Bir eğitimcinin ağzından dökülen en kötü cümleyi paylaştı: 'Alın şu mahlukatı buradan!'
Bir eğitimcinin ağzından dökülen en kötü cümleyi paylaştı: 'Alın şu mahlukatı buradan!'
Son 2 yıldır pandeminin etkisiyle daha da yalnızlaşan sokak havyaları için pazar günlerini mama dağıtarak geçiren Ali Eren Soluk, yardımda farkındalık yaratmaya çalışırken bir eğitimcinin söylediği bu sözlerle şaşkınlığa uğradı: "Alın şu mahlûkatı buradan!"
Haber Giriş Tarihi: 15.09.2021 07:30
Haber Güncellenme Tarihi: 15.09.2021 07:30
Kaynak:
Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
Umut KUTLUCA
Çocukluktan itibaren sokak hayvanlarına yardım eden 46 yaşındaki Ali Eren Soluk, Bursa'da örnek faaliyetlerde bulunarak farkındalık yaratmaya çalışıyor.
Şehirlerin insanların olduğu kadar hayvanların da yaşam alanı olduğunu vurgulayan Ali Eren Soluk, "Nakdi başta olmak üzere bağış kesinlikle kabul etmiyorum" açıklamasında bulundu.
Yardım işinin gönüllülük esasına dayandığına işaret eden Soluk, "2 yıldan beri bir bayram günleri dâhil olmak üzere pazar gününü de eşimle çocuklarımla zaman geçirmedim" diye konuştu.
Petshop kültüründen de bir an önce vazgeçilesi uyarısında bulunan sokak hayvanlarının gönüllü savaşçısı, "Arkadaşlarıma ve yakın çevreme sürekli 'Para vererek almayın, sokaktan sahiplenin' çağrısında bulunuyorum. Benim mama dağıttığım bölgelerde bir köpek 6 tane yavru doğurduğunda bir tanesi hayta kalmıyor" dedi.
İnstagram'da 'candostlarbursa' sayfasında yaptıklarını paylaşarak farkındalık yaratan Ali Eren Soluk, 'Satın alma sahiplen' sloganıyla, insanların sokak hayvanlarına bakış açısını değiştirmeyi hedefliyor.
İşte 46 yaşındaki sokak hayvanları için büyük bir mücadele veren Ali Eren Soluk'un sorularımıza verdiği yanıtlar:
Köpekler sokaklardan toplatıldıktan sonra neler yaşıyor?
Hayvanları sevmemeyi veya dokunamamayı anlayabilirim ancak zarar vermeyi anlayamam. Canlıyı yaratandan ötürü seversin ve zarar vermezsin. Mahalleler ve şehirler bizim yaşam alanımız olduğu kadar sokak hayvanlarının da yaşam alanı. Herhangi bir bölgeden şikâyet sonucu toplatılan köpekler 10 ila 15 gün arasında belediye tarafından barınaklarda tutuluyor. Köpekler, kısırlaştırma işlemi yapıldıktan sonra tekrar şehre ulaşamayacakları yerlere bırakılıyor. Köpeklerin bırakıldıkları bölgede önceden 10 tane evsiz hayvan varken şuan 70-80 tane var. Bunları hepsi maalesef atılan köpekler. Bu köpeklerin çoğu da açlıktan ve bakımsızlıktan öldü.
Sokak hayvanlarına yardım konusunda belediyelere başvuruda bulundunuz mu?
Köpeklerin kırık ve çıkık gibi ağır tedavi gerektiren hususlarda belediyelerden destek alıyorum. Kimi tedavileri özel kliniklerde ücretinin karşılayarak yaptırıyorum ancak kırık ve çıkık gibi grift tedaviler 5 ila 6 bin TL'den başladığı için belediyeler devreye giriyor. Öte yandan ağır uyuz rahatsızlığı olan köpeklere, her hafta düzenli olarak hap veriyorum. Ben hayvanların yaşam alanında tedavi, görmesini daha sağlıklı buluyorum. Yaşam alanı değiştirilen bir hayvanın da oraya alışması ve tedaviye olumlu tepki verme süresi uzayacaktır.
