Bugün Elmasbahçeler'de yarın başka bir yerde!..

Önceki gün, gece saatlerinde Elmasbahçeler Mahallesi'nde yaşanan gerginlik emniyet birimlerini teyakkuza geçirdi.

Yaşanan olayın özü ise şöyle:

Bir komşularının uyuşturucu satmasından şikayetçi olan mahalleli sonunda tepkisini 'çok sert bir şekilde' ifade etmiş.

Mevzunun derinine inince, aslında son dönemlerde artık iyice kanayan bir yaranın burada patlak verdiğini göreceksiniz.

Mahalleliden edindiğim bilgiye göre;

40 yaşlarında olan Havva Ç. isimli kadın 3 yıl önce İstanbul'dan Elmasbahçeler Mahallesi'ne taşınıyor.

Havva Ç.'nin uyuşturucu bağımlısı olduğunu iddia eden mahalleli, ailesinin zengin olduğunu ve babasının da başından savmak için Elmasbahçeler'deki şu anda ikamet ettiği evi alarak kadını buraya yerleştirdiğini ifade ediyor.

Metamfetamin yani bilinen adıyla 'MET' adlı uyuşturucu maddeyi sattığı iddia edilen Havva Ç. defalarca kez mahalleli tarafından uyarılmış.

Bu uyarılar sonuç vermeyince de,

Komşuları aralarında imza toplayıp, Havva Ç.'yi apartmandan atmak istemişler.

Fakat bu da bir işe yaramamış.

Sonrasında komşuları çaresizlik içinde şu teklifte bulunmuş: 'Sen madem uğraşamıyorsun, istediğin parayı söyle evini biz satalım.'

Bundan da bir sonuç alamayan mahalle sakinleri, polise defalarca ihbarda bulunmuş.

Bu ihbarlar dikkate alınınca da, söz konusu eve operasyon düzenlenmiş ve Havva Ç. tutuklanarak cezaevine gönderilmiş.

90 günlük tutukluluk süresinin ardından yaklaşık 20 gün önce serbest bırakılan şahıs, yine iddialara göre bu kez mahalleliyi 'beni siz ihbar ettiniz' deyip sık sık tehdit etmeye başlamış.

Son yaşanan olayın başlangıcı ise şöyle...

Havva Ç. ve yanındaki 3-4 kişi, mahalleliyle yine bu konularla ilgili sürtüşmüş.

Olaya mahallenin gençleri müdahil olunca, gerginlik artmış ve önceki gece yaşanan olay meydana gelmiş.

Toplanan yüzlerce kişiyi ise sakinleştiren, bölgeye gelen yetkililerin Havva Ç.'nin ikametinin sonlandırılmasıyla ilgili verdikleri sözleri olmuş.

***

Burada aslında; uyuşturucu yüzünden ailesi tarafından terk edilmiş yalnız bir kadının trajedisi saklı.

Ve Havva gibi birçok kişi, bu illetin pençesinde cebelleşiyor!

Maalesef...

Met denilen illet, son yıllarda Bursa'da hızla yayılıyor.

Araştırmalarıma göre, gramı 200 TL'den satılan bu madde kolay bir şekilde şehrin pek çok noktasında bulunabiliyor.

Bu duruma en büyük neden ise, kullanıcıların çoğunun aynı zamanda satıcı durumuna düşmesi.

Hal böyle olunca da, polisin işi zorlaşıyor.

Çünkü...

Bu maddenin satışı belli bir bölgede yapılmıyor. Biri toptan alıp etrafına dağıtıyor ve kendi içeceği kadarını bedavaya getiriyor. Bu ticaret zincir halinde devam ediyor.

Kolay bir şekilde elde edildiği için, imal edildiği yerler çok zor deşifre oluyor.

Yani...

Yan komşunuz bile bu maddenin taciri olabilir!

***

Şekil itibariyle limon tuzuna benzetilen bu madde,  kullanıcısını tamamen kendine bağlıyormuş.

 4-5 saat etkisini sürdüren söz konusu uyuşturucu, açlık ve uyku ihtiyacını ortadan kaldırdığı için kullanıcısına enerjik olduğu hissini veriyor.

Bildiğimiz gibi bir sarhoşluk etkisi olmadığından dolayı da 'met' kullanan biri, aramızda hiç fark edilmeden gündelik yaşamını sürdürebiliyor.

Kullanıcıları belli bir toplumsal sınıftan değil.

Zengini, fakiri, eğitimli veya eğitimsizi her zümreden bağımlısı mevcut.

Ve denilene göre;

Bu maddeyi bulmak için gerekli parası olmayan bir bağımlı, ihtiyacını gidermek için tüm suçları işlemeyi göze alabilecek bir duruma geliyor.

***

Son dönemlerde o kadar çok duyuyoruz ki...

Önceleri normal bir yaşama sahip olan insanlar, sırf bu illete bulaştığı için ailelerini terk ediyor, işlerinden oluyor.

Hayatında hiç suça bulaşmamış kimseler, bu maddeyi bulmak için hırsızlığa, torbacılığa hatta fuhşa sürüklenebiliyor!

Tıpkı, Havva Ç.'nin içine düştüğü girdapta olduğu gibi.

Aslında...

Elmasbahçeler'de yaşanan bu sıkıntı, Bursa'nın birçok mahallesi için geçerli.

Sadece bilinen en büyük patlak önceki gün verildi.

Görünen o ki...

Acil bir şekilde bu zehre karşı topyekun ve kararlı bir mücadele başlatılması gerekiyor.

Yoksa, yanı başımızda yanan ateşin bize de sıçraması içten bile değil...