Demirci Rahvan At ve Binicilik Okçuluk Spor Kulübü Başkanı Gedik, rahvan atçılık ve ok atma hakkında merak edilenleri Bursa Hayat'la paylaştı. Gedik, "Ecdadımızdan bize miras kalan rahvan atları, İngilizler yok etmeye çalışmışlar. Biz de Avrupa'ya kaçırılan atları Türkiye'ye getirmek için farklı yollar bulup bu değerimizi korumuşuz" iddiasında bulundu.
Haber Giriş Tarihi: 13.04.2018 07:45
Haber Güncellenme Tarihi: 13.04.2018 07:45
Kaynak:
Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
Ali KAMUR/ Ayşe Nur ESEN
Çiftlinde özellikle rahvan atların bakımını yapan Demirci Rahvan At Çiftliği'nin sahibi, Demirci Rahvan At ve Binicilik Okçuluk Spor Kulübü Başkanı Şükrettin Gedik, rahvan atının nasıl yetiştirildiği, yarışa nasıl hazırlandığı, yarışlar için neden özellikle rahvan atının tercih edildiğini ve at üzerinde ok atmanın inceliklerini anlattı.
Öncelikle rahvan atı nedir? Sizin çiftliğinizde neden özellikle rahvan atı bulunuyor?
Rahvan atı Osmanlı'dan kalan bir atımız. 3 ayak havada kalacak şekilde yürüyen rahvanlar bu şekilde binicisinin rahat etmesini sağlar. Bizim ecdadımızdan kalan yerli atımız bu rahvan atlardır, savaş anlarımızda kullanılan atlar bunlardır. Ancak bizim son savaşlarımızda İngilizler bu atı yok etmeye çalışıyorlar. Bizim has rahvan atlarımızı Avrupa'ya aktarıyorlar. Avrupa'da rahvanları kendi atlarıyla harmanlayıp daha büyük atlar elde etmek istiyorlar. Avrupa'ya kaçırılan atları Türkiye'ye getirmek için farklı yollar bulup bir şekilde geri getiriliyor. Ancak bizim hakiki rahvan atlarımız eskiden Balıkesir, Çanakkale'den getirilirdi bizim çocukluğumuzda. Belli bir dönemden sonra atlarımızı doğu yöresinden getirmeye başladık. Ama sağ olsun belediyelerimiz, federasyonumuz sayesinde rahvan atları bu dönem daha çok ele alınmış durumda. Daha önceki dönemlerde biz rahvan atı aktivitelerinde, köyler arasında muhabbet olsun diye yarış düzenlerdik. Artık masraflar çok ağır geldiği için bu yarışları kendi imkânlarımızla düzenleme şansımız azaldı. Belediyelerimiz ve federasyonumuz bu yarışlar için bize öncülük ettiler.
Rahvan atları kaç yaşına geldiğinde koşmaya hazırdır?
Rahvan atları 2 yaşında, saf kan atlar ise 3 yaşında koşar. Bizim yerli rahvanlarda 2 buçuk yaşında 'koparan' diye başlarız. Bu sene 2 buçuk olarak koşacak Bursamız'da en az 50 tane tayımız var. Rahvan atçılığı İnşallah daha güzel yerlere gelecektir diye ümit ediyorum. Özel yarışlar düzenliyoruz, bayağı güzel rakamlar veriyorlar ve bunlar bize güzel motivasyon sağladı. Şimdi Bursa, Kütahya, Ege'den hakikaten anneden babadan soylu rahvan atlar elde etmeye başladık. Şu an sadece Bursa'da yetişen en az 40-50 tane rahvan tayımız var. Biz bu nesli tüketmemek için elimizden geleni yapacağız. Osmanlı'nın arkasından bu atları, bütün at camiamız olarak sürdürmek için çabalayacağız. Herkes bu konuda gönüllü ve özverili olarak özen gösteriyor, bize kalan yadigarı bırakmıyorlar.
Rahvan atlarının nesli tükeniyor mu?