Destek aldığınız kurum ve kuruluşlar var mı?
Yardım etmek isteyenlere, '150 TL'lik mama alacağına 30 TL'lik makarna al. Onu haşla. Ve bana onu ver' diyorum. Çünkü önemli olan burada emek. Hayvanlar için sürekli soğuk sandviç aldığım bir firma var. Fırınlardan simit, açma ve poğaça alıyorum. Buradan çıkan çöplerin hepsi geri dönüşüme gidiyor. Soğuk sandviçleri ben de yiyerek test ediyorum. Kendim yemediğim bir şeyi onlara da vermiyorum. Bozuk malzemelerle yardım yapanlara da 'Yapmayın' diyorum. Çünkü hayvanlardaki der hastalıklarının çoğunluğu bu nedenle oluşuyor.
Yardım serüveniniz ne zaman başladı?
Benim yardım serüvenim çocukluktan gelen bir duygudur. Araziyi ve doğayı seviyorum. Kar yağdığında doğal yaşamını sürdüren kuşları da düşünüp yanımda buğday, bulgur ve ekmek parçaları götürüyorum... Götürdüğüm yiyeceklerin o hayvanlar tarafından yendiğini görünce büyük bir haz duyuyorum. Çocukluk yaşlarımda da sokak hayvanlarını benimseyen ve onlara kol kanat geren bir yapım vardı.
Yaşadığınız ve sizi bu süreçte etkileyen en büyük olay nedir?
Geçtiğimiz günlerde birkaç köpek bulduk ve tedavilerini yaptırdık. Yaralı köpeklerden bir tanesini, 'Bakımını yaparsan çok güzel bir hayvan olur' diyerek sahiplendirdik. Benim kaldığım apartmandaki herkes bu konularda duyarlı insanlar. Küçük ırk olan diğer hayvan için de sahiplendirmek için de ilan paylaştım. Bir komşum köpeğin boynuna telefon numarasının da bulunduğu bir tasma taktı. Evin de tam karşısında bir okul var. Köpeğimiz okulun içerisine girmiş. Önce okulun temizlik görevlisi arıyor ve komşum, 'Tamam ben gelip, köpeği alacağım' diyor. Daha sonra aynı numarayı okulun müdürü arıyor ve 'Alın şu mahlûkatı buradan' diyor. Bir eğitimcinin böyle bir cümle kurması kadar talihsiz bir olay var mı? Okuldaki çocuklar eğer korkuyorlarsa bile onları 'Korkmayın bakın ne kadar sevimli' diye telkin etmesi gerekirken böyle bir olayla karşılaşıyoruz. O köpeğin zaten ısırma gibi bir huyu yok.
Şimdiye kadar kaç tane sokak hayvanına yardımda bulundunuz?
Tam sayıyı bilmiyorum ama binlerce sokak hayvana yardım etmişimdir. 46 yaşındayım ve kendimi bildim bileli bunu kendime uğraş edindim. Ancak pandemiyle birlikte yardım katsayısını artırma gereği duydum. Restoranların kapanmasıyla birlikte sokak hayvanları daha da zor günler yaşadı. İnsantagram'da 'candostlarbursa' adından bir sayfam var. Nakdi başta olmak üzere bağış kesinlikle kabul etmiyorum. Mama göndermek isteyenleri de yakın zamana kadar kabul etmiyordum. Gönderilen mamaları kapının önünde gördüğüm zaman onu dağıtmak zorunda hissediyorum. Ancak 'zor'la yapılan bir iş sevmiyorum. 2 yıldan beri bir bayram günleri dâhil olmak üzere pazar gününü de eşimle çocuklarımla zaman geçirmedim.
Sokak hayvanları nasıl ve neden toplatılıyor?
