Ulucami'ye  turist yağıyor

Bilal KAYAALTI- Elif KUŞ

İslâm dünyasının 5. makamı olarak bilinenYıldırım Bayezıd tarafından mimar Ali Neccar'a yaptırılan tarihi Ulu Cami, kış ayı olmasına rağmen özellikle yerli turistlerin vaz geçilmezi olmaya devam diyor. Ocak ayı olması ve havaların yağışlı olmamasını fırsat bilen turistler, ulu mabedi ziyaret etmek için Türkiye'nin farklı şehirlerinden Bursa'ya akın ediyorlar. Bahar ve yaz aylarında yoğunluk yaşayan gizemli yapı, soğuk hava koşullarına rağmen hafta sonu yakın ve uzak kentlerin sakinleri tarafından ziyaret ediliyor.

GÖRENLERİ KENDİSİNE  HAYRAN BIRAKIYOR
Kudüs'teki Mescid-i Aksa, Mekke'deki Mescid-i Haram, Medine'deki Mescid-i Nebevi, Şam'daki Emevi Cami'den sonra en çok ziyaretçiyi ağırlayan mabetler arasında yer alan Ulu Cami, yılın 12 ayı dünyanın farklı ülkelerinden gelen misafirleri kendisine hayran bırakırken, yerli turistlerin hafta sonları vazgeçemediği mekan oluyor. 2215 metrekare alan kaplayan, her biri dörder kubbeli 5 bölümden oluşan kadim şehrin huzur veren mabedi, özellikle pazar sabahları sabah namazında başta Bursalılar ve farklı kentlerden gelenler tarafından tamamen doluyor. Anne- babalar çocuklarıyla birlikte ünlü ibadethaneyi ziyaret edip namaz kılıyor, caminin içinde bulunan eserleri inceleyip, cep telefonlarıyla fotoğraf çekme fırsatı yakalıyorlar. Kadınlar, gençler, ilk ve ortaokul talebelerinin, yaşlıları kısacası herkesi kendisine hayran bırakan, 18 köşeli şadırvanıyla misafirlere unutulmaz enstantaneler sunuyor.

BAHÇESİ BAYRAM YERİ GİBİ
Ulu Cami'ye gelen misafirler mabedin içini gezdikten sonra kuzey ve doğu bahçelerinden mabedi inceleme ve fotoğraflama fırsatı buluyor. Cumartesi ve pazar günleri iğne atılsa yere düşmeyecek şekilde kalabalıklaşan huzurun adresi Ulu Cami'nin dışında bulunan macuncular, kestane kebapçılar, Bursa'nın meşhur simidini satan simitçiler ve halka tatlıcıların ürünleri, yerli turistler tarafından tercih ediliyor. Hafta sonları bayram yerini andıran görüntülerin yaşandığı büyük âlim Somuncu Baba'nın namaz kıldığı ibadethanenin etrafı, yediden yetmişe herkesin ve her kesimin vaz geçilmezi oluyor. Caminin çevresinde hediyelik eşya satan dükkânları işleten esnaf satışlarından oldukça memnun olurken, turistler Bursa'nın simgesi çınar ağaçlarının altında yorgunluk çayı içerek Ulu Cami'yi seyre dalıyorlar.

YABANCILAR AKIN EDİYOR
Ecdat yadigârı olduğu kadar gelecek nesillere bırakılacak bir emanet niteliği taşıyan "en yüksek mertebeli mabet" olarak bilinen Ulu Cami, başta Ortadoğu'dan gelen turistler olmak üzere, Asya ve Avrupa'dan da kış ayı olmasına rağmen yoğun bir şekilde yabancı misafiri kendisine hayran bırakıyor. Rehberler eşliğinde tarihi camiyi gezen turistler bol bol fotoğraf çekerken, ibadethanenin tarihçesiyle ilgili anlatılanları dikkatli bir şekilde not alıyor, bilgi sahibi oluyorlar. Aynı zamanda mabedi bahçesinden de farklı açılardan seyretme fırsatı buluyorlar. Bu arada turizm firmaları ve tur operatörleri ocak ayı olmasına rağmen, Bursa'ya yaptıkları satışlardan oldukça memnun olurken, şehirdeki otellerin doluluk oranı yüzde yüze yaklaşmış durumda.

