Bursa'da çini atölyesinden ustalığa! Hikayesi ilham oluyor
Bursa'da çini atölyesinden ustalığa! Hikayesi ilham oluyor
Bursa'nın İznik ilçesinde, başlangıçta sadece vakit geçirme amacıyla katıldığı bir çini atölyesiyle bu kadim sanata gönül veren ev hanımı Emel Çatak, gösterdiği azim ve yetenekle kısa sürede ustalığa yükseldi.
Haber Giriş Tarihi: 27.06.2025 12:07
Haber Güncellenme Tarihi: 27.06.2025 12:20
Kaynak:
AA
50 yaşındaki Emel Çatak, evli ve üç çocuk annesi olmasına rağmen, çini sanatına olan tutkusunu 24 yıl önce tabak boyamak için arkadaşlarıyla gittiği bir çini atölyesinde keşfetti.
Bu ilk adımın ardından, kendini tamamen bu kadim sanata adayan Çatak, o günden bu yana çini alanındaki çalışmalarını aralıksız sürdürdü.
Çini sanatına uzun bir aranın ardından 10 yıl önce yeniden dönen Çatak, katıldığı kurslarla sanatla bağını güçlendirdi. Bu süreçte farklı ustalardan çini sanatının tüm inceliklerini öğrenme fırsatı buldu.
Hobi olarak başladığı çini sanatında zamanla profesyonelleşen Çatak, usta öğreticilik belgesini aldı, kendi atölyesini açtı ve 50 yaşında Bursa Uludağ Üniversitesi İznik Meslek Yüksekokulu Çini Sanatı ve Tasarımı Programı'ndan "yüksek onur belgesi" ile mezun olarak başarısını zirveye taşıdı.
Çatak, verdiği demeçte, yaklaşık 10 yıldır çini sanatıyla aralıksız uğraştığını ve son 4 yıldır da evinin bahçesinde kurduğu atölyede profesyonel olarak çalıştığını belirtti.
Sanat atölyelerinin çok hoşuna gittiğini, ortamın dağınıklığından bile etkilendiğini ifade eden Çatak, "Hep bir atölye açma hevesim vardı. Son 10 yıldır çiniye tekrar devam etmeye başladığımda eşim de bana çok destek oldu." açıklamasında bulundu.
Çatak, atölye açmak istemesine rağmen bir türlü cesaret edemediğini dile getirerek, şunları dile getirdi:
"45 yaşıma kadar ömrümü ev hanımlığıyla geçirmişim. Şimdi 'Dışarıda çalışma hayatına nasıl adapte olabilirim?' diyordum. Eşim, bahçede ardiye olarak kullandığımız yere atölye yapmayı teklif etti. Ben de dekorasyon yaptım. Atölyemi açtığımda çininin gerçekten ne olduğunu, anlamını, değerini asıl o zaman anladım. 'Bunu daha dikkatli, bilerek yapmalıyım.' diye düşündüm. Sonrasında çizim, desen, motif bilgisi dersleri aldım. Klasik Sanatlar Vakfından dersler, Rumi dersler, farklı hocalardan dersler aldım. Sonra Bursa Uludağ Üniversitesi nasip oldu, kazandım. Orayı da yüksek onur belgesi ile bitirdim. Tabii 50 yaşında, bunlar güzel şeyler. Liseyi de açıktan 42 yaşında bitirmiştim. Böyle bir şeyi başarmak insanın hoşuna gidiyor."
Klasik üslupta çalışmayı sevdiğini, sipariş üzerine modern desenler de yaptığını belirten Çatak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çininin içine girdikçe daha çok klasik çini, özellikle Osmanlı zamanında yapılan İznik çini desenleri, motifleri ilgimi çekti. Daha çok onları araştırma gereği duydum. Yaptıkça, çininin değerini anladıkça ecdadımızdan gelen çok büyük bir sanat, o motiflerin güzelliği, anlamını öğrendim. Klasik desenler var. Onların replikalarını çalışıyorum veya bu motifleri farklı kompozisyonlarla bir araya getirerek kendimce farklı bir tasarım yapabiliyorum. İznik tabaklarını hemen hemen aynı renklerde, aynı desende ve şekilde yapmaya çalışıyorum. Onlar çok hoşuma gidiyor."