En büyük problemimiz 'Havlıyor' diye, sokaklardan toplatılan köpekler. İnsanlara artık yalvarıyorum, 'Mahallenizden köpek aldırmayın' diye. Normal şartlarda 'havlıyor' diye hiçbir kurum o köpeği sokaktan alamaz. Bu bilindiği için insanlar şikâyet ederken, 'Isırıyor ve havlıyor' diyorlar. Belediye de 'Kimi ısırmış, gösterin' demiyor. Beyana göre köpekler toplatılıyor ve şehre dönemeyecekleri yerlere bırakıyorlar. Köpekler doğası gereği gruplar halinde yaşarlar. Bir köpeğin bir gruba dâhil olabilmesi için, grup tarafında sağlam bir sopa yiyor. Ben ayırmakta zorluk çekerken, gözyaşlarıma hâkim olamıyorum. İnanlarımı ne yazık ki gün geçtikçe merhametten uzaklaşıyor. O görüntüleri görmüş olsalar, mahallelerinden bir tan köpeğin toplatılmasına müsaade etmezler. Bu yaşananların bütün vebali o köpekleri yaşadıkları bölgeden toplatanlarda.
Hayvanların petshoplardan alınıp satılmasına nasıl bakıyorsunuz?
Arkadaşlarıma ve yakın çevreme sürekli 'Para vererek almayın, sokaktan sahiplenin' çağrısında bulunuyorum. Petshoplarda hayvanların üretilmesine, bir hayvanın ticari bir araç olarak kullanılmasına kesinlikle karşıyım. Marmaris'te yangın bölgesine de gittim. Bir kuşun yangından kaçmak yerine yumurtalarını bırakmamak için yandığını gördüm. Annelik duygusu olan canlılardan, yavrularını çalmak nasıl bir hissizliktir? Bununla ilgili bir yasanın da çıkması gerekiyor. Benim mama dağıttığım bölgelerde bir köpek 6 tane yavru doğurduğunda bir tanesi hayta kalmıyor. Maalesef 2 ila 3 aylıkken hayatlarını kaybediyorlar. Araştırmalara göre, doğadaki bir kedinin ve köpeğin yaşam süresi 4-5 yıl. Bir köpeği veya kediyi sahiplendiğinde yaşam ömrünü 10-15 yıla çıkarmak senin elinde. Hafta 2 veya 3 köpeği ölü olarak buluyorum.
'Candostlar'ın dernekleşmesini ister miydiniz?
Bir zorunluluk üzerine bu yardımları yapmak istemiyorum. Ben sadece kendim istediğim için yardım yapıyorum. 'Yardım için veya toplantı için gün belirlensin' istemiyorum. Yardım etmek isteyenlere de farklı bölgeler gösterebilirim, onlar da oralara gidip yardımda bulunabilirler. Kış aylarında Uludağ ve eteklerine, Eşkel, Mesudiye, Salihli kenarlarına sürekli gidiyorum. Yazın bazı bölgelerde insanlar oluyor fakat kışın tenha oldukları için hayvanlar da yalnız kalıyor. Kış aylarında Eşkel'den giriyorum, Ayazma'dan çıkıyorum. İnsanların olmadığı yerlere gitmek istiyorum. Bir hayır yapıyorsak eğer, başka inanların görmesinin bir anlamı yok.
Ailelerin bir hevesle aldığı hayvanları sokağa atmaları hakkında neler söylemek istersiniz?
'Çocuğumun alerjisi çıktı' veya 'Kedim perdeleri yırttı' diye hayvanlar sokağa atılmaz. Benim kediye alerjim var köpeğe ise daha fazla alerjim var. Bunların çözümü var tedavi gördüm ve hap kullanıyorum. Evladın eve hiç zarar vermiyor mu? Eve kedi veya köpek bir hayvan aldığınızda artık o ailenin bir üyesi olmuştur. O hayvanları bir eşya olarak gördüğün müddetçe, çocuklardaki hayvan sevgisi kesinlikle gelişmez. İş yerime bir kedi geldi ve arabanın altına saklandı. O aracı 1 buçuk ay satamadım. Evladına nasıl bakmak zorundaysan, sahiplendiğin hayvana da bir ömür bakmak zorundasın.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursa Hayat Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bir eğitimcinin ağzından dökülen en kötü cümleyi paylaştı: 'Alın şu mahlukatı buradan!'
