Filmlerden kitaplardan gördüğümüz Türkiye'de çok örneği görülmeyen dedektifliğin Bursa'daki ilk temsilcisi Burçin Doğan ile mesleğin serüvenini ve birbirinden ilginç hikayeleri konuştuk.
Haber Giriş Tarihi: 24.12.2017 10:19
Haber Güncellenme Tarihi: 24.12.2017 10:19
Kaynak:
Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
Ali KAMUR
Küçük bir elektrikçi dükkanıyla hayata atılan Burçin Doğan, büyük girişimcilik örnekleriyle dedektifliğe yönelen bir hayatın başkahramanı. Tasarımını ve üretimini yaptığı birbirinden ilginç projeleri ticarete dökmeye başladığında alıcıların dolandırıcı olup olmadığını araştırmasıyla 'aslında ben ufak çaplı bir dedektifim' diyerek, dedektiflik işini profesyonele dönüştürdü.
Dedektiflikten önce ne iş yapıyordunuz?
"Dedektifliğin öncesinde, bir hayat kaygısıyla başladık biz yaşam kavgasına. Para kazanmam gerekiyordu, lisede elektrik bölümü okuduğum için elektrik işi yapabileceğimi düşündüm. Elektriği teoride biliyordum ama o zamanlar ben bu işi yapmak istemiyordum, isteyerek de okumamıştım zaten. Sokak direklerine elektrik işleri yapılır diye kâğıtlar asmaya başladım. Ufak bir dükkân tuttum, küçük çaplı işlere gitmeye başladım. Dükkânı tuttuğumuzda hiç param yoktu hatta dükkânı tutacak param bile yoktu. Dükkân sahibine dedim ki 'amca ben bu dükkânı tutuyorum ama 10 gün sonra babam emekli maaşını alacak o zaman ben size dükkân kirasını vereyim.' Nasıl olsa 10 günde dükkân kirasını çıkabilirim diye düşünmüştüm. Boş bir dükkânım var, tamir için gerekebilecek hiçbir aletim yok o cahil cesaretiyle giriştim bu işe. Çıkma raflar buldum onları dükkâna monte ettim. Elektrikçilerin atmak için koydukları boş kutuları toplayıp dükkâna doldurdum. Kocaman bir dükkânım vardı içi kutularla doluydu ama o kutuların içinde hiçbir şey yoktu. Bir müşteri gelip malzeme istediğinde depodan alıp geleceğimi söyleyip başka bir yerden tedarik edip satışını yapıyordum.Ama ben ne kadar çalışırsam çalışayım para disiplinim olmadığı için ertesi gün tekrar çalışmam gerekiyordu. Bu durumdan memnun değildim ve dedim ki 'o zaman benim bir şeyler üretmem lazım.' Maksat şu; çalışacaksın ama ertesi gün çalışmasan bile para gelmeye devam edecek" şeklinde konuştu.
İyi bir girişimcisiniz buna nasıl başladınız ve neler ürettiniz?
İLK PROJE 'DENİZALTI MOTOSİKLETİ'
Parayı en çok hangi sektörden kazanabilirim diye düşünen Burçin Doğan; "Kadınlarınalışveriş tutkusunun olduğunu biliyordum çantacı açabilirim diye düşündüm ama o tür mağazalar her yerde vardı o nedenle eledim. Çocuklar geldi aklıma oyuncakçı ya da kırtasiye olabilir dedim sonra onlar da her yerde var diye eledim. En sonunda paranın en çok zenginlerden kazanılacağını düşündüm. Zenginlerin en çok talep ettikleri şeyler yatlar-katlardır. Kat yapamazdım o kadar maddi gücüm yoktu. Yat yapmaya da gücüm yetmezdi ama kayıkta olsa yapabilirdim. Araştırırken denizaltı motosikletini üretmeye karar verdim. İlk başladığımda soba borusu, plates topu ve bir çuval alçı ile başladım. Bunları birleştirerek önce şekle ulaştım sonrasında gövdenin kalıbını almak, mekaniğini oluşturmak ve dalış donanımını düşündüm. Çalışan modellerini gördüğümde de proje kafamda şekillendi. Biz bunu yaptık ve Aralık ayında test ettik. İlk testimizde saat 1'de suya girdim akşam 7'ye kadar aleti suya batıramadık. Ağırlıklar ilave ettik derken bir şekilde biz bunu batırmayı başardık. Sonrasında ben bir atölye tuttum daha toparlanmış bir halini Fethiye'den sipariş alarak sattım. Satılan parayla güzel bir sermaye yakaladım ve atölyemi geliştirme fırsatım oldu" dedi.
