Başkasının hakkını yemek...

İnsanın egosunu tatmin etmesi adına, başkalarının hakkını yemeyi kendisine reva görmesi...

Ne olursa olsun, kim ne derse desin onlar için fark etmez...

Zaten böyle bir şey yapan, aklına koyan,

Hani "minareyi çalan kılıfını uydurmuştur" derler ya.

İşte aynen öyle yapar.

Kendine, etrafına bir bahane, kılıf uydurur.

Ve nefsini temize çıkarmaya çalışır.

Asıl olan adalet, hakkaniyet ve başkasının hakkını gözetmeden.

Unutuyorlar ki küçümsememek veya hak yemek bu dünyada affedilebilen, görmezden gelinebilen bir şey olabilir ama...

Öbür dünyada bunun hesabını nasıl verecekler.

Kardeş kardeşin hakkını sadece, en çok benim olsun diye yediği devirde,

İş yerinde, kendi evinde, arkadaş ortamında olan hadiselere doğaldır diye bakmaya başladık.

Hele öksüze, yetime, kendini savunamaz durumda olanlara...

Ama bilmedikleri, görmezden geldikleri bir şey var...

Hak yendiği sürece hiçbir şeyde muvaffak olmaz, olamazlar da.

Senin keyfin istiyor diye başkasının işine, evine, malına göz dikemez, el koyamazsın!

Karşı tarafın arzu ve isteklerini göz önüne alarak, birlikte konuşarak çözemiyorsan...

Bir gün o el gelir senin yakana yapışır.

Hak yemek sadece belirli ortamlarda olmuyor...

Kız ve erkek çocukları ayrımı yapan kesimlerde de rastlıyoruz.

Ve bu da haktır.

Mal paylaşımı yaparken bile,

2 oğlu bir kızı olan ailede kıza hiç pay vermeyen aileler gördüm.

Üstüne üstelik birde bunu delicesine savunuyorlar.

Küslükler, kırgınlıklar, kavgalar hak götüre...

Bu da bir haktır.

Ve bu manzaralar karşısında hem şaşırıyor hem de üzülüyorum.

İstersen 2040 yılında ol,

Kafa yapın aynıysa ve hâlâ at gözlükleriyle bakıyorsan,

Hep bana, hep bana diyorsan,

Hiçbir şeyde ilerleyemez,

Eninde sonunda çakılıp kalırsın...