Son 2 yıldır pandeminin etkisiyle daha da yalnızlaşan sokak havyaları için pazar günlerini mama dağıtarak geçiren Ali Eren Soluk, yardımda farkındalık yaratmaya çalışırken bir eğitimcinin söylediği bu sözlerle şaşkınlığa uğradı: "Alın şu mahlûkatı buradan!"
Umut KUTLUCA
Çocukluktan itibaren sokak hayvanlarına yardım eden 46 yaşındaki Ali Eren Soluk, Bursa'da örnek faaliyetlerde bulunarak farkındalık yaratmaya çalışıyor.
Şehirlerin insanların olduğu kadar hayvanların da yaşam alanı olduğunu vurgulayan Ali Eren Soluk, "Nakdi başta olmak üzere bağış kesinlikle kabul etmiyorum" açıklamasında bulundu.
Yardım işinin gönüllülük esasına dayandığına işaret eden Soluk, "2 yıldan beri bir bayram günleri dâhil olmak üzere pazar gününü de eşimle çocuklarımla zaman geçirmedim" diye konuştu.
Petshop kültüründen de bir an önce vazgeçilesi uyarısında bulunan sokak hayvanlarının gönüllü savaşçısı, "Arkadaşlarıma ve yakın çevreme sürekli 'Para vererek almayın, sokaktan sahiplenin' çağrısında bulunuyorum. Benim mama dağıttığım bölgelerde bir köpek 6 tane yavru doğurduğunda bir tanesi hayta kalmıyor" dedi.
İnstagram'da 'candostlarbursa' sayfasında yaptıklarını paylaşarak farkındalık yaratan Ali Eren Soluk, 'Satın alma sahiplen' sloganıyla, insanların sokak hayvanlarına bakış açısını değiştirmeyi hedefliyor.
İşte 46 yaşındaki sokak hayvanları için büyük bir mücadele veren Ali Eren Soluk'un sorularımıza verdiği yanıtlar:
Köpekler sokaklardan toplatıldıktan sonra neler yaşıyor?
Hayvanları sevmemeyi veya dokunamamayı anlayabilirim ancak zarar vermeyi anlayamam. Canlıyı yaratandan ötürü seversin ve zarar vermezsin. Mahalleler ve şehirler bizim yaşam alanımız olduğu kadar sokak hayvanlarının da yaşam alanı. Herhangi bir bölgeden şikâyet sonucu toplatılan köpekler 10 ila 15 gün arasında belediye tarafından barınaklarda tutuluyor. Köpekler, kısırlaştırma işlemi yapıldıktan sonra tekrar şehre ulaşamayacakları yerlere bırakılıyor. Köpeklerin bırakıldıkları bölgede önceden 10 tane evsiz hayvan varken şuan 70-80 tane var. Bunları hepsi maalesef atılan köpekler. Bu köpeklerin çoğu da açlıktan ve bakımsızlıktan öldü.
Sokak hayvanlarına yardım konusunda belediyelere başvuruda bulundunuz mu?
Köpeklerin kırık ve çıkık gibi ağır tedavi gerektiren hususlarda belediyelerden destek alıyorum. Kimi tedavileri özel kliniklerde ücretinin karşılayarak yaptırıyorum ancak kırık ve çıkık gibi grift tedaviler 5 ila 6 bin TL'den başladığı için belediyeler devreye giriyor. Öte yandan ağır uyuz rahatsızlığı olan köpeklere, her hafta düzenli olarak hap veriyorum. Ben hayvanların yaşam alanında tedavi, görmesini daha sağlıklı buluyorum. Yaşam alanı değiştirilen bir hayvanın da oraya alışması ve tedaviye olumlu tepki verme süresi uzayacaktır.
Destek aldığınız kurum ve kuruluşlar var mı?