Atlarımızın sayısı tabi ki azalıyor ancak bu şu şekilde oluyor; rahvan atlarımız köylerde ulaşım vasıtasıyla kullanıldığı için her köyde birkaç tane yetişiyordu. Şimdi köylerde at kullanımı kalmadığı için azalmalar oluyor, ancak at yetiştirme camiamız çok büyük özveriyle rahvancılığı bırakmamaya kararlılar. Kendi olanaklarımızla gruplar kurduk, 7 tane grubumuz var. Rahvancılığı bırakmamak için hepimiz özveriyle çalışıyoruz. Belediyelerimiz ve federasyonlarımız bize daha fazla imkan verdiği sürece bizler yetiştiriciliği daha güzel yerlere getirme arzusundayız. Bizim ulusumuz at sevdasından vazgeçemez, kendi imkanlarıyla da olsa bizim insanımız atı ve at severliği bırakamaz.
At yetiştirme ve yarıştırma geleneği diye bir şey var. Bir rahvanın yarıştırılmaya hazır hale gelmesi için neler yapılıyor?
Her kulübün atları olmaya başladı ve her üyeden 1-2 tane damızlık için kısrak aldık bunların yanında eski adıyla aygırlar alıyoruz. Bu şekilde nesillerini sürdürüyoruz ve bir at zaten 11 ayda doğum yapıyor, en az 6 ay gibi bir emzirme süreci oluyor ve 2 yaşına kadar sağlıklı bir şekilde bakımları yapılıyor. 2 buçuk yaşına geldiklerinde ilk etapta üzerlerine keçe koyarak yavaş yavaş atı alıştırıyoruz. Binmeye başladığımız zaman ayaklarına nal ilave ediyoruz, ağzına gem takmayı öğretiyoruz ve gem takıldığında ağzı yara olmasın diye bir takım ilaçlar kullanıyoruz. Yaklaşık 10 gün atın üzerine birini bindirip önden biri çekecek şekilde alıştırmalar yaptırıyoruz. Bu şekilde rahvanımız bir yarış atı olarak karşımıza çıkıyor.
Yarışlar için özellikle rahvanın tercih dilmesinin sebebi nedir?
'Rahvan atının üzerinde rahatlıkla kahve içilebilir' derler yani atın üstündeki insan çok rahattır. Yalnız rahvanlarında 2-3 farklı çeşidi var kimine 'köpekleme' deriz kimine 'anadan rahvan' denir kimi ise 'sonradan rahvan' diye bilinir. Hakiki rahvan bilekten kırarak adım atan attır. Bilekten kırarak ayağını attığı zaman üzerinde seni yormaz, ama koldan atan at üzerindeki insanı çok sarsar. Bu atlar daha dayanıklı oluyor, uzun mesafe yol gidebiliyor, üzerindeki insanı yormuyor. Bugün bir at ile yola çıktığınız zaman 20-30 kilometre yol gidilebilir ve bu tamamen koşma değildir, çünkü bir atın koşacağı mesafe maksimum 2 kilometredir. Rahvan soğuk hava şartlarına dayanıklıdır, çamura, kara, açlığa, susuzluğa dayanır.
At üzerinde iken ok atmak için de rahvan mı tercih ediliyor?
Ben kendi torunumu da yetiştiriyorum ve rahvan üzerinde çalıştırıyorum. Hızlı rahvan olduğu zaman oku daha rahat atmasını sağlar. Ok atma işinde genellikle dörtnal kullanılır bunun sebebi, dörtnal çok süratli olduğu için 10 saniyede 3 tane ok atabilme şansını sunduğundan dolayı tercih ediliyor. Ancak dediğim gibi süratli bir rahvan varsa elinizde, bunun üzerinde iken hem daha çok ot atılabilir, hem de daha rahat edilir. Öyle rahvanlar var ki bugün dörtnaldan daha hızı hareket edebiliyorlar. Aslında ok atmalarda özellikle dörtnal tercih diliyor ancak benim fikrim hızlı bir rahvan atının tercih edilmesi daha iyi olur diye düşünüyorum. Çocuklar geliyorlar ok atışı eğitimi için onlar rahvan üzerinde daha rahat ok atabiliyorlar.
Çiftlikte ok atma dersleri veriliyor mu?
