Atatürk ilk kez kaç yılında Bursa'ya geldi?

Ulu önder Atatürk, Bursa'ya çeşitli tarihlerde 17 kez ziyaret gerçekleştirdi. Peki ilk ziyaret ne zaman yapıldı? Ulu önder Atatürk Bursa'daki ziyaretinde hangi mesajları verdi?

Haber Giriş Tarihi: 17.11.2023 14:12
Haber Güncellenme Tarihi: 17.11.2023 14:12

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ilki 17-29 Ekim 1922 ve sonuncusu 1-3 Şubat 1938 tarihleri arasında olmak üzere, Bursa'ya on yedi gezi yapmıştır. Ayrıca 1995'e değin Gemlik'e bağlı bir belde iken Yalova'nın il yapılmasından sonra ilçe konumuyla bu ile bağlanan Armutlu'ya da 9 ve 11/12 Ağustos 1934 tarihlerinde iki kez gelmiş ve kaplıcalarında iki gün dinlenmiştir. Atatürk, İstanbul (Yalova dahil), Ankara, İzmir, Sivas'tan sonra en çok Bursa'da kalmıştır.   

Bursa'nın kurtuluşundan sonra (10/11 Eylül 1922) TBMM Başkanı ve Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, 13 Eylül Çarşamba günü milletvekillerinin bir telgrafıyla Bursa'ya davet edildi. Ayrıca 15 Eylül Cuma günü Belediye önünde yapılan bir mitingle varılan ortak karar gereği TBMM'nin bir toplantısını Bursa'da yapması istendi.

TBMM'nin Ankara dışında toplanması uygun bulunmadıysa da, Mustafa Kemal Paşa Bursa'yı esasen ziyaret etmek için bir fırsatını beklemekteydi. Çağrı üzerine 16 Ekim 1922 günü, yanında Kâzım Karabekir ve Refet (Bele) paşalar olduğu halde Ankara'dan trenle hareket etti. Ertesi günü Karaköy'den hareket ederek İnegöl üzerinden otomobille saat 13.00 sularında, halkın coşkulu gösterileri arasında Bursa'ya geldi. Belediyede kent ileri gelenleriyle tanıştı, daha sonra burada yaptığı ilk konuşmasında şöyle dedi: (Atatürk'ün bu ve sonraki konuşmaları, günümüz konuşma diline uyarlanmıştır):

"Sayın Bursa halkının hakkımızda göstermiş olduğu içten gösterilerden olağanüstü duyguluyum. Bugün mutluluğunu duyduğumuz zaferi, ulusumuzun kararlılık ve kutsal inanç gücü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularının süngüleri kazanmıştır. Üzeıinde başka türlü hiçbir güç, hiçbir baskı yoktur ve olmamıştır. Ulusun ve ordularının yeteneği, bütün ulusal emellerimizi elde edecek derecededir. Ülkenin kaynaklarının genişliği, halkın çalışkanlığı ve yeteneği ve ordularının süngüleri, barış döneminde de her türlü sonuçları elde edecektir. Üç buçuk yıl süren bu savaştan sonra, bilim açısından, milli eğitim açısından ekonomi açısından savaşımlarımzı sürdüreceğiz ve güveniyorum ki bunda da başarılı olacağız. Fabrikacı olacağız, sanatkâr olacağız. Bundan sonra düşüncelerimizi hep buna adayalım."

Mustafa Kemal bu ilk gezisi sırasında, Lozan'da toplanacak barış görüşmelerinde Türkiye'yi temsil edecek kurulun başkanının kim olacağı üzerinde düşündü, ilgili kişilerle görüş alışverişinde bulundu. Sonunda bu görevi en iyi yürütebilecek kişinin, kısa süre önce Mudanya ateşkes konferansı ndaki başarılı diplomasi yönetimiyle ilgi çeken Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa olduğuna karar verdi (nitekim kısa süre sonra Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey istifa edecek ve yerine İsmet Paşa seçilecektir).

22 Ekim günü Bursa'ya gelen United Pres muhabiriyle bir görüşme yaptı ve bu görüşme sırasında bütün uygar dünyaca bilinmesini istediği, Türk Ulusu'nun geleceğine ilişkin düşüncelerini ve barış ilkelerini şöyle açıkladı:

"Amerika, Avrupa ve bütün uygarlık âlemi bilmelidir ki, Türkiye halkı her uygar ve yetenekli ulus gibi, kayıtsız koşulsuz özgür ve bağımsız yaşamaya kesin olarak karar vermiştir. Bu yasal kararı bozmaya yönelik her güç, Türkiye'nin sonsuza değin düşmanı kalır. Bu konuda insanlık ve uygarlık âleminin temiz vicdanı muhakkak Türkiye ile beraberdir. Memleketimizin zulüm görerek uğradığı yıkımı gidermek ve yıllardan beri türlü türlü engellerle baskı altında tutulan ekonomik yaşamımızın yasal gelişimini sağlamak ve bilim ve kültür içinde çalışkan bir yaşama kavuşmak, barış ilkemizdir."