Çatak, haftada bir gün atölyesinde, bir gün de kent merkezinde eğitim verdiğini dile getirerek, klasik çininin doğru ve kurallarına uygun yapılması için usulü, çizimi, yöntemleri ve aşamaları bu sanatın meraklılarına öğretmeye çalıştığını belirtti.
Sosyal medyadan ve öneriler vesilesiyle yaptıklarının duyulup görüldüğünü anlatan Çatak, "Tanıdık kişiler birbirlerine öneriyorlar. Sosyal medyadan bakıp sipariş veriyorlar. Almanya'ya bir camiye çini panolar yaptım. Azerbaycan'a, İsviçre'ye de çalıştım." dedi.
Çatak, çiniyi çok sevdiğini belirterek, "Bir sırlama olayımız var yani yaptığımız her şeyi ateşin göbeğine atıyoruz, ona teslim ediyoruz ve 9-10 saat orada pişiyor. Ondan sonra artık ateş bize ne verirse. Ateşin oyunu yani. Ne kadar iyi yaparsak yapalım o ateşte o boya, o sır birbirine bağdaşmıyorsa işte orada bir fire veriyor. Ya çatlak oluyor ya boya atıyor, bir şey oluyor ama çok heyecanlı bir şey. Sır da yapıyorum, iki fırın aldım. O kadar heyecanlı, maceralı bir şey ki. O fırını açtıktan sonra ya çok büyük bir mutluluk veya da çok büyük bir üzüntü." açıklamasında bulundu.
İznik çinisinin dünyaca meşhur olmasında kuvars oranının yüksekliğinin etkili olduğunu ifade eden Çatak, diğer çinilerde bu oranın düşük seviyelerde bulunduğunu sözlerine ekledi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bursa'da çini atölyesinden ustalığa! Hikayesi ilham oluyor
Bursa'nın İznik ilçesinde, başlangıçta sadece vakit geçirme amacıyla katıldığı bir çini atölyesiyle bu kadim sanata gönül veren ev hanımı Emel Çatak, gösterdiği azim ve yetenekle kısa sürede ustalığa yükseldi.
50 yaşındaki Emel Çatak, evli ve üç çocuk annesi olmasına rağmen, çini sanatına olan tutkusunu 24 yıl önce tabak boyamak için arkadaşlarıyla gittiği bir çini atölyesinde keşfetti.
Bu ilk adımın ardından, kendini tamamen bu kadim sanata adayan Çatak, o günden bu yana çini alanındaki çalışmalarını aralıksız sürdürdü.
Çini sanatına uzun bir aranın ardından 10 yıl önce yeniden dönen Çatak, katıldığı kurslarla sanatla bağını güçlendirdi. Bu süreçte farklı ustalardan çini sanatının tüm inceliklerini öğrenme fırsatı buldu.
Hobi olarak başladığı çini sanatında zamanla profesyonelleşen Çatak, usta öğreticilik belgesini aldı, kendi atölyesini açtı ve 50 yaşında Bursa Uludağ Üniversitesi İznik Meslek Yüksekokulu Çini Sanatı ve Tasarımı Programı'ndan "yüksek onur belgesi" ile mezun olarak başarısını zirveye taşıdı.
Çatak, verdiği demeçte, yaklaşık 10 yıldır çini sanatıyla aralıksız uğraştığını ve son 4 yıldır da evinin bahçesinde kurduğu atölyede profesyonel olarak çalıştığını belirtti.
Sanat atölyelerinin çok hoşuna gittiğini, ortamın dağınıklığından bile etkilendiğini ifade eden Çatak, "Hep bir atölye açma hevesim vardı. Son 10 yıldır çiniye tekrar devam etmeye başladığımda eşim de bana çok destek oldu." açıklamasında bulundu.