Cumartesi günleri 10-14 yaş arasındaki 17 çocuğumuz burada ok atıcılığı hocası Osman Parla'dan ders alıyor. Çocuklarımız u konuda çok istekli, okçuluk dediğimiz zaman pikniğe gelen aileler anında 'Benim çocuğum da oka gelsin' diyorlar. Bazı dönemlerde bu talebe yetişemediğimiz oluyor. Keşke bu tür eğitimler her yerde olsa da çocuklarımız ok atmaya meraklı hale gelse. Bir atla yolda gittiğin zaman, arabanın içinde oturan bir çocuk atı gördüğünde meraklı bir şekilde heyecanlanarak camdan kafasını çıkararak inceler. Bizim Türk ulusunun kanında var at sevgisi, bizdeki at sevdası bitmez. Nasıl bayrağa olan sevgimiz bitmeyecekse at sevdamız da tükenmeyecek.
Son olarak sizin atlara karşı ilginiz nasıl başladı ve çiftliği ne zaman kurdunuz?
Dedem Artvin'den Gemlik'in bir köyüne yerleşmiş. Dedem pehlivanmış ve at üzerinde Demirci Köyü'ne güreşmeye geliyor: Burada rahmetli nenemle tanışıp evleniyor bu nedenle Demirci Köyü'ne yerleşiyor. Demirci'ye yerleştikten sonra burada atçılığa başlıyor kısacası biz de dededen gelme bir atçılık var, ben 8 yaşımda iken hipodromlarda duruyordum. Hipodromlar ilk önce Kovukçınar'daydı ve ben o yarışlar döneminde 56 kilo sınırını geçemediğim için atın yan taraflarına torbalar koyuyorduk. Bu şekilde 56 kiloyu tamamlayıp koşulara katılıyordum.
Çekirdekten yetişme diye bir tabir vardır ya. Babamı dedem yetiştirmiş, beni babam, ben de torunumu yetiştiriyorum ve benim torunum şu an 10 yaşında olmasına rağmen birçok ödülü var. Hem at binmede 1'incilikleri hem de at üzerinde ok atma da ödüller kazandı. 2 tanede küçük torunum var biri 2 diğeri 3 yaşında, onlar da şu an bayağı meraklı ve hevesli, şimdiden ata biniyorlar.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İngilizlerin 'rahvan' oyunu!
Demirci Rahvan At ve Binicilik Okçuluk Spor Kulübü Başkanı Gedik, rahvan atçılık ve ok atma hakkında merak edilenleri Bursa Hayat'la paylaştı. Gedik, "Ecdadımızdan bize miras kalan rahvan atları, İngilizler yok etmeye çalışmışlar. Biz de Avrupa'ya kaçırılan atları Türkiye'ye getirmek için farklı yollar bulup bu değerimizi korumuşuz" iddiasında bulundu.
Ali KAMUR/ Ayşe Nur ESEN
Çiftlinde özellikle rahvan atların bakımını yapan Demirci Rahvan At Çiftliği'nin sahibi, Demirci Rahvan At ve Binicilik Okçuluk Spor Kulübü Başkanı Şükrettin Gedik, rahvan atının nasıl yetiştirildiği, yarışa nasıl hazırlandığı, yarışlar için neden özellikle rahvan atının tercih edildiğini ve at üzerinde ok atmanın inceliklerini anlattı.
Öncelikle rahvan atı nedir? Sizin çiftliğinizde neden özellikle rahvan atı bulunuyor?
Rahvan atı Osmanlı'dan kalan bir atımız. 3 ayak havada kalacak şekilde yürüyen rahvanlar bu şekilde binicisinin rahat etmesini sağlar. Bizim ecdadımızdan kalan yerli atımız bu rahvan atlardır, savaş anlarımızda kullanılan atlar bunlardır. Ancak bizim son savaşlarımızda İngilizler bu atı yok etmeye çalışıyorlar. Bizim has rahvan atlarımızı Avrupa'ya aktarıyorlar. Avrupa'da rahvanları kendi atlarıyla harmanlayıp daha büyük atlar elde etmek istiyorlar. Avrupa'ya kaçırılan atları Türkiye'ye getirmek için farklı yollar bulup bir şekilde geri getiriliyor. Ancak bizim hakiki rahvan atlarımız eskiden Balıkesir, Çanakkale'den getirilirdi bizim çocukluğumuzda. Belli bir dönemden sonra atlarımızı doğu yöresinden getirmeye başladık. Ama sağ olsun belediyelerimiz, federasyonumuz sayesinde rahvan atları bu dönem daha çok ele alınmış durumda. Daha önceki dönemlerde biz rahvan atı aktivitelerinde, köyler arasında muhabbet olsun diye yarış düzenlerdik. Artık masraflar çok ağır geldiği için bu yarışları kendi imkânlarımızla düzenleme şansımız azaldı. Belediyelerimiz ve federasyonumuz bu yarışlar için bize öncülük ettiler.