İKİNCİ PROJE 'DALIŞ BAŞLIKLARI'
Denizaltı motosikletlerinden iki tanesini Fethiye'ye satmasının ardından iyi bir sermaye yakaladığını söyleyen Doğan; "Aklıma farklı farklı fikirler geliyordu ve artık elimde para da vardı. Bu kez suyun altında eski süngercilerin kullandığı başlıkları geliştirerek dalış başlıkları ürettim. Eski süngercilerin kullandıkları başlıklarla aramızdaki fark, onlar da aynı besleme sistemiyle çalışıyordu ancak onları kullanırken dalış donanımına ve bir eğitim almaya ihtiyacınız vardı. Bizim ürettiğimiz başlıklar mayonun üzerine, sadece başlık olarak takıp suyun altına rahatlıkla inilebiliyor. Herhangi bir ağırlık yok, herhangi bir eğitim yok... Bu projemiz de tuttu. Türkiye'nin ilk dalış başlıklarını üretiyoruz diye bir iddiada rahatlıkla bulunabilirim" diye konuştu.
ÜÇÜNCÜ PROJE 'KATAMARAN TEKNE'
Bir kız babası olan Burçin Doğan, kızının bir tekne isteğinde bulunması üzerine üçüncü projesi için kolları sıvadı. Kızının rahatlıkla kullanabileceği bir tekne üretmek isteyen Doğan; "Benim bir atölyem olduğu için mühendis arkadaşlarım da yanımda çalışmaya başlamıştı. Bir tane de teknik ressam arkadaşım vardı ve onlarla birlikte tasarlamaya başladık. Güneş panelli, elektrik motorlu, üzerinde buzdolabı ve müzik tesisatı olan minik katamaranı ürettik. Üzerinde uzaktan kumanda ile açılıp kapanabilen alarm sistemi de kurduk. Uzaktan kumandaya basarak elektrik sistemini devreye sokup kapatabiliyorduk. Satış gibi bir gayemiz yoktu kızım için yapıyordum. 3 yaşındaki kızımın rahatlıkla kullanabileceği bir şey olması gerekiyordu. O yüzden coistikile kullanılabilen bir tekne tasarladım. Engellilerin kullandığı ufak coistik sistem ile hareket ediyor bu cihaz" ifadelerini kullandı.
DÖRDÜNCÜ PROJE 'KARADA GİDEN YELKENLİ'
Üç projeden sonra ikinci çocuğu Rüzgar'ın dünyaya geleceğini öğrenen Burçin Doğan, oğlu için de bir şeyler yapmak istediğini söyledi. "Rüzgârla giden bir araba yapmaya karar verdim. Yelkenli bir araba olacaktı bu. Küçük bir çocuğunuz var onun yelkenli kullanmayı öğrenmesini istiyorsunuz ama denize çıkmasından korkuyorsunuz. Biz bu yelken eğitimini karada öğretelim dedik ve 'kara yelken okulu' açma projesi oluşturalım dedik ama henüz hayata geçiremedik bu projemizi. Bizim için rüzgâr olan her yerde bunu yapmak mümkün. Benim ekibimdeki her arkadaş bir projeden sorumludur, onlar benim projelerimi hayata geçirmeye çalışırlar" dedi.