Yardım etmek isteyenlere, '150 TL'lik mama alacağına 30 TL'lik makarna al. Onu haşla. Ve bana onu ver' diyorum. Çünkü önemli olan burada emek. Hayvanlar için sürekli soğuk sandviç aldığım bir firma var. Fırınlardan simit, açma ve poğaça alıyorum. Buradan çıkan çöplerin hepsi geri dönüşüme gidiyor. Soğuk sandviçleri ben de yiyerek test ediyorum. Kendim yemediğim bir şeyi onlara da vermiyorum. Bozuk malzemelerle yardım yapanlara da 'Yapmayın' diyorum. Çünkü hayvanlardaki der hastalıklarının çoğunluğu bu nedenle oluşuyor.
Yardım serüveniniz ne zaman başladı?
Benim yardım serüvenim çocukluktan gelen bir duygudur. Araziyi ve doğayı seviyorum. Kar yağdığında doğal yaşamını sürdüren kuşları da düşünüp yanımda buğday, bulgur ve ekmek parçaları götürüyorum... Götürdüğüm yiyeceklerin o hayvanlar tarafından yendiğini görünce büyük bir haz duyuyorum. Çocukluk yaşlarımda da sokak hayvanlarını benimseyen ve onlara kol kanat geren bir yapım vardı.
Yaşadığınız ve sizi bu süreçte etkileyen en büyük olay nedir?
Geçtiğimiz günlerde birkaç köpek bulduk ve tedavilerini yaptırdık. Yaralı köpeklerden bir tanesini, 'Bakımını yaparsan çok güzel bir hayvan olur' diyerek sahiplendirdik. Benim kaldığım apartmandaki herkes bu konularda duyarlı insanlar. Küçük ırk olan diğer hayvan için de sahiplendirmek için de ilan paylaştım. Bir komşum köpeğin boynuna telefon numarasının da bulunduğu bir tasma taktı. Evin de tam karşısında bir okul var. Köpeğimiz okulun içerisine girmiş. Önce okulun temizlik görevlisi arıyor ve komşum, 'Tamam ben gelip, köpeği alacağım' diyor. Daha sonra aynı numarayı okulun müdürü arıyor ve 'Alın şu mahlûkatı buradan' diyor. Bir eğitimcinin böyle bir cümle kurması kadar talihsiz bir olay var mı? Okuldaki çocuklar eğer korkuyorlarsa bile onları 'Korkmayın bakın ne kadar sevimli' diye telkin etmesi gerekirken böyle bir olayla karşılaşıyoruz. O köpeğin zaten ısırma gibi bir huyu yok.
Şimdiye kadar kaç tane sokak hayvanına yardımda bulundunuz?
Tam sayıyı bilmiyorum ama binlerce sokak hayvana yardım etmişimdir. 46 yaşındayım ve kendimi bildim bileli bunu kendime uğraş edindim. Ancak pandemiyle birlikte yardım katsayısını artırma gereği duydum. Restoranların kapanmasıyla birlikte sokak hayvanları daha da zor günler yaşadı. İnsantagram'da 'candostlarbursa' adından bir sayfam var. Nakdi başta olmak üzere bağış kesinlikle kabul etmiyorum. Mama göndermek isteyenleri de yakın zamana kadar kabul etmiyordum. Gönderilen mamaları kapının önünde gördüğüm zaman onu dağıtmak zorunda hissediyorum. Ancak 'zor'la yapılan bir iş sevmiyorum. 2 yıldan beri bir bayram günleri dâhil olmak üzere pazar gününü de eşimle çocuklarımla zaman geçirmedim.
Sokak hayvanları nasıl ve neden toplatılıyor?