Rahvan atları kaç yaşına geldiğinde koşmaya hazırdır?
Rahvan atları 2 yaşında, saf kan atlar ise 3 yaşında koşar. Bizim yerli rahvanlarda 2 buçuk yaşında 'koparan' diye başlarız. Bu sene 2 buçuk olarak koşacak Bursamız'da en az 50 tane tayımız var. Rahvan atçılığı İnşallah daha güzel yerlere gelecektir diye ümit ediyorum. Özel yarışlar düzenliyoruz, bayağı güzel rakamlar veriyorlar ve bunlar bize güzel motivasyon sağladı. Şimdi Bursa, Kütahya, Ege'den hakikaten anneden babadan soylu rahvan atlar elde etmeye başladık. Şu an sadece Bursa'da yetişen en az 40-50 tane rahvan tayımız var. Biz bu nesli tüketmemek için elimizden geleni yapacağız. Osmanlı'nın arkasından bu atları, bütün at camiamız olarak sürdürmek için çabalayacağız. Herkes bu konuda gönüllü ve özverili olarak özen gösteriyor, bize kalan yadigarı bırakmıyorlar.
Rahvan atlarının nesli tükeniyor mu?
Atlarımızın sayısı tabi ki azalıyor ancak bu şu şekilde oluyor; rahvan atlarımız köylerde ulaşım vasıtasıyla kullanıldığı için her köyde birkaç tane yetişiyordu. Şimdi köylerde at kullanımı kalmadığı için azalmalar oluyor, ancak at yetiştirme camiamız çok büyük özveriyle rahvancılığı bırakmamaya kararlılar. Kendi olanaklarımızla gruplar kurduk, 7 tane grubumuz var. Rahvancılığı bırakmamak için hepimiz özveriyle çalışıyoruz. Belediyelerimiz ve federasyonlarımız bize daha fazla imkan verdiği sürece bizler yetiştiriciliği daha güzel yerlere getirme arzusundayız. Bizim ulusumuz at sevdasından vazgeçemez, kendi imkanlarıyla da olsa bizim insanımız atı ve at severliği bırakamaz.
At yetiştirme ve yarıştırma geleneği diye bir şey var. Bir rahvanın yarıştırılmaya hazır hale gelmesi için neler yapılıyor?
Her kulübün atları olmaya başladı ve her üyeden 1-2 tane damızlık için kısrak aldık bunların yanında eski adıyla aygırlar alıyoruz. Bu şekilde nesillerini sürdürüyoruz ve bir at zaten 11 ayda doğum yapıyor, en az 6 ay gibi bir emzirme süreci oluyor ve 2 yaşına kadar sağlıklı bir şekilde bakımları yapılıyor. 2 buçuk yaşına geldiklerinde ilk etapta üzerlerine keçe koyarak yavaş yavaş atı alıştırıyoruz. Binmeye başladığımız zaman ayaklarına nal ilave ediyoruz, ağzına gem takmayı öğretiyoruz ve gem takıldığında ağzı yara olmasın diye bir takım ilaçlar kullanıyoruz. Yaklaşık 10 gün atın üzerine birini bindirip önden biri çekecek şekilde alıştırmalar yaptırıyoruz. Bu şekilde rahvanımız bir yarış atı olarak karşımıza çıkıyor.
Yarışlar için özellikle rahvanın tercih dilmesinin sebebi nedir?
