Afetlere karşı güvence! Sigortasız olmaz

Türkiye, son yıllarda art arda yaşanan doğal afetlerle mücadele ederken, vatandaşların mal güvenliği konusunda sigortaya olan ilgisi ve bilgisi yeniden gündeme geldi. Son günlerde yaşanan deprem ve yangın felaketlerinin ardından birçok kişi “Mal varlığımı nasıl korurum?” sorusunun cevabını aramaya başladı. Sigorta Uzmanı İsmail Akdere, sigortanın yalnızca bir mali yük değil, afet sonrası yaşanacak mağduriyetin önüne geçen bir güvence olduğunu vurguladı.

Akdere, afet öncesi alınması gereken önlemler ve sigorta türleri hakkında önemli bilgiler verdi. Bursa Hayat’a konuşan Akdere, “Sigorta, afet sonrası değil, afet öncesi yaptırılması gereken bir güvenlik tedbiridir. Ancak toplumda hâlâ bu konuda ciddi bilgi eksikliği ve yanlış algılar var.” dedi.

DASK ZORUNLU, KONUT VE YANGIN SİGORTASI İSTEĞE BAĞLI

Deprem sigortası olarak bilinen DASK, Türkiye’de tüm konut sahipleri için zorunlu tutuluyor. Bu sigorta yalnızca binada oluşan yapısal hasarları karşılıyor. DASK kapsamında, deprem sonrası oluşabilecek yangın, patlama, tsunami ve yer kayması gibi olaylar da yer alıyor. Ancak DASK, evin içindeki eşyaları, arsa değerini veya kira kaybını karşılamıyor.

Bu noktada konut sigortasının devreye girdiğini ifade eden Akdere, “Konut sigortası, isteğe bağlı yapılır. Hem binayı hem de içindeki eşyaları teminat altına alır. Hatta poliçeye göre geçici konaklama, hırsızlık, cam kırılması gibi ek teminatlar da eklenebilir.” dedi.

Akdere, özellikle yangın sigortasının kapsamının da geniş olduğunu belirterek, “Yangın, yıldırım, patlama, dahili su baskını, fırtına ve duman hasarı gibi birçok riske karşı önlem olarak uygulanabilir.” ifadelerini kullandı.

KONUT SİGORTASINDA İKİ ANA TEMİNAT VAR

Konut sigortası genellikle ikiye ayrılıyor: bina teminatı ve eşya teminatı. Bu ayrımın önemli olduğunu vurgulayan Akdere, “Vatandaş yalnızca eşya sigortası yaptırmışsa, binada meydana gelen hasarlar karşılanmaz. Bina teminatı ekliyse, deprem ve yangın gibi afetlerden doğan yapısal hasarlar da sigorta kapsamına girer.” dedi.

“BANA BİR ŞEY OLMAZ” ALGISI TEHLİKELİ

Toplumda hâlâ yaygın olan bazı yanlış inanışlara dikkat çeken Akdere şu uyarıda bulundu:
“En çok karşılaştığımız düşünce ‘Bana bir şey olmaz’ ya da ‘Param yok’ oluyor. Oysa birçok sigorta poliçesi bir kahve parasına denk geliyor. Ayrıca ‘Zaten ödemezler’ algısı da yaygın. Bu da insanların sigortaya olan güvenini zedeliyor. Oysa belgeler eksiksizse, ödemeler genellikle 1-2 hafta içinde yapılıyor.”

HASAR SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?

Bir hasar meydana geldiğinde ilk adımın sigorta şirketine ihbarda bulunmak olduğunu belirten Akdere, “Ardından eksper devreye giriyor. Olay yerinde inceleme yapılıyor, fotoğraflar çekiliyor ve detaylı bir rapor hazırlanıyor. Eğer belgeler eksiksizse, ödeme süreci hızla başlıyor.” dedi.

Afet durumlarında AFAD veya belediyeden alınan resmi raporların da sigorta şirketleri tarafından dikkate alınabileceğini söyleyen Akdere, “Yeni teknolojiler sayesinde, uydudan anlık görüntüler ve yapay zekâ destekli analizlerle hasar tespiti çok daha kısa sürede yapılabiliyor.” diye konuştu.

Akdere, yakın gelecekte mobil uygulamalar üzerinden eksper beklemeden fotoğraflarla anında ödeme yapılabilecek bir sisteme geçilebileceğine de dikkat çekti.

GEÇİCİ KONAKLAMA DESTEĞİ SAĞLANIYOR

Bazı konut sigortası poliçelerinde, evin kullanılamaz hale geldiği durumlarda geçici konaklama teminatı da sunuluyor. Akdere, bu teminatın yangın veya su baskını gibi afetlerde evi zarar gören kişilere kısa süreli konaklama desteği sağladığını ifade etti.

POLİÇEYİ OKUMADAN İMZALAMAYIN

Sigorta yaptırırken en sık yapılan hataların başında poliçeyi okumadan imzalamak geliyor. Akdere, “Poliçede hangi teminatların olduğu, hangilerinin kapsama girmediği mutlaka öğrenilmeli.” diyerek düşük bedelli poliçelerin ödeme sırasında da düşük tutarlara neden olabileceğini hatırlattı.

Ayrıca yanlış beyanda bulunmak, eksik belge sunmak ve sadece fiyatı dikkate almak da süreci olumsuz etkileyen diğer unsurlar arasında yer alıyor.

FİYATLAR NE KADAR?

Sigorta primlerinin; evin bulunduğu konum, yaşı, büyüklüğü ve teminat kapsamına göre değiştiğini belirten Akdere, “Deprem, yangın ve sel riski yüksek bölgelerde primler daha yüksek olsa da birçok sigorta şirketi kampanyalar ve ek teminat paketleriyle uygun fiyatlı seçenekler sunabiliyor.” dedi.