BEŞİNCİ PROJE 'UYKU KAPSÜLLERİ'
Uzun yola giden insanlara konforlu bir mola için kolları sıvayan Doğan; "Japonya'da belli örnekleri olan uyku kapsüllerinin Türkiye'ye getirmeyi amaçlıyoruz. Terminallerde, akaryakıt istasyonlarında mola vermek isteyen yolcular rahatlıkla ve çok uygun fiyatlarla uyku kapsüllerinden yararlanabilecekler. Düşük maliyetlerle temiz, konforlu bir ortamda saat başı şeklinde ücretlendirilerek diledikleri kadar kiralayabilecekleri kişisel oda imkânı sağlayacağız. Otogarlarda otobüsü kaçırdıktan sonraki bekleme süresi çok zordur, hep görürüz banklar üzerinde uyumaya çalışan insanları. Bu nedenle daha konforlu bir odada; içerisinde interneti, televizyonu, kliması olan bir yerde uyuyabileceksem 20 lira parayı gözümde çok fazla büyütmem" şeklinde konuştu.
ALTINCI PROJE 'SU ALTINDA TARIM'
Çok ses getireceğini düşündüğü altıncı projesini anlatan Doğan; "Su altı seraları kurmayı amaçlıyoruz. Bir fanusu suyun dibine ters bir şekilde kapatıp içerisine dışarıdan hava vererek üst kısımlara su gidişini engelleyip nemli bir ortamda sebze yetiştirebileceğimizi düşündüm. Tarımın yapılamamasını etkileyen bazı faktöreler vardır bunlar iklim şartları, toprağın verimsiz olması vesaire. Çok sıcak ülkelere baktığımızda topraktan verim alamıyorlar ama hepsinin denize kıyısı var. Denizde yosun çıkıyor peki neden marul yetiştirilmesin? Dışarıdaki yağmurdan, güneşten etkileniyor tarım; ama suyun altında stabil bir ortam oluşturulabilir. Suyun altı standart bir ısıdadır, böcek olmadığı için ilaçlamaya gerek duyulmaz, sulamaya gerek yok ve bitki kendi oksijenini zaten üretebiliyor bu nedenle verimli bir tarım yapılabilir diye düşümdüm" ifadelerini kullandı.
Peki dedektiflik nasıl ortaya çıktı?
Ticaretlerini güvene almak için soruşturmaya başladıklarında yavaş yavaş dedektifliğe yönelen Burçin Doğan; "Turizmde ticaret yapmak başlı başına bir olay biz ürün satarken bunlar hakkında istihbarat toplamaya başladık. Bu adam kim, parasını ödüyor mu, çeklerini ödemiş mi? Diye araştırırken bir baktık biz zaten dedektiflik yapıyoruz. Bizim istihbaratımızı kulaktan kulağa duyan insanlarda 'Galiba benim kocam beni aldatıyor onu da araştırır mısınız?' derken dedektifliğe de soyunmuş olduk. Dedektifliğin yurtdışındaki örneklerini araştırmaya başladım, kuralları ve müfredatı nedir diyerek. Emekli asker ve polisler araştırarak bunlardan eğitim aldık ekibimle birlikte. Daha sonra hukuk danışmanı kattık bünyemize. Bize gelen bazı insanların psikolojik problemlerinin olduğunu fark ettik ve ekibe bir de psikolog mu dahil etsek diye düşünürken aile danışmanlarıyla tanıştık. Ailelerle birlikte çalıştığımız aile terapistlerimiz var. Aynı zamanda ekip olarak insanlara özel güvenlik hizmeti sağlıyoruz" dedi.
Araştırmanız için en çok hangi konularda size başvuruyorlar?
Suç içerebilecek davaları almadıklarını belirten Burçin Doğan; "Şahsın psikolojik durumu bizim için çok önemli. Birkaç kilit sorumuz var o sorulara doğru cevap vermediği sürece biz asla onunla çalışmıyoruz, şiddet eğilimi sezersek çalışmıyoruz. Birinci derece yakını gelmezse o takibi kabul etmiyoruz. En çok 'eşim beni aldatıyor olabilir' şüphesiyle başvuranlar oluyor. Bununla birlikte öğrenci takibi, alacaklılar ve borçlu takibi için gelenler oluyor. Bizim işimizde empati kurmamak lazım çünkü eğer empati kurarsak olaya gerçekçi yaklaşamayabiliriz" diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Girişimcilikle başlayan dedektiflik serüveni
Filmlerden kitaplardan gördüğümüz Türkiye'de çok örneği görülmeyen dedektifliğin Bursa'daki ilk temsilcisi Burçin Doğan ile mesleğin serüvenini ve birbirinden ilginç hikayeleri konuştuk.
