Hava Durumu

Din bizim kurallarımızla mı kolaylaşıyor? Yoksa biz yaşadığımızı din mi zannediyoruz?

Yazının Giriş Tarihi: 26.08.2018 07:40
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.08.2018 07:40

"Kur'an mü'minler için şifadır" der Allah-ü Teala ayeti kerimede.

Tıpkı ilaç gibi yani...

İyileşmemiz için bize aracı...

Hem de içinde zararlı bir kimyasal bulundurmayan,

Kul yapımı değil!

Bize özelsin deyip herkes gibi davranan psikolojik bir rehber edasında değil...

Hastalıklarımızı tedavi ederken bizi uyuşturan, uyutan bir antidepresan ayarında hiç değil...

İçinde öz sözler bulunduran, okuyana şifa, dinleyene deva ayetler,

Peygamber kıssaları, hayat reçeteleri ile birlikte, Kur'anın yanında muhatap alınıp aracı olarak seçilmiş,

Vahyin sahibi tarafından habibim diye en özel söze mazhar olmuş,

Adını, İlahi kelamın yanına, hal lisanı ile sünnet olarak yazdırmış,

"Kim onu severse beni sever" sözü ile biz kullardan ayrılmış son nebii, Hz.Peygamber...

İlacın yanındaki su gibi aziz...

Su gibi olmazsa olmaz...

Su gibi içtikçe sünnetleri, ilacı vücudumuza dağıtan,

Okudukça hadisleri ilacın faydasını öğreten, gerçek bir rehber...

Adı: Muhammed (s.a.v.)

Anlamı: Yerde ve gökte övülen...

Rabbimiz kendi ismiyle yanyana tuttu Hz.Peygamberin ismini,

Kuran ve sünnet gibi birbirinden ayrılmayan iki önder var önümüzde.

Kur-an'a iman edip, hak sözler olduğuna fiili ve kalbi olarak inanmış, ancak hadisi ve sünneti inkar eden, maalesef ki milyonlarca müslüman kardeşimiz var aynı dine mensup olduğumuz...

"Kuran bana yeter" diyor.. Lakin Kuran'da "deki ey Muhammed" hitabı ile karşılaşıyoruz defalarca...

"Ben seni örnek olarak gönderdim" diyor Allah-ü Teala.

Bir kısım insan olarak da sünnete ve hadise inanıp, beğendiklerimizi uyguluyoruz.

Dini kurallarına göre değil, kendimize uydurulmuş şekli ile yaşıyoruz.

Ve bunu uygularken de "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız" hadisinin ardına saklanıyoruz.

Sünnetleri uygularken,

✔Tebliğ en büyük sünnettir, bunu terkediyoruz.

✔Yine namazlardaki sünnetleri, çok mühim olan dünya meselelerimiz yüzünden terkediyoruz.

Fakat, pazarlık sünnettir. Bunu mutlaka uyguluyoruz. Karşımızdaki kişinin malını alırken canını çıkartırcasına, gördüğümüz hizmeti basite alırcasına, ucuza anlaşma derdindeyiz. Çünkü pazarlık sünnet.

Yemeğini sağ elinle yemek sünnet.

İnsanları islama davet etmek sünnet.

Teheccüt namazı kılmak da sünnet.

Bunlar için hep bir bahanemiz var. Sünnet bunlar diyoruz. Yapmak gibi bir zorunluluğumuz yok. Olsaydı Allah-ü Teala farz kılardı. Emrederdi.

Peki farzlara, helallere ve haramlara dikkatimiz var mı?

5 vakit namaz farz. Bunu uygularken diğer bir farz olan tesettür? Bunu tam anlamıyla yerine getiriyor muyuz? "Bugün akşam namazını 5 rekat değil de 2 rekat kılayım yeter, hiç kılmayanlar da var demiyoruz. Ama tesettür noktasında bu tavizi veriyor ve bu kadarı yeterli diye kurallar belirleyebiliyoruz. Farzın azı yeter mi?

Haramlar noktasında içkiye, kumara, zinaya gösterdiğimiz hassasiyeti yalana, gıybete, dedikoduya gösteriyor muyuz?

Din bizim kurallarımızla mı kolaylaşıyor?

Yoksa biz yaşadığımızı din mi zannediyoruz?

Tekrar başa dönersek, "Kur'an mü'minler için şifadır" ayetini ilaç diye örneklendirmiştik ya.

Ecza dolabına koyduğumuz, neye iyi geldiğini bilmediğimiz bir ilacın bize hangi faydası olur onu içmedikten sonra?

Peki yaşamadığımız dinin mensubu sayılır mıyız?

Sünnetlerini ve hadislerini uygulamadığımız peygamberimize ümmet olmuş sayılır mıyız?

Yolumuz hüsran, azığımız antidepresanlar olmasın diye sıkı sıkı sarılalım Kur-an ve Sünnete.

Ve Rabbim layık etsin, biz müslümanlar için hazırladığı cennete. AMİN.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.