En büyük problemimiz 'Havlıyor' diye, sokaklardan toplatılan köpekler. İnsanlara artık yalvarıyorum, 'Mahallenizden köpek aldırmayın' diye. Normal şartlarda 'havlıyor' diye hiçbir kurum o köpeği sokaktan alamaz. Bu bilindiği için insanlar şikâyet ederken, 'Isırıyor ve havlıyor' diyorlar. Belediye de 'Kimi ısırmış, gösterin' demiyor. Beyana göre köpekler toplatılıyor ve şehre dönemeyecekleri yerlere bırakıyorlar. Köpekler doğası gereği gruplar halinde yaşarlar. Bir köpeğin bir gruba dâhil olabilmesi için, grup tarafında sağlam bir sopa yiyor. Ben ayırmakta zorluk çekerken, gözyaşlarıma hâkim olamıyorum. İnanlarımı ne yazık ki gün geçtikçe merhametten uzaklaşıyor. O görüntüleri görmüş olsalar, mahallelerinden bir tan köpeğin toplatılmasına müsaade etmezler. Bu yaşananların bütün vebali o köpekleri yaşadıkları bölgeden toplatanlarda.
Hayvanların petshoplardan alınıp satılmasına nasıl bakıyorsunuz?
Arkadaşlarıma ve yakın çevreme sürekli 'Para vererek almayın, sokaktan sahiplenin' çağrısında bulunuyorum. Petshoplarda hayvanların üretilmesine, bir hayvanın ticari bir araç olarak kullanılmasına kesinlikle karşıyım. Marmaris'te yangın bölgesine de gittim. Bir kuşun yangından kaçmak yerine yumurtalarını bırakmamak için yandığını gördüm. Annelik duygusu olan canlılardan, yavrularını çalmak nasıl bir hissizliktir? Bununla ilgili bir yasanın da çıkması gerekiyor. Benim mama dağıttığım bölgelerde bir köpek 6 tane yavru doğurduğunda bir tanesi hayta kalmıyor. Maalesef 2 ila 3 aylıkken hayatlarını kaybediyorlar. Araştırmalara göre, doğadaki bir kedinin ve köpeğin yaşam süresi 4-5 yıl. Bir köpeği veya kediyi sahiplendiğinde yaşam ömrünü 10-15 yıla çıkarmak senin elinde. Hafta 2 veya 3 köpeği ölü olarak buluyorum.
'Candostlar'ın dernekleşmesini ister miydiniz?
Bir zorunluluk üzerine bu yardımları yapmak istemiyorum. Ben sadece kendim istediğim için yardım yapıyorum. 'Yardım için veya toplantı için gün belirlensin' istemiyorum. Yardım etmek isteyenlere de farklı bölgeler gösterebilirim, onlar da oralara gidip yardımda bulunabilirler. Kış aylarında Uludağ ve eteklerine, Eşkel, Mesudiye, Salihli kenarlarına sürekli gidiyorum. Yazın bazı bölgelerde insanlar oluyor fakat kışın tenha oldukları için hayvanlar da yalnız kalıyor. Kış aylarında Eşkel'den giriyorum, Ayazma'dan çıkıyorum. İnsanların olmadığı yerlere gitmek istiyorum. Bir hayır yapıyorsak eğer, başka inanların görmesinin bir anlamı yok.
Ailelerin bir hevesle aldığı hayvanları sokağa atmaları hakkında neler söylemek istersiniz?
'Çocuğumun alerjisi çıktı' veya 'Kedim perdeleri yırttı' diye hayvanlar sokağa atılmaz. Benim kediye alerjim var köpeğe ise daha fazla alerjim var. Bunların çözümü var tedavi gördüm ve hap kullanıyorum. Evladın eve hiç zarar vermiyor mu? Eve kedi veya köpek bir hayvan aldığınızda artık o ailenin bir üyesi olmuştur. O hayvanları bir eşya olarak gördüğün müddetçe, çocuklardaki hayvan sevgisi kesinlikle gelişmez. İş yerime bir kedi geldi ve arabanın altına saklandı. O aracı 1 buçuk ay satamadım. Evladına nasıl bakmak zorundaysan, sahiplendiğin hayvana da bir ömür bakmak zorundasın.
Son Haberler
Netanyahu ateşkes önerisini kabul etti!
Kütahya ezan vakitleri| 30 Mayıs 2025| Kütahya'da ezan ne zaman okuyacak?
30 Mayıs 2025| Balıkesir’de insanlar araştırıyor! Balıkesir namaz vakitleri