27 Ekim'de İstanbul'daki İlkokul Öğretmenleri Birliği, Mustafa Kemal Paşa'yı yakından görebilmek ve özlem gidermek isteğinde bulunan öğretmenler için Bursa'ya bir gezi düzenledi. Şirket-i Hayriye'nin (o sıralar Boğaz'da deniz ulaşımını sağlayan özel şirket) 64 baca numaralı vapuruyla Mudanya'ya, buradan da trenle Bursa'ya gelindi. Önce, eski belediye başkanlarından, savaş içinde tutuklanarak Yunanistan'a sürgüne gönderilmiş bulunan Yağcı Cemal Bey'in köşkünde (günümüzde SSK bölge müdürlüğünün bulunduğu yerde idi) kalmakta olan Mustafa Kamal Paşa ile ulusal savaşımın önderleri ziyaret edildi. O akşam, Şark Tiyatrosu'nda (Setbaşı köprüsünün kuzeybatı köşesindeki bina) bir toplantı düzenlendi.

ÖĞRETMENLERE HİTAP

Mustafa Kemal Paşa, burada öğretmenlere hitap ederek geleceğe dönük mesajlar verdi. Bunların arasında, Osmanlı saltanat soyunun artık kaldırılacağına ilişkin olan şu bölüm özellikle ilgi çekici idi:

"Açıkça söyleyeyim ki, biz üç buçuk yıl öncesine değin cemaat halinde yaşıyorduk. Bizi istedikleri gibi yönetiyorlardı. Dünya bizi, temsilcimiz ve yöneticimiz olanlara göre tanıyor ve değerlendiriyordu. Üç buçuk yıldır ulus olarak yaşıyoruz. Bunun elle tutulur, gözle görülür tanığı yönetimimizin biçimidir ki, bunu yasalar "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti" diye adlandırmıştır. Bütün dünya bir gün bile unutmasın ki. Türkiye devletinin biricik ve gerçek temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Aşağılık çıkarları için, kendi kişiliklerini korumak için ülkenin bağımsızlığını ve ulusun özgürlüğünü düşmana peşkeş çekmekte sakınca görmeyen, bağımsızlığı yok edecek hükümlerle dolu 'Sevr Anlaşmasını kabulden çekinmeyen sultanların bu davranışlarını Türk Ulusu anık bir daha görmeyecek, ancak tarihte okuyup ibret alacaktır."

Mustafa Kemal Paşa, konuşmasının bir yerinde de çağdaş bilime ve akılcılığa yönelişin gerekliliği üzerinde durarak şöyle dedi:

"Akla uygun hiçbir nedene dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların komnmasmda direnip duran ulusların ilerlemesi çok güç olur, belki hiç olmaz. İlerlemek yolunda bağları ve koşulları aşamayan uluslar, çağa uygun, akla uygun bir yaşama içinde olamazlar; genel yaşamada görüşü geniş olan ulusların eline düşüp onlara tutsak olmaktan kurtulamazlar."

ATATÜRK, ORHAN GAZİ TÜRBESİ'NDE ÇIKARKEN

Mustafa Kemal Paşa, 28 Ekim günü de Le Pelit Parisien adlı Fransız gazetesinin muhabiriyle bir görüşme yaptı. Bu görüşmede, özellikle iki konuda Batı'ya dönük mesajlar verdi:

"Her şeyden önce şunu bilmek gerekir ki, Türkiye Büftik Millet Meclisi Hükümeti kapitülasyonların kalmasını asla kabul etmeyecektir. Eğer yabancı uymklular, eskiden olduğu gibi, bundan sonra da kapitülasyonlardan yararlanmayı düşünüyorlarsa, aldanıyorlar. Kapitülasyonlar bizim için yoktur ve askı var olmayacaktır. Türkiye'nin bağımsızlığı her alanda ve tümüyle onaylanmak koşuluyla, kapılarımız bütün yabancılara genişçe açık olacaktır."

"Şurası unutulmamalıdır ki, bu yönetim biçimi (BMM Hükümeti) tam anlamıyla bir 'bolşevik' sistemi değildir. Çünkü biz ne bolşevikiz. ne de komünist! Ne biri, ne öteki olabiliriz. Çünkü biz ulussever ve dinimize saygılıyız. Özetle bizim hükümet biçimimiz, tam bir demokrat hükümettir. Ve dilimizde bu hükümet 'Halk Hükümeti' diye anılır."

Mustafa Kemal Paşa, ertesi günü (29 Ekim) Ankara'ya döndü. Hemen ardından Bursa'da verdiği mesaj gerçekleşti, 1 Kasım'da TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmada bir kez daha, "Ulusun saltanat ve egemenlik onum, yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir" dedi ve ertesi günü saltanat kaldırıldı.

(Kaynak: BGC)