'Koronavirüs'le amaçlanan nedir?

Tüm dünyayı bilimkurgu filmi platosuna çeviren Koronavirüs'ün yarasa çorbasından bulaştığına inanmayanlardanım!

Gerekçem ise; virüsün ilk çıktığı günden bu yana hak ettiği değerin çok üstünde bir tanıtım atağı görmesi.

Trump'ın test sonucundan, Ronaldo'nun ada almasına kadar bu virüsle ilgili herşey bir kurguda işliyor sanki!

***

Halbuki...

Dünya genelinde her 24 saniyede 1 kişi trafik kazalarında hayatını kaybediyor. Bu da yılda 1,35 milyon insan demek!

Sadece 2018 yılında kanserden ölenlerin sayısı 10 milyona yakın.

İki gün istirahatle geçeceğini düşündüğümüz grip bile dünyada her yıl 650 bin insanın yaşamına mal oluyor.

***

Tüm bu ölüm vakalarına karşı;

Trafik kazalarından korkup, kara yolunu kullanmayan veya grip olacağım diye çarşıya çıkmayan birini tanıdınız mı?

Kansere yakalanma ihtimali yüksek olmasına rağmen,bu insanlık sigaradan dahi vazgeçmeyi aklına bile getirmiyor.

Demek ki;

İnsanın fıtratında, tehlike ne kadar büyük olursa olsun, alışkanlıklarından bir adım geri atma diye bir mekanizma yok!

Peki bizi evlerimize hapseden, birbirimizden uzaklaştıran bu korku da nedir?

Yaşadığımız telaşı anlamak için olaya büyük bir pencereden bakmak gerekiyor.

***

Küresel bir dünya düzeninin yerleşmesi için ticarette de sınırların kalkması gerekiyor.

Bunun için de sanal alışverişin tümüyle hakim olması şart.

Fakat...

Türlü türlü kampanyalara ve fiyat avantajına rağmen insanlar alışverişi sosyalleşme aracı olarak gördüğü için,'sanal alışveriş' istenilen seviyelere bir türlü ulaşılamıyor.

Öyleyse, çarşı-pazarın sağlıksız ortamlar olduğunu insanların bilinçaltına sokmak gerekiyordu.

Ve bunu da başarmanın yolu salgından başkası olamazdı!

***

Hayatında hiç bilgisayar ekranı açmamış amcaları-teyzeleri sanal alışveriş listeleri hazırlarken görmek aslında büyük bir ticari devrime işarettir.

Zahmetsizce kapısına kadar gelen ürünleri raflara dizmek, insanların zihninde  keşfe açık bir durumdu ve bu keşif koronavirüs sayesinde başarıldı.

***

Yanlış anlaşılmasın!

Kimseye sokaklara çıkın cesurca etraflara saçılın diyemem.

Ancak...

Bu tehdit karşısındada dengeyi sağlamak ve toplumsal yaşamı canlı tutan, bizi birbirimize yakınlaştıran insani olgularımızı da unutmamamız gerek.

Herşey geride kaldığında, yine biz olalım ve bu korkunç travmayı hızlı bir şekilde atlatalım.