Ali KAMUR
Küçük bir elektrikçi dükkanıyla hayata atılan Burçin Doğan, büyük girişimcilik örnekleriyle dedektifliğe yönelen bir hayatın başkahramanı. Tasarımını ve üretimini yaptığı birbirinden ilginç projeleri ticarete dökmeye başladığında alıcıların dolandırıcı olup olmadığını araştırmasıyla 'aslında ben ufak çaplı bir dedektifim' diyerek, dedektiflik işini profesyonele dönüştürdü.
Dedektiflikten önce ne iş yapıyordunuz?
"Dedektifliğin öncesinde, bir hayat kaygısıyla başladık biz yaşam kavgasına. Para kazanmam gerekiyordu, lisede elektrik bölümü okuduğum için elektrik işi yapabileceğimi düşündüm. Elektriği teoride biliyordum ama o zamanlar ben bu işi yapmak istemiyordum, isteyerek de okumamıştım zaten. Sokak direklerine elektrik işleri yapılır diye kâğıtlar asmaya başladım. Ufak bir dükkân tuttum, küçük çaplı işlere gitmeye başladım. Dükkânı tuttuğumuzda hiç param yoktu hatta dükkânı tutacak param bile yoktu. Dükkân sahibine dedim ki 'amca ben bu dükkânı tutuyorum ama 10 gün sonra babam emekli maaşını alacak o zaman ben size dükkân kirasını vereyim.' Nasıl olsa 10 günde dükkân kirasını çıkabilirim diye düşünmüştüm. Boş bir dükkânım var, tamir için gerekebilecek hiçbir aletim yok o cahil cesaretiyle giriştim bu işe. Çıkma raflar buldum onları dükkâna monte ettim. Elektrikçilerin atmak için koydukları boş kutuları toplayıp dükkâna doldurdum. Kocaman bir dükkânım vardı içi kutularla doluydu ama o kutuların içinde hiçbir şey yoktu. Bir müşteri gelip malzeme istediğinde depodan alıp geleceğimi söyleyip başka bir yerden tedarik edip satışını yapıyordum.Ama ben ne kadar çalışırsam çalışayım para disiplinim olmadığı için ertesi gün tekrar çalışmam gerekiyordu. Bu durumdan memnun değildim ve dedim ki 'o zaman benim bir şeyler üretmem lazım.' Maksat şu; çalışacaksın ama ertesi gün çalışmasan bile para gelmeye devam edecek" şeklinde konuştu.
İyi bir girişimcisiniz buna nasıl başladınız ve neler ürettiniz?
İLK PROJE 'DENİZALTI MOTOSİKLETİ'
Parayı en çok hangi sektörden kazanabilirim diye düşünen Burçin Doğan; "Kadınlarınalışveriş tutkusunun olduğunu biliyordum çantacı açabilirim diye düşündüm ama o tür mağazalar her yerde vardı o nedenle eledim. Çocuklar geldi aklıma oyuncakçı ya da kırtasiye olabilir dedim sonra onlar da her yerde var diye eledim. En sonunda paranın en çok zenginlerden kazanılacağını düşündüm. Zenginlerin en çok talep ettikleri şeyler yatlar-katlardır. Kat yapamazdım o kadar maddi gücüm yoktu. Yat yapmaya da gücüm yetmezdi ama kayıkta olsa yapabilirdim. Araştırırken denizaltı motosikletini üretmeye karar verdim. İlk başladığımda soba borusu, plates topu ve bir çuval alçı ile başladım. Bunları birleştirerek önce şekle ulaştım sonrasında gövdenin kalıbını almak, mekaniğini oluşturmak ve dalış donanımını düşündüm. Çalışan modellerini gördüğümde de proje kafamda şekillendi. Biz bunu yaptık ve Aralık ayında test ettik. İlk testimizde saat 1'de suya girdim akşam 7'ye kadar aleti suya batıramadık. Ağırlıklar ilave ettik derken bir şekilde biz bunu batırmayı başardık. Sonrasında ben bir atölye tuttum daha toparlanmış bir halini Fethiye'den sipariş alarak sattım. Satılan parayla güzel bir sermaye yakaladım ve atölyemi geliştirme fırsatım oldu" dedi.