'Rahvan atının üzerinde rahatlıkla kahve içilebilir' derler yani atın üstündeki insan çok rahattır. Yalnız rahvanlarında 2-3 farklı çeşidi var kimine 'köpekleme' deriz kimine 'anadan rahvan' denir kimi ise 'sonradan rahvan' diye bilinir. Hakiki rahvan bilekten kırarak adım atan attır. Bilekten kırarak ayağını attığı zaman üzerinde seni yormaz, ama koldan atan at üzerindeki insanı çok sarsar. Bu atlar daha dayanıklı oluyor, uzun mesafe yol gidebiliyor, üzerindeki insanı yormuyor. Bugün bir at ile yola çıktığınız zaman 20-30 kilometre yol gidilebilir ve bu tamamen koşma değildir, çünkü bir atın koşacağı mesafe maksimum 2 kilometredir. Rahvan soğuk hava şartlarına dayanıklıdır, çamura, kara, açlığa, susuzluğa dayanır.
At üzerinde iken ok atmak için de rahvan mı tercih ediliyor?
Ben kendi torunumu da yetiştiriyorum ve rahvan üzerinde çalıştırıyorum. Hızlı rahvan olduğu zaman oku daha rahat atmasını sağlar. Ok atma işinde genellikle dörtnal kullanılır bunun sebebi, dörtnal çok süratli olduğu için 10 saniyede 3 tane ok atabilme şansını sunduğundan dolayı tercih ediliyor. Ancak dediğim gibi süratli bir rahvan varsa elinizde, bunun üzerinde iken hem daha çok ot atılabilir, hem de daha rahat edilir. Öyle rahvanlar var ki bugün dörtnaldan daha hızı hareket edebiliyorlar. Aslında ok atmalarda özellikle dörtnal tercih diliyor ancak benim fikrim hızlı bir rahvan atının tercih edilmesi daha iyi olur diye düşünüyorum. Çocuklar geliyorlar ok atışı eğitimi için onlar rahvan üzerinde daha rahat ok atabiliyorlar.
Çiftlikte ok atma dersleri veriliyor mu?
Cumartesi günleri 10-14 yaş arasındaki 17 çocuğumuz burada ok atıcılığı hocası Osman Parla'dan ders alıyor. Çocuklarımız u konuda çok istekli, okçuluk dediğimiz zaman pikniğe gelen aileler anında 'Benim çocuğum da oka gelsin' diyorlar. Bazı dönemlerde bu talebe yetişemediğimiz oluyor. Keşke bu tür eğitimler her yerde olsa da çocuklarımız ok atmaya meraklı hale gelse. Bir atla yolda gittiğin zaman, arabanın içinde oturan bir çocuk atı gördüğünde meraklı bir şekilde heyecanlanarak camdan kafasını çıkararak inceler. Bizim Türk ulusunun kanında var at sevgisi, bizdeki at sevdası bitmez. Nasıl bayrağa olan sevgimiz bitmeyecekse at sevdamız da tükenmeyecek.
Son olarak sizin atlara karşı ilginiz nasıl başladı ve çiftliği ne zaman kurdunuz?
Dedem Artvin'den Gemlik'in bir köyüne yerleşmiş. Dedem pehlivanmış ve at üzerinde Demirci Köyü'ne güreşmeye geliyor: Burada rahmetli nenemle tanışıp evleniyor bu nedenle Demirci Köyü'ne yerleşiyor. Demirci'ye yerleştikten sonra burada atçılığa başlıyor kısacası biz de dededen gelme bir atçılık var, ben 8 yaşımda iken hipodromlarda duruyordum. Hipodromlar ilk önce Kovukçınar'daydı ve ben o yarışlar döneminde 56 kilo sınırını geçemediğim için atın yan taraflarına torbalar koyuyorduk. Bu şekilde 56 kiloyu tamamlayıp koşulara katılıyordum.
Çekirdekten yetişme diye bir tabir vardır ya. Babamı dedem yetiştirmiş, beni babam, ben de torunumu yetiştiriyorum ve benim torunum şu an 10 yaşında olmasına rağmen birçok ödülü var. Hem at binmede 1'incilikleri hem de at üzerinde ok atma da ödüller kazandı. 2 tanede küçük torunum var biri 2 diğeri 3 yaşında, onlar da şu an bayağı meraklı ve hevesli, şimdiden ata biniyorlar.
Son Haberler
Aile yapısındaki çöküşe karşı İnegöl’den örnek çalıştay
Bursa su kesintisi listesi – 12 Aralık 2025 Cuma
Bursa'da bin yıllık lezzet tarihi hanla buluştu