'ADIM ATACAK YER KALMIYOR'
Kadim şehir Bursa'ya büyük değer, kıymet ve huzur katan Osmanlı'nın imzasını attığı Ulu Cami'nin bahçesinde satış yapan kestane kebapçısı Osman Nuri Yıldırım, hafta sonları işlerinin çok yoğun olduğunu özellikle cumartesi günleri mabet adeta turistlerin akınına uğradığını söyledi. Yıldırım, yerli ve yabancı turistlere kestane kebap pişirmeye yetişemediklerini belirterek, "Cuma günü camiye namaz için gelenler camiyi dolduruyor. Ancak hafta sonu yani cumartesi günü şehir dışından gelenlerin sayesinde Ulu Cami bayram yerine dönüyor. Ocak ayı ve havalar soğuk olmasına rağmen bahçesinde adım atmaya yer kalmıyor. Tabi bizim işlerimizde ikiye, üçe katlıyor" dedi.

'TARİHİMİZİ TANIYORUZ'
İnegöl'den ailesiyle Bursa'nın tarihi mekânlarını ziyarete geldiğini söyleyen Kadir Baytemur, Ulu Cami'nin huzur veren atmosferinin kendilerini kucakladığını ifade etti. Asırlara meydan okuyan mimarisinin kendilerini büyülediğini söyleyen Baytemur, "Ecdadımızın eserlerini sürekli ziyaret ediyoruz. Bursa'mızın her köşesinde, her semtinde Osmanlının imzasıyla karşılaşıyoruz. Bu şuurda ve bilinçte olduğumuz içinde şehirde bulunan tarihi eserlere, mabetlere ailemle birlikte geliyorum. Bu anlamda kendimizi şanslı hissediyoruz. Çocuklarımın atalarını tanıması için tüm fırsatları değerlendiriyoruz" şeklinde konuştu. 

EMSALSİZ MÜZE
Abidevî eser, erken dönem Osmanlı sanatının en önemli örneği olarak göze çarpıyor. Açılışında ilk hutbeyi Somuncu Baba'nın verdiği bu kutlu mekânın ilk imamı da Mevlid-i Şerif'in yazarı Süleyman Çelebi. Tarihi boyunca olağanüstü hallere sahne olan cami; Somuncu Baba, Emir Sultan Hazretleri, Molla Fenârî, Üftade Hazretleri, İsmail Hakkı Bursevî, Niyazi Mısrî ve daha nice ulu kişiler buranın mânâ iklimiyle zenginleşti. İç mekân, başka hiçbir camide bulunmayan zengin bir koleksiyona sahip. Eski, yeni yüzlerce yadigârın bir arada görülebileceği camideki en eski eser, kündekâri minberdir. Hacı Ahmet bin Abdülaziz adlı ustanın 1399 tarihli eseri, Selçuklu geleneğinin en güzel örneği. Dünyada bir benzeri bulunmayan sanat şaheserinin iki cephesi de farklı tasarlanmış.

Mevcut kalem işi süslemeler Sultan Abdülmecid zamanında yapılmış. Süslü mihrabın günümüze ulaşan en eski detayı ise, üzeri altın varak kaplı mukarnaslarıdır. 600 yıllık geçmişi içinde defalarca onarım gören Ulu Cami'de, en kapsamlı onarım 1855 depreminden sonra olmuş. İçerideki süslemeler de bu döneme ait. Depremden sonra devrin en ünlü hattatları tarafından hüsn-i hat eserleriyle donatılan cami, dünyada emsali bulunmayan bir hat müzesi gibi. Öte yandan Ulucami'nin bahçesinde Bursa'nın meşhur simitlerini satan seyyar simitçilerde, gelen yerli ve yabancı turistlerin yoğunluğunun işlerine arttırdığını belirtiyorlar.