İKİNCİ PROJE 'DALIŞ BAŞLIKLARI'
Denizaltı motosikletlerinden iki tanesini Fethiye'ye satmasının ardından iyi bir sermaye yakaladığını söyleyen Doğan; "Aklıma farklı farklı fikirler geliyordu ve artık elimde para da vardı. Bu kez suyun altında eski süngercilerin kullandığı başlıkları geliştirerek dalış başlıkları ürettim. Eski süngercilerin kullandıkları başlıklarla aramızdaki fark, onlar da aynı besleme sistemiyle çalışıyordu ancak onları kullanırken dalış donanımına ve bir eğitim almaya ihtiyacınız vardı. Bizim ürettiğimiz başlıklar mayonun üzerine, sadece başlık olarak takıp suyun altına rahatlıkla inilebiliyor. Herhangi bir ağırlık yok, herhangi bir eğitim yok... Bu projemiz de tuttu. Türkiye'nin ilk dalış başlıklarını üretiyoruz diye bir iddiada rahatlıkla bulunabilirim" diye konuştu.
ÜÇÜNCÜ PROJE 'KATAMARAN TEKNE'
Bir kız babası olan Burçin Doğan, kızının bir tekne isteğinde bulunması üzerine üçüncü projesi için kolları sıvadı. Kızının rahatlıkla kullanabileceği bir tekne üretmek isteyen Doğan; "Benim bir atölyem olduğu için mühendis arkadaşlarım da yanımda çalışmaya başlamıştı. Bir tane de teknik ressam arkadaşım vardı ve onlarla birlikte tasarlamaya başladık. Güneş panelli, elektrik motorlu, üzerinde buzdolabı ve müzik tesisatı olan minik katamaranı ürettik. Üzerinde uzaktan kumanda ile açılıp kapanabilen alarm sistemi de kurduk. Uzaktan kumandaya basarak elektrik sistemini devreye sokup kapatabiliyorduk. Satış gibi bir gayemiz yoktu kızım için yapıyordum. 3 yaşındaki kızımın rahatlıkla kullanabileceği bir şey olması gerekiyordu. O yüzden coistikile kullanılabilen bir tekne tasarladım. Engellilerin kullandığı ufak coistik sistem ile hareket ediyor bu cihaz" ifadelerini kullandı.
DÖRDÜNCÜ PROJE 'KARADA GİDEN YELKENLİ'
Üç projeden sonra ikinci çocuğu Rüzgar'ın dünyaya geleceğini öğrenen Burçin Doğan, oğlu için de bir şeyler yapmak istediğini söyledi. "Rüzgârla giden bir araba yapmaya karar verdim. Yelkenli bir araba olacaktı bu. Küçük bir çocuğunuz var onun yelkenli kullanmayı öğrenmesini istiyorsunuz ama denize çıkmasından korkuyorsunuz. Biz bu yelken eğitimini karada öğretelim dedik ve 'kara yelken okulu' açma projesi oluşturalım dedik ama henüz hayata geçiremedik bu projemizi. Bizim için rüzgâr olan her yerde bunu yapmak mümkün. Benim ekibimdeki her arkadaş bir projeden sorumludur, onlar benim projelerimi hayata geçirmeye çalışırlar" dedi.
BEŞİNCİ PROJE 'UYKU KAPSÜLLERİ'
Uzun yola giden insanlara konforlu bir mola için kolları sıvayan Doğan; "Japonya'da belli örnekleri olan uyku kapsüllerinin Türkiye'ye getirmeyi amaçlıyoruz. Terminallerde, akaryakıt istasyonlarında mola vermek isteyen yolcular rahatlıkla ve çok uygun fiyatlarla uyku kapsüllerinden yararlanabilecekler. Düşük maliyetlerle temiz, konforlu bir ortamda saat başı şeklinde ücretlendirilerek diledikleri kadar kiralayabilecekleri kişisel oda imkânı sağlayacağız. Otogarlarda otobüsü kaçırdıktan sonraki bekleme süresi çok zordur, hep görürüz banklar üzerinde uyumaya çalışan insanları. Bu nedenle daha konforlu bir odada; içerisinde interneti, televizyonu, kliması olan bir yerde uyuyabileceksem 20 lira parayı gözümde çok fazla büyütmem" şeklinde konuştu.
