumuz bir alternatiftir.” ifadelerini kullandı.

ERKEN TANI KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR

Kaçak nedeniyle oluşan hasarın ilerlemesi halinde geri dönüşün mümkün olamayabileceğini vurgulayan Toktaş, “Eğer zamanında müdahale edilmezse kalpte kalıcı hasarlar oluşabilir. Ritim bozuklukları gelişir, ilaçlar ve ileri işlemlerle bile istenen sonuçlar alınamayabilir. Bu yüzden erken tanı ve düzenli takip çok önemli.” dedi.

“KALP KAPAĞI KAÇAĞININ EN SIK SEBEBİ KALP KRİZİ”

Kalp kapakçığı yetmezliğinin en sık sebebinin kalp krizi olduğunu belirten Toktaş, “Kalp krizi sonrası kapağı tutan bağların beslendiği doku hasar görürse, kapak düzgün çalışamaz hale gelir. Bu da kaçağa yol açar. Diğer nedenler arasında bağ dokusu hastalıkları, yaşa bağlı dejenerasyon, romatizmal kalp hastalıkları ve bazı genetik sendromlar yer alır.” bilgisini verdi.

“DOĞUŞTAN KAPAK HASTALIKLARI ÇOCUKLUKTA FARK EDİLİYOR”

Doğuştan gelen kapak hastalıklarının da görülebildiğini belirten Toktaş, “Bu tür vakalarda çocukluk çağında belirtiler ortaya çıkar. Efor kapasitesinin düşüklüğü, çabuk yorulma, nefes darlığı gibi şikayetlerle kendini gösterir. Zamanında fark edilmezse ileride ciddi sorunlara yol açabilir” dedi.

MİTRAL YETMEZLİĞİ VE KALP KAPAK HASTALIKLARINDA ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ VURGULANDI

Kalp hastalıkları arasında önemli bir yer tutan mitral yetmezliği, hastaların yaş grubuna ve hastalığın nedenine göre farklı dönemlerde ortaya çıkabiliyor. Toktaş, romatizmal kökenli mitral yetmezliğinin genellikle 30-50 yaş arasında, iskemik yani kalp krizine bağlı yetmezliğin ise 45-60 yaş aralığında daha sık görüldüğünü belirtti. Toktaş, 60 yaş ve üzeri hastalarda ise dejeneratif değişikliklere bağlı yetmezliklerin daha yaygın olduğunu aktardı.

Bazı hastaların kalplerindeki kapak kaçaklarını uzun süre tolere edebildiğini belirten Toktaş, kalbin kaçak nedeniyle büyüyerek bir süre durumu kompanse ettiğini, fakat belirli bir sınırdan sonra kalbin bu durumu tolere edemeyip ciddi kalp yetmezliğine yol açtığını ifade etti.

Dr. Toktaş, mitral yetmezliğin teşhis ve tedavisinde erken müdahalenin önemine dikkat çekerek, “Kalp kapağındaki kaçak ilerledikçe kalpte geri dönülmez hasarlar oluşabiliyor. Bu nedenle, hastaların düzenli kontrollerini aksatmaması ve belirtiler ortaya çıkar çıkmaz uzman hekime başvurması gerekiyor” dedi.

Metal ve biyolojik kapakların avantaj ve dezavantajlarına değinen Dr. Toktaş, “Metal kapaklar uzun ömürlü olmasına karşın hastaların yaşam boyu kan sulandırıcı kullanması gerekiyor. Bu durum bazı hastalar için risk oluşturabilir. Öte yandan biyolojik kapaklar kan sulandırıcı gerektirmiyor ancak belli bir süreden sonra yeniden ameliyat ihtiyacı doğabiliyor.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de kalp nakli konusunda yaşanan sıkıntılara da değinen Dr. Toktaş, “Organ bağışı konusunda toplumda yeterli farkındalık maalesef henüz oluşmadı. Beyin ölümü gerçekleşse bile aile onayı alınması gerekiyor ki bu da bağış sayısını önemli ölçüde sınırlıyor. Organ bağışının artırılması için toplumun bilinçlendirilmesi ve koordineli çalışmaların artırılması şart” şeklinde konuştu.

Dr. Toktaş, suni kalp destek cihazlarının gelişmekte olduğunu, ancak yüksek maliyetler nedeniyle sınırlı sayıda hastaya uygulanabildiğini belirtti. Ayrıca, kalp yetmezliğinin özellikle ileri yaşlarda görülme sıklığının arttığını ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilediğini vurguladı.
Toktaş, kalp ameliyatlarında kullanılan malzemelerin maliyetine ve uygulanan yöntemlere ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu. “Ameliyatlarda kullanılan materyallerden bir halka yapıyoruz, bunu koyuyoruz. Bu yöntem tamamen bedava, maliyeti sıfır” dedi. Bunun özellikle kapak onarımlarında, hastalara büyük avantaj sağlandığını belirten Dr. Toktaş, “Beş yüze yakın tris kapak onardım. Ring yerine, pahalı olanlar yerine tamamen ücretsiz ve sıfır maliyetli teflon şeritle tamirlerimi yapıyorum. Sonuçlarımız da bundan çok daha iyi.” ifadelerini kullandı.

SGK’nın kapak ameliyatlarını karşıladığını belirten Toktaş, kurumla hastane arasındaki maliyet farklarına da dikkat çekti. “SGK, kapak için belirli bir bedel ödüyor ama biz hastane olarak ihaleyle daha yüksek fiyatlara alıyoruz. Aradaki fark hastanenin döner sermayesinden karşılanıyor. Kapak ameliyatlarında çoğu zaman hastane zarar ediyor.” diye konuştu.

Ayrıca, kapak onarımı yapan cerrahların hastaneye maddi açıdan büyük katkı sağladığını ancak bunun yeterince fark edilmediğini söyledi.

Toktaş, “Beş yüz tane tris kapak onarımıyla yaklaşık beş yüz bin dolar tasarruf sağladık. Sıfır maliyetli malzemeyle aynı işlevi gören bir bant kullanıyoruz ve sonuçlarımız gayet iyi.” dedi.

Hastaların kapak onarımının avantajlarını ise şu sözlerle özetledi: “İyi bir tamir hastanın kalp fonksiyonlarını korur, yabancı cisim kullanımını önler ve hastanın ameliyattan sonra uzun süre normal hayatına devam etmesini sağlar.”

Hastaların kapak değişimi sonrası yaşadığı zorluklara da dikkat çeken Dr. Toptaş, “Kapak değişimi yapanlar sürekli kan sulandırıcı kullanmak zorunda, sık sık kan testi yaptırıyor ve yediklerine içtiklerine dikkat etmek zorunda kalıyorlar. Onarım yapılan hastalar ise bu tür sıkıntılar yaşamıyor, bu yüzden onarımın önemi çok büyük.” dedi.

Kaynak: Damla Dilmeç

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.