Hava Durumu

Ya sonra?

Yazının Giriş Tarihi: 25.12.2021 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.12.2021 05:29

 

Can sevmek ne güzel.

Hele ki bir canın hayatını daha iyi bir şekilde sürdürebilmesi için ona destek olmak.

Sokağa girdiğiniz anda kedilerin,köpeklerin size doğru koşması ve gözlerinizin içine bakması.

Yağmur yağdığında,hava biraz soğuduğunda ya da sıcaklıklar arttığında dışarıda yaşayan canları düşünüp endişelenmek ise işin üzücü tarafı.

Yaralı,hasta bir can görürüm korkusu ise her hayvanseverin en büyük kabusu.

Ve öyle anlar olur ki hiç hesapta yokken acı bir miyavlama duyarsınız.

Bu, bir can sever için kayıtsız kalmanın imkansız olduğu bir durumdur.

Sonra,sesin geldiği yöne doğru bakarsınız ve tüm masumiyetiyle size bakan bir çift göz görürsünüz.

İşte o an sizin kendi vicdanınızla mücadele etmeye başladığınız andır.

Ya o kediyi alıp her zamanki kısır döngüye gireceksinizdir ya da o kediyi görmezden gelip vicdan azabı çekeceksinizdir.

Eğer vicdanınızın sesini dinlerseniz,yapacağınız şey basittir.

O kediyi alırsınız ve veterinerin yolunu tutarsınız,onun ilk kontrollerini yaptırır ve kedisi evinize getirirsiniz.

Kendi kediniz ve köpeğinizden ayrı tutmaya çalışarak ona bir yaşam alanı sunarsınız.

Daha ilk dakikadan aklınızda tek bir soru vardır. Bu kediyi aldım,peki ya sonra?

Ne yaparım bundan sonra?

Bu sorulara rağmen ona en iyi şekilde bakmak en önemli hedefinizdir.

Bir bakarsınız ki o savunmasız yavrucağın kum eğitimi yoktur.Mama yemeyi ve su içmeyi bilmiyordur.

İşte o an,iyi ki dediğiniz bir andır.

Çünkü siz o kediyi oradan almasanız,önüne mama,su koyan insanlar vazifelerini yaptıklarını zannedip yanından geçip gidecek ve tek başına tuvaletini yapamayan kedi bu dünyadan silinip gidecektir.

Düşüncesi bile korkunçtur,çünkü o minik kedi masum bakışlarıyla sizi kendine bağlamıştır bile.

Zor ama bir o kadar keyifli anlar başlamıştır.

2 saatte bir besleyip ellerinizle kediciğe tuvaletini yaptırmanız gerekecektir.

Tıpkı bebek bakar gibi onun gazını çıkartmanız da şarttır.

İlk yaş mama yemesi,su içtiği andaki afallamaları,kuma koyarak yaptığınız sayısız tuvalet denemeleri,kuru mamaya boş bakışları ve bunun gibi sayısız özel anı yaşamak çok güzeldir.

O kediyi siz doğurmamışsınızdır ama kendinizi ona karşı öylesine sorumlu hissedersiniz ki,siz bile şaşırırsınız.

Kendi başına ilk tuvaletini yaptığı andaki sevincinize inanamazsınız.

Kucağınızda hoppala diye sevinçle koşturduğunuz o anlar tatlı bir anı olarak kalır hayatınızda.

Kuru mamayı kıtır kıtır yemesi sizin için en güzel ses oluverir.

Minicik haliyle kucağınıza,omzunuza kıvrılması…

Kucağınızda mırıl mırıldanması…

Küçücük tırnaklarıyla sizi minik minik tırmalaması…

Bu hisler bambaşkadır ve bu hisleri sadece can severler anlayabilir.

Ama can sevmenin kötü yanlarından biri,asla tüm canlara yetecek kadar yerinizin olmamasıdır.

Her can sever için sahiplendirme bir diğer kabustur.

Aslında ilk anda zihinde beliren o “ya sonra?” sorusu nasıl sahiplendireceğim korkusunun en gizli halidir.

Her sahiplendirme acı ve endişe doludur.

Acaba bende mi kalsa,ikilemidir.

Ya geri gelirse düşüncesidir.

Ama her bulunan cana yuva olabilmek imkansız olduğundan veda şarttır.

Kediye yeni bir yuva bulduğunuz zaman kapıdan çıkmanıza engel olan o masum bakışlara ve acı miyavlamalar yüzünden evden ayrılmak çok zordur.

Farkında mısınız,bir can sevmenin sorumluluğu ve duygu yükü ne kadar fazla?

Yine de bir canı yürekten sevebilmek her şeye değer.

O canı, güvenilir birine yuvalandırdıysanız sizden mutlusu olmaz. O minik kediyi ziyarete gittiğinizde camın ardından bir mi sesi bile size yeter.

Mi sesinin yürekte bıraktığı o titreşimi bir bilseydiniz,sokakta duyduğunuz her kedi sesi sizin için bambaşka olurdu.

Ya sonra sorularının daha az olduğu,sokaklarda daha az annesiz ve hasta kediş,köpüş bulduğumuz,can dostlarımızın refah içinde yaşadığı güzel zamanlar diliyorum ve bu yazımı süt kızım Miya’ya armağan ediyorum :)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.