ALTINCI PROJE 'SU ALTINDA TARIM'
Çok ses getireceğini düşündüğü altıncı projesini anlatan Doğan; "Su altı seraları kurmayı amaçlıyoruz. Bir fanusu suyun dibine ters bir şekilde kapatıp içerisine dışarıdan hava vererek üst kısımlara su gidişini engelleyip nemli bir ortamda sebze yetiştirebileceğimizi düşündüm. Tarımın yapılamamasını etkileyen bazı faktöreler vardır bunlar iklim şartları, toprağın verimsiz olması vesaire. Çok sıcak ülkelere baktığımızda topraktan verim alamıyorlar ama hepsinin denize kıyısı var. Denizde yosun çıkıyor peki neden marul yetiştirilmesin? Dışarıdaki yağmurdan, güneşten etkileniyor tarım; ama suyun altında stabil bir ortam oluşturulabilir. Suyun altı standart bir ısıdadır, böcek olmadığı için ilaçlamaya gerek duyulmaz, sulamaya gerek yok ve bitki kendi oksijenini zaten üretebiliyor bu nedenle verimli bir tarım yapılabilir diye düşümdüm" ifadelerini kullandı.
Peki dedektiflik nasıl ortaya çıktı?
Ticaretlerini güvene almak için soruşturmaya başladıklarında yavaş yavaş dedektifliğe yönelen Burçin Doğan; "Turizmde ticaret yapmak başlı başına bir olay biz ürün satarken bunlar hakkında istihbarat toplamaya başladık. Bu adam kim, parasını ödüyor mu, çeklerini ödemiş mi? Diye araştırırken bir baktık biz zaten dedektiflik yapıyoruz. Bizim istihbaratımızı kulaktan kulağa duyan insanlarda 'Galiba benim kocam beni aldatıyor onu da araştırır mısınız?' derken dedektifliğe de soyunmuş olduk. Dedektifliğin yurtdışındaki örneklerini araştırmaya başladım, kuralları ve müfredatı nedir diyerek. Emekli asker ve polisler araştırarak bunlardan eğitim aldık ekibimle birlikte. Daha sonra hukuk danışmanı kattık bünyemize. Bize gelen bazı insanların psikolojik problemlerinin olduğunu fark ettik ve ekibe bir de psikolog mu dahil etsek diye düşünürken aile danışmanlarıyla tanıştık. Ailelerle birlikte çalıştığımız aile terapistlerimiz var. Aynı zamanda ekip olarak insanlara özel güvenlik hizmeti sağlıyoruz" dedi.
Araştırmanız için en çok hangi konularda size başvuruyorlar?
Suç içerebilecek davaları almadıklarını belirten Burçin Doğan; "Şahsın psikolojik durumu bizim için çok önemli. Birkaç kilit sorumuz var o sorulara doğru cevap vermediği sürece biz asla onunla çalışmıyoruz, şiddet eğilimi sezersek çalışmıyoruz. Birinci derece yakını gelmezse o takibi kabul etmiyoruz. En çok 'eşim beni aldatıyor olabilir' şüphesiyle başvuranlar oluyor. Bununla birlikte öğrenci takibi, alacaklılar ve borçlu takibi için gelenler oluyor. Bizim işimizde empati kurmamak lazım çünkü eğer empati kurarsak olaya gerçekçi yaklaşamayabiliriz" diye konuştu.
Son Haberler
Güllü'nün ölümünde şok itiraf!
Bursa’da planlı elektrik kesintisi - 13 Aralık 2025 Cumartesi
Bursa’da yağışsız havada gökkuşağı sürprizi