Çatak, atölye açmak istemesine rağmen bir türlü cesaret edemediğini dile getirerek, şunları dile getirdi:
"45 yaşıma kadar ömrümü ev hanımlığıyla geçirmişim. Şimdi 'Dışarıda çalışma hayatına nasıl adapte olabilirim?' diyordum. Eşim, bahçede ardiye olarak kullandığımız yere atölye yapmayı teklif etti. Ben de dekorasyon yaptım. Atölyemi açtığımda çininin gerçekten ne olduğunu, anlamını, değerini asıl o zaman anladım. 'Bunu daha dikkatli, bilerek yapmalıyım.' diye düşündüm. Sonrasında çizim, desen, motif bilgisi dersleri aldım. Klasik Sanatlar Vakfından dersler, Rumi dersler, farklı hocalardan dersler aldım. Sonra Bursa Uludağ Üniversitesi nasip oldu, kazandım. Orayı da yüksek onur belgesi ile bitirdim. Tabii 50 yaşında, bunlar güzel şeyler. Liseyi de açıktan 42 yaşında bitirmiştim. Böyle bir şeyi başarmak insanın hoşuna gidiyor."
Klasik üslupta çalışmayı sevdiğini, sipariş üzerine modern desenler de yaptığını belirten Çatak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çininin içine girdikçe daha çok klasik çini, özellikle Osmanlı zamanında yapılan İznik çini desenleri, motifleri ilgimi çekti. Daha çok onları araştırma gereği duydum. Yaptıkça, çininin değerini anladıkça ecdadımızdan gelen çok büyük bir sanat, o motiflerin güzelliği, anlamını öğrendim. Klasik desenler var. Onların replikalarını çalışıyorum veya bu motifleri farklı kompozisyonlarla bir araya getirerek kendimce farklı bir tasarım yapabiliyorum. İznik tabaklarını hemen hemen aynı renklerde, aynı desende ve şekilde yapmaya çalışıyorum. Onlar çok hoşuma gidiyor."
Çatak, haftada bir gün atölyesinde, bir gün de kent merkezinde eğitim verdiğini dile getirerek, klasik çininin doğru ve kurallarına uygun yapılması için usulü, çizimi, yöntemleri ve aşamaları bu sanatın meraklılarına öğretmeye çalıştığını belirtti.
Sosyal medyadan ve öneriler vesilesiyle yaptıklarının duyulup görüldüğünü anlatan Çatak, "Tanıdık kişiler birbirlerine öneriyorlar. Sosyal medyadan bakıp sipariş veriyorlar. Almanya'ya bir camiye çini panolar yaptım. Azerbaycan'a, İsviçre'ye de çalıştım." dedi.
Çatak, çiniyi çok sevdiğini belirterek, "Bir sırlama olayımız var yani yaptığımız her şeyi ateşin göbeğine atıyoruz, ona teslim ediyoruz ve 9-10 saat orada pişiyor. Ondan sonra artık ateş bize ne verirse. Ateşin oyunu yani. Ne kadar iyi yaparsak yapalım o ateşte o boya, o sır birbirine bağdaşmıyorsa işte orada bir fire veriyor. Ya çatlak oluyor ya boya atıyor, bir şey oluyor ama çok heyecanlı bir şey. Sır da yapıyorum, iki fırın aldım. O kadar heyecanlı, maceralı bir şey ki. O fırını açtıktan sonra ya çok büyük bir mutluluk veya da çok büyük bir üzüntü." açıklamasında bulundu.
İznik çinisinin dünyaca meşhur olmasında kuvars oranının yüksekliğinin etkili olduğunu ifade eden Çatak, diğer çinilerde bu oranın düşük seviyelerde bulunduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Son Haberler
15 Temmuz: Bir milletin demokrasi destanı!
Türkiye geneli yol durumu | Sürücülere kritik uyarı: Hangi yollar kapalı olacak? 15 Temmuz 2025
Bursa'da 15 Temmuz Şehitleri